T.C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI DİN SOSYOLOJİSİ BİLİM DALI ESPİYE’DE HALK DİNDARLIĞI DOKTORA TEZİ Melda Medine GÜLEÇ BURSA - 2012 T.C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI DİN SOSYOLOJİSİ BİLİM DALI ESPİYE’DE HALK DİNDARLIĞI DOKTORA TEZİ Melda Medine GÜLEÇ DANIŞMAN: Doç. Dr. Vejdi BİLGİN BURSA - 2012 ÖZET Yazar Adı ve Soyadı : Melda Medine GÜLEÇ Üniversite : Uludağ Üniversitesi Enstitü : Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim Dalı : Felsefe ve Din Bilimleri Bilim Dalı : Din Sosyolojisi Tezin Niteliği : Doktora Tezi Sayfa Sayısı : XIII+172 Mezuniyet Tarihi : Tez Danışmanı : Doç. Dr. Vejdi BİLGİN ESPİYE’DE HALK DİNDARLIĞI İnsanların diğer yörelerden farklı olarak tarihsel, ekonomik, sosyolojik ve kültürel deneyimleri bağlamında geliştirdikleri inanç ve uygulamaları kendi başlarına özgünlüklerini oluşturur. Bu özgünlüklerin ve buradan hareketle de halk dindarlığı görünümlerinin açığa çıkarılması bu çalışmanın hedefidir. Hedefe ulaşırken sosyolojinin bilimsel yöntemleri kullanılarak Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Giresun İli’nin bir ilçesi olan Espiye’de halk dindarlığı araştırılmıştır. Sosyolojik bir kurum olarak din, siyasal anlamda çekişmelere sahne olsa da, çalışmada ele alınan halk dindarlığı bu sahnenin uzağındadır. İki bölümden oluşan çalışmada önce yörenin genel yapısı ele alınmış, daha sonra yörede halk dindarlığının temel görünümleri incelenmiştir Anahtar Sözcükler: Din sosyolojisi, dindarlık, halk dindarlığı, inanış, mistisizm, kült, ritüel V ABSTRACT Name and surname : Melda Medine GÜLEÇ University : Uludağ University Institution : Social Science Institution Field : Philosophy and Religion Sciences Branch : Sociology of Religion Degree Awarded : Ph.D. Page Number : XIII+172 Degree Date : Supervisor : Vejdi BİLGİN, Ph.D., Associate Professor of Sociology of Religion POPULAR RELIGIOUSITY: THE CASE OF ESPİYE Unlike the other regions, people’s own faith and implementations which they improved within the context of their historical, economic, sociological and cultural experiences creat their own individuality. To be discovered of this individuality and thus the appearance of the public piety is the main aim of this study. To achieve the aim, the popular religiousity in Espiye which is a district of Giresun in Eastern Black Sea Region has been researched using the scientific methods of sociology. Even though religion is a witness of politically contentions as a sociological institution, the popular religiousity that is discussed in this study is apart from that conflict. In this dimerious study firstly the general structure of the district and then the essential outlook of the popular religiousity in the region have been analised. Keywords: Sociology of religion, religiousity, popular religiousity, faith, mysticism, cult, ritual ÖNSÖZ Sosyolojik anlamda “din” nesnel ve evrensel bir kurumdur. Evrensel mesajlar içeren bir din olan İslam dini de özünde hiçbir değişiklik olmadan günümüze kadar gelmiştir. Ancak İslam’ın görünümü her toplumda farklılık arz edebilmektedir. Bu türden farklılıklar toplumların geçirdiği birbirinden farklı evrelerle ilgilidir. Aynı dine mensup olmakla birlikte toplumlar birbirinden farklı tarihsel, siyasal, ekonomik ve kültürel evreler geçirmişlerdir. Bu evrelerle birlikte edinilen deneyimler dindarlık tiplerinin görünümlerinde belirleyici rol oynamaktadır. Yaşayan her toplumda görülen halk dindarlığı, toplumların dinî yapısını anlama bakımından önemlidir. Türk toplumunun da dinî yapısını anlama bakımından önemi olan halk dindarlığının ele alındığı çalışmada örneklem olarak sosyolojik çalışmalar bakımından bakir olan ve araştırma süresince yaşadığım ilçe olan Espiye seçilmiştir. Araştırma iki bölümden oluşmuştur. Birinci bölümde yörenin genel yapısı, ikinci bölümde ise Espiye’de halk dindarlığının temel görünümleri ele alınıp incelenmiştir. Konu seçiminde ve çalışma sırasında fikirleriyle yol gösterici olan değerli hocalarım Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sayın Zeki Arslantürk’e, Uludağ Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Sayın Abdurrahman Kurt’a ve Doç. Dr. Sayın Ali İhsan Karataş’a teşekkür ederim. Alan araştırması boyunca bölgede yaşayıp, halkın her türden organizasyonlarında olabildiğince yer almaya çalıştım. Kimi zaman merkeze uzak köylerin kıraathanelerinde üç beş köy sakini ile sohbet ettim, kimi zaman ilçe merkezinin düğün salonunda modern dansları seyrettim. Yeri geldiğinde bekâr ve bayan olmanın avantajlarından yararlanırken, aksi durumlarda da yardımlarını esirgemeyen ve burada adlarını tek tek saymamın mümkün olmadığı kişi ve kurumlar VII oldu, hepsine çok teşekkür ederim. Bu durum ile ilgili ismini anmadan geçmenin vefasızlık olduğunu düşündüğüm Espiye Müftüsü Sayın Mehmet Yazıcı Beyefendiye ayrıca teşekkür ederim. Son olarak tezin konusunun belirlenmesinden son şeklini almasına kadar yapıcı eleştirileri, değerlendirmeleri ve yönlendirmeleriyle bana ışık tutan değerli hocam Doç. Dr. Sayın Vejdi Bilgin’e çok teşekkür ederim. 2008 yılında başladığım doktora öğrenimimi 2012 yılında tamamladım. Dört yoğun yıl süren öğrencilik hayatımın her bir yılını Sıla, Salih, Mert Efe ve Ece Naz adlı dört yeğenime hediye ederek kafamdaki yorgunluğu rahatlatmak istiyorum. Melda Medine GÜLEÇ Espiye-Giresun 2012 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ ................................................................................................................ VI  İÇİNDEKİLER ................................................................................................. VIII  KISALTMALAR ................................................................................................ XI  TABLOLAR ....................................................................................................... XII  FOTOĞRAFLAR ............................................................................................. XIII  GİRİŞ ................................................................................................................... 1  I. ARAŞTIRMANIN KONUSU .............................................................................. 1 II. ARAŞTIRMANIN AMACI VE ÖNEMİ ............................................................ 2 III. ARAŞTIRMANIN HİPOTEZLERİ ................................................................... 4 IV. YÖNTEM ........................................................................................................... 4 A. Araştırmanın Sınırları ...................................................................................... 5 B. Araştırmada Kullanılan Teknikler ................................................................... 6 BİRİNCİ BÖLÜM YÖRENİN GENEL YAPISI I.YÖRENİN GENEL ÖZELLİKLERİ ..................................................................... 9 A. Coğrafî Konumu ve Yerleşim Şekli ................................................................ 9 B. Tarihi ............................................................................................................. 11 C. Nüfus Yapısı .................................................................................................. 12 D. Göç Hareketleri ............................................................................................. 16 1. Espiye’ye Yönelik Olan Göçler ................................................................. 17 2. Espiye Dışına Olan Göçler ......................................................................... 18 3. Mevsimlik Göçler ...................................................................................... 19 E. Sosyo-Ekonomik Yapı ................................................................................... 23 1.Ticaret ve Sanayi ......................................................................................... 24 2. Maden ......................................................................................................... 25 3. Tarım .......................................................................................................... 26 IX 4. Hayvancılık ................................................................................................ 29 5. İlçenin Turizm Potansiyeli ......................................................................... 30 F. Sosyo-Kültürel Yapı ...................................................................................... 32 G. Etnik Yapı ..................................................................................................... 37 H. Eğitim Öğretim .............................................................................................. 39 II. YÖREDE GENEL DİNİ YAPI VE DİNİ ÖRGÜTLENME ............................... 43 A. Dini Hayatın Kaynağı Olarak Aile ................................................................ 45 B. İmam-Hatip Lisesi ......................................................................................... 47 C. Müftülük ........................................................................................................ 48 D. Camiler ve Kur’an Kursları ........................................................................... 49 E. Gayri Resmi Dinî Örgütlenme ....................................................................... 51 F. Temel Dini Pratikler Çerçevesinde Dindarlık ................................................ 54 1. Namaz ve Oruç Konusunda Temel Tutum ve Uygulamalar ...................... 55 2. Zekat, Fitre ve Kurban Konusunda Temel Tutum ve Uygulamalar........... 59 3. Hac ve Umre Konusunda Temel Tutum ve Uygulamalar .......................... 63 İKİNCİ BÖLÜM ESPİYE’DE HALK DİNDARLIĞININ TEMEL GÖRÜNÜMLERİ  I.HALK DİNDARLIĞI KAVRAMI ...................................................................... 67 A.Halk Dindarlığına Etki Eden Faktörler .......................................................... 68 B.Halk Dindarlığının Taşıyıcı Kanalları ............................................................ 70 C. Modernleşme Sürecinde Halk Dindarlığındaki Değişim .............................. 72 II. GÜNDELİK HAYATIN DİĞER ALANLARINDAKİ DİNDARLIK ............. 73 A. Doğumla İlgili İnanış ve Uygulamalar .......................................................... 74 1.Gebelik Öncesi ............................................................................................ 75 2.Cinsiyeti Doğum Öncesi Öngörebilme ....................................................... 77 3.Doğum Sırasında ......................................................................................... 78 4. Doğum sonrasında ...................................................................................... 78 a. Basıklık ................................................................................................... 80 b. Al Basması ............................................................................................. 81 c. Sal Basması ............................................................................................ 82 d. Göbek Bağı Kesme ................................................................................ 83 X e. Çocuğa Ad Verme .................................................................................. 83 B. Sünnet Töreniyle İlgili İnanış ve Uygulamalar ............................................. 85 C. Evlenme Töreniyle İlgili İnanış ve Uygulamalar .......................................... 87 1. Düğün Öncesi Dönem ................................................................................ 89 2. Düğün Süreci .............................................................................................. 90 3. Düğün Sonrası Dönem ............................................................................... 92 D. Cenaze Töreniyle İlgili İnanış ve Uygulamalar ............................................ 93 E. Çeşitli Kutlamalarla İlgili İnanış ve Uygulamalar ......................................... 99 F. Ziyaret Yerlerine İlişkin İnanış ve Uygulamalar ......................................... 103 G. Metafizik Olaylar (Büyü, Nazar, Uğur) ve Varlıklarla İlgili İnanış ve Uygulamalar ................................................................................................ 110 H. Belirli Gün ve Gecelerle İlgili İnanış ve Uygulamalar ............................... 116 I. Hayvanlarla İlgili İnanış ve Uygulamalar ..................................................... 120 III. KÜLT ............................................................................................................. 123 A.Espiye’de Su Kültü ...................................................................................... 126 B. Espiye’de Ağaç Kültü.................................................................................. 129 C. Espiye’de Kaya Kültü.................................................................................. 134 D. Espiye’de Kahramanlık Kültü ..................................................................... 137 E. Espiye’de Ateş Kültü ................................................................................... 139 F. Espiye’de Atalar Kültü ................................................................................ 141 G. Espiye’de Ocak Kültü ................................................................................. 143 SONUÇ VE DEĞERLENDİRME .................................................................... 146  BİBLİYOGRAFYA .......................................................................................... 153  EKLER .............................................................................................................. 166  ÖZGEÇMİŞ ...................................................................................................... 172  KISALTMALAR ABD Ana Bilim Dalı ADNKS Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi b. Baskı BD Bilim Dalı c. Cilt cm. Santimetre çev. Çeviren DİE Devlet İstatistik Enstitüsü FEF Fen Edebiyat Fakültesi Haz. Hazırlayan Hz. Hazreti İHL İmam Hatip Lisesi İÖO İlköğretim Okulu km. Kilometre m. Metre MEB Milli Eğitim Bakanlığı MYO Meslek Yüksek Okulu s. Sayfa SBE Sosyal Bilimler Enstitüsü ss. Sayfalar arası TDK Türk Dil Kurumu TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu vb. ve benzeri Yay. Yayınları YİBO Yatılı İlköğretim Bölge Okulu TABLOLAR Tablo 1: Espiye ve Anduz Köylerinin Tahmini Nüfusları Tablo 2: Espiye İlçesi Kırsal ve Kentsel Nüfusunun Sayım Dönemlerine Göre Durumu (1940-2000) Tablo 3: 2007 A.D.N.K.S.’ne Göre Espiye’nin Cinsiyete Göre Nüfus Dağılımı Tablo 4: 2010-2011 Eğitim Öğretim Yılı Okul Öncesi ve İ.Ö.O.’nda Okuyan Öğrenci Sayısı Tablo 5: 2010-2011 Eğitim Öğretim Yılı Ortaöğretim Düzeyindeki Okullarda Okuyan Öğrenci Sayısı Tablo 6: Okur-Yazar Olmayan Nüfusun Cinsiyete Göre Dağılımı Tablo 7: Halk Eğitim Merkezi’nde Açılan Kurs Türleri Tablo 8: Vakit Namazlarına Katılım Durumu Tablo 9: Camilerin Doluluk Durumu XIII FOTOĞRAFLAR Fotoğraf 1: Espiye İlçesi’nin Genel Bir Görüntüsü Fotoğraf 2: Engebeli Arazi Yapısı Fotoğraf 3: Karaovacık Yaylası Fotoğraf 4: Lahanos Madeni Girişi Fotoğraf 5: Fındık Hasatı Fotoğraf 6: Kent Ormanı Girişi Fotoğraf 7: Köy Kıraathanesi Fotoğraf 8: Karaovacık Otçu Göçü Yayla Şenliği Fotoğraf 9: Tarihî Kilise Kalıntısı Fotoğraf 10: İbrahim Şeyh Hazretleri’ne ait türbe ve yanındaki meşe ağacı Fotoğraf 11: Hacıköy Mezarlığında bulunan mezar taşlarına örnek Fotoğraf 12: Hacı Abdullah (Sarı Halife) Türbesi’nde Dua Eden Kadınlar Fotoğraf 13: Hacı Abdullah’ı Anma Günü’nde Tekkeden Bir Görüntü Fotoğraf 14: Mayıs Yedisi Kutlamalarında Çekilmiş Bir Fotoğraf GİRİŞ I. ARAŞTIRMANIN KONUSU Araştırmanın konusunu oluşturan halk dindarlığının şekillenmesinde pek çok unsur rol oynar. Hiçbir unsuru göz ardı etmemeye çalıştığımız araştırmada Espiye’de halk dindarlığının değişimle, yaşanılan coğrafyayla, etnik kökenle, demografik yapıyla ve toplumsal algıyla şekillendiği tespit edilmiştir. Araştırmada Espiye’deki halk dindarlığı açıklanırken, değişimle olan ilgiye değinilmiştir. Çünkü Türkler Müslüman olurlarken eski halk kültürlerine ait bazı inanç ve uygulamaları terk etmiş, bazılarını değiştirmiş ve de bazı yeni pratikler geliştirmişlerdir. Yeni bir dinin kabul edilmesi gereği olarak bu anlamda bir değişim kaçınılmazdı. Günlük hayatta ortaya çıkan alışkanlık, inanç ve her türlü uygulama biçimlerinin kaynağı ne/nereden olursa olsun günlük yaşantıda özgün bir örüntü oluşturmuştur. Merkezi Trabzon olmak üzere Doğu Karadeniz bölgesinde Putperestlik, Yahudilik, Katolik-Hıristiyanlık ve Müslümanlık gibi inançlar değişik etniklerce yaşatılmış ve yaşanmıştır. Musevi inancını benimseyen Karaim Türklerinden olan Hazarlara ait izlere de Trabzon’un bir köyünde rastlanmıştır (Uzun, 2009: 58-59). Görüldüğü üzere Espiye, farklı dinlere ev sahipliği yapmış olan ve çeşitli kültürlerden izler taşıyan coğrafi bakımdan Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yer alan bir ilçedir. Araştırmanın yapıldığı bölgede Oğuzların Çepni Boyu’nun yaşadığı bilinmektedir. Araştırmanın konusunu bölgede yaşayan toplulukların günlük yaşayışlarında ve dini ritüellerinde, geleneksel kökleri ile bugünkü yaşam biçimleri arasındaki gelenek ve dini inanışlardan kaynaklanan özgün biçimler oluşturmaktadır. 2 Arazinin başta tarım olmak üzere birçok sosyo-ekonomik ve beşeri faaliyete uygun olmaması bölge insanını büyükşehirlere göçe zorlamıştır. Araştırmada demografik anlamda büyükşehirlerle yakın ilişki içinde olan fakat şehirleşmemiş bir toplumsal yapıda halk dindarlığı ele alınmıştır. Söz konusu hangi toplum olursa olsun günlük yaşam biçimine/biçimlerine baktığımızda laiklik, dindarlık, liberallik gibi alternatif yaşam biçimleri ile karşılaşmaktayız. “Dindarım” diyen bir insan hayatının her alanında dindar olmayabiliyor (Tarhan, 2010: 286). Ticaret hayatında kapitalist, açgözlü, hırslı, doyumsuz olan bir insan ibadet hayatında temel dinî pratiklerinden ödün vermeyebiliyor ya da farz ibadetlerini yerine getirmeyen bir insan gündelik hayatın diğer alanlarındaki inanç ve uygulamalardan taviz vermeyebiliyor. Bu açıdan yaklaşılarak araştırmada dindarlığın özel bir boyutu olarak halk dindarlığı ele alınmıştır. II. ARAŞTIRMANIN AMACI VE ÖNEMİ Postmodernist kuşkucu yaklaşıma göre kültürel araştırmalar var olan bazı sorunlara çözüm önermekle birlikte, bir yandan da yeni sorunlar ortaya çıkarır. Yerel mekânların önemini vurgulamak tarihsel dokunun daha genel etkileşimlerini ihmal etmeye götürmesine karşın (Komisyon, 2000: 65) araştırma alanında elde edilen bulgularla Türk dünyasının diğer bölgelerinde görülen benzer uygulamalara da atıf yapılarak Türk dünyasının bütüncül bir inanç haritasının çıkarılmasına destek olmak amaçlanmaktadır. Din olgusunu hem teorik hem de empirik bir temele dayandırarak açıklamaya çalışan din sosyolojisinin ilgi alanına dindarlık ve dindarlığın ölçüsü gibi kavramlar da girmiştir. Sosyolojik anlamda dindarlık tanımlanırken iki farklı yaklaşım ortaya çıkmıştır. Birinci yaklaşımın merkezinde, insanların dinî organizasyonlar veya gruplarla bağlantıları yer alır. Bu yaklaşıma göre insanların tutum ve 3 davranışlarındaki farklılık, dinî grupla olan ilişkisine göre ölçülmelidir. Teknik olarak da dindarlıktan daha çok dinî grupların kendisine odaklanır. İkinci yaklaşımda ise bireysel özellikler, eğilimler ve bazı değişkenler vasıtasıyla dindarlık tanımlanır (Karaşahin, 2008: 192). Araştırmada dindarlık hem bireysel hem de dinî gruplarla ilişkiye girme çerçevesinde ele alınmıştır. Buna dayalı olarak aşkın güç ile bireysel olarak iletişim kurma, temel dinî pratikler, gündelik hayata ilişkin bireysel ve toplu uygulamalar, ibadetlere katılma, cemaate bağlılık, aile ve arkadaşlık gibi bireyin ait olduğu sosyal gruplarla ilişkisine göre Espiye’de halk dindarlığı sosyolojik olarak açıklanmıştır. Buna göre; “Din” olgusu toplumların siyasi, ekonomik ve toplumsal hayatlarına etki eden ve ona şekil veren önemli bir değişkendir. Bölgede yaşayan topluluklarda dinin rolü anlamaya çalışılırken, din ile sosyo-kültürel yapılar ve değişimler arasındaki karşılıklı ilişki ve halk dindarlığının boyutları tespit edilmeye çalışılmıştır. Doğu Karadeniz Yöresi Türkmen boy ve oymaklarının inanç haritası, inançlardaki değişme İslami motiflerle uyumu ve bu bağlamda toplumsal kültürün biçimlenmesi sosyolojik açıdan yeterince işlenmemiş olduğundan, Doğu Karadeniz Yöresi Çepni kültürü ele alınmıştır. Araştırma bölgesindeki halk dindarlığının toplumun hangi kesiminde daha yoğun bir şekilde görüldüğü, halk dindarlığına etki eden faktörler ve modernleşme sürecinde halk dindarlığında meydana gelen değişimler tespit edilmeye çalışılmıştır. Din ve dünya arasındaki ilişki değişken olduğu ve halk dindarlığında mahalli adetler korunduğu için, sosyal ve dinî hayat arasındaki ilişkinin yönünü tayin etmek zordur. Araştırmada sosyal ve dinî hayatı biçimlendiren dinî güç ve etkiler ile bu etkilerin yönü belirlenmeye çalışılmıştır. 4 İnsanlar hayatın hangi alanında dini referans olarak almaktadır? Söz konusu referansın kurumsal din kaynaklı mı yoksa halk dindarlığı mı olduğu belirlenmeye çalışılmıştır. III. ARAŞTIRMANIN HİPOTEZLERİ İki bölümden oluşan araştırmamızda Espiye’deki halk dindarlığı ele alınıp incelenirken beş hipotez kurulmuş ve bu hipotezlere cevap aranmıştır. Bu hipotezler şunlardır: 1- Din ve toplum arasında karşılıklı bir etkileşim söz konusudur. 2- Bilim ve teknolojideki hızlı gelişime rağmen, halk dindarlığı toplumdaki işlevleri nedeniyle varlığını sürdürmektedir. 3- Doğu Karadeniz Yöresi’nde yaşayan Oğuzların Çepni boyunda Orta Asya’dan gelen halk dindarlığının etkileri sürmektedir. 4- Çepnilerin dinî hayatında İslamlaşma alevi-sünni geçişlerine uğramıştır. Bu geçişler Sünni-İslam kültürü içselleştirmesi, dönüştürmesi ve kendi değerlerini ona yüklemesiyle varlığını sürdürmektedir. 5- İnsanların dini organizasyonlar veya gruplarla bağlantıları olduğu düşünülmektedir. IV. YÖNTEM İnsanların kendi davranışlarını nasıl biçimlendirdikleri, başkalarının davranışlarını nasıl algıladıkları, farklı ortamlara nasıl uyum sağladıkları, çeşitli sosyal olaylarla ilgili varsayımları nasıl oluşturdukları gibi etkenleri ortaya çıkarmada nicel yöntemler yetersiz kalabilir (Yıldırım ve Şimşek, 2000: 15). Bu bakımdan araştırmada insanların halk dindarlığına ilişkin günlük ilişkilerdeki davranışlarını açıklamada doğrudan gözlem ve derinlemesine mülakat yöntemlerinden yararlanılmıştır. 5 Bilimsel yöntem belli kabullere dayanır. Bununla birlikte araştırma yöntemini bilimsel bir temele oturtabilmek için, araştırmada mümkün olduğunca tarafsız ve denetlenebilir olmaya çalışıldı (Karasar, 2009: 2). Derlenen bilgiler birbirinden haberli ya da habersiz kişilere doğrulattırılmış, karşılaştırma ve farklılıkları tespit konusunda da farklı kişilere sormak suretiyle doğru ve güvenilir bilgi edinilmeye çalışılmıştır. A. Araştırmanın Sınırları Araştırma Doğu Karadeniz Yöresi, Giresun İli Espiye İlçe merkezi ve köyleri ile sınırlıdır. Araştırma 2009 yılı Eylül ayı ile 2012 yılı Haziran ayı arasında yapılmıştır. Araştırma’da insanın biyolojik varlığı dışında yarattığı sosyal alan ve bu alanla etkileşim içinde olan dinî inanç ve uygulamalar ile halk dindarlığı ve buna bağlı ortaya çıkan uygulamalar, resmi dine uygunluğundan bağımsız olarak ortaya konmuştur. Saha araştırması boyunca tüm nüfusa ulaşma hedeflenmemekle birlikte bölgede ulaşabildiğimiz kişi veya kişilerle görüşme yapılmıştır. Bununla birlikte kişiler arasında yaş, cinsiyet, sosyal sınıf gibi ayrım düşünülmemiş, elde edilen bulgular öznel değerlerden bağımsız olarak çözümlenmiştir. 6 Fotoğraf 1: Espiye İlçesi’nin Genel Bir Görüntüsü B. Araştırmada Kullanılan Teknikler Survey Metodu (Tarama Modeli): Araştırmada objelerin, olayların, olguların ve kavramların ne oldukları ile olayların daha önceki olay ve şartlarla ilişkileri dikkate alınarak durumlar arası etkileşim açıklanmaya çalışılmıştır (Arslantürk, 2008: 101). Bu sebeple yörede bugüne kadar yaşamış olan insan topluluklarının dil, din, örf, adet, gelenek ve görenek gibi her türlü kültür özellikleri dikkate alınmıştır. Eskiden günümüze değişmeden ve değişerek gelen her türlü obje, olay ve olgular köy, mahalle ve yerleşim alanı dışına yapılan geziler ile yerinde incelenmiştir. Araştırma süresince araştırma alanı dışında 2010 yılı bahar ayında, ilki 2007 yılının bahar ayında İstanbul Feshane’de düzenlenen ve geleneksel hale gelen “Giresun Günleri”ne katılınmıştır. Burada Giresun’un diğer ilçelerinin de maddi ve manevî kültür unsurları tanınarak Espiye ile benzerlikleri incelenmiştir. Hem de 7 bölgeden göç ile ayrılan ailelerin kültürlerini ne kadar yaşattıkları tespit edilmeye çalışılmıştır. Görüşme: Bireylerin deneyimlerine, tutumlarına, görüşlerine, şikâyetlerine, duygularına ve inançlarına ilişkin bilgi elde edilmeye çalışılmıştır. Yaş, cinsiyet, ikamet ve öğrenim durumu sınırlaması yapılmaksızın bölgenin kültürü, inançları, gelenek ve görenekleri hakkında bilgi sahibi olan kişilerle görüşülmüştür. Bu amaçla Bursa ve İstanbul’daki Espiyeliler Derneklerine de ziyarette bulunulup görüşmeler yapılmıştır. Yapılan görüşmelerden bazıları sohbet tarzında gelişmiş, bazılarının ses kayıtları alınmış, bazıları için de önceden bir görüşme formu hazırlanmıştır. Formun maddeleri, Espiye’deki gözlem ve mülakatlarımız dâhil edilerek oluşturulmuştur. Gözlem: Araştırmada olay, tutum ve davranışlara ilişkin kapsamlı ve zamana yayılmış bilgi elde edilmeye çalışılmıştır. Bireylerin yaptıkları ve söyledikleri arasında anlamlı bir farklılığın olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışma boyunca bölgede ikamet edilerek cenaze, düğün, sünnet, doğum, asker uğurlama, mevlit gibi her türlü dinsel ve toplumsal törenlere katılma, tespit edilen yer ve objeleri yerinde görme amaçlanmıştır. Benzer ve farklı uygulamaları daha sağlıklı bir şekilde tespit edebilmek için, bu türden dinsel ve toplumsal törenlere sadece örneklem alanında katılmakla yetinmeyip, Giresun merkez ve Tirebolu, Eynesil, Bulancak gibi ilçelerdeki uygulamalara da katılınmıştır. Doküman İncelemesi: Araştırılması hedeflenen olgu ve olaylar hakkında bilgi içeren materyallerin analizi yapılmıştır. Elde edilen dokümanlar (yazılı metin, resim, film, fotoğraf) sayesinde geçmiş hakkında bilgi kaynaklarına ulaşılmaya çalışılmıştır. Andoz kalesi, dini mabet ve kalıntılar, eski dönem mezar taşları yerinde incelenmiştir. Ayrıca bölge ile ilgili ulaşabildiğimiz önceden yapılan çalışmalar incelenmiştir. 8 Doküman incelemesine paralel olarak alan araştırması yapan ve araştırma alanı veya civarıyla ilgili çalışması bulunan Prof. Dr. Ali Çelik, Yrd. Doç. Dr. Nazım Kuruca, Öğr. Gör. Ahmet Gürsoy, araştırmacı yazarlar Mehmet Fatsa ve Mevlüt Kaya ile görüşülmüştür. BİRİNCİ BÖLÜM YÖRENİN GENEL YAPISI I.YÖRENİN GENEL ÖZELLİKLERİ A. Coğrafî Konumu ve Yerleşim Şekli Espiye1, Giresun il merkezinin doğu istikametinde merkeze 33 kilometre uzaklıkta bulunan, denize yedi kilometrelik kıyısı olan bir sahil ilçesidir. Doğuda Güce ve Tirebolu, batıda Yağlıdere ve Keşap, güneyde Şebinkarahisar ve Alucra ilçeleri ve Gümüşhane ili ile komşu olup, kuzeyi Karadeniz ile çevrilidir. İlçenin yüzölçümü 230 kilometrekaredir. Karadeniz sahil yolu ilçe merkezinden geçmektedir. Trabzon iline uzaklığı 98 kilometredir (Çal ve İltar, 2011: 146). Espiye ilçesinin coğrafi yapısı Doğu Karadeniz Bölgesi’nin coğrafi yapısının özelliklerini taşımaktadır. Arazi yapısının engebeli olması ve ekonomik değişim ve nüfus artışına paralel olarak Doğu Karadeniz kıyı şeridi boyunca görülen, yoğun iskân ve şehirleşme Espiye ilçesinde de görülmektedir. Andoz kalesi ve Cenevizlilerden kalma Gülburnu (Zefre) limanı kalıntıları2, Espiye’de tipik antik çağ kale-liman tipi yerleşim tarzını sergilemektedir (Emecen, 2005: 17). Engebeli yapı İlçe merkezinin hemen arkasından başlar ve gittikçe yükselir. İlçenin doğusundaki Gelivera deresi ile batısındaki Yağlıdere derelerinin kollarının açmış olduğu vadiler ile dağlar arasındaki akarsu yatakları araziyi oldukça parçalamıştır. 1 Espiye kelimesi farsça “esb” kelimesinden türetilmiştir. “Esb” at, beygir anlamına gelmektedir. Bu kelimeye eklenen “i-yelü” iki anlamda ifade edilir. Birincisi “atlık, atların bol olduğu yer”, ikincisi yelü sözcüğünün yalu-yalı biçiminde ses ve şekil değişikliğine uğradığı yönündedir. Buna göre Espiye kelimesinin “at alanı, at meydanı” anlamına geldiği çeşitli kaynaklarda ifade edilmektedir (Kaya, 2001: 34-34; Fatsa, 2010: 109). 2 Doğu Karadeniz sahil yolu yapımı çalışmaları sırasında Gülburnu’ndaki tarihi limanın bulunduğu koyun doğal güzelliğinin bozulmaması için sahil yolu köprüyle geçilmiştir. 10 Doğu Karadeniz Bölgesi’nin tipik arazi yapısına uygunluk gösteren ilçenin sahilden 5-10 km. kadar iç kesimlerinde rakım 500 metrenin üzerine çıkmaktadır. İlçede iç kısımlara (Alucra ve Şebinkarahisar'a) doğru gidildikçe yükselti artmaktadır. İlçenin en yüksek noktası 2528 m. ile "Zuhur Tepe" veya diğer adıyla "Akıl (Ahıl) Baba" dağıdır. Diğer yükseltiler ise 2567 m. ile Çakıl Dağı ve 1500 m. ile Olucak Tepesi’dir. Fotoğraf 2: Engebeli Arazi Yapısı Espiye arazisi genel olarak derin vadilerle yarılmış çok engebeli bir yapı göstermektedir. Dağlık arazi yapısına karşın, iç kısımlardaki yüksek dağlık kesimlerde düzlükler (vadiler) de bulunmaktadır. “Karaovacık Yaylası” bu düzlükler arasında en meşhur olanlardan biridir. 1998’den beri geleneksel olarak bu yaylada şenlik düzenlenmektedir. 11 Fotoğraf 3: Karaovacık Yaylası Espiye ilçesi Karadeniz iklim kuşağı içinde yer alması nedeniyle ılıman bir iklime sahiptir. İlçe sakinleriyle yapılan görüşmelere göre eskiye oranla yağış miktarı gerilese de, yine de her mevsim yağış alan ilçe, yazları serin, kışları ılık bir yapıya sahiptir. Bu nedenle ilçe toprakları bitki örtüsü yönünden zengindir. İlçede geniş ormanlık alan vardır. Toplam olarak 17464 hektar orman alanı bulunan ilçede belli başlı ağaç türleri kestane, kızılağaç, gürgen, meşe, köknar, sarıçam ve ladindir. Tüm yerleşim birimleri fındık bahçeleri ve geniş yapraklı ağaçlarla kaplıdır. B. Tarihi Espiye’nin ilçe olmadan önceki tarihi ile ilgili bilgilere, Tirebolu İlçesi’nin tarihi incelenerek ulaşılabilir. Tirebolu Miletoslular tarafından kurulduğuna göre, Espiye bölgesindeki ilk yerleşimin de Miletoslularla birlikte olduğu düşünülebilir. Daha sonraki dönemlerde ise bölge Roma, Bizans ve Pontus hâkimiyetinde kalmıştır (Kaya, 2011: 20). 12 1071 Malazgirt Savaşı’nın kazanılmasıyla Oğuz-Türkmen boyları Anadolu’ya girmeye başlamış ve yerleştikleri bölgelerde Türk-İslam medeniyetini yaşamaya ve yaşatmaya başlamışlardır. Espiye’nin Türk yurdu olması ise Oğuz Türklerinin bir kolu olan Çepnilerin bölgeye gelmesiyle başlar (Kaya, 2011: 37-51). 1461 yılında Osmanlı Hükümdarı Fatih Sultan Mehmet Trabzon’u alarak Trabzon Rum İmparatorluğuna son vermiş, bu zaferle birlikte de tüm Karadeniz Türk yurdu olmuştur. Karadeniz’de o güne kadar var olan Rum hâkimiyetinin sona ermesinde Çepniler çok büyük rol oynamıştır. Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon Rum İmparatorluğuna son vermek üzere düzenlediği sefere çok önceden bölgeye yerleştikleri ve bildikleri için yardım etmişlerdir. Bu sebeple ki Osmanlılar, Çepnileri pek çok vergiden muaf tutmuşlardır. Espiye, gerek Trabzon Rum İmparatorluğu, gerekse Osmanlı Devleti dönemlerinde idari bakımdan il olarak Trabzon’a, ilçe olarak da Tirebolu’ya bağlı kalmıştır. Cumhuriyetin kurulmasından sonra 1957 yılında Tirebolu’dan ayrılarak ilçe olmuştur. Osmanlı döneminde Tirebolu Kazası’na bağlı bir köy iken de bir iskele-pazar olarak önemliydi. XX. yüzyılda tam anlamıyla bir kasaba ve Cumhuriyet döneminde de ilçe merkezi haline gelmiş bir kıyı kasabası özelliğini taşımaktadır (Yüksel, 2007: 79). C. Nüfus Yapısı Espiye’nin nüfus gelişimi hakkındaki en sağlıklı bilgiler kuşkusuz Cumhuriyet döneminde başlamış olan periyodik nüfus sayımlarının sonuçlarına dayanmaktadır. Ancak burada kronolojik bir sıralama göz önünde tutulup önce, Cumhuriyet öncesi nüfus hakkında da ulaşılabilen nüfus verileri sunulacak, sonra da günümüzdeki nüfusuna dair bilgi verilecektir. 1515 yılında yapılan tahrire göre Anduz’da sivil, sipahi ve müsellem statülü üç grup mevcuttu. Anduz Köyü’nün toplam nüfusu 100 kişi civarındaydı. Yağlıdere 13 Nahiyesi’nin merkez köyü durumunda olan Gelevera tarafındaki Espiye Köyü’nün nüfusu ise yaklaşık 300-350 civarındaydı. 1554 tarihli tahrire göre Anduz’un nüfusu toplam 15 hane, yani yaklaşık 70-75 kişidir. 1583 tarihli tahrire göre hane sayısı 18’dir. Anduz nüfusu 17. yüzyılın sonlarından itibaren üç haneye kadar düşer ve iskân mahalli olma özelliğini Espiye lehine yitirir. 1554 tarihli tahrire göre Espiye’nin nüfusu 42 hane, yani yaklaşık 200-250 kişidir. 1515’e göre nüfusta görülen azalmanın sebeplerine dair herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Vergi baskısından dolayı başka yerlere göç edilmiş olabileceği tahmin edilmektedir. 1583’te ise nüfus 1515’teki durumuna yeniden ulaşmıştır (Emecen, 2007: 7-8). 1682 tarihli kayıtlarda Espiye Köyü’nde 15 hane bulunmaktadır. Köy halkının daha önceki yıllarda olduğu gibi bu tarihlerde de köprücülük ve yol bakımı gibi görevleri vardı. Zamanla iskele etrafında mal depolamaya yarayan mahzenler, Cuma namazı için toplanan halkın ihtiyaçlarını karşılayan nalbantçı, körükçü, kalaycı ve semerci gibi dükkânların kurulması ile Espiye Köyü kasaba görünümü kazanmaya başlamıştır (Fatsa, 2010: 111). TA R İH ESPİYE ANDUZ H an e M üc er re d To p la m Ta hm in i N üf us H an e M üc er re d To p la m Ta hm in i N üf us 1486 30 13 43 150-180 9 9 50-60 1515 77 8 85 300-350 19 3 22 80-100 1554 52 2 54 200-250 15 2 17 60-80 1583 84 22 106 400-450 18 2 20 80-100 1682 15 15 150 (?) 3 3 15-10 (?) 1845* 277 206 483 1000 Tablo1: Espiye ve Anduz Köylerinin Tahmini Nüfusları 14 *Buradaki rakamlardan hane altında verilenler yetişkin erkek (221) ve yaşlı erkek (56) nüfusu içermektedir. Defterde hane sayısı 156 olarak gösterilmiştir. Diğer tarihlerdeki duruma uygun olması için yetişkin ve yaşlı erkek sayısı hane içerisinde telakki edilmiştir (Emecen, 2007: 19). Cumhuriyet döneminde ilk genel nüfus sayımı 27 Ekim 1927’de yapılmıştır. 1957 yılına kadar Espiye, Tirebolu ilçesine bağlı bir nahiye durumundaydı. Nahiye genelinin nüfusu 1940 yılında 23.472 kadardı ve bunun 1.117’si nahiye merkezinde yaşamaktaydı. Bundan da Espiye’nin bu yıllarda çarşısı, karakolu ve yanı başında camisi bulunan, yol boyu uzayan bir köy yerleşmesi durumunda olduğu anlaşılır. 2000 yılı genel nüfus sayımı sonuçlarına göre ilçe nüfusu 12.990’dır. Dolayısıyla Espiye’nin nüfusunda 1940 ilâ 2000 yılları arasındaki 60 yıllık sürede %1003,7’lik, yani yaklaşık 11 kat bir artış söz konusu olmuştur. Espiye’nin 1957 yılında ilçe olmasıyla birlikte, yönetim fonksiyonunun etkisiyle nüfusta az da olsa bir artış süreci başlamıştır. 1955’te 2.376 olan kentsel nüfusun %74,6’lık bir artış (1.772) ile 1960’ta 4.148’e çıkması bunun bir göstergesidir. En fazla artış da bu dönemde olmuştur. Kentsel nüfusun artışında kuşkusuz bölgeyi kalkındırmaya yönelik yapılan yatırımların etkisi söz konusudur. Bunların başında bölge için çok ekonomik olan sahil karayolunun modern bir şekilde yapılması gelir. Böylelikle, Orta ve Doğu Karadeniz bölümlerinin karayolu aracılığıyla da dış dünya ile bağlantısı sağlanmıştır. Ayrıca 1950’lerden sonra kıyı yerleşme kesiminde, fındık ürününün dış pazar ilişkilerinin güçlenmesi, yukarı yerleşme kesimi ile kıyı kesimi arasında keskin sosyal ve ekonomik ayrıcalıklar doğurmuştur. Özellikle 1950’den 1970’li yıllara kadar bu kültür ürününe bağlı olarak kır nüfusundaki artışın yanında kıyı çizgisinde sınırlı da olsa bir kentleşme olayı başlamıştır. Kırsal alanda fındığa bağlı olarak zenginleşen insanlar, yavaş yavaş kentsel alana göçmeye başlamışlardır. Bunlar arasında, Espiye’deki kamu kurum ve 15 kuruluşlarında çalışmak üzere gelenler de vardır. Böylece Espiye, çevresindeki kırsal yerleşmelerin ihtiyaçlarının karşılandığı ve aynı zamanda belediye teşkilatı (1956) olan bir kasaba yerleşmesi durumuna gelmişti (Bekdemir, 2007: 143). Espiye İlçesi Kırsal ve Kentsel Nüfusunun Sayım Dönemlerine Göre Durumu (1940-2000) S ay ım D ev re si E sp iy e K en ts el N üf us u A rtı ş M ik ta rı D ön em lik A rtı ş H ız ı(% ) Kı rs al N üf us A rtı ş M ik ta rı D ön em lik A rtı ş H ız ı To pl am N üf us D ön em lik A rtı ş M ik ta rı A rtı ş M ik ta rı 1940 1177 19728 20905 1955 2376 27038 29414 1960 4148 1772 74,6 33283 6245 23,1 37431 8017 27,2 1965 5318 1170 28,2 38778 5495 16,5 44096 6665 17,8 1970 6164 846 15,9 42181 3403 8,8 48345 4249 9,6 1975 8168 2004 32,5 41650 -531 -1,2 49818 1475 3,1 1980 9183 1015 21,4 43381 1731 4,1 52564 2746 5,5 1985 12561 3378 36,8 43341 -40 -0,1 55902 3338 6,3 1990* 10219 -2342 -18,6 17207 -26134 -60,3 27426 -28476 -50,9 2000 12990 2771 27,1 17577 370 2,1 30567 3141 11,4 Tablo 2: Espiye İlçesi Kırsal ve Kentsel Nüfusunun Sayım Dönemlerine Göre Durumu (1940-2000) Kaynak: DİE Genel Nüfus Sayımı sonuçlarından hesaplanmıştır. *Nüfustaki ani azalışın nedeni 1987’ye kadar Espiye’ye bağlı nahiye olan Yağlıdere’nin bu tarihte ilçe yönetim birimi olarak ayrılmasıdır. İlçede, 20 Ağustos 1998 tarih ve 98/49560 sayılı kararla Koz Köyü ve Dikmen Köyü birleştirilerek belde yapılmış olan Soğukpınar Beldesi adlı bir belde ile Adabük, Ağalık Madeni, Cibril, Çam, Esentepe, Kaleboynu, Karadere ve Merkez mahalleleri olmak üzere 8 16 mahalle; Akkaya, Aralıcak, Arıdurak, Arpacık, Avluca, Bahçecik, Bayrambey, Çalkaya, Çepniköy, Demircili, Ericek, Gebelli, Gülburnu, Gümüşdere, Güneyköy, Güzelyurt, Hacıköy, Hacımahmutlu, İbrahimşeyh, Kaşdibi, Kurugeriş, Seydiköy, Şahinyuva, Taflancık, Tikence, Yeniköy, Yeşilköy ve Yeşilyurt Köyleri olmak üzere 28 köy bulunmaktadır. (Bostan, 2007: 24). 2007 yılında yapılan “Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemine” göre Espiye’nin merkez nüfusu 16.823, ilçeye bağlı Soğukpınar Beldesi’nin merkez nüfusu 2.456, genel nüfus ise 31.075’tir. İlçe Merkezinin Nüfusu Belde ve Köylerin Nüfusu Toplam Nüfus Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam 8.338 8.485 16.823 7.086 7.166 14.252 31.075 Tablo 3: 2007 A.D.N.K.S.’ne göre Espiye’nin Cinsiyete Göre Nüfus Dağılımı. D. Göç Hareketleri Göç bireylerin ya da grupların sembolik veya siyasal sınırların ötesine, yeni yerleşim alanlarına ve toplumlara doğru kalıcı hareketini içerir. Sosyolojik göç araştırmaları çeşit çeşittir ve genelde akrabalık, toplumsal ağlar ya da iktisadî gelişme gibi konulara yönelik incelemeler gibi daha büyük problemlerin parçasını oluşturur (Marshall, 2009: 229). Göçebe ve göçebelik terimleri ise bütün yıl belirli yerde yaşamadan, durmadan hareket halinde olan gruplar için kullanılmaktadır. Göç, bir yerden bir yere taşınma; göçebe, daima bir yerden bir yere taşınan kavim; göçer ise yerleşik olmayan anlamlarına gelmektedir (Hayber, 2004: 231). 17 Ülkemizde başta kırsal ve tarım kökenli gelenekte yüksek olan doğurganlığın sonucu olarak görülen hızlı nüfus artışının daha da belirgin hale getirdiği verimli toprak azlığı kır nüfusunu dışarı itmektedir (Berkay, 2009: 78). Sosyolojik anlamda bu türden hareketliliğe fizikî hareketlilik denilmektedir. Fizikî hareketlilik genelde köylerden şehirlere doğru olan göçü ifade eder. Göç (fizikî hareketlilik) köyden şehre olabildiği gibi, yurt içinden yurt dışına doğru da olabilir (Bilgin, 2010: 96). Araştırma alanında da görülen bu türden yer değiştirme hareketleri ve Espiye kentini etkileyen göç olgusu üç başlık altında incelenebilir. Bunlardan birincisi, kırsal alandan Espiye’ye yönelik olan göçler; ikincisi, ülkenin çeşitli yörelerine ve kısmen de yurt dışına yönelik olan göçler; üçüncüsü ise, fındık tarımına ve sayfiye amaçlı yaylacılığa bağlı olarak oluşan mevsimlik göçlerdir. 1. Espiye’ye Yönelik Olan Göçler Kentler, çeşitli fonksiyonların gelişmesine bağlı olarak sürekli nüfus çeken sahalardır. Her ne kadar büyük kentler kadar olmasa da orta ve küçük ölçekli kentler de belli bir merkezi güce sahiptir. Bu bağlamda Espiye’ye de değişik yerlerden az da olsa göç hareketi izlenmektedir. Özellikle, kırsal alandan Espiye’ye yönelik göçler 1957 yılından itibaren yönetim işlevinin etkisiyle başlamıştır ve 1985 yılına kadar artarak devam etmiştir. Bu tarihten sonra iş imkânlarının kısıtlı olması nedeniyle önemli ölçüde azalmıştır. Kentsel nüfus artışındaki azalma bunun bir göstergesidir. Ayrıca kente gelen insanların büyük bir kısmının tarımsal toprağı olup bu insanlar kırsal alandan tam anlamıyla bağlarını koparmamışlardır. Yani köy ile kent arasında ikili bir yaşam tarzını benimsemişlerdir. Bu ailelerin önemli bir kısmı varlıklı olup kentin sosyal donatısından yararlanmayı amaçlamaktadırlar. Diğer taraftan başta Almanya olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerinde çalışan işçilerin aileleri, Espiye’nin kentsel gelişimine önemli katkı yapmaktadırlar. Ayrıca, kentte iş olanağı bulabilen 18 çok sınırlı düzeyde aile grubu da kente göç etmektedir. Bunlar, daha çok yüksek dağ köylerinde geçim sıkıntısı çeken kişilerdir (Bekdemir, 2007: 148). 2. Espiye Dışına Olan Göçler Türkiye’den dış ülkelere iş gücü arzı, 1950’li yıllarda başlamıştır. En belirgin duruma geldiği devre ise 1962–1963 yıllarıdır. 1961–1974 yıllarında dış ülkelere giden Türk iş gücü sayısı en yüksek rakamlara ulaşmıştır. Espiye’den de yurt dışına olan göçler en fazla bu dönemde olmuştur. Göç edilen ülkeler ise başta Almanya olmak üzere Fransa, İngiltere, Hollanda ve Belçika’dır. Sadece, bu dönemde Giresun ilinden yurt dışına göç edenlerin sayısı 11.413’tür. Yurt dışına gönderilen iş gücü, ülke genelinde ağırlıklı olarak kırsal kesimden gerçekleştiği gibi, Espiye ilçe merkezinden de yurt dışına çok fazla göç olayı yaşanmamıştır. Kentlerden yurt dışına göçenlerin oranı, kırsal kesimden yurt dışına göçenlere göre daha düşüktür (Bekdemir, 2007: 148-149). Espiye dışına olan göçler sadece yurt dışına değil, yurt içinde belirli sanayi merkezlerine de olmuştur. Karadeniz Bölgesi ve özellikle de Doğu Karadeniz Bölümü’nden İstanbul başta olmak üzere belirli bazı merkezlere, iş alanlarına doğru yoğun bir nüfus akışının olduğu bilinmektedir. Temelde ekonomik nedenlere dayanan bu göç hareketi sanayi ve ticaretin de gelişmediğinin, ekonomik geriliğin bir göstergesidir. Bursa, Kocaeli, Ankara, Zonguldak, İzmir, Samsun, Ordu, Trabzon ve Sakarya göç edilen diğer illeri oluşturur. Bir araştırmaya göre İstanbul’daki Giresunlu nüfus miktarı, Giresun’dan daha fazladır. (Şahin, 2009: 325). Bu da Espiye dışına olan göçün ne denli büyük olduğuna işaret etmektedir. Bunun en büyük nedeni ise ekonomik temellidir. Göç edilen merkezlerin sanayi merkezi olması da bu durumu kanıtlar niteliktedir. 19 3. Mevsimlik Göçler Kırsal alandan kente göçen ailelerin çoğunun tarım toprakları bulunmaktadır. Kırsal alanla ilişkilerini tam anlamıyla koparamayan bu aileler, yaz aylarında özellikle fındık zamanı köylerine giderler. Bu aylarda kent nüfusunda önemli bir azalma olduğu ve kentteki ticari aktivitenin önemli ölçüde azaldığı gözlemlenmiştir. Fındık hasadı ile ilgili olarak, Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerden gelen aileler, bir diğer mevsimlik göç hareketini oluşturur. Ayrıca yurt dışından gelen gurbetçilerin büyük bir bölümünün, yaz tatillerini Espiye’de geçirmesi kent ve çevresine canlılık getirdiği bir diğer gözlem sonucudur. Bir başka mevsimlik göç ise yaz aylarında yaylalara sayfiye amaçlı çıkmadır. Doğu Karadeniz Bölgesi yaylacılık geleneğinin sürdürüldüğü bölgelerden biridir. Bölgede yaylaya çıkmak, yılın belli aylarında ve günlerinde geçmişi kesin olarak bilinmeyen, ama zamanı geldiğinde yapılması gereken törenlerden biri olmuştur. Yaylaya köyde yaşayıp ihtiyaçtan dolayı çıkanların yanında, köy dışında yaşayıp da köy ile bağlarını koparmak istemeyen yöre insanlarının tatillerini geçirmek, büyük kentlerin gürültüsünden kurtulmak, doğayla baş başa kalmak, temiz yayla havası ve suyundan faydalanmak için çıkanlar da görülmektedir. Büyük ve küçükbaş hayvanlar göçebe hayatının iki temel unsurudur. Her iki hayvan da sürüler halinde beslenmektedir. Beslenme ve giyinme ihtiyacı bu hayvanlarla birlikte yaşamı gerektiren sosyal hayatı ve bu sosyal hayata göre de yaşamın düzenlenmesini zorunluluk haline getirmiştir Sürülerine her mevsim taze ot ve su bulabilmek ve böylece verimi arttırabilmek için göçebenin devamlı yer değiştirmesi gerekiyordu. Bu sebeple Türk’ün hayatı, “kışlak” ve “yaylak” arasında düzenli gidip gelme şeklinde geçmekteydi (Koca, 2000: XI). Yayla hayatının toplumsal hayat üzerindeki etkisi, geçmişten bugüne gelen şekli olan “otçu göçü geleneği” yörede halen yaşatılmaktadır. 20 Mısırların 20-30 cm. büyüdüğü zamanlarda aralarında sık biten kısımların araları 30-40 cm. açılacak şekilde sökülmesine “sık kazma”, dibindeki otları ikinci kez biçmeye de “ot biçme/kazma”, fındık bahçelerindeki otların tırpanla ya da motorla biçilmesine de "kırkma" denilmektedir. Bu işlerden iyice yorulan ve işleri biten ceniklilerin3 yorgunluklarını atmak ve eğlenmek için genellikle Temmuz ayında yaylalara yaptıkları toplu gezi ve ziyaretlerine “Otçu Göçü” denir. Zaman olarak mısır otunun alınması ile fındık toplamaya başlanması arasındaki 15-20 günlük boşluktur. Bahar geldiğinde yaylaya göç hazırlığı aylar öncesinden başlar. Koyun ve keçilere “yoşa” vurulur4, irili ufaklı çanlar, “kelekler” takılır, sığırlara rengârenk iplerden püsküller, başlıklar yapılır. Otçu göçü geleneğinin değerleri arasında yer alan, farklı büyüklüklerdeki çan ve keleklerin oluşturduğu göçerler için orkestra niteliğinde olan büyülü armoni, sis çöken yaylalarda hayvanları bulmaya yarar. Köylerde cami hoparlöründen, ilçede belediyeden hangi yaylaya ne zaman gidileceği anons ettirilmesi, hayvanların yıkanıp, kaşağılanması, yayla yüklerinin “çentik”, “camadan”, “zembil”, sepetlere konması hazırlıklar arasındadır. Son hazırlıkların gözden geçirilmesiyle gün ağarırken evden çıkılır. Ancak günümüzde çentik, zembil, sepet gibi araçlarla yayla yükünün taşınması geleneği yük taşımada farklı taşıyıcı araçların kullanılmasıyla, gün ağarırken yola çıkılması geleneği ise seyahatte motorlu taşıtların kullanılmasıyla yok olmuştur. Geleneksel anlamıyla yayla göçü üç aşamadan oluşur. İlk göç Mayıs ayı başında koyun göçüdür, çobanlar gider ve bu göç üç günde menziline ulaşır. 15-20 gün sonra ikinci göç gider. Bu göç sığır göçüdür ve iki gün sürer. Sığır göçüyle beraber ailenin ihtiyarları ve küçük çocukları gider. Koyun ve sığır göçünün 3 Canik dağlarının Karadeniz’e bakan köy ve kasabalarında oturan yayla zamanı yaylaya çıkan topluluklara denir. Dağların alt kesimlerinde denize yakın yerlerde yaşayan topluluklar için kullanılır. 4 Rengarenk boyamak anlamında kullanılmaktadır. 21 sebepleri arasında yaz aylarında yüksek nem oranından dolayı Karadeniz Bölgesi’nde karasineğin çoğalması, insanlarda havanın verdiği direnç kaybının görülmesi5, otlakların az olması ve yaylaların temiz havasından ve soğuk sularından faydalanma sayılabilmektedir6. Yaylalara göç edilirken göçerler yanlarına azık olarak mısır ekmeği alıp, yollarda yatarak dinlenerek iki ila üç günde yaylaya varırlar7. Geride ise genç nüfus; bağ ve bahçeleri düzenlemek, mısır ekimini imece usulü ile gerçekleştirmek ve iki kez yabani otları ayıklanan mısır tarlasını temizlemek için haziran ayı sonuna kadar köyde kalmaktadır. Fındık tarımının başlamasına ise 15 günlük süre bulunmaktadır8. Hem bu süreyi değerlendirmek hem de yayladaki çocuk ve ihtiyarları ziyaret etmek amacıyla üçüncü göç yola koyulmaktadır. Üçüncü göç tarla ve bahçedeki yabani otların temizlenmesi neticesinde gerçekleştirildiği için otçu göçü olarak adlandırılmaktadır. Bu göç ailenin gençlerinden oluşur ve iki gün sürer. Otçu göçünde aynı obayı paylaşan Ceniklilerin hepsinin aynı günde göç etmesi esastır. Bunun için ot temizleme işini tamamlayamayanlara yardım edilmektedir. Birinci günde geçmişin getirdiği örf adet gereği “düşün”9 yapılır. Burada eğlence düzenlenir, türküler ve maniler söylenir, horon oynanır, ateş yakılır, yemek pişirilir10. Söylenen mani ve türkülerde örneklerde verildiği üzere “yayla” ve “göç” motifinin izleri görülmektedir. Fındık kırdım iç ettim Yaylalara göç ettim 5 Bölgede buna cufar hastalığı, hava çalması veya lühor vurması da denilmektedir. 6 Kaynak kişi: Orhan Şeker 7 Kaynak Kişi: Fatma Sarıkaya 8 Kaynak Kişi: Fatma Gürsoy 9 Dinlenmek ve yemek yemek için konaklamak anlamına gelmektedir. 10 Kaynak Kişi: Sabire Oflu 22 Yârim senin yüzünden Ben bu canı hiç ettim Gidiyorum yaylaya İki at bir katırla Sana fındık yolladım Ye de beni hatırla Yaylaya hareket edilirken genç kızlar ve delikanlılar düğün ve bayramlarda olduğu gibi en temiz ve yeni elbiselerini giyerler (Sarısaman, 1999: 56). İkinci günün sabahı yola devam eden 3. göçün obadaki yakınları tarafından karşılanması ve obaya gelinmesi kemençe eşliğinde horon oynanarak ve silah atılarak11 gerçekleşir (Çelik, 1999: 485). Buradaki buluşma günü genellikle yaylada kurulacak olan pazarın bir gün öncesidir, ertesi günü alış veriş için pazara gidilecektir12. Pazara otçu göçüyle gelenler ile yayladaki çocuk ve ihtiyarların bir kısmı kemençe eşliğinde horon oynayarak giderler. Yaylalara göç etme geleneği kimi zaman aile kurumunun oluşmasındaki ilk adımının atılmasına zemin hazırlar. Genç kız ve delikanlılar burada tanışma ve konuşma fırsatı bulup13 evlilik için kararlar alırlar. Temmuz’da yaylaya çıkan grupların fındık toplamak üzere geri dönmesi topluca ve aynı günde değildir. İlk giden göç ise Eylül sonları veya Ekim’e kadar hayvanlarını otlatmaya devam eder. 11 Kaynak Kişi: Yusuf Ziya Oflu 12 Kaynak Kişi: İksan Köse 13 Bölgede “zarf atma” olarak da tabir edilmektedir. 23 Otçu Göçü geleneğinin yüzyıllar öncesinden başlayan bir geçmişi vardır. Bu kültür Harşit Vadisi’nde ortaya çıkan, temellerinde birtakım dini ritüellerin olduğu güçlü ve köklü bir Türkmen kültürüdür. Yaylaya göç esnasında yolda su üzerinden geçilirken dua edilir. Gök tanrı inancında da boğaz, vadi, çağlayan gibi yerlere kutsiyet atfetme geleneği bulunmakta olup “Yer Su İnancı” kavramıyla nitelendirilmektedir (Oymak, 2010: 36). Düğün ve bayramlarda olduğu gibi temiz elbiseler giyilir. Bu tür davranışlar, yaylaya çıkmanın dini ritüellerle bağlantısı olduğunu gösterir. Obaya birlikte varma geleneği sosyolojik anlamda paylaşma arzusu ve yardımlaşma olgusunun açığa çıkışıdır. Pazara gidilirken toplu bir halde kemençe eşliğinde gidilmesi toplumsal dayanışmanın göstergesi ve kökeni eskilere dayalı bir geleneğin yaşatılmasıdır. Genç kız ve delikanlıların tanışma fırsatı bulup, aile kurumunun oluşmasına zemin hazırlayıcı olması da yayla göçünü sosyolojik anlamda önemli kılmaktadır. Otçu göçünü sosyolojik olarak anlamlı kılan unsurlardan biri de atı olanların atla, olmayanların ise yaya olarak obaya göç etmesidir. Birkaç gün süren bu yolculuk boyunca, konaklamalarda ve hareket halinde ilerleme esnasında ortaya çıkan tablo toplumsal dayanışma olgusuna işarettir. Günümüzde araba ile obaya ulaşma eğlenceli ve de yorucu olan yolculuk kısmını ortadan kaldırmış, geriye sadece yaylada buluşma ve buna bağlı eğlence kısmı kalmıştır (Çelik, 1999: 485). E. Sosyo-Ekonomik Yapı Nahiye olduğu dönemden bugüne kadar belirli sanayi merkezlerine göç veren ilçenin ekonomik yapısı orta düzeydedir. İlçe ekonomisinin temelini fındık tarımı oluşturmakla birlikte az sayıda ve küçük ölçekli de olsa işletmeler bulunmaktadır. Köyde yaşayan aileler tarımla uğraşmaktadır. Merkezde yaşayan ailelerin de köyle 24 bağlantısı bulunduğundan tarımsal olarak ek bir geliri vardır. İlçe halkı orta düzey gelir grubuna sahiptir. Belli başlı iş kolları ise beş başlık altında incelenebilir: 1.Ticaret ve Sanayi Espiye'de "sanayi” yok denecek kadar azdır. 20 kişiden fazla işçi çalıştıran işyeri sayısı dört tanedir. Bunlardan ikisi tekstil fabrikası, biri fındık fabrikası, biri de akaryakıt dolum tesisidir. Bunlar dışında; marangoz atölyesi, demir doğrama atölyesi, fırın, lokanta, çay ocağı, kahvehane, elektrikçi, berber, yorgancı, mobilyacı, pastane, oto tamircisi, terzi, konfeksiyon-tuhafiye, manifatura, kuyumcu, market, ayakkabıcı ve ayakkabı tamircisi olmak üzere 500 civarında işyeri hizmet vermektedir. İlçede "Esnaf ve Sanatkarlar Odası", "Ziraat Odası", "Fındık Tarım Satış Kooperatifi", "Esnaf ve Sanatkarlar Kooperatifi" gibi mesleki organizasyonlar faaliyet göstermektedir. Espiye ilçesi Karadeniz iklim kuşağı içerisinde yer alması nedeniyle ılıman bir iklime sahiptir. Yağış rejimi düzenli olup her mevsim yeterli yağış almaktadır. Bu nedenle ilçe zengin bir orman ve bitki örtüsüne sahiptir. Kestane, kızılağaç, meşe, kayın, köknar, sarıçam ve ladin en çok görülen ağaç türleridir. Bu denli zengin bir orman olmasına rağmen, ormanın Espiye ekonomisine katkısı yok denilebilecek kadar azdır. Ormanlar, devlet tarafından işletildiğinden ormanın ekonomiye katkısı sadece orman kesimi ve dikiminde iş gücü istihdamı bakımından olmaktadır. Espiye Orman İşletme Şefliği’nden aldığımız bilgilere göre14 işletme şefliğinin sınırlarında 7895,5 hektar ormanlık alan vardır. Ormanlık alanda işgücü olarak köylüler çalışmaktadır ancak çalışan işçi sayısı belli değildir. İlçe açısından önemli sayılabilecek bir alanda kurulan pazardır. Haftalık kurulan bu pazar aracılığıyla kırsal kesimde yaşayan pek çok kimse alım ve satım yaparak hem ticaretini gerçekleştirmekte hem de haftada bir geldiği şehirde özel ve 14 Kaynak kişi: Uğur Aktaş 25 resmi işlerini halletmektedir. Buradan yola çıkarak ilçelerde kurulan haftalık pazarların, kır ve kent arasında toplumsal kaynaşmayı sağlama gibi bir işlevi olduğu söylenebilir (Hann ve Hann, 2003: 110). Günümüzde Espiye’de pazartesi günleri kurulan hafta pazarı başlangıçta Pazar günleri kurulmaktaymış. Pazar günleri kurulan hafta pazarının pazartesiye alınmasının sebebi ise gayrimüslim halkın Pazar gününü ibadetle geçirip, ticaret yapmamasıdır. Espiye pazarının Pazar gününden başka bir güne alınması ile ilgili ilk müracaatı 29 Ekim 1879’da Ermenilerin vekili Papaz Kirkor ile, Rumların vekili papaz Hristo yapmıştır. Bu konu Trabzon Vilayeti İdare Meclisi’nde 17 Nisan 1880’de görüşüldükten sonra Bâbıâli’ye bildirilmiştir. 1 Mayıs 1880’de de pazarın pazartesi günü kurulacağı bildirilmiştir (Yüksel, Giresun Tarihi Yazıları 2007: 271). 2. Maden Şahinyuva Köyü'nde Lahanos Madeni olarak bilinen, bakır ve çinko maden işletmesi vardır. 17. ve 18. yüzyıla ait belgelerde bakır, gümüş ve altın çıkarıldığı anlatılan bu maden işletmesi hem bölge ekonomisine katkı sağlamış, hem de Espiye İskelesi’nin ve giderek de şehrin kurulmasına alt yapı hazırlamıştır. Espiye’nin kentleşme sürecine girmesinde bu madenlerin sevkiyatı için kurulan iskele belirleyici olmuştur (Fatsa, 2010: 111). Bugün halen işler olan maden Espiye’nin ekonomik durumunda belirleyici rol oynamaktadır. Madende çalışan işçiler için günlük servis olmakla birlikte, aileleri olmadan işçilerin kalabilecekleri bir bina da mevcuttur. 26 Fotoğraf 4: Lahanos Madeni Girişi 3. Tarım Yaklaşık beş bin yıldır tanınıp, bilinen fındığın en büyük üreticisi Türkiye’dir. Ülkemizin Doğu Karadeniz kıyıları fındık için doğal bir alandır. Doğu Karadeniz Bölgesinde Giresun, Ordu ve Trabzon illerinin geleneksel ürünü olan fındık; zamanla Orta ve Batı Karadeniz Bölgesinde de önemli bir ürün haline gelmiştir. Fındığın ilk kez ülkemizde kültüre alındığı ve 1403 yılında ilk dış satımının gerçekleştiği, çeşitli kaynaklarda yer almaktadır (Savran, www.fae.gov.tr). Sözlü tarih açısından daha yakın tarihli bilgilere göre, Birinci Dünya Savaşı’nda Ruslar Espiye’den sivri fındık almış ve fındığın bu türünden Rusya’da uçaklara motor yağı yakıtı yapmışlardır15. Espiye İlçesi’nin ekonomik temeli fındığa dayalı olup, fındık, yöre çiftçilerinin başlıca gelir kaynağıdır. Espiye İlçe Tarım Müdürlüğü’nden alınan 2011 15 Kaynak Kişiler: İsmail Kandemir, Mustafa Kahveci ve Hasan Yıldırım 27 yılı istatistiklerine göre; Fındık bahçeleri ilçede 112070 dekar alanı kaplamakta olup, 5.648.500 meyve veren yaşta, 48.500 meyve vermeyen yaşta ağaç bulunmaktadır. Yıllık üretim 6.744.309 kilogramdır. Verim; sahil kesiminde 120-150 kg/dekara çıkabilmekte fakat yüksek kesimde 20 kg/dekara düşebilmektedir. Bunun sebebi fındık bahçelerinin ömrünü tamamlamış olması, bakım ve mücadele işlerinin yeterli yapılamaması, yıllık iklim değişiklikleri, yüksek kolda iklim ve toprak yapısının fındık yetiştiriciliğine fazla elverişli olmaması gibi nedenlerdir. Fındık ekonomik getirisinin yanında, tarımın yapıldığı aşırı meyilli ve toprak derinliği az olan arazilerin değerlendirilmesinde ve erozyona karşı korunmasında da etkili olmaktadır. Fotoğraf 5: Fındık Hasatı Fındık sadece bölgede yaşayan insanlar için değil, aynı zamanda büyükşehre göç eden gurbetçiler, Anadolu’nun diğer bölgelerinde yaşayan ve mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan pek çok aile için de başlıca gelir kaynağıdır. Bu bakımdan fındık 28 toplama zamanı olan yaz aylarında bölgenin gurbetçileri ile diğer mevsimlik işçiler bölge nüfusunu oluşturmaktadırlar. Fındık bahçelerinde aileler ile birlikte çocuklar da fındık toplamaya yardımcı olmaktadırlar. Fındık bahçeleri gibi toplu meyvelikler halinde bulunmayıp, dağınık şekilde ilçede bulunan diğer meyve ağaçları ise armut, ayva, elma, muşmula, erik, kiraz, kızılcık, şeftali, mandalina, ceviz, dut, incir, kivi ve çaydır. Sulanmayan toplam meyvelik alan ise 113.240 dekardır. Sebze üretimi özellikle sahil ve sahile yakın köylerde yapılmaktadır. Daha çok aile içi tüketim için yetiştirilen sebzeler, sahile yakın yerlerdeki sebze bahçelerinde, köylerde ise mısır tarlası içinde veya etrafında yetiştirilmektedir. Mısır tarlası içinde yapılan sebze yetiştiriciliğinde bakım ve mücadele işleri zor olmakta ve dolayısıyla verim düşmektedir. Yetiştirilen başlıca sebzeler mısır, karalâhana, fasulye, domates, salatalık, biber, patlıcan, patates, marul, ıspanak, pazı ve maydanozdur. İlçede sebze yetiştiriciliği 407 dekar alanda yapılmaktadır. İlçede hemen hemen tüm mahalle ve köylerde mısır yetiştirilmektedir. 4970 dekarlık alanda yetiştiriciliği yapılan mısır, tarımsal ürün olarak fındıktan sonra ikinci büyük ekonomik öneme sahiptir. Mısır genellikle aile içi tüketimde insan ve hayvan gıdası olarak kullanılmaktadır. Önceki yıllarda daha fazla yetiştirilen mısır, fındığın artan önemi ile ters orantılı olarak üretim miktarı ve alanında yıldan yıla düşüş yaşanmıştır. Özellikle sahil ve sahile yakın köy ve mahallelerde mısır ekili alanlar, fındık bahçesi haline getirilmiştir. Köylere ulaşım kolaylaştıkça buğday unu tüketimi artmış, mısır daha çok hayvan yeni olarak kullanılır olmuştur. Halen üretilen tane mısırın büyük çoğunluğu hayvan yemi olarak kullanılmakta olup, mısır sapı ise tamamen kaba yem olarak hayvan yetiştiriciliğinde kullanılmaktadır. Doğu Karadeniz’de arazi yapısından dolayı modern tarımsal alet ve makinelerin kullanımı sınırlıdır. Espiye’de 44 atomizör, 12 diskli traktör pulluğu, 29 127 fındık harman makinesi, 2 mısır silaj makinesi, 400 motorlu tırpan, 655 sırt pulverizatörü, 755 tozlayıcı ve 38 adet (iki akslı) traktör bulunmaktadır. Engebeli arazi yapısına uygun bir tarım aracı olduğundan yörede patpat ile ot biçilmekte ve tarla ekilmektedir16. 4. Hayvancılık Espiye İlçe Tarım Müdürlüğü’nden alınan 2011 yılı istatistiklerine göre ilçede 253 manda, 3686 sığır (kültür melezi ırkı), 2366 sığır (yerli ırk), 53 at, 4790 koyun (yerli ve diğer ırklar), 250 yumurtacı tavuk (42500 tavuk yumurtası) ve 7650 kovan arı bulunmaktadır. Ancak ailelerin sahip olduğu hayvan varlığı geçim sağlayacak düzeyde değildir. Hayvancılık ek iş olarak yapılmaktadır17. Küçük aile işletmeciliği şeklinde yapılan sığır yetiştiriciliğinde çiftçi aileleri tarımsal üretimleri sonucu elde ettikleri kaba yemi değerlendirmek ve aile içi ihtiyaçları karşılayabilmek amacıyla bir iki baş süt sığırı yetiştirmektedir. Önceki yıllarda hemen hepsi yerli karasığırlarından oluşan işletmelerin sunî tohumlama çalışmaları sonucu bugün ortalama 1/3’ü kültür melezi yapılmış, bu tohumlama çalışmaları sonucunda da süt verimi yıldan yıla artmıştır. Bu sayede yetiştiricilik daha ekonomik hale gelmektedir. Yıllık ortalama süt üretimi 8690 ton, peynir üretimi 225 ton, tereyağı üretimi 212.5 ton olup bu ürünlerin %99’u aile içi tüketimde kullanılmakta ve çok az bir kısmı pazarlanmaktadır. İlçe Tarım Müdürlüğü tarafından her yıl, büyük baş hayvanlara şap aşısı, yanıkara aşısı ve sığır vebası aşısı; koyunlara ise Entretoxemie aşısı uygulanmaktadır (http://www.espiye.bel.tr/html/tarim.html). Espiye İlçe Tarım Müdürlüğü’nden alınan 2011 yılı istatistiklerine göre ayrıca ilçede 7650 kovan arı bulunmakta olup, yıllık 91800 kilogram bal, 8000 16 Kaynak Kişi: Turan Kandemir 17 Kaynak kişi: Arif Keskin 30 kilogram balmumu üretilmektedir. Arıcılık 5-20 kovanlık işletmeler halinde yapılmaktadır. Bu kovanların büyük bir kısmı Bayrambey, Avluca, Çalkaya, Ericek köyleri ve Soğukpınar beldesinde bulunmaktadır. 5. İlçenin Turizm Potansiyeli Doğu Karadeniz yaylaları alternatif turizm açısından ekonomik getiri potansiyeline sahiptir. Ancak bu potansiyel henüz tam anlamıyla kullanılmamaktadır. Bununla birlikte Turizm Bakanlığı hem zaman hem de mekân açısından turizmi çeşitlendirmek ve yaygınlaştırmak amacıyla, 1990 yılında başlattığı “Yayla Turizmi Projesi”nin planlama ve alt yapı uygulamaları sonucunda Türkiye’de 26, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde ise 20 yaylayı “Turizm Merkezi” ilan etmiştir (Bilir, 2005: 68). Espiye’nin Karaovacık Yaylası da bu merkezlerden biridir. İlçe, zengin bitki örtüsü, temiz havası ve dağ ve yaylaları ile doğa turizmi potansiyeline sahip olmakla birlikte, bunun henüz ekonomiye bir katkısı yoktur. Sadece, yaz aylarında birkaç yaylada düzenlenen şenlikler kapsamında yapılan alışverişin ilçe ekonomisine bir miktar katkısı söz konusudur. Yakın zamanda Espiye ilçesinin 33 km. güneyinde, Avluca ve Yeniköy köyleri arasındaki Karadona deresi batı kenarında yer alan ve içinden çıkan suyun yedi adet değirmen çalıştırdığı kaynağın aslında bir mağara olduğu tespit edilmiştir. Yöre halkınca burası Patlaksu olarak adlandırılmaktadır. Herhangi bir canlıya rastlanmayan mağaranın belli kesimlerinde değişik damlataş oluşumları (makarna sarkıt, sarkıt, dikit, sütun ve duvar damlataşları) gelişmiştir (Cebeci ve diğerleri, 2010, 45). İlçeye dört kilometre uzaklıkta Zefre( Gülburnu) mevkiinde Cenevizlilerden kaldığı söylenen bir tersane kalıntısı da bulunmaktadır. Tersane Batı rüzgârına karşı kayalık yarımada şekli ile küçük gemiler için iyi bir sığınak olma özelliğine sahiptir. Vergi kayıtlarında geçmemekle birlikte, Espiye yöresinden istihsal edilen madenlerin 31 daha büyük ihraç limanlarına sevkiyatı için Zefre Limanı’nın kullanıldığı düşünülmektedir (Fatsa, 2010: 88). Bunun dışında Espiye’de bulunan ve 1.derecede arkeolojik sit alanı olarak ilan edilen Andoz Kalesi bölge halkı tarafından ziyaret edilen mekânlar arasındadır. Sarp bir kaya üzerine inşa edilen kale, antik Zefre Limanı’na, Yağlıdere Vadisi’ne ve Espiye’nin kurulduğu düzlüğe hâkim konumdadır. Ne zaman yapıldığına dair kesin bir bilgi bulunmamakla beraber Osmanlı hâkimiyetinden önce de bu yapının varlığı kabul edilmektedir. Bununla birlikte stratejik bir yapıya sahip olması, antik Zefre Limanı ve Çepni akınlarına karşı buranın gözetleme kulesi olarak kullanılma niteliğini akla getirmektedir (Fatsa, 2010: 87). Orman Genel Müdürlüğü’nün her ile bir “Kent Ormanı Projesi” kapsamında, Giresun Orman Bölge Müdürlüğü’nün hizmet sahası içersinde, Gülburnu Köyü Ocak Tepe mevkiinde, 871 hektar alana kent ormanı yapılmıştır. İlçe merkezine uzaklığı yaklaşık altı kilometre, yüksekliği ise 600 metredir. Espiye Belediyesi tarafından Orman Bakanlığı’ndan devralınan Kent Ormanı’nın içerisinde, yürüyüş ve koşu parkurları, gezinti yolları, gözetleme yerleri, seyir terası, yağmur korunakları, dinlenme ve piknik alanları, çocuk oyun alanları, spor alanları, otopark, çeşme ve tuvaletler bulunmaktadır. 32 Fotoğraf 6: Kent Ormanı Girişi Bölgede Espiye Merkez Camii, Şahinyuva köyündeki kilise ve Ericek Köprüsü adlı kemer köprü bulunmaktadır. İlçede bulunan bu eserlerin yöre halkına turistik-ekonomik bir getirisi olmamakta, sadece bölge halkı tarafından bilinmekte ve ziyaret edilmektedir. F. Sosyo-Kültürel Yapı “Kültür” kavramı pek çok şekilde tanımlanmıştır. Amerikalı antropologlardan Kroeber ve Kluckhohn yayınladıkları bir antolojide kültür kavramının 170 farklı tanımını derlemiş ve tartışmışlardır (Kroeber ve Kluckhohn, 1963). Bu derlemeyi eleştiren Berelson, bilimsel bir kavramın bu kadar çok tanımının olmasını, onun tanımlanamayacağını kabul etmek olarak görür (Güvenç, 1996: 95). Kültürün bu 33 kadar çok tanımının yapılmış olması hem her toplumun bir kültüre sahip olmasıyla hem de kültürün geniş kapsayıcılığıyla açıklanabilir (Saran, 1989: 129). Sembolist yaklaşıma göre, kültür toplumdaki semboller bütünüdür (Mardin, 1997: 101). Kültür, maddi ve manevi her sosyal ürünü işlemek ve geliştirmek olarak da tanımlanabilir. Bu yolla insanoğlu tabiatı hâkimiyeti altına almış ve kültür de asırlar boyunca gelişmiştir (Kaplan, 1996: 30). Kültürün insanların bütün ürünlerini içerdiği şeklindeki yaklaşımı Giddens’da da görürüz (Giddens, 2000: 131). Çalışmamız açısından fonksiyonalist bir bakışla kültürel yapının önemi; kültürel yapının değerler, semboller, inanç sistemleri ve ahlâk sistemleri gibi kültürel unsurların örüntüleşmiş bütünü olmasıdır (Kızılçelik, 1994: 110). Genel olarak Espiye’nin sosyal yapısına baktığımızda evliliklerde neolokal yerleşim tipinin ve çekirdek aile biçiminin yaygın olduğunu söyleyebiliriz. Kadınlar ev işleri dışında tarla işlerinde de yoğun bir şekilde çalışmaktadır. Kahvehanelerde boşa vakit geçiren erkek sayısı fazladır. Ancak buradan hareketle Karadeniz erkeğinin tembel olduğu sonucu çıkarılmamaktadır. Çünkü bölge ekonomik iş gücü amaçlı başta İstanbul olmak üzere dışarıya (yut içi ve yurt dışı) çok fazla göç vermiş ve vermeye de devam etmektedir. Göçle ilgili yapılan bir başka çalışma da bu savı doğrular niteliktedir. Buna göre, Giresun’un da arasında bulunduğu birçok il göç sebebiyle uzun bir süre nüfusunda “kadın fazlalığı” olan bölgeler arasında gösterilmiştir (Ceylan, 2009: 346). Günlük hayatta tüketimle ilgili örf ve adetler ekonomik folklorun önemli bir yönünü teşkil eder. Bunlar giyim, yiyecek-içecek ve yerleşim yeri olmak üzere üç ana konudur. Giyinmek hem insan aklının bir icadı hem de insana özgü bir olaydır. Giyinmenin iki ana temel sebebi vardır. Biri vücudu muhafaza etmek, diğeri ise kendini süslemektir (Rahman, 1996: 47). Espiye’de günlük hayattaki giyim tarzı, diğer bölgelerden ayırt edilmez. Bununla birlikte yörede “dasdar” adı verilen ve 34 Karadeniz Bölgesi’nde özellikle Giresun, Ordu ve Çarşamba yöresinde görülen bir dokuma türü giyimde kullanılmaktadır. Dokuma şekli kilime benzer, dokumanın özelliğine göre koyunyünü, tiftik (keçi yünü) veya kendir kullanılır. Siyah ve kırmızı, yeşille de sarı yan yana getirilerek dokunur. Yaşlıların ifadesine göre dokumaya renk vermek için eskiden bitkilerden yararlanılırken, günümüzde sentetik boyalar kullanılmaktadır. Dasdardan yapılan peştamal (keşan) kadın giyiminin önemli bir parçasıdır. Dasdar adlı bu dokuma türüne ülkemizde Doğu Karadeniz bölgesinde ve Anadolu’nun diğer bazı bölgelerinde de rastlanılmaktadır. Bunun dışında Suriye, İran ve Irak’ta yaşayan Türkmenlerde; Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan gibi Türk Cumhuriyetlerinde; Sovyetler Birliği idaresinde yaşayan Altay, Çuvaş, Tatar, Başkurt gibi akraba Türk boyları ile Çin’in Sincan bölgesinde yaşayan Uygurlar ve Çin ile Tibet arasındaki bölgede yaşayan Yugurlar’da da rastlanmaktadır18(Deniz, 2009: 245-250). Buradan araştırma bölgesinde rastlanılan bu dokuma türünün, Türk kültür birliğini yansıttığı sonucunu çıkarabiliriz. Dasdarın yanında boya yaşmak ve çember, peştamal, entari, hırka, yelek, yün şal ve ayaklara giyilen kara lastik günümüzde de karşılaşılan kadın giyim türüdür. Geleneksel erkek giyim türü ise çok rastlanmamakla birlikte aba-zıpka şeklindedir. Ekonomik folklorun ikinci unsuru diyebileceğimiz yeme içmenin kültürün belirleyici bir olgusu olduğu tartışılmaz. Lezzet, yenilebilir ve içilebilir olma, hazırlanma süre ve biçimi ile servis edilişi dinsel, toplumsal ve iklimsel şartlarla yakından ilgilidir (Malinowski, 1990: 82). Yörede vejetaryen beslenme biçimi yaygındır. Mısır, fasulye, karalâhana ve fındık ile başta hamsi olmak üzere, gümüş, zargana, istavrit ve barbunya gibi deniz ürünleri en çok tüketilen gıda maddeleri arasındadır. Anadolu’nun diğer bölgelerine göre, mısır ekmeği daha çok tercih edilen 18 Günümüzde izlerine Meksika ve Guatemala’da da rastlanan Mayalar’ın da benzer dokuma tezgâhları ve dasdarla aynı renk ve desende dokumaları vardır (Doğan, 2007, 40). 35 bir ekmek türü olsa da beyaz ekmek yörede de mısır ekmeğinin yerini çoktan almıştır. Bununla birlikte tatlılarda ceviz ve antep fıstığı fındık kadar tercih edilmemektedir. Ayrıca bölgede buğday yetiştirilmemesine rağmen ekmek yapımı ve ekmeğiyle ünlü olma konusunda önde olan bir bölge olması dikkat çekicidir. Ekonomik folklorun üçüncü unsuru olan yerleşim tipi bakımından bakıldığında, ilçe merkezinde toplu yerleşim olmakla birlikte, köylerde arazinin engebeli yapısından ve insanların evlerini fındık bahçelerinin yakınına inşa etmek istemelerinden kaynaklanan dağınık yerleşim tipi görülmektedir. Böyle köylerde de köy camisi ya da köy kıraathanesi erkeklerin toplanma mekânları arasındadır. Kadınlar için ise bir araya gelme ve sohbet ortamı yeri ya evler ya da hasat vakti fındık bahçeleridir. Fotoğraf 7: Köy Kıraathanesi İlçenin Espiye Spor adlı bir futbol takımı vardır. Kulüp 1957 yılında kurulmuş, 1959 yılında tescilli olarak hayata geçirilmiştir 36 (http://www.espiye.bel.tr/html/spor.html). Ayrıca ilçede iki halı saha, bir stadyum, bir de yapımı devam eden kapalı spor salonu vardır. Ortak kültürün oluşması için insanların hiyerarşi ve iş ilişkisi dışında organizasyonlar yoluyla yatay temasta bulunmaları gerekmektedir. Bu anlamda kutlamalar, spor müsabakaları, festivaller birer araçtırlar. Espiye’de geleneksel hale gelen, 1998 yılından beri her yıl düzenlenen Karaovacık Otçu Göçü Yayla Şenliği ve 2007 yılından beri her yıl düzenlenen Espiye Pide Festivali vardır. Otçu Göçü Şenliği başta yayla turizmini geliştirmek amaçlı başlatılan toplumsal anlamda da pek çok işlevi yerine getiren bir festivaldir. Bu türden festivaller siyasi ve ekonomik yansımaların yanında sivil toplumun ifadeleri olarak da dikkat çekicidir. Her iki organizasyona da başta yerel halk olmak üzere, gurbette yaşayan yöre halkı katılmakta, bu sayede gurbet ile sıla arasında köprü kurulmaktadır. Fotoğraf 8: Karaovacık Otçu Göçü Yayla Şenliği 37 G. Etnik Yapı Tarihî kaynaklarda, Giresun ili ve çevresine ağırlıklı olarak Oğuzların Çepni Boyu’nun yerleştiği belirtilmektedir. Fatih Sultan Mehmet’in 1461 yılındaki Trabzon seferi sırasında bu bölgede Vilayet-i Çepni isimli bir ilin bulunduğu, 1486 yılında kaleme alınan Trabzon Sancağı tahrir defterinde geçmektedir. Kaynaklardan alınan bilgilere göre yaklaşık bin yıldır Çepniler Giresun ve çevresinde etkilidir (Demir ve Aydoğdu, 2009: 116-117). Günümüzde de Espiye’ye bağlı bir köyün adı “Çepni ”dir. Osmanlı coğrafyacılarından Mehmet Âşık’ın XVI. yüzyıl sonlarında kaleme aldığı Menâzirul-Evâlim adlı eserde, Trabzon yöresinde yaşayan Türk halkının önemli bir kısmının Çepniler’den meydana geldiği, yörenin batı ve güney taraflarındaki dağların da Çepni dağları adını taşıdığı şeklinde kayıtlar bulunmaktadır. Giresun ve havalisinin Çepni iskânına tabi tutulmasından sonra bölgenin diğer yerlerinde de bu iskânın izleri görülmektedir (Sümer, 1992: 246). Espiye’de Çepni kültürünün izleri birçok alanda kendini hissettirir. Bunu günlük kullanılan dilden, sözlü tarih ürünlerine kadar birçok değerde görmek mümkündür19. Anadolu topraklarına yerleşen Oğuz boylarından biri olan Çepniler, Anadolu’nun Türkleşmesinde etkin rol oynamışlardır. Tarihî süreç içerisinde bir kısmı Sünniliği bir kısmı da Aleviliği seçmiştir (Çiçek, 2007: 34). Çepniler, Alevi topluluklarla en çok alakası bulunan Oğuz boylarındandır (Aksüt, 2002: 36). Bununla birlikte Çepni köyleri arasında Bekir ve Ömer gibi isimlere 15. ve 16. yüzyıllarda da sıklıkla rastlanır, bu da onların çoğunun Sünni olduğunu gösterir. Zira bu isimler Aleviler tarafından konulmayan isimlerdendir (Kaya, 2011: 68). Araştırma alanında da herhangi bir Alevi yerleşim yerine rastlanmamıştır. Bununla birlikte görüşmecilerden biri babaannesinin kızınca torunlarına “Yezid” diye bağırdığını 19 Ayrıntılı bilgi içn bakınız: Mevlüt Kaya, Çepniler, 2011, Togan yayıncılık, İstanbul 38 ifade etmiştir20. Tüm bunlardan hareketle, Alevi topluluklarla münasebet sonucu Çepni dinî hayatında İslamlaşma sürecinde Alevi-Sünni geçişlerine uğradığı düşünülmektedir. 15 Ağustos 1461’de Trabzon’un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethinin akabinde Espiye ve çevresi Osmanlı Devleti topraklarına katılmıştır. Osmanlı fethi öncesi Espiye ve civarının Çepni Türklerinin hâkimiyetinde olduğu dönemin çağdaş kaynaklarından anlaşıldığı gibi, fetihten sonra yapılan ilk tahrirde de Espiye ve çevresinde gayrimüslim nüfus bulunmamasından ortaya çıkmaktadır (Bostan, 2007: 21). Günümüzde de yörede Hıristiyan nüfus olmamakla birlikte, bu nüfusun eskiden yaşadığına dair izlere rastlanmıştır. Tarihî İpek Yolu’nun geçtiği Şahinyuva Köyü’nde bir kilise kalıntısı bulunmaktadır. Ancak bu kalıntı henüz turistik bir önem arz etmemekle birlikte tarihî ve kültürel bakımdan da değerini bulmamıştır. Hem zamanın getirdiği doğal aşınmalar, hem de köylüler tarafından tahrip edilmelerle birlikte harabe görünümündedir. Köy halkı eskiden bu köyde 500 civarında Hıristiyan nüfusun yaşadığını söylemektedir21. Ayrıca köyün eski adı ise Manastır’mış ve 1950’den önce doğanların nüfus kâğıtlarında da halen Manastır yazmaktadır22. 20 Kaynak Kişi: Kubilay Elevli 21 Kaynak Kişi: İsmail Kandemir 22 Kaynak Kişi: Hayrettin Kılıç 39 Fotoğraf 9: Tarihî Kilise Kalıntısı H. Eğitim Öğretim 1878’de henüz Tirebolu Kazası’na bağlı bir Türkmen pazarı niteliğinde olan Espiye Köyü’nde Zeynelabidin oğlu Bilal Efendinin yeni yaptırdığı medresenin vakfına dair vakıf kayıtlarına rastlanmıştır. Aynı kayıtlarda o günlerde Tirebolu Kazası’na bağlı Güzelyurt, Tikence ve Cibril23 medreselerinin ve (Fatsa, 2008: 237- 238) Adabük medresesinin varlığından bahsedilmektedir (Fatsa, 2008: 282). Günümüzde bu medreselerin izleri kalmamıştır. Sadece Hacı Abdullah Halife medresesi cumhuriyetin ilk yıllarına kadar eğitim hizmetini sürdürmüştür ve bu medresenin o günkü adıyla Ahiçukuru Köyü’nde24 halen kalıntıları vardır. Espiye İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nden alınan 2010-2011 eğitim öğretim yılı bilgilerine göre ilçede dokuz birleştirilmiş sınıf ilköğretim okulu, on ilköğretim 23 Günümüzde Güzelyurt ve Tikence Espiye’ye bağlı bir köy, Cibril de Espiye’ye bağlı bir mahalledir. Güzelyurt’un eski adı Keçiköy’dür. 24 Yağlıdere’nin 1987 yılında Espiye’den ayrılarak ilçe olmasıyla Ahiçukuru Yağlıdere İlçesi sınırları içinde kalmıştır. Köyün günümüzdeki adı Tekke’dir. 40 okulu, iki YİBO, bir anaokulu, bir İmam Hatip Lisesi, bir çok programlı lise, bir Anadolu lisesi, bir denizcilik meslek lisesi, bir halk eğitim merkezi müdürlüğü, iki özel dershane, bir erkek bir kız olmak üzere iki özel öğrenci yurdu ve bir sürücü kursu bulunmaktadır. Ayrıca ilçede 2006 yılında kurulup 2009-2010 eğitim öğretim yılında öğrenci almaya başlayan, Giresun Üniversitesi’ne bağlı bir MYO bulunmaktadır. Espiye MYO’nun öğrenci sayısı ise 143’tür. İLKÖĞRETİM KURUMLARI KIZ ÖĞRENCİ SAYIS ERKEK ÖĞRENCİ SAYISI TOPLAM ÖĞRENCİ SAYISI DERSLİK BAŞINA DÜŞEN ÖĞRENCİ SAYISI MERKEZ 1410 1406 2816 35 KÖY 848 907 1755 19 BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIFLAR 125 140 265 10 OKUL ÖNCESİ 260 240 500 23 TOPLAM 2643 2693 5336 Tablo 4: 2010-2011 eğitim öğretim yılı okul öncesi ve İÖO’da okuyan öğrenci sayısı 2010-2011 eğitim öğretim yılında ilçede bulunan ilköğretim okullarında 2383 kız ve 2453 erkek olmak üzere toplam 4836 öğrenci eğitim öğretime devam etmektedir. İlçe genelinde bulunan öğrencilerden 849 öğrenci YİBO’da eğitim öğretime devam etmekte olup, bu öğrencilerden 364’ü yatılıdır. Okul öncesinde 260 kız, 240 erkek toplam 500 öğrenci bulunmaktadır. Taşıma kapsamında 1553 öğrenci, 86 köy ve köy altı yerleşim yerinden, 110 araçla, 11 taşıma merkezine taşınarak öğrenimine devam etmektedir. 41 Espiye ilçe ilköğretim okullarında 204 kadrolu, 44 sözleşmeli ve 43 ücretli olmak üzere 291 öğretmen görev yapmaktadır. ORTA ÖĞRETİM KURUMLARI KIZ ÖĞRENCİ SAYIS ERKEK ÖĞRENCİ SAYISI TOPLAM ÖĞRENCİ SAYISI ÇOK PROGRAMLI LİSE 284 460 744 İMAM HATİP LİSESİ 95 181 276 ANADOLU LİSESİ 140 144 286 DENİZCİLİK MESLEK LİSESİ 243 285 528 TOPLAM 762 1070 1834 Tablo 5: 2010-2011 eğitim öğretim yılı ortaöğretim düzeyindeki okullarda okuyan öğrenci sayısı Orta öğretim kurumlarında toplam 762 kız, 1070 erkek öğrenci eğitim görmektedir. İlköğretim okullarında okuyan kız ve erkek öğrenci sayısı birbirine yakınken, ortaöğretim kurumlarında okuyan öğrencilerden erkek öğrenci sayısı kız öğrenci sayısından fazladır. Kız çocuklarının zorunlu eğitim olan sekiz yıllık eğitim hayatından sonra ortaöğretim kurumlarında okutulmadığı görülmüştür. Orta öğretim kurumlarında okuyan öğrencilerin %15’i İmam Hatip Lisesi’nde okumaktadır. Orta öğretim kurumlarında derslik başına düşen öğrenci sayısı 23’tür. Bu okullarda toplam 91 öğretmen görev yapmaktadır. 27.05.2010 tarihli TÜİK verilerine göre ilçede 3568 kişi okuryazar değildir. 1587 kişinin de okuryazar olup olmadıkları belli değildir. 42 Halk Eğitim Müdürlüğü’nden alınan bilgiye göre, ilçede okuma yazma bilenlerin merkez ve köylerde nüfusa oranı %98’dir. Okuma yazma bilmeyenlerin çoğunluğunu yaşlı kadın nüfusu oluşturmaktadır. 2010-2011 eğitim öğretim yılında Espiye İlçe Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü tarafından açılan okuma yazma kursu ve bu kurslara katılan kursiyer sayıları aşağıdaki tabloda verilmiştir. Okuryazar olmayanların cinsiyet ve ikamet dağılımları ise aşağıdaki tabloda verilmiştir. KADIN ERKEK TOPLAM MERKEZ 1071 149 1220 KÖY - BELDE 1912 436 2348 TOPLAM 2983 585 3568 Tablo 6: Okur-yazar olmayan nüfusun cinsiyete göre dağılımı Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Espiye’de de, tablo 6’da görüldüğü üzere okur-yazar olmayan kadın nüfusu hem merkez hem de kırsalda erkek nüfusunun çok üzerindedir. Bunda okuryazar olmayan erkek nüfusun bir kısmının askerde okuma yazmayı öğrenmesi ile geçmiş dönemlerde kız çocuklarının çeşitli nedenlerle okutulmak istenmemesinin de etkisi vardır. Geçmişe göre azalsa da günümüzde de kız çocuklarını okutmayan aileler vardır. 43 TÜRLERİNE GÖRE KURSLAR KURS TÜRÜ AÇILAN KURS KADIN KURSİYER ERKEK KURSİYER TOPLAM GENEL KURSLAR 71 1242 742 1984 MESLEKİ VE TEKNİK KURSLAR 18 154 198 352 OKUMA YAZMA KURSLARI 29 773 141 914 GENEL TOPLAM 118 2169 1081 3250 Tablo 7: Halk Eğitim Merkezi’nde Açılan Kurs Türleri Espiye Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nce 2010-2011 eğitim öğretim yılında genel kurslar, mesleki ve teknik kurslar ile okuma yazma kursları olmak üzere üç tür kurs açılmıştır. Bu kurslar şunlardır: Arapça, aşçı çırağı, aşçı yardımcısı, bebek odası hazırlama, bilgisayar kullanımı (işletmenlik, operatörlük), çeyiz ürünleri hazırlama, dekoratif ev aksesuarları hazırlama, elde kurdele işi, çalgı aleti öğretimi (bağlama, gitar), fizik, futbol, hızlı okuma, İngilizce (ilk kademe), intel öğrenci (teknoloji ve toplum), iş makineleri operatörlüğü (beko-loder, ekskavatör, loder, iş kamyonu), kadın giysileri dikimi, katı ve sıvı yakıtlı kalorifer ateşçiliği, makine nakışları, masa tenisi, matematik, okuma yazma, ön muhasebe, pul boncuk dikişleri, saç bakımı ve yapımı, seviye belirleme sınavlarına hazırlık, tekvando, Türk halk oyunları ve voleyboldur. Her yıl olmamakla birlikte, talep olduğu müddetçe bu kurslar açılmaktadır. II. YÖREDE GENEL DİNİ YAPI ve DİNİ ÖRGÜTLENME Nerede doğduğumuz ve kimlerin arasında yaşadığımız dinî kimliğimizin şekillenmesinde etkin role sahiptir (Zuckerman, 2009: 77). İçine doğup 44 büyüdüğümüz toplum ve coğrafyanın dinî kimliğe etkisinden hareketle araştırmanın bu bölümünde Espiye’deki dinî kimliğin ve halk dindarlığının şekillenmesinde rol oynayan dinî hayatın kaynakları araştırılmıştır. İnsanlar kurumlara ve kurumsal pratiklere değer yüklerler. Bu şekilde bireyler arası etkileşimle doğan meşrulaştırma geleneği nesnelleşir. Bu sayede gruplar, örgütlenmeler ve kurumlar sosyal alanda hayatiyet bulmuş olur. Zamanla bu ortaya çıkış ya da var olma mücadelesi kökleşmiş ve vazgeçilemeyen ihtiyaçlar arasında yer alır. Durkheimci bir söylemle nasıl ki anomi toplumsal düzende bir yıkımı, yabancılaşmayı ve ümitsizliği ifade ediyorsa, kişileri normlarıyla kuşatan kurum ve örgütlenmeler de sosyal düzenin oluşmasında, çeşitli türden ihtiyaçların karşılanmasında aracıdırlar. Naturalistik sosyoloji kuramına katkıda bulunan Robert Merton’a göre; eğer insan statüleri gerçek gibi görürse sonuçları da gerçek olur. Statü ve kişi arasındaki ilişkiyi bu şekilde açıklayan Merton, kurum veya yapının kişilik davranışları üzerindeki etkisi ile ilgilenmiştir (Poloma, 1993: 37). Buradan hareketle çalışmamıza, yöredeki dinî hayatın kaynakları olduğunu düşündüğümüz aile, imam hatip lisesi, müftülük, cami, Kur’an kursu gibi kurum ve kuruluşlar ile gayri resmi dinî örgütlenme gibi yapıları da dâhil ettik. Genel anlamda yörede dinî örgütlenme resmî kaynaklıdır. Dini, resmi kanallar aracılığıyla öğrenme ve aktarma gayri resmî dinî kanallar aracılığıyla öğrenmeye göre çok daha baskındır. Bunda Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte kırsal kesimlerde dini öğrenmenin kurumsal kaynaklı olması yatmaktadır. Çünkü Türkiye’de din öğretimi MEB’in, din hizmetleri ise Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yetkisindedir. Gayri resmî dini örgütlenmeler ise genelde kentsel kesimde yaygın bir örgütlenme modelidir. Bu anlamda araştırma alanında da etkilerinin görülmesi, resmî kaynaklı din örgütlenmelerine göre çok daha yenidir. 45 A. Dini Hayatın Kaynağı Olarak Aile Aile, nüfusu yenileme, milli kültürü taşıma, çocukları sosyalleştirme, ferdi yalnızlaştırmama gibi ekonomik, biyolojik ve psikolojik tatmin fonksiyonlarının yerine getirildiği sosyal bir müessesedir (Erkal ve diğerleri, 1997: 30). Din sosyolojisi alanında yapılan pek çok araştırmanın sonuçları ailelerin çocuklarının dinî inanç ve pratiklerini etkilediği yönündedir (Zuckerman, 2009, 94). Araştırmalar ailelerin çocuklarının dini inanç ve bağlılıklarını sosyalleştirme yoluyla etkilemekte olduğunu doğrulamaktadır (Sherkat ve Ellison, 2006: 249). Türk sosyal hayatı aile ve akrabalık bağları üzerine kurulmuştur. Aile Türk toplumunun ve Türk devletinin temelini oluşturur (Koca, 2000: 104). Öyle ki Türk toplum yapısında ailede aktarılan bilgi, hâkim bilgi olarak kabul görmektedir (Mardin, 1992: 15). Ailenin araştırmamızda ele alınışı bakımından önemine işaret ettiğini düşündüğümüz bir tanım Günay tarafından verilmiştir. Buna göre aile, organik cemaat bağları ile dinî bağların çakıştığı dinî grupların karakteristik bir örneğidir (Günay, 2001: 239). Ailenin huzuru ve devamlılığı için eşler arası iyi geçim önemlidir. Konu ile ilgili olduğunu düşündüğümüz Espiye’de yemeği tuzlu yapan kadına “kocanı sevmiyorsun” denmesidir. Bunun sebebi de eskiden tuzun az bulunmasına bağlı olarak, evin erkeğinin evdeki tuz ihtiyacını temin edebilmek için civar yerlere gitmesi ve beş ya da altı günde ancak geri dönebilmesidir. Tarihteki dinî eğitimin Sıbyan Mektepleri’yle sınırlı kaldığından daha üst düzey bilgilere talip ailelerin olmadığı anlaşılmaktadır. Günümüzde de ailelerde kurumsal kaynaklı dinî eğitim almış olma ve ibadet boyutunda ilahî kaynaklara dayalı olarak uygulama alt düzeydedir. Buna rağmen ailelerin çocuklarına din eğitimi aldırma konusunda istekli oldukları tespit edilmiştir. Din görevlileriyle yaptığımız mülâkat sonuçlarına göre özellikle yaz Kur’an kurslarına olan talep üst düzeydedir. Yörede yazın yaylaya çıkma kültürü olduğu için yaylalarda da camiler bulunmakta 46 ve yaz Kur’an kursları düzenlenmektedir. Bir başka ifadeyle yayla kültürü yaz kursları için bir engel oluşturmamaktadır. Türk toplumunda genellikle gözlendiği gibi Espiye’de de her evde mutlaka bir Kur’an-ı Kerim bulunur25 ve kız çocuklarının çeyizlerine Kur’an-ı Kerim konulur. Ailelerle yapılan mülakat sonuçlarına göre de, evlerde Kur’an-ı Kerim dışında da dinî içerikli kitaplar bulunmaktadır. Ancak bu kitapların aynı yayın evinden çıkan ve aynı türden kitaplar olmadığı tespit edilmiştir. Genelde ya çok eskilerden edinilmiş ya da merak sonucu alınmış fıkıh, hadis, tefsir ve namaz hocası gibi kitaplar olduğu gözlenmiştir. Araştırmada tespit edilen bir başka durum da hem kadın hem de erkek gruplardan oluşan belirli grupların haftada bir evlerde toplanması ve dinî içerikli kitaplar okumasıdır. Bunlardan bazıları herhangi bir cemaate bağlı değildir. Bazı gruplar apartman komşularından oluşmakta ve özellikle Cuma günleri kendi aralarında Kur’an okumakta, bazı gruplar da samimi arkadaşlardan kendiliğinden bir araya gelmekte ve haftada bir evlerde toplanıp Diyanet Yayınları’nın çeşitli kitaplarını okumaları şeklindedir. Ailenin tabii dinî grup olma bakımından önemi modernleşme sonucu ortaya çıkan dünyevileşme26 süreciyle birlikte yozlaşmış olsa da temel bir sosyal ünite olarak yerini korumaktadır. Bu durum, dinî ve dünyevî değerlerin ortaklaşa hareket etmesini yani kişinin hem dindar olup hem de dünyevî yaşamın maddî yönlerinden faydalanmasının mümkün olduğu tezini de doğrulamaktadır (Sherkat ve Ellison: 2006, 281). Araştırmada da görüldüğü gibi aile pek çok sosyal organizasyonda temel ünite olma görevini sürdürmektedir. Ailelerde doğrudan çocuklara bilgi aktarımı düşük olsa da, çocukları kanalize etme işlevini sürdürüyorlar. Ayrıca evdeki dinî 25 Kaynak Kişi: Mehmet Yazıcı 26 Modernleşme bir yandan büyük dinî sistemleri eritmekle birlikte öte yandan yeni dinî formlar doğurmuştur (Hervieu-Lêger, 2006, 137). 47 pratikler ve dinî sohbetler çocuklardaki dinî sosyalleşme açısından önemli rol oynuyor. B. İmam-Hatip Lisesi Espiye’de bir İmam Hatip Lisesi bulunmaktadır. Okul, 1976 yılında açılmıştır. Ailelerin çocuklarını İmam Hatip Liselerine gönderme konusunda istekli oldukları tespit edilmiştir. Ülke insanlarında dinî eğitimi kurumsal anlamda alamamış olma eksikliği, dinî eğitim veren resmi kurumların açılmasına sebep olmuştur. 1950’ye kadar olan dinî açlığın rövanşı olarak İmam Hatip Liselerinin görüldüğü ve bunun sonucu olarak da bu okullara giden öğrenci sayısının hızla arttığı ifade edilmiştir27. Espiye İHL idareci ve öğretmenleriyle yapılan mülâkat sonucuna göre; ailelerin bu türden dinî eğitim veren eğitim kurumlarına çocuklarını göndermelerinde, kendilerinde gördükleri eksiklikleri çocuklarında görmek istemeyişleri etkili olmaktadır28. İmam Hatip Lisesi’ne hem ilçe merkezinden hem de köylerden talep vardır. Köylerden gelen talebi karşılayabilmek için de okulun yatılı yurdu bulunmaktadır. 1998’de alınıp 1999’da uygulamaya başlanan Meslek Liselerine yönelik katsayı engeli nedeniyle bir dönem talep azalsa da hem ailelerin hem de çocukların İmam Hatip Lise’sine olan talebi bitmemiş, her yıl Espiye İHL’nin hem yatılı hem de gündüzlü öğrencisi mutlaka olmuştur. Tablo 5’te de ortaöğretim kurumlarında okuyan öğrencilerin %15’ini İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin oluşturduğu görülmüştü. 27 Kaynak kişi: Mustafa Turan 28 Kaynak kişi: İbrahim Yılmaz 48 C. Müftülük Müftülük teşkilatları kırsal ya da kentsel her türlü mekânda resmi dini örgütlenmelerin temel taşı durumundadır. Müftüler dinî hizmetlerde hem koordinasyonu sağlamakta hem de fiili olarak da din hizmetlerine katılmaktadırlar. İmam hatip, vaiz, müezzin ve Kur’an kursu öğreticileri vasıtasıyla, toplumu dini konularda bilgilendirmekte, ahlakî konularda geliştirmekte, vatan sevgisi gibi konularda da bilgilendirme ve yönlendirme vazifesini icra etmektedir. Espiye Müftülüğü 1954 yılında kurulmuştur. 2011 yılı resmî rakamlarına göre Espiye’de bir müftü, 58 imam hatip, altı müezzin, yedi Kur’an kursu öğreticisi bulunmaktadır. Vaiz kadrosu boş görünmektedir. Bu sayılar yer değiştirme hareketinden dolayı değişebilmektedir. Espiye Giresun’un ikinci büyük ilçesi olmasına rağmen, diğer ilçelerde 200 kişiye bir din görevlisi düşerken Espiye’de 400 kişiye bir din görevlisi düşmektedir. Espiye Müftülüğü’nün sosyal çalışmaları kapsamında, Espiye Karaovacık yaylasında, Millî Mücadele Dönemi şehit ve gazileri 2007 yılında başlatılan ve geleneksel hâle getirilen bir mevlit programı ile anılmaktadır. Program her yıl, Espiye İlçe Müftülüğü, Din Görevlileri Derneği ve Karaovacık Yaylası’nı Geliştirme ve Güzelleştirme Derneği’nin ortak çalışmasıyla yapılmaktadır. Müftülüğün düzenli faaliyetleri arasında, her ay Nisan ayı içerisinde idrak edilen Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri de yer almaktadır. Ülkemizde, özellikle son yıllarda gittikçe daha güçlü bir coşkuyla kutlanan bu etkinliklerde ilçe müftülüğü bir düğün salonunda özel bir gece düzenlemektedir. Geceye Belediye Başkanı, Emniyet Müdürü ve diğer mülkî amirler ile halkın yoğun bir katılımı olmaktadır. Küçük yerlerde sosyal faaliyetler sınırlı sayıda olduğundan katılım doğal olarak yükselmekte, faaliyetin Hz. Peygamber’i konu edinmesi de toplumun ilgisinin daha da artmasına neden olmaktadır. Ülkemizdeki resmi törenlerde olduğu gibi, Kutlu Doğum programı da 49 öncelikle saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlamakta, akabinde gecenin ruhuna uygun olarak Kur’an-ı Kerim okunmakta, ilahiler söylenmektedir. Gecenin esas konuğu genellikle akademisyen bir ilahiyatçıdır. Gece, katılımcılara kitap hediye edilip pilav dağıtılarak son bulmaktadır. D. Camiler ve Kur’an Kursları İslam medeniyetlerinde görülen cami merkezli yerleşim tipi Türkiye’de de kırsal ve kentsel her türlü yerleşim yerinde görülmektedir. Kıraathane, alış veriş mekânları, bazı yerlerde eğitim kurumları ve de cami fizikî olarak bir arada bulunmaktadır. Bu türden bir yerleşim yapısı bölgede de olmakla birlikte dağlık kesimlerde arazinin yapısından dolayı dağınık yerleşim tipi görüldüğünden, karakteristik tip her yerde aynı şekilde göze çarpmamaktadır. Bununla birlikte camiler toplanma merkezi olma işlevini devam ettirmektedirler. Espiye’de kayıtlı 76 cami vardır. Bunun yanında kayıtlı olmayan yayla camileri olduğu bilinmektedir. Bunların sayısının da 30’a yakın olduğu düşünülmektedir. Kayıtlı olmayan camiler için köylüler, Ramazan ayında ve yaz ayları için de yaylalarda imamlık yapacak bilgiye sahip bir kişi ile anlaşmaktadır. Bu kişi bazen İmam Hatip Lisesi öğrencisi de olabilmektedir.29 Bu kişiden gündüzleri çocuklarına dinî eğitim vermesi ve akşamları da köylüye teravih namazı kıldırması istenmektedir. Resmi görevli olmadığı için bu kişilerin ücretleri köylüler tarafından kendi aralarında toplanmaktadır. Geleneksel sosyal düşünceye göre bu türden toplumsal yarar amaçlı faaliyetler, bireysel iyi niyetli faaliyetler olarak yorumlanabilir (Davis, 2006: 75). Mabetler yöre insanının var ve orada olduğuna işaret eden yapılardır (Dikmen, 2007: 57). Türkiye’de mabetler pek çok yerde yerleşik halkın malî gücüyle yapılmaktadır (Güngör, 2006: 26). Buradan hareketle kayıtlı olmayan camilerde 29 Kaynak kişi: Fikret Bıyık 50 halkın kendi imkânlarıyla görevlendirdikleri din görevlileri bölgede yerleşik halka ve sosyal yardımlaşmaya işaret etmektedir. Bu durum aynı zamanda dinî yapıt ve din görevlilerini maddi manevi sahiplenmenin yöre insanı tarafından önemsendiğine işaret etmekte ve bunun bir ibadet gibi görüldüğünü düşündürmektedir. Bu açıdan camilerde yürütülen önemli bir faaliyetin, bağış adı altında kaymakamlık onayı ve müftülük talimatıyla yardım toplanması olduğunu söyleyebiliriz. Bu yardım genelde cami ve Kur’an kursularının yapım ve onarımı için kullanılmaktadır. Camilerde yürütülen faaliyetler içinde vaazlar halkın dinî bilgisi açısından büyük önem taşımaktadır. Cuma günleri Cuma namazından önce her camide düzenli olarak vaaz verilmektedir. Bu vaazlara katılım sadece erkekler tarafından olmaktadır. Kadınlara yönelik camilerde verilen düzenli vaaz yoktur. Bazı yıllar bazı camilerde açılmıştır. Araştırma süresince de 2010 yılında Espiye Ulu Cami’de Çarşamba günleri öğle namazından sonra, kadınlara yönelik birkaç ay süren düzenli vaaz hizmeti tespit edilmiştir. Bu faaliyetin sona ermesi ise talebin azlığından değil, vaazı veren bayan hocanın programının elverişli olmamasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca camilerde yaz Kur’an kursları düzenlenmektedir. Ailelerin çocuklarını yaz kurslarına gönderme konusunda ve çocuklarında bu kurslara katılma konusunda istekli oldukları yapılan mülakat ve gözlemlerle tespit edilmiştir. Yaylalarda bile kurslar açılmakta, hatta buralarda merkezdeki camilere oranla daha yoğun bir eğitim verdiği düşünülmektedir. Kurslara her yaştan çocuğun katılımı söz konusudur. Ancak resmi olarak 6. sınıftan küçük çocukların bu kurslara katılımı yasak olduğu için tam sayı bilinmemekle birlikte her yaştan çocuğun bu kurslara devam ettiği söylenebilir. Resmi rakamlara göre, 2010 yılı yazında yaz Kur’an kurslarına devam eden 6. sınıf ve üstü öğrenci sayısı 818’dir. Yaz Kur’an kursları dışında da yıl içinde merkezdeki 51 bazı camilerde her yaştan çocuk ve kadınlara yönelik temel Kur’an eğitiminin verildiği kurslar vardır. Bunların yanında resmi olarak ilçe merkezinde biri erkeklere mahsus olmak üzere beş Kur’an kursu vardır. Ayrıca Avluca Köyü’nde başka bir Kur’an kursu daha bulunmaktadır. Kursların özellikle kızlara yönelik olması dikkat çekicidir. Tablo 4 ve Tablo 5’te geçtiği üzere, ilçede ilköğretim çağında okuyan kız ve öğrenci sayısı eşit düzeyde iken lisede okuyan kız öğrenci sayısında bir azalma söz konusudur. Lise çağındaki kız öğrencilerin bir kısmı bu kurslarda eğitim görmektedir. Müftülükten aldığımız bilgilere göre, cinsiyet ayrımı olmaksızın kurslarda 22 öğrenci hafızlık çalışmakta, 126 öğrenci ise Kur’an okumayı öğrenmektedir. Resmi kurslar ve özellikle yaz Kur’an kursları hem merkez hem de köylerde din eğitimi ve öğretiminin toplumun her kesimine yayılmasında önemli rol oynamaktadır. Kursların köylerde halka en yakın dinî eğitim kurumu olma özelliği vardır. E. Gayri Resmi Dinî Örgütlenme Din sosyolojisi, din ve toplum arasındaki ilişki ile bu ilişkiden doğan etki ve tepkiler ile dinî grupları incelemektedir (Günay, 2001: 52). Bayyiğit’e göre bu dinî gruplar manevi olgunluk ve doygunluğa erişmek için hâlâ umut kapısı olmaya devam etmektedir (1998: 157). Bir din sosyolojisi çalışması olan araştırmanın bu bölümünde Espiye’de tespit edilen dinî örgütlenmeler hakkında bilgi verilecektir. Türkiye’de devletin dinsel yaşam üzerindeki kontrolü, ortaya uysal ve ılımlı bir dinsel anlayışı çıkarmıştır. Bu kontrolle birlikte topluma sunulan dinsel anlayış kitaba dayanan, rasyonel, fanatik olmayan, seküler sistemle uyuşan, modern değerlere karşı sempatik bir inançtır. Bu inanç biçiminin Türkiye’deki gayri resmi dinî örgütlenmeleri de etkisi altına aldığı görülmektedir (Çaha, 2008: 44). Bazı marjinal grupların dışında, bu türden örgütlenmeler içerisinde yer alan kesim demokrasi, cumhuriyet, inanç hürriyeti gibi siyasal ve ekonomik değerlerle 52 uyum içindedir. Buna bağlı olarak ılımlılık ve uysallığın sadece ortalama bir Müslüman Türk’ün özelliği değil, aynı zamanda gayri resmi dinî örgütlenmelerin içerisinde yer alan kesimin de genel karakteri olduğu tespit edilmiştir. Gayri resmi dinî örgütlenmeler, içinde bulundukları cemiyetin tipine göre sosyal bir fonksiyonu yerine getirirler. Üyelerinin manevî, siyasî ve sosyal ihtiyaçlarını karşılarlar. Tekke müdavimlerinin çoğunlukla gençlerden oluşması da buna örnek olarak verilebilir. Bunlar sosyalleşmenin olduğu kurumlardan biri haline gelmişlerdir. Özellikle yaş hiyerarşisinin ve hayat tecrübesinin çok önemli olduğu geleneksel cemiyet tipinde büyüklerden küçüklere aktarılan muaşeret mirası tarikat bünyesi içinde devam eder (Güngör, 1991: 114). Burada oluşan örgütlenmenin karakt