Mısırlı Mütefekkir Ahmed Emîn’in Hadis Anlayışının Tespiti ve Değerlendirilmesi Betül Öz Arş. Gör., Bursa Uludağ Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Hadis Ana Bilim Dalı Bursa/Türkiye ozbetul@uludag.edu.tr http://orcid.org/0000-0001-7739-9732 Öz: Batı kültürünün etkilerinin hissedildiği bir ortamda hayatını geçiren Ahmed Emîn küçük yaşlardan itibaren ilme ilgi duymuştur. Bu vesileyle yaşamının ilerleyen dönemlerinde hem öğrenci hem öğretici olarak yaptığı araştırmalar neticesinde ardında önemli ilmî eserler bı- rakmıştır. Medeniyet tarihçisi olarak tanınmasının yanı sıra o, edebî kişiliği ile de bilinmekte- dir. Yaptığı çalışmaların en zengini olan İslâm tarihi ve medeniyeti üzerine kaleme aldığı Fecru’l-İslâm, Ḍuḥa’l-İslâm ve Ẓuhru’l-İslâm adlı eserlerinde İslâmi ilimler hakkında geniş bilgi- lere yer vermiştir. Bu eserler İslâm tarihi konularında başvuru kaynağı olmasının yanı sıra, diğer ilimler hakkında da bilgiler içermesi bakımından önemli bir seri olarak bilinmektedir. Bahsi geçen eserlerin hadis ilmine dair bölümlerinde temel hadis bilgileri, hadis tarihi, hadis uydurmacılığı ve hadis tenkidi konularına detaylı bir şekilde yer verilmiş ve bazı tenkitlerde bulunulmuştur. Bu çalışmada Ahmed Emîn’in hadis ilmine dair verdiği bilgiler değerlendirile- rek yer yer kendisine tenkitlerde bulunulmakta ve eleştirdiği bazı hususlara da izahlar getiril- mektedir. Netice itibariyle bu tenkitler incelendiğinde yazarın bazı müsteşriklerin etkisinde kaldığı anlaşılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Hadis, Hadis Tenkidi, Ahmed Emîn, Fecru’l-İslâm, Müsteşrik. Geliş Tarihi | Received Date: 23.11.2021 Kabul Tarihi | Accepted Date: 14.04.2022 Araştırma Makalesi | Research Article Atıf | Citation: Öz, Betül. “Mısırlı Mütefekkir Ahmed Emîn’in (öl. 1954) Hadis Anlayışının Tespiti ve Değerlendirilmesi”. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022), 265-299. https://doi.org/10.51447/uluifd.1027588  Bu çalışma Prof. Dr. Hüseyin Kahraman danışmanlığında 15.05.2018 tarihinde sunduğumuz Ahmed Emîn’in Hadis’e Bakışı başlıklı yüksek lisans tezi (Bursa: Bursa Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Ens- titüsü, 2018) esas alınarak hazırlanmıştır. | This article is extracted from my master thesis entitled Aḥmad Amīn’s View on the Ḥadith (Bursa: Bursa Uludağ University, Institute of Social Sciences, Mas- ter Thesis, 2018). Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) 266 ▪ Betül Öz Determination and Evaluation of the Ḥadīth Understanding of the Egyptian Thinker Aḥmad Amīn Abstract: Aḥmad Amīn, lived in an environment where the effects of Western culture were felt, was interested in science from an early age. For this reason, in his later years as both a student and a teacher he left important works behind as a result of his researches. He is known as a historian of civilization but is also known for his literary personality. In his most voluminous works called Fajr al Islām, Duḥā al Islām and Zuhr al Islām, which he wrote on Islamic history and civilization he gave broad information about Islamic sciences. These works are known to be an important series as they contain information about other sciences as well as being a reference source on Islamic history. In the sections of the mentioned works on the science of ḥadīth, basic ḥadīth information, history of ḥadīth, fabrication of ḥadīth and criticism of ḥadīth are mentioned in detail and some criticisms are made. In the present study, the Aḥmad Amīn’s understanding of the science of ḥadīth is mentioned, however he has been occasionally criticized and some of the issues he criticized are explained. As a result, when these criticisms are examined, it is understood that the author was under the influence of the some orientalists. Keywords: Ḥadīth, Criticisms of Ḥadīth, Aḥmad Amīn, Fajr al Islām, Orientalist. [You may find an extended abstract of this article after the bibliography.] Giriş Ahmed Emîn (1886-1954) Fransız ve İngiliz işgalinin etkilerinin sürdüğü bir or- tamda Kahire’de doğmuş,1 tüm hayatını burada geçirerek yine Kahire’de vefat etmiş- tir.2 Küçük yaşlarda hafızlığını tamamlayan3 Emîn, babasının da desteğiyle çocuklu- ğundan itibaren iyi bir eğitimden geçmiştir.4 Ezher’den mezun olduktan sonra bir süre öğretmenlik,5 Medresetü’l-kadâi’ş-şerʿî’yi bitirdikten sonra ise kadılık yapmış- tır. İleriki yaşlarında üniversite hocalığı ve dekanlık görevlerinde de bulunmuştur.6 Kendisinin anlattığına göre öğrencilik zamanlarında farklı üniversitelerden gelen müsteşriklerin konferanslarına katılmaya özen göstermiş,7 görev yaptığı üniversi- tede müsteşrik dostlarıyla çalışma alanlarıyla ilgili bilgi alış-verişinde bulunmuş ve onlardan araştırma tekniklerinin inceliklerini öğrenmeye çalışmıştır. Öğrendiklerini uygulamak üzere iki yıl süren bir çalışmanın neticesinde Fecru’l-İslâm adlı eserini 1928 yılında tamamlamış, bu eseri beğenen dostlarının teşvikiyle yaklaşık iki yılda da 1 Nevin Karabela, “Hayâtî Adlı Eserine Göre Ahmed Emin”, Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2/11 (2003), 125-138. 2 Ahmed Emîn, Ḥayâtî (Kahire: Lecnetü’t-Teʾlîf ve’t-Terceme ve’n-Neşr, 1950), 151. 3 Emîn, Ḥayâtî, 49. 4 Emîn, Ḥayâtî, 67. 5 Emîn, Ḥayâtî, 70. 6 Emîn, Ḥayâtî, 85-86, 124-126, 140, 208, 279. 7 Emîn, Ḥayâtî, 99-100. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) Mısırlı Mütefekkir Ahmed Emîn’in (öl. 1954) Hadis Anlayışı … ▪ 267 Ḍuḥa’l-İslâm’ı yazmıştır.8 Dekanlık görevini yerine getirdiği dönemde yazmaya ara ve- ren Emîn, bu görevinden istifa ettikten sonra, daha önce çalışmalarına başladığı Ẓuhru’l-İslâm isimli eserini tamamlamıştır.9 Genellikle bu eserleriyle tanınan Emîn’in edebiyata olan ilgisi ise çeşitli dergilerdeki makaleleriyle kendini göstermiştir.10 Emîn Mısır’daki farklı görevlerinin yanısıra bazı araştırmalar yapmak ve çeşitli konferanslara katılmak üzere yurtdışında da bulunmuştur. Bunlardan bir kısmı ken- disinin sunum yaptığı, bir kısmı ise oryantalistleri dinlemek üzere katıldığı konfe- ranslardır.11 Onun bu toplantılara katılması, müsteşriklerin fikirlerini ve araştırma- larını yakından takip ettiğini göstermektedir. Ahmed Emîn’in hayatında ve düşünce yapısının gelişmesinde asistanlığını yaptığı hocası Âtıf Berakât’ın12 (öl. 1925) ve kendisinden hem İngilizce’yi hem de İngiliz kül- türünü öğrendiği Miss Power’ın (öl. ?) büyük etkisi vardır.13 Bunun yanı sıra o, eser- lerini okumuş olduğu Carlo Afonso Nallino14 (öl. 1938), Carl Brockelmann15 (öl. 1956) ve Ignaz Goldziher’den16 (öl. 1921) de büyük oranda etkilenmiştir. 8 Emîn, Ḥayâtî, 211-216. 9 Emîn, Ḥayâtî, 280-282. 10 Emîn’in hayatı ve edebî yönü ile ilgili hem ülkemizde hem de Batı dünyasında çeşitli çalışmalar yapıl- mıştır. Bu çalışmalardan bir kısmı şöyledir: Kenneth Cragg, “Then and Now in Egypt: The Reflections of Ahmad Amin, 1886-1954”, Middle East Journal 9/1 (1955), 28-40; A. Mahmud Husain Mazyad, Ahmad Amin (Cairo 1886-1954) Advocate of Social and Literary Reform in Egypt (Leiden: Brill, 1963); Nevin Karabela, “Ahmed Emin’in Mektuplarındaki Önemli Temalar”, Şarkiyat Mecmuası 13/2 (2008), 57-71. 11 Emîn’in yurtdışı seyahatlerinden ilki 1928 yılında Süleymaniye Kütüphanesi’ne araştırmacı olarak geldiği İstanbul’a olmuştur. Emîn İstanbul’da yaklaşık iki ay kalmış, bu süre zarfında önemli isimlerle tanışma fırsatı da bulmuştur. Detaylı bilgi için bk. Emîn, Ḥayâtî, 217-267; H. İbrahim Kaçar, “Mısırlı Fikir Adamı Ahmed Emin’e Göre 1928 İstanbul’u”, İstanbul Araştırmaları 2 (1997), 173-187; Hüseyin Ya- zıcı, “Mısırlı Tarihçi ve Yazar Ahmed Emîn’in (1878-1954) İstanbul Anıları”, Nüsha: Şarkiyat Araştırma- ları Dergisi 1/1 (2001), 16-29. 12 Âtıf Berakât Ahmed Emîn’in Medresetü’l-kadâ’dan ahlak dersi hocasıdır. Emîn, Ḥayâtî, 119-121, 204- 206. 13 Miss Power Ahmed Emîn’in Berlitz Dil Okulu’nda birlikte pek çok İngilizce eser okuduğu ve bu sayede İngiliz kültürünü yakından tanıdığını ifade ettiği İngilizce öğretmenidir. Detaylı bilgi için bk. Emîn, Ḥayâtî, 151. 14 Mahmut H. Şakiroğlu, “Nallino”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 2006) 12/349. Emîn, Nallino’nun Arap Astronomi Tarihi eserini okuyarak büyük şarkiyatçıların araştırma yön- temlerini öğrendiğini belirtmiştir. Emîn, Ḥayâtî, 138-140. 15 Ahmed Emîn müsteşriklerden özellikle Brockelmann’dan Batı düşünce ve tenkit metodu hususunda etkilenerek bu yöntemi eserlerine uygulamıştır. bk. Hulusi Kılıç, “Ahmed Emîn”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 1989) 2/63. 16 Ahmed Emîn’in hadis anlayışına bakıldığında onun Goldziher’in hadis ile ilgili çalışmalarından etki- lendiği görülür. Fuad Sezgin, özellikle Ḍuḥa’l-İslâm’da Goldziher’in görüşlerine ayniyle yer verdiğini söylemiştir. bk. M. Fuad Sezgin, Buhârî’nin Kaynakları Hakkında Araştırmalar (Ankara: Otto Yayınları, 2015), 80. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) 268 ▪ Betül Öz Fecru’l-İslâm serisi ismiyle bilinen ve daha ziyade İslâm tarihi ve medeniyetini konu ettiği eserlerinde hadis ilmine özel bölümler ayıran Emîn, bu kısımlarda konu ile ilgili bilgiler verip bazı tenkitlerde bulunmuştur. Onun tenkitlerinin, ilk dönem- lerden itibaren muhaddisler tarafından tartışılmakta olan hadis tarihi ve usûlünün temel meseleleriyle ilgili olduğu görülür. Bu hususlar hakkında hadis alimleri tara- fından muhaliflerine, Kur’ân ayetleri, hadisler, sahabeden itibaren ulemanın uygu- lamaları ve kısmen akıl üzerinden cevaplar verilmiş, reddiyeler yazılmıştır. Emîn’in itirazlarının da söz konusu tenkitlerle kısmi benzerlikler taşıdığı görülür. Örneğin İbn Kuteybe’nin (öl. 276/889) Teʾvîlü muḫtelifi’l-ḥadîs̱’inde birbiriyle tearuz eden ha- dislerin arasını bulmak17 veya Hatîb el-Bağdâdî’nin (öl. 463/1071) Taḳyîdü’l-ʿilm’inde hadislerin yazıya geçirilme süreciyle ilgili itirazlara cevap olmak üzere pek çok bil- giye yer verilmiştir.18 Son dönemde Muhammed Tevfik Sıdkī (öl. 1920), Mahmud Ebû Reyye (öl. 1970), Seyyid Sâlih Ebû Bekir (öl. ?) gibi ilim adamlarının, kaleme aldıkları çalışmalarda, hadis ilminin çeşitli yönlerine dair itirazları bir arada sundukları görü- lür. Bu çalışmada ele aldığımız Mısırlı mütefekkir Ahmed Emîn de bunlardan biridir. İfade etmek gerekir ki bahsi geçen çalışmalarda yer alan konular ve bunlara yönelti- len itirazların birçoğu birbirinin neredeyse tekrarı mahiyetindedir. Buna bağlı olarak farklı ilim adamlarının verdikleri cevaplarda da hem konu çeşitliliği hem de yaklaşım açısından benzerlikler ve tekrar mahiyetinde bilgiler göze çarpar. Bu isimlere cevap verenler bağlamında başta Mustafa es-Sibâî (öl. 1964) olmak üzere Abdurrahman b. Yahyâ el-Muallimî (öl. 1966), Muhammed Abdürrezzâk Hamza (öl. 1972), Ebû Abdul- lah Hammûd et-Tüveycirî (öl. 1992), Muhammed Mustafa el-Aʿzamî (öl. 2017), Mu- hammed Acâc el-Hatîb (öl. 2021), Muhammed Ebû Şehbe gibi isimler örnek gösteri- lebilir.19 Hadis ve hadisçilere yöneltilen itirazların ayrıca lisansüstü tez seviyesinde ele alınıp tanıtılması ve yerine göre tenkit edilmesi de hadis alanına katkı açısından oldukça memnuniyet vericidir.20 Bu münekkit isimlerden her birini ve çalışmalarını 17 bk. Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim b. Kuteybe, Teʾvîlü muḫtelifi’l-ḥadîs̱, thk. Muhammed Zührî en- Neccâr (Beyrut: Dârü’l-Cîl, 1393/1972), 99. 18 bk. Ahmed b. Ali b. Sâbit el-Hatîb el-Bağdâdî, Taḳyîdü’l-ʿilm, thk. Yusuf el-Iş (Beyrut: Dâru İhyâʾi’s-Sün- neti’n-Nebeviyye, 1974), 82. 19 Bahsi geçen çalışmalar şunlardır; Mustafa es-Sibâî, es-Sünne ve mekânetühâ fi’t-teşrîʿi’l-İslâmî (Beyrut: el-Mektebetü’l-İslâmî, 1396/1976); Abdurrahman b. Yahyâ el-Muallimî, el-Envârü’l-kâşife limâ fî Kitâbi Eḍvâʾ ʿ ale’s-sünneti’l-Muḥammediyye mine’z-zelel ve’t-taḍlîl ve’l-mücâzefe (Beyrut: el-Matbaatü’s-Selefiyye, 1378); Muhammed Abdürrezzâk Hamza, Ẓulümâtü Ebî Reyye emâme Eḍvâʾi’s-sünneti’l-Muḥammediyye (Kahire: el-Matbaatü’s-Selefiyye, 1378/1918); Abdullah b. Hammûd b. Abdurrahman et-Tüveycirî, er- Reddü’l-ḳavîm ʿale’l-mücrimi’l-es̱îm (Riyad: Metâbiʿu Bahri’l-Ulûm, 1403/1982); Muhammed Mustafa el- Aʿzamî, İlk Devir Hadis Edebiyatı ve Peygamberimizin Hadislerinin Tedvin Tarihi, çev. Hulusi Yavuz (İstan- bul: İz Yayıncılık, 1993); Muhammed Acâc el-Hatîb, es-Sünne ḳable’t-tedvîn (Kahire: Mektebetü Vehbe, 1408/1988); Muhammed Ebû Şehbe, Difâʿ ʿ ani’s-sünne ve reddü şübehi’l-müsteşriḳīn ve’l-küttâbi’l-muʿâṣırîn, nşr. Ebû Huzeyfe Şerif Hicâzî (Kahire: Mektebetü’s-Sünne, 1409/1989). 20 Bu çerçevede bk. Halil İbrahim Yıldız, “Muhammed Tevfik Sıdkî’nin Hadis ve Sünnet Anlayışı” (Çorum: Hitit Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2018). Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) Mısırlı Mütefekkir Ahmed Emîn’in (öl. 1954) Hadis Anlayışı … ▪ 269 tanıtıp değerlendiren müstakil çalışmaların bulunduğuna da işaret etmek gerekir.21 Ahmed Emîn’in farklı konulara dair düşünceleri hakkında çeşitli çalışmalar yapılmış olsa da22 hadise dair görüş ve tenkitlerini tanıtıp değerlendiren bir yazı, görebildiği- miz kadarıyla, kaleme alınmamıştır. Makalede Emîn’in Fecru’l-İslâm serisi ismiyle bi- linen eserlerinde hadise dair görüşleri, kendisinin zikrettiği başlıklar altında ele alı- narak değerlendirilecektir. Bu bağlamda şunu ifade etmek gerekir ki söz konusu de- ğerlendirmeler klasik dönemden başlayıp zamanımıza kadar geçen süreçte hadisi ve hadisçileri savunmak için ortaya konmuş diğer çalışmalarla paralellik taşıyacaktır. Zira yukarıda da bahsedildiği üzere yöneltilen itirazlar yeni ve orijinal değildir. Böyle olunca bu itirazlara verilecek cevabın da daha öncekilerle benzerlik hatta aynılık ta- şıması kaçınılmaz olacaktır. Bu makalede yeri geldikçe ve meseleyi somutlaştırmak adına dipnotlarda bazı çalışmalara atıf yapılmaya çalışılacaktır. 1. Temel Hadis Meselelerine Dair Görüşleri Ahmed Emîn’in eserlerindeki hadisle ilgili görüşleri incelendiğinde hadisin temel meseleleri hakkında genelde muhaddislerle aynı düşündüğü söylenebilir. Ancak bazı noktalarda farklı görüşte olduğunu gösteren ifadelerine de rastlanmaktadır. O, mu- haddisler gibi hadisi Hz. Peygamber’e izafe edilen söz, fiil ve takrirler olarak tanımlasa da sahabe ve tabiine ait haberlerin de hadise dahil olduğunu ifade eder.23 Zira muhad- dislerin geniş hadis tanımında Hz. Peygamber’in söz, fiil ve takrirleri, ahlakı ve yara- tılışı ile ilgili özelliklerinin yanı sıra sahabenin söz, fiil ve takrirleri ile tabiinin söz ve fiilleri de yer alır.24 Hadislerin Hz. Peygamber zamanında yazılıp yazılmadığı tartışmalarına Emîn de katılmıştır. Resûlullah zamanında hadislerin yazıldığını ileri sürenlerin delillerine 21 Makalenin hacmini dikkate alarak burada sadece Ebû Reyye ve Advâ ʿalâ’s-Sünneti’n-nebeviyye isimli eseri hakkında yazılan makalelere işaretle yetinmek istiyoruz: Mehmet Emin Özafşar - Mehmet Gör- mez, “Ebu Reyye ve Kitabı Üzerine”, İslâmî Araştırmalar Dergisi 5/1 (1991), 63-72; Zekeriya Güler, “Ebû Reyye’nin ‘Advâ Ale’s-Sünne en-Nebeviyye Adlı Eseri Üzerine Bir Değerlendirme”, Selçuk Üniver- sitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi [Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi] 4 (1991), 187-201; Bayram Kanarya, “Ebû Reyye’nin Bazı Temel Hadis Meseleleri ile İlgili İddialarına İbn Yahya’nın Ver- diği Cevaplar”, Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (DÜSBED) 8/16 (2016), 150-171, Hüseyin Akyüz, “Ebu Reyye’nin Tevesssül Hadisi Konusundaki Görüşlerinin Tahlili”, Dinbilimleri Akademik Araş- tırma Dergisi 11/3 (2011), 35-72. 22 Bu çalışmalardan bazıları şunlardır: Hacı Yılmaz, “Bir Reformist Olarak Ahmed Emin’in Edebiyatla İlgili Görüşleri”, Nüsha: Şarkiyat Araştırmaları Dergisi 27/2 (2008), 33-48; Adnan Demircan, “Ahmed Emin (Hayatı, Eserleri ve Bazı Görüşleri)”, Doğu Araştırmaları: Doğu Dil, Edebiyat, Tarih, Sanat ve Kültür Araştır- maları Dergisi = A Journal of Oriental Studies 1/1 (2008), 99-114; Hacı Yılmaz “Reformist Olarak Ahmed Emin’in Toplum ile İlgili Görüşleri” Ekev Akademi Dergisi 40 (2009), 337-348; Süleyman Çam, “Ahmed Emîn b. İbrahim et-Tabbâh’ın Fecru’l-İslâm Eseri Bağlamında Mezheplere İlişkin Görüşleri”, Mesned İlahiyat Araştırmaları Dergisi 11/1 (2020), 268-286. 23 Ahmed Emîn, Fecru’l-İslâm (Beyrut: Dârü’l-Kitâbi’l-Arabî, 1969), 208. 24 Nureddin Itr, Menhecü’n-naḳd fî ʿulûmi’l-ḥadîs (Dımeşk: Dârü’l-Fikr, 1997), 27. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) 270 ▪ Betül Öz yer verse de25 Emîn aynı kanaatte değildir; ona göre bu dönem rivayet tamamen şi- fahidir.26 Hâlbuki muhaddisler hadislerin sahabe döneminden itibaren yazıya geçi- rildiğini ispat etmeye çalışmış, hatta bu konuya dair müstakil eserler bile kaleme al- mışlardır.27 Emîn hadislerin mana ile rivayetini kabul eder. Buna örnek olarak Resûlullah’ın bir nikah akdinde nikahlanmak (تز و ج) olarak ifade ettiği sözün yerine başka rivayet- lerde tezvîc, temlik, imlâk, inkâḥ kelimelerinin kullanılmasını verir.28 Ona göre hadis rivayetinde bu tip kelime değişikliklerinin sebebi sahabenin ilk anda hadislerin laf- zını değil manasını ezberlemiş olmaları ve ihtiyaç anında muhtevayı rivayet etmele- ridir.29 Emîn’in mana ile rivayet konusundaki ifadeleri genel anlamda muhaddislerin görüşleriyle benzerlik içerir.30 Ahmed Emîn, münekkitlerin çoğunun sahabenin tamamını âdil sayıp onları ten- kit etme yoluna gitmediklerini söylemekte fakat bunu yanlış bulmaktadır. Nitekim ona göre sahabeden bir kısmının31 Ebû Hüreyre (öl. 58/678) ve Fâtıma bnt. Kays (öl. 25 Delillerle ilgili detaylı bilgi için bk. Emîn, Fecru’l-İslâm, 208-209. 26 Emîn, Fecru’l-İslâm, 208-209. 27 Bu çalışmalar hadislerin sahabe döneminde ve hatta Hz. Peygamber’in sağlığında yazıya geçirildiğine dair rivayetlere işaretle başlar ve ilerleyen dönemlerdeki duruma değinilir. Hatîb el-Bağdâdî’nin Taḳyîdü’l-ʿilm adlı eseri tamamen hadislerin yazımı meselesine tahsis edilmiştir. Muhammed Mustafa el-Aʿzamî de Türkçe’ye Hulusi Yavuz tarafından “İlk Devir Hadis Edebiyatı” ismiyle tercüme edilen Studies in Early Hadith Literature with A Critical Edition of Some Early Texts isimli çalışmasında aynı konuyu işlemektedir. 28 Hadisin değişik rivayetleri için bk. Ebû Abdullah Muhammed b. İsmâil el-Buhârî, el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ (Ri- yad: Dârü’s-Selâm, 1426/1999) “Nikâh”, 15, 32, 35, 37, 40, 44, 49, 50; “Feḍâʾilu’l-Ḳurʾân”, 21, 22; “Libâs”, 49; Ebü’l-Hüseyn Müslim b. el-Haccâc el-Kuşeyrî en-Neysâbûrî, el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ (Beyrut: Dâru Kur- tuba, 1430/2009) “Nikâh”, 2547; Ebû Dâvûd Süleyman b. Eşʿas es-Sicistânî, es-Sünen, thk. Salih b. Ab- dülazîz Âlü’ş-Şeyh (Riyad: Dârü’s-Selâm, 1420/1999), “Nikâh”, 31; Ebû Îsâ Muhammed b. Îsâ et-Tirmizî, el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ (es-Sünen), thk. Salih b. Abdülazîz Âlü’ş-Şeyh (Riyad: Dârü’s-Selâm, 1420/1999), “Nikâh”, 23; Ebû Abdurrahman Ahmed b. Şuayb en-Nesâî, es-Sünen, thk. Ebû Tâhir Zübeyr Ali Zâʾî (Ri- yad: Dârü’s-Selâm, 1430/2009) “Nikâh”, 1, 41, 62, 69; Ebû Abdullah Muhammed b. Yezîd el-Kazvînî İbn Mâce, es-Sünen, thk. Muhamed Fuad Abdülbâkī (Dâru İhyâi’l-Kütübi’l-İlmiyye, ts.), “Nikâh”, 17. “Mev- hûbe Hadisi” ismiyle bilinen bu hadisin tahric ve tenkidi hususunda bk. Hüseyin Kahraman, “Fıkhî Hadislerin Değerlendirilmesi ve Rivâyet Değeri Bağlamında “Mevhûbe Hadisi”nin Tahric ve Tenkidi”, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 11/1 (2002), 167-182. 29 Ahmed Emîn, Ḍuḥa’l-İslâm (Beyrut: Dârü’l-Kitâbi’l-Arabî, 1954), 2/133-134. 30 Enbiya Yıldırım, “Hadislerin Manayla Rivayeti”, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 1/1 (1996), 279-314. 31 Özellikle İbn Abbâs ve Hz. Aişe’nin diğer sahabilere yaptıkları tenkitlerden bahsetmiştir. Emîn, Fecru’l- İslâm, 216. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) Mısırlı Mütefekkir Ahmed Emîn’in (öl. 1954) Hadis Anlayışı … ▪ 271 54/674 [?]) gibi bazı sahabilerin rivayetlerini yalanlamaları, hadis rivayetinde bulu- nan bazı kişilere yemin ettirip şahit getirmelerini istemeleri,32 onların birbirlerini itham ettiklerini göstermektedir.33 Emîn, alimlerin çok az bir kısmının ve özellikle Gazzâlî (öl. 505/1111) gibi müteahhir dönem ulemasının diğer raviler gibi sahabilerin de kiẕb açısından değerlendirilmesi gerektiği düşüncesinde olduklarını iddia ederek Gazzâlî’nin bu husustaki görüşlerine yer verir.34 Emîn’in sahabilerle ilgili bu iddialarına pek çok açıdan itiraz edilebilir. Öncelikle ifade edilmesi gerekir ki Hz. Peygamber ile birlikte ilk dönemde yaşadıkları sıkıntılar ve İslâm’ın yayılması için gösterdikleri gayretleri sebebiyle sahabe, pek çok ayet ve hadiste övülmüştür.35 Sahabenin birbirlerini itham ettikleri iddiaları karşısında ise akla ilk gelen Enes b. Mâlik’in (öl. 93/711) “Biz birbirimizi yalanlamazdık.”36 sözü ol- malıdır. Nitekim o dönemde “الكذب” yani yalan kelimesi genellikle hata manasında kullanılmaktadır.37 Böyle olunca sahabilerin birbirlerine itirazını da adalet açısından değil, rivayetlerin daha iyi anlaşılması için yapılan zabt tenkidi olarak değerlendir- mek gerekir. Zira onlardan hiçbiri bu eleştirileri yaparken birbirlerine karşı haddi aşmamış, birbirlerini hadis uydurmakla asla itham etmemişlerdir. Üstelik bu tavırla- rıyla, hadislerin araştırılması ve doğruluğunun tespiti konusunda sonraki nesillere örnek olmuşlardır. Sahabenin bu tutumu onların ilmî ciddiyetini, ihlasını, hakka 32 Rivayetler hususunda Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer şahit istemiş, Hz. Ali ise yemin ettirmiştir. İlgili riva- yetler için bk. Ebû Abdullah Mâlik b. Enes el-Asbahî, el-Muvaṭṭaʾ, thk. Muhammed Fuad Abdülbâkī (Beyrut: Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, 1406/1985), “Ferâʾîḍ”, 4; “İstiʾẕân”, 3; Ebû Abdullah Ahmed b. Mu- hammed b. Hanbel eş-Şeybânî, el-Müsned, thk. Şuayb el-Arnaût - İbrâhim ez-Zeybek (Beyrut: Müesse- setü’r-Risâle, 1419/1999), 1/2. 33 Emîn, Fecru’l-İslâm, 216. 34 Emîn, Fecru’l-İslâm, 217; Ebû Hâmid Muhammed b. Ahmed el-Gazzâlî, el-Müstaṣfâ fî ʿilmi’l-uṣûl, thk. Mu- hammed Abdüsselâm Abdüşşâfî (Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1413) 1/130. 35 Mesela “Muhammed, Allah’ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar, inkârcılara karşı sert, birbirlerine karşı ise merhametlidirler. Onları rükûa varırken, secde ederken, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk dilerken görürsün.” (el- Fetih 48/29) ayeti bunlardan biridir. el-Bakara 2/143; Âl-i İmrân 3/110; el-Enfâl 8/64; el-Fetih 48/18, 29; et-Tevbe 9/100; el-Haşr 59/8-9 gibi ayetlerde de aynı yaklaşım vardır. Sahabeyi Allah Resûlü de övmüştür. Mesela “Ümmetimin en hayırlısı içinde bulunduğum nesildir. (Bu konuda) sonra onları ta- kip edenler, sonra da onların takipçileri gelir.” hadisi (Buhârî, “Şehâdât”, 9; Müslim, “Feḍâʾilu’ṣ- Ṣaḥâbe”, 210; Tirmizî, “Fiten”, 45) bunlardan biridir. Sahabenin övüldüğü diğer bazı hadisler için bk. Buhârî, “Feḍâʾilu’ṣ-Ṣaḥâbe”, 5; Müslim, “Feḍâʾilu’ṣ-Ṣaḥâbe”, 211-212; Tirmizî, “Menâḳıb”, 58. 36 Ebü’l-Kāsım Süleyman b. Ahmed et-Taberânî, el-Muʿcemü’l-kebîr, thk. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî (Ka- hire: Mektebetü İbn Teymiyye, ts.), 1/246. 37 Ebü’l-Fadl Şihâbüddîn Ahmed b. Ali İbn Hacer el-Askalânî , Fetḥu’l-bârî bi Şerḥi Ṣaḥîḥi’l-Buḫârî, thk. Ab- dülazîz b. Abdullah b. Bâz (Beyrut: Dârü’l-Maʿrife, 1379/1960), 1/178, 427; Ebû Şehbe, Difâʿ ʿani’s-sünne, 113; Bünyamin Erul, “Sahabe Döneminde “Tekzib” Olgusu ve Tekzibin Mahiyeti: Rivayetlerdeki Tekzîb İfadelerinin Anlamı Üzerine Bir İnceleme”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 39 (1999), 455- 489. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) 272 ▪ Betül Öz ulaşmadaki gayretlerini ve Resûlullah’ın hadislerine verdikleri değeri göstermekte- dir.38 Bazı sahabilerin diğerlerine yemin ettirmesi veya şahit istemesi de insanların hadis rivayetinde dikkatli olmaları için yapılan bir uyarı olarak algılanabilir. Diğer taraftan onun Gazzâlî’yi sahabenin tenkit edilebilirliğini savunan alimlerden biri gibi göstermesi de eleştiriye açıktır. Zira Gazzâlî’nin Emîn’in de yer verdiği görüşlerine bakıldığında, sahabenin adaleti konusunda selef alimleriyle aynı düşündüğü görü- lür.39 Sahabilerin hadis rivayetinde farklı sayıda nakilde bulunduklarını belirten Emîn muksirûndan sadece isim olarak ya da kısaca bahsetmesine rağmen Hz. Aişe (öl. 58/678) ve Ebû Hüreyre’ye (öl. 58/678) detaylı bir şekilde yer vermiştir.40 Ona göre bu iki sahabinin çok hadis rivayet etmelerinin sebebi; Hz. Aişe’nin Resûlullah’ın ya- nıbaşında bulunması, Ebû Hüreyre’nin ise geç Müslüman olmasına rağmen hayatını Resûlullah’ın yanında geçirmeye adamasından dolayı ondan çok hadis işitmeleri- dir.41 Rivayetlere eleştirel yaklaşımına rağmen Emîn hadisin, Kur’ân-ı Kerim’den sonra İslâm’ın ikinci kaynağı olarak büyük değere sahip olduğunu belirtir. Ona göre Kitâb’ın mücmel, mutlak ve umum bildiren ayetleri Resûlullah’ın söz ve fiilleriyle tebyîn, takyîd ve tahsîs edilmiştir. Buna içkinin haram kılındığı ayeti örnek veren Emîn, burada geçen ḫamr kelimesinden ne kastedildiğini, miktarını ve buna benzer ayrıntıları Resûlullah’ın açıkladığını zikreder.42 Nitekim muhaddisler de hadisin Kur’ân karşısındaki konumunu benzer görüşlerle ifade etmişlerdir.43 2. Hadis Uydurmacılığı Ahmed Emîn eserlerinde hadis uydurmacılığı meselesinin üzerinde durmuş, ta- rihçesi ve sebepleri hakkında detaylı bilgiler vermiştir. Emîn’in hadis uydurmacılı- ğına sevk eden amiller bağlamında işaret ettiği hususlar büyük ölçüde muhaddislerin görüşleriyle uyumludur.44 Fakat farklı düşünceye sahip olduğu noktalar da vardır ki bunlar tenkide açıktır. Emîn’e göre hadis uydurmacılığının en temel sebebi, Kur’ân-ı Kerim’in aksine ri- vayetlerin ilk asırda tedvin edilmeyip şifahi olarak hafızadan nakledilmesidir. O, ha- dis uydurma faaliyetlerinin daha Resûlullah döneminde başladığını düşünmektedir. 38 Sibâî, es-Sünne ve mekânetühâ, 266. Benzer tenkitler için bk. Muallimî, el-Envârü’l-kâşife, 277; Tüveycirî, er-Reddü’l-ḳavîm, 1/280-284. 39 Gazzâlî, el-Müstaṣfâ, 1/130. 40 Emîn, Fecru’l-İslâm, 218-220. 41 Emîn, Fecru’l-İslâm, 218. 42 Detaylı bilgi için bk. Emîn, Fecru’l-İslâm, 208. 43 Bekir Kuzudişli, Hadis Tarihi (İstanbul: Kayıhan Yayınları, 2019), 26. 44 Bu konu hakkında detaylı bilgi için bk. M. Yaşar Kandemir, Mevzû Hadisler (İstanbul: İFAV Yayınları, 2014), 27. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) Mısırlı Mütefekkir Ahmed Emîn’in (öl. 1954) Hadis Anlayışı … ▪ 273 “Kim benim adıma yalan isnad ederse cehennemdeki yerine hazırlansın.”45 ( من كذب -hadisini Resûlullah’ın kendisine nispet edilen bir söz üzerine söy (علي فليتبوأ مقعده من النار lediği görüşündedir.46 Emîn’e göre Allah Resûlü’nün vefatından sonra haberin doğ- ruluğunu tespit etmenin zorlaşması sebebiyle hadis uydurmak daha da kolay hale gelmiştir. Bu hususta o, İbn Abbâs’ın “Biz Resûlullah’tan hadis rivayet ederdik. Zira ona nispetle yalan söylenmiyordu. Ne zaman ki insanlar hırçın deveye de uysal de- veye de binmeye başlayınca (yani iyi-kötü demeyerek her mesleğe girmeye başla- yınca), biz de ondan hadis rivayet etmekten vazgeçtik.”47 şeklideki sözünü delil geti- rir.48 Müellifin bu iddialarına çeşitli açılardan cevap verilebilir. Öncelikle bir konunun, kendisi hakkında varit olmuş bir hadise binaen tarihlendirilmesi her zaman doğru sonucu vermeyebilir. Eğer bu iddia doğru olsaydı mütevatir olarak nakledilen söz konusu hadisin sebeb-i vürûdunun da tevatür yoluyla aktarılması beklenirdi. Hâlbuki hadisin ne Kütüb-i sitte’de ne de diğer kaynaklarda yer alan rivayetlerinde böyle so- mut bir hadis uydurma eylemine işaret vardır. Aksine Resûlullah bu rivayeti kendisinin vefatından sonra hadislerin nakledilmesini emrettiği esnada söylemiştir. Buna göre Resûlullah’ın İslâm’ın yayılacağını ve farklı milletlerden insanların bu yeni dine gi- receklerini bildiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple ashabını hadis rivayeti sırasında dik- katli olmaları ve kendisine yalan bir sözü isnad etmekten kaçınmaları konusunda açık bir dille uyarmıştır. Nitekim Resûlullah’ın nübüvvet ve risaletine şahitlik eden ashab sonraki nesillere onun hadislerini aktarmışlardır.49 Dolayısıyla bu verilere da- yanarak hadis uydurma faaliyetinin Resûlullah zamanında başladığını söylemek ol- dukça zordur. Alimlerin çoğunluğuna göre hadis uydurma faaliyetleri Hz. Osman’ın (öl. 35/656) şehit edilmesi ve devamında meydana gelen olaylar sonucunda ortaya çıkan gruplar tarafından başlatılmıştır.50 Diğer taraftan öyle anlaşılıyor ki Ahmed Emîn, İbn Abbâs rivayetini zikretmek suretiyle kendi içinde çelişkiye düştüğünü de fark etmemiştir.51 Zira İbn Abbâs Hz. Peygamber dönemi de dâhil olmak üzere belli bir süreçte ona nispetle yalan söylenme- diğini ifade etmektedir.52 45 Buhârî, “ʿİlim”, 38. Bu rivayet ve hadis uydurmacılığının peygamber döneminde başladığına dair id- dialar için bk. Emin Aşıkkutlu, “Hadis Vaz‘ının Hz. Peygamber Devrinde Başladığına Dair Rivâyetler ve Delil Değerleri”, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 29/2 (2005), 5-26. 46 Emîn, Fecru’l-İslâm, 210-211. 47 Müslim, Muḳaddime, 7. 48 Delil olarak gösterdiği diğer rivayetlere bk. Emîn, Fecru’l-İslâm, 211. 49 Sibâî, es-Sünne ve mekânetühâ, 238-239. Benzer tenkitler için bk. Abdürrezzâk Hamza, Ẓulümâtü Ebî Reyye, 56-57. 50 İ. Lütfi Çakan, Hadis Usûlü (İstanbul: İFAV Yayınları 2013), 133. 51 Delil olarak gösterdiği diğer rivayetlere bk. Emîn, Fecru’l-İslâm, 211. 52 Müslim, Muḳaddime, 7. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) 274 ▪ Betül Öz Özellikle Resûlullah’ın vefatından sonra başlayan iç karışıklıklar bazı bidat görüş- lerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamış ve bunlar Resûlullah adına hadis uydurma eylemini yaygınlaştırmıştır. Fakat Emîn’in İslâm alimlerinin hadisleri korumak için gösterdikleri çabayı göz ardı ettiği görülmektedir. Zira İslâm alimleri ilk dönemler- den itibaren hadislerin isnadlarını sormaya başlayarak Hz. Peygamber’den gelen ri- vayetleri korumaya almışlardır.53 Hadis uydurmacılığı konusunda bahsi geçen verilere istinat eden bazı ilim adam- ları Emîn’i, müsteşriklerden etkilenerek onların görüşlerini gizli bir şekilde yayan ve bu yöntem ile sünnet hakkında şüphe uyandırıp dine büyük zarar veren grup içinde zikretmiştir.54 Nitekim hadis uydurmacılığının başlangıcı ve devamındaki bazı olay- ları değerlendirirken onun Goldziher’den etkilendiği açık bir şekilde görülmekte- dir.55 Fakat her ne kadar oryantalistlerden aldığı bazı düşünceleri fark etmeden sün- nete zarar vermiş olsa da bu, kasıtlı bir şekilde hadisler hakkında insanların zihninde şüphe uyandırmaya çalıştığı manasına gelmemektedir. İnsanları hadis uydurmaya sevk eden amillere yer veren Emîn; ilk olarak sünnetin delil olma değerinden bahseder. Zira ona göre hadis uydurmanın sebeplerinden biri de Müslümanların hadise ve sünnete yükledikleri değerdir. Sünnetin Kur’ân-ı Ke- rim’den sonraki kaynak değeri, bazılarını görüşlerini delillendirmek için hadis uy- durmaya sevk etmiştir. Neticede birtakım içtihatların yanı sıra farklı kültürlere ait hikmetli sözler ve mevʿize-i hasene kabilinden ifadeler de insanlar tarafından kabul görmesi için hadis kisvesine büründürülmüştür.56 Ona göre mesela içtihatla elde edi- len bir hüküm sırf bu sebeple kabul görmeyebilir. Ama hadis formunda nakledilirse halkın rağbetini çekecektir. Fakat unutulmamalıdır ki hiçbir müçtehit ayet ve hadis- lere dayanmadan hüküm çıkartmaya çalışmaz. Ayrıca ilim adamları bu iki temel de- lilin yanı sıra sahabe kavli ve icma delillerini de sık kullanmışlardır. Bunlarla da net bir hükme varamadıkları takdirde kıyas ve istihsan gibi akli muhakeme yollarına baş- vurmuşlardır. Bu sebeple icma veya kıyas ile verilen bir hükmün muhataba kabul ettirilmesi için hadis kisvesine büründürülmesine gerek de duyulmamıştır.57 Ahmed Emîn, Hulefâ-yi Râşidîn ve sonrasında ortaya çıkan bazı siyasi çekişmeler sebebiyle de hadis uydurulduğunu ifade eder. Bu görüşünü desteklemek üzere ise İbn Ebi’l-Hadîd’in (öl. 656/1258) Şerḥu Nehci’l-belâġa isimli eserinden nakilde bulunarak Şiîler’in Hz. Ali (öl. 40/661); Hz. Ebû Bekir (öl. 13/634) taraftarlarının da onun fazilet- lerine dair hadis uydurduklarını belirten sözlerini nakleder.58 53 Kuzudişli, Hadis Tarihi, 89. 54 Sibâî, es-Sünne ve mekânetühâ, 239. 55 Karşılaştıma için bk. Ignaz Goldziher, Muslim Studies, çev. C. R. Barber - S. M. Stern (Chicago: Aldine - Atherton, 1971), 2/127. 56 Emîn, Fecru’l-İslâm, 214-215. 57 Ebû Ömer Cemâlüddîn Yûsuf b. Abdullah İbn Abdülberr en-Nemerî, Câmiʿu beyâni’l-ʿilm ve faḍlihî ve mâ yenbaġī fî rivâyetihî ve ḥamlihî (Beyrut: Müessesetü’r-Reyyân - Dâru İbn Hazm, 1424/2003), 2/59. 58 Ahmed Emîn, Fecru’l-İslâm (İslâm’ın Doğuşu), çev. Ahmed Serdaroğlu (Ankara: Kılıç Kitabevi, 1976), 313. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) Mısırlı Mütefekkir Ahmed Emîn’in (öl. 1954) Hadis Anlayışı … ▪ 275 Fıkhi ve kelami ihtilafların da hadis uydurmaya sevk ettiğini ifade eden Emîn, farklı mezheplere mensup kişilerin kendi görüşlerini desteklemek üzere hadis uy- durduğu şeklindeki geleneksel iddiayı tekrarlar ve bu bağlamda hiçbir kaynağa işaret etmeksizin Ebû Hanîfe’nin (öl. 150/767) alimlerin zikrettiği hadisler içerisinde sahihlerin çok az olduğu yönündeki kanaatine yer verir. Ayrıca kendi görüşünü desteklemek üzere İbn Haldûn’un (öl. 808/1406) da Ebû Hanîfe’nin ravinin kendi davranışlarıyla çelişen hadislerini zayıf kabul ettiği ve sahih olduğuna hükmettiği hadislerin sayısını ise 17 olarak verdiğini belirtir.59 Tarihî verilere bakıldığında Emîn’in fıkhi ve kelami ihtilaflar sebebiyle hadis uy- durulduğu yönündeki tespitlerinin belli oranda haklı olduğu söylenebilir. Ancak onun bu bahiste Ebû Hanîfe ile ilgili İbn Haldûn’a atıf yaptığı hususlar Emîn’in tenkit edilmesine neden olmuştur. Zira mezhebe vücut verecek kadar geniş bir alanda gö- rüş beyan etmiş olan İmâm-ı Âzam’ın binlerce meseleyi bu denli az hadisle çözüme kavuşturduğunu öne sürmek akla pek uygun değildir.60 Başta Ebû Yusuf (öl. 182/798) ile İmam Muhammed (öl. 189/805) olmak üzere Ebû Hanîfe’nin takipçileri tarafından yazılan eserlerde kullanılan hadis sayısı da yine Emîn’in iddialarıyla çelişir durum- dadır. Buna ilave olarak onun, İbn Haldûn’un Ebû Hanîfe hakkındaki sözünü tahrif ettiğini düşünenler de olmuştur. Nitekim İbn Haldûn bu sözü ile aslında ravinin kendi naklettiği hadisin aksine bir davranışta veya fetvada bulunması halinde haber- i vâhidle amel edilip edilemeyeceği hususunu kastetmiştir.61 Emîn’in belirttiğine göre bazı insanlar idarecilerin iltifatına mazhar olabilme ça- basıyla da hadis uydurmuşlardır. Ayrıca hem Emevîler hem de Abbâsîler, kendilerini ve hatta önemli gördükleri Şam ve Bağdat gibi bazı şehirleri övüp rakiplerini küçük düşürecek hadisler uydurmaktan geri duramamışlardır.62 Emîn işte bu noktada ha- disçiler hakkında önemli bir ithamda bulunarak muhaddislerin söz konusu çekişmeler esnasında belli bir tarafı tutmaları sebebiyle uydurma faaliyetleri karşısında çok da bir şey yapmadıklarını iddia etmiştir.63 Emîn’in özellikle Emevîler ve Abbâsîler arasındaki husumetin hadis uydurmacılı- ğına hız verdiği yönündeki düşüncesi her ne kadar doğru olsa da bu ortamı tavsif ederken hadisçilerle ilgili dile getirdiği iddianın kabulü mümkün görünmemektedir. Elbette şahsi çıkar sağlamak düşüncesiyle yöneticilerin talep veya yaşayışlarına uy- gun sözler uydurup hadis diye takdim ederek onlara yaranmak isteyenler tarihin 59 Emîn, Fecru’l-İslâm, 214. İbn Haldûn Ebû Zeyd Veliyyüddîn Abdurrahman b. Muhammed el-Hadramî, Muḳaddime, thk. Abdullah Muhammed ed-Derviş (Şam: Dârü’l-Belhî, 1425/2004) 2/183. 60 Sibâî, es-Sünne ve mekânetühâ, 257-258; Muallimî, el-Envârü’l-kâşife, 51. İbn Haldûn’un Ebû Hanîfe’nin sadece 17 hadisi sahih kabul ettiği yönündeki iddiası için bk. Yavuz Köktaş, “İbn Haldun’un Mukaddime Adlı Eserinde Hadis İlimleri ve Hadis-Sosyoloji İlişkisi”, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 7/1 (2003), 311. 61 Detaylı bilgi için bk. Ebû Şehbe, Difâʿ ʿani’s-sünne, 270. 62 Emîn, Ḍuḥa’l-İslâm, 2/124-126. 63 Emîn, Fecru’l-İslâm, 214. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) 276 ▪ Betül Öz belli dönemlerinde var olmuştur. Ancak bu kimselerin muhaddis vasfıyla anılmasının doğru olamayacağı da ortadadır.64 Zira gerçek muhaddisler hadisle alakalı her ko- nuda fikirlerini açıkça belirttikleri gibi uydurma faaliyetleri karşısında da ellerinden geleni yapmışlardır. Nitekim cerh-taʿdîl ve sened tenkidiyle ilgili prensiplerin büyük çoğunluğu uydurma faaliyetlerine karşı alınan tedbirlere işaret etmektedir. Bazı şehirleri öven hadislerin herhangi bir ayrım yapılmaksızın toptan uydurma olarak nitelendirilmesi de eleştiriye açık bir durumdur. Otoritesi ümmet içinde genel kabul görmüş ve kaleme alındığı günden itibaren detaylı araştırmalara tabi tutulmuş Ṣaḥîḥ-i Buḫârî’de Mekke-Medine başta olmak üzere Yemen ve Şam’ın da aralarında bulunduğu pek çok bölgenin fazileti ile ilgili sahih hadisler mevcuttur. Kaldı ki Resûlullah’ın Müslümanlar için kıymetli olan veya önemli olayların meydana geldiği bazı şehirleri methetmesi aklen de doğal karşılanmak durumundadır. Zira önemli veya kutsal şehir algısı diğer dinler için de geçerlidir. Dolayısıyla bir konu hakkında uydurma bazı rivayetlerin bulunması o husustaki tüm nakillerin böyle olduğunu gös- termez.65 Bu, genellemeci bir yaklaşım olup bir metot hatasıdır. Hadis uydurmanın son sebebi olarak terğîb ve terhîb amacına da işaret eden Emîn, bu yönteme başvuranlardan bir kısmının helali haram, haramı helal yapmaya- cak şekilde hadis uydurmayı mübah gördüklerini vurgular.66 Diğer bir kısmının ise iyi niyetli olmalarından dolayı kendilerine nakledilen tüm rivayetleri sahih kabul edip başkalarına rivayet ettiklerini söyler.67 Ona göre bu husus, hicri ikinci asırda daha çok kıssaların hadislere karıştırılması şeklinde ortaya çıkmıştır.68 Her ne kadar tuhaf gözükse de emir bi’l-maʿruf nehiy ʿani’l-münker kabilinden hadis uydurulmuş olması tarihî bir vakıadır. İslâm’a en çok zarar veren grup da bu düşünce ile hadis uyduranlar olmuştur.69 Ancak Emîn’in iyi niyetli olmak suretiyle her duyduklarını hadis diye rivayet eden bir gruptan bahsederek bu kişilere örnek olarak Abdullah b. Mübârek’i (öl. 181/797) vermesi oldukça ilginçtir. Emîn Abdullah b. Mübârek’in güvenilir olmasına rağmen hadis rivayet ehliyetine sahip olmayan kimselerden nakilde bulunduğunu, diğer insanların da ona güvenerek rivayetlerini sağlam kabul etiklerini iddia etmiştir.70 Emîn’in bu görüşü gerçeği yansıtmamaktadır. Çünkü İbn Mübârek rical tenkidine verilen önemin yüksek olduğu bir çağda yaşamış- 64 Hadis uyduranların muhaddisler olmadığına dair detaylı bilgi için bk. Ebü’l-Ferec Cemâlüddîn Abdur- rahman b. Ali İbnü’l-Cevzî, el-Mevḍûʿât, thk. Abdurrahman Muhammed Osman (Medine: el-Mekte- betü’s-Selefiyye, 1386/1966), 1/37; Çakan, Hadis Usulü, 136. 65 Sibâî, es-Sünne ve mekânetühâ, 255-257. Benzer tenkitler için bk. Tüveycirî, er-Reddü’l-ḳavîm, 1/201-209. 66 Emîn, Fecru’l-İslâm, 214. 67 Emîn, Fecru’l-İslâm, 212. 68 Emîn, Ḍuḥa’l-İslâm, 2/126-127. 69 Çakan, Hadis Usulü, 135. 70 Emîn, Fecru’l-İslâm, 212. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) Mısırlı Mütefekkir Ahmed Emîn’in (öl. 1954) Hadis Anlayışı … ▪ 277 tır ve dahası bizzat kendisi cerh-taʿdîl konusunda görüşlerine başvurulan imamlar- dan biridir.71 Eğer İbn Mübârek’in rivayetleri Emîn’in öne sürdüğü gibi sorgulanmı- yorsa bile bu, muhaddislerin ona duyduğu güvenle ilgilidir. Yani hadisin sorgulanma- ması rivayeti nakleden değil tahammül eden için bir tenkit sebebi olarak da değer- lendirilebilir. Fakat başta Buhârî ve Müslim olmak üzere hadis ilminin en meşhur isimlerinin ondan rivayette bulundukları görülür. Buna göre Abdullah b. Mübârek’e yapılan itham dolaylı olarak ondan hadis nakleden meşhur muhaddislerin de hedef alındığını gösterir. Esasen Emîn’in Abdullah b. Mübârek hakkındaki bu görüşü nakil hatasından kay- naklanıyor görünmektedir. Zira o, Müslim’in Ṣaḥîḥ’inde zikrettiği; “Doğru sözlüdür fakat olur olmaz kişilerden hadis alır.” ifadesini, Abdullah b. Mübârek’ten bahsedili- yor gibi anlamış ve böyle göstermiştir.72 Ancak bu sözün geçtiği yere bakıldığında ifadenin; “Süfyân’ın naklettiğine göre İbn Mübârek şöyle demiştir: Bakiyye, doğru sözlüdür fakat olur olmaz kişilerden hadis alır.”73 ( َعْن ُسْفَياَن َعْن اْبِن اْلُمَباَرِك قَالَ بَِقيَّةُ َصُدوُق اللِ َساِن... َّمْن أَقْ َبَل َوأَْدبَ رَ şeklinde olduğu görülür. Dolayısıyla Emîn, Abdullah b. Mübârek’in (َوَلِكنَّهُ َيَُْخُذ َع yaptığı bir tenkidi, sanki onun hakkında söylenmiş gibi vermiştir.74 Bu durum, araş- tırmaları esnasında Emîn’in dikkat eksikliği olduğuna işaret etmektedir. Emîn diğer din mensuplarının kendi dinî inançları doğrultusunda bazı meseleleri hadis uydurma yoluyla İslâm’a dâhil ettiklerini ifade ederek bu hususu da hadis uy- durma faaliyetlerinin bir çeşidi olarak görür. Görüşlerini dile getirdiği bölümde Goldziher ve Guillaume’ın görüşlerine yer vermesi75 bu müsteşriklerden etkilendi- ğini göstermektedir.76 Ancak muhaddisler müsteşriklerden asırlar önce diğer din mensuplarının hadislere ilavelerde bulundukları iddialarını zaten belirtmişlerdir. Nitekim Süyûtî (ö. 911/1505) uydurma haberlerin çoğunda olduğu gibi uyduran kişi- nin bu sözü hukemâ, zahidler veya İsrailiyata isnat ettiklerini ifade etmiştir.77 Fakat Emîn’in İslâm alimlerinin bu husustaki çalışmalarından bahsetmeksizin oryantalist- lerin görüşleriyle konuyu açıklamayı tercih ettiği görülmektedir. Emîn uydurma hadislerin sayısı hususunda, bu tür hadislerin çokluğuna Ahmed b. Hanbel’in (öl. 241/855) tefsir hadisleriyle ilgili hiçbiri sahih değildir78 sözünün yeterli 71 Abdullah b. Mübârek’in güvenilirliği hakkında bk. Muhammed b. Ahmed b. Osman ez-Zehebî, Teẕki- retü’l-ḥuffâẓ (Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1419/1998), 1/201. 72 Emîn, Fecru’l-İslâm, 212. 73 Müslim, Muḳaddime, 19. 74 Detaylı bilgi için bk. Sibâî, es-Sünne ve mekânetühâ, 249-253. 75 Emîn, Ḍuḥa’l-İslâm, 2/129. 76 bk. Goldziher, Muslim Studies, 149, 346-347; Alfred Guillaume, The Traditions of Islam (Salem - New Hampshire: Ayer Company Publishers INC, 1987), 132-133. 77 Detaylı bilgi için bk. Celâlüddîn Abdurrahman b. Ebû Bekr es-Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî fî şerḥi Taḳrîbi’n- Nevevî, thk. Ahmed Ömer Hâşim (Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-Arabî, 2006), 143; Ebû Şehbe, Difâʿ ʿ ani’s-sünne, 253-254. 78 Sözün aslı için bk. Ebü’l-Fadl Şihâbüddîn Ahmed b. Ali İbn Hacer el-Askalânî, Lisânü’l-Mîzân, thk. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) 278 ▪ Betül Öz olacağı kanaatindedir. O, bu görüşe tefsir kitaplarında binlerce uydurma hadis ol- duğu düşüncesinden yola çıkarak ulaşmıştır. Bunun yanı sıra Buhârî’nin Ṣaḥîḥ’ini 600 bin hadis içinden, mükerrerler çıkarıldığında 4 bin rivayeti seçerek oluşturmasının da bu görüşünü desteklediğini ifade eder.79 Uydurma hadislerin çokluğunu kabul etmekle birlikte Emîn’in Ahmed b. Han- bel’in tefsir kitaplarında yer alan rivayetlerle ilgili sözünü eksik aktardığını belirt- mek gerekir. Sözün aslı “Üç şeyin [kitabın] aslı yoktur: el-Meġāzî, el-Melâḥim, et-Tefsîr.”80 şeklindedir. Burada yine Emîn’in dikkat eksikliğinden kaynaklanan bir hata olduğu görülmektedir. Ahmed b. Hanbel tefsir hadislerinin uydurma olduğunu değil, bu üç ilme has kitapların sahih olmadığını ifade etmek istemiştir. Ayrıca İbn Hanbel kendi hadis eserinde tefsirle ilgili pek çok rivayete yer vermiştir. Bu husustaki tüm rivayet- lerin uydurma olduğu düşüncesinde olsa bu rivayetleri eserine almaması beklenirdi. Bunun yanı sıra Buhârî’nin, Ṣaḥîḥ’indeki hadisleri 600 bin rivayet içinden seçmesini uydurma hadislerin sayısının çokluğuna delil olarak göstermesi de yersizdir. Nitekim bu sayı Buhârî’nin kendi döneminde halk arasında farklı varyantları bilinen hadisle- rin sayısıdır. Buhârî’nin bu hadisler içerisinden ihtisâr veya taktîʿ yaparak 4 bin ri- vayeti seçip eserine alması da geri kalanların uydurma olduğu anlamına gelmez.81 Emîn’in Buhârî ile ilgili verdiği bu örnekte oryantalistlerden etkilendiğini açıktır. Zira ilk oryantalistler de Buhârî’nin 600 bin rivayetten 4 binini güvenilir olarak seç- mesini uydurmalarla ilişkilendirmişlerdir.82 Emîn’e göre muhaddislerden bir kısmının hadislerin sahihini sakīminden ayırt edecek vasıfların belirlenmesi, tenkit kurallarının tespit edilmesi gibi konularda ya- şadıkları zorluk da temelde hadis uydurmacılığı ile ilgilidir. Ona göre hadis uydurma faaliyetinin hadislerin sayısına yansıması piramit şeklindedir. Piramidin üst kısmı Hz. Peygamber dönemindeki hadisleri gösterirken, genişleyen alt kısmı ise sonraki yıllara tekabül eder. Emîn’in düşüncesine göre ileriki yıllarda hadislerin ilk muhatabı olan sahabilerin vefat etmesi neticesinde rivayet sayısının gittikçe azalması gerekti- ğinden bu piramidin tam tersi olması gerekir. Her ne kadar Abbâsîler döneminde rihlelerin artması yoluyla rivayetlerin farklı coğrafyalara ulaşıp sayılarının artabile- ceği fikrinden bahsetse de hadislerin sayısının zaman geçtikçe artmasını sadece ha- dis uydurmacılığı ile izah etmektedir.83 Ahmed Emîn’in bu ifadeleri onun müsteşriklerden etkilendiğinin bir başka gös- tergesidir. Nitekim Goldziher de sahabe döneminde hadislerin sayısının daha az olup Dâiretü’l-Maʿrifeti’n-Nizâmiyye ( Beyrut: Müessesetü’l-Âʿlemî, 1406/1986), 1/12. 79 Emîn, Fecru’l-İslâm, 211-212. 80 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, 1/12. 81 Detaylı bilgi için bk. Sibâî, es-Sünne ve mekânetühâ, 244-246; Mustafa Karataş, Rivayet Tekniği Açısından Hadislerin Artması ve Sayısı (İstanbul: İşaret Yayınları, 2006), 53. 82 Hüseyin Akgün, Goldziher ve Hadis (Ankara: Araştırma Yayınları, 2014), 22. 83 Emîn, Ḍuḥa’l-İslâm, 2/128-129. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) Mısırlı Mütefekkir Ahmed Emîn’in (öl. 1954) Hadis Anlayışı … ▪ 279 sonraki dönemlerde artmasını hadis uydurma faaliyeti ile ilişkilendirmiştir.84 Görüş- leri incelendiğinde Schacht’ın da hadislerin giderek çoğalması hususunda benzer bir düşüncede olduğu görülür.85 Bu yanlış anlamanın temel sebebi olarak sözü edilen ra- kamların delaleti hakkında bilgi sahibi olmamaları gösterilebilir. Zira zikredilen ra- kamlar metinlerle değil senedlerle ilgilidir.86 Muhaddislerin bir hadisin Hz. Peygam- ber’e aidiyetini tespitte metni değil de isnadı esas almaları, her isnadın farklı bir ha- dis gibi değerlendirilmesini gerektirmiştir. Dolayısıyla sonraki asırlara doğru riva- yetlerin tarikleri çoğaldıkça hadis sayıları da artmıştır.87 3. Hadis Tedvini ve Sonuçları Ahmed Emîn eserlerinde hadis tedvinini asırlara ayırarak genişçe ele almıştır. Onun hicri dördüncü asra kadar hadislerin yazılması ve bir araya getirilmesi yö- nünde yapılan çalışmalardan detaylı bir şekilde bahsetmesi konuya verdiği önemi göstermektedir. Emîn’e göre hicri birinci asırda halifelerden hiçbiri hadislerin tedvini ile ilgili resmî bir çaba göstermemiştir. Kur’ân-ı Kerim’in cem edilip tek nüsha haline getiri- lerek farklı beldelere gönderildiği dönemde hadislerle ilgili bu yönde bir çalışma ya- pılmadığını ifade etmiştir.88 Ancak tahmin edileceği üzere bu dönemde İslâm coğraf- yasının dört bir yanına dağılan sahabilerin hepsine ulaşıp Resûlullah’tan naklettik- leri rivayetleri bir araya getirmek son derece zordur. Emîn tüm bu zorluklara rağmen sahabenin önde gelenlerinin hadisleri bir araya getirmesi ve oluşturulan bir nüsha dışında kalan rivayetlerin naklini yasaklaması gerektiği fikrini savunmuştur. Bu eleş- tirileriyle birlikte o, hadislerin tedvini için Hz. Ömer’in girişimde bulunmayı düşün- düğünü ancak Kur’ân-ı Kerim’le karışır korkusu sebebiyle bu fikrinden vazgeçtiğine de işaret etmiştir.89 Hz. Ömer’in hadis tedvini teşebbüsünden bahsetmesine rağmen Emîn’in, bazı sa- habilerin bu konudaki şahsi çabalarını görmezden gelmesi dikkat çekmektedir. Zira o dönemde sahabilerin bir kısmı kendilerine ait hadis sahîfeleri oluşturarak tedvin konusunda bir girişimde bulunmuşlardır. Bu çabanın her ne kadar genel ve geniş 84 Akgün, Goldziher ve Hadis, 158-160. 85 Joseph Schacht, “Hadislerin Yeniden Değerlendirilmesi”, çev. İshak Emin Aktepe, Hadis Tetkikleri Der- gisi 5/2 (2007), 142-144. 86 Karataş, Rivayet Tekniği Açısından Hadislerin Artması ve Sayısı, 58. 87 Ahmet Yücel, Hadis Kaynaklarının Güvenilirliği Hakkında Oryantalist İddialar ve Eleştirisi (İstanbul: İFAV Yayınları, 2017), 172. Detaylı bilgi için bk. Mustafa Karataş, “Hadis Sayım Metodlarının Hadislerin Sa- yımına Etkisi”, İLAM Araştırma Dergisi 3/2 (1998), 51-72. 88 Emîn, Fecru’l-İslâm, 221. 89 Detaylı bilgi için bk. Emîn, Fecru’l-İslâm, 221. Hz. Ömer’in hadisleri tedvin etmeyi düşünmesi ile ilgili haberlerin tahlil ve tenkidi konusunda bk. Hüseyin Kahraman - Mutlu Gül “Hz. Ebû Bekir ve Hz. ‘Umer’in Hadis Tedvinine Bakışları İle İlgili Rivayetlerin Tahlili”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 5/1 (2015), 137-156. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) 280 ▪ Betül Öz çaplı bir tedvin çalışması olduğu söylenemese de örnek teşkil etmesi açısından bir başlangıç olduğu açıktır.90 Hicri birinci asrın sonuna doğru halife Ömer b. Abdülazîz’in (öl. 101/720) hadis- lerin tedvini ile ilgili emrinin uygulanıp uygulanmadığı konusunda günümüze gelen net bir bilginin olmadığını ifade eden Emîn, ilgili rivayette sadece halifenin emrine işaret edildiğini, sonucundan bahsedilmediğini belirtir.91 Netice itibariyle Ahmed Emîn hadis tedvin faaliyetinin hicri birinci asırda hiçbir surette başlamadığı, bu süre içerisinde rivayetlerin hafızadan ve şifahi olarak nakledildiği, varsa yazanların da bunu kendileri için yaptığı kanaatinde olup bu konu ile ilgili çalışmaların hicri ikinci asra kaldığı görüşündedir. Emîn’in tedvin faaliyeti konusunda İbn Şihâb ez-Zührî’den (öl. 124/742) hiç bah- setmediği ve onun ortaya koyduğu meşhur gayreti göz ardı ettiği açıkça görülmek- tedir. Nitekim Zührî, ilim tahsil etmeye başladığı küçük yaşlardan itibaren Resûlullah ve ashabından gelen rivayetleri yazarak ezberlemeyi ihmal etmemiş önemli bir alim- dir. Bunun yanı sıra o, tedvinle ilgili bu denli geniş çalışması nedeniyle muhaddisler tarafından ilk müdevvin vasfı ile anılır. Ömer b. Abdülazîz’in konu ile ilgili emri, Zührî’nin yıllardır şahsi olarak yürüttüğü tedvin faaliyetine resmiyet kazandırmış- tır.92 Bu veriler neticesinde hadis tedvin faaliyetinin Emîn’in söylediğinin aksine hicri birinci asrın son döneminde başladığı ifade edilebilir. Hicri ikinci asırda ilmin bütün dallarında önemli gelişmelerin meydana geldiğini belirten Emîn hadiste de ciddi çalışmaların başladığını ifade etmektedir. Ona göre Abbâsî halifelerinden Ebû Caʿfer el-Mansûr (öl. 158/775) tedvin meselesini resmî ola- rak ele almış,93 bu hususta görevlendirilmek istenen İmam Mâlik (öl. 179/795) ise tek- lifi kabul etmemiştir. Bunun yanı sıra Emîn, hemen hemen aynı tarihlerde çeşitli şe- hirlerde farklı alimler tarafından tedvin faaliyetlerine başlandığını da belirtmiştir.94 Bu noktada Emîn, İbn Hacer’in “Hadisleri ilk tedvin eden Rebîʿ b. Subayh (öl. 160/776) ile Saʿîd b. Ebî Arûbe’dir (öl. 56/773).”95 şeklinde Ṣaḥîḥ-i Buḫârî şerhinde belirttiği gö- rüşüne yer vermektedir. Emîn’e göre hadislerin tedvini hususunda bu isimlerden sonra sırayı İmam Mâlik, Buhârî ve Müslim gibi büyük muhaddisler almıştır.96 Ahmed Emîn, hicri ikinci asırda tedvin edilen eserlerden yalnızca İmam Mâlik’in Muvaṭṭaʾının günümüze kadar geldiğini ileri sürmenin yanında bu eserin hadislerden 90 Detaylı bilgi için bk. Talat Koçyiğit, Hadis Tarihi (Ankara: TDV Yayınları, 2012), 41-67. 91 Emîn, Ḍuḥa’l-İslâm, 2/106-107. Ömer b. Abdülazîz’in tedvin emri ile ilgili rivayet için bk. Ebû Abdullah Mâlik b. Enes el-Asbahî, el-Muvaṭṭaʾ, Muhammed b. el-Hasan eş-Şeybânî rivayeti, thk. Abdülvehhâb Abdüllatîf (Kahire: el-Meclisü’l-Âʿlâ li’ş-Şüʾûni’l-İslâmiyye, 1414/1994), “Siyer”, 935. 92 Koçyiğit, Hadis Tarihi, 200-204. 93 Bu konuda detaylı bilgi için bk. Hacer Şahin, Sebepleri ve Sonuçları Açısından Halîfe Mansûr’un Tedvin Emri (Bursa: Bursa Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019). 94 İsimler ve detaylı bilgi için bk. Emîn, Ḍuḥa’l-İslâm, 2/107. 95 İbn Hacer, Fetḥu’l-bârî , 1/6. 96 Emîn, Fecru’l-İslâm, 222. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) Mısırlı Mütefekkir Ahmed Emîn’in (öl. 1954) Hadis Anlayışı … ▪ 281 hüküm çıkartmak suretiyle teşrie hizmet gayesi taşıdığını vurgulamıştır. Ona göre rivayetleri tedvin eden alimlerin çoğu kıyasa büyük önem veren Iraklı fakihlere karşı hadisin üstünlüğünü savunan ehl-i hadisin fıkıhçılarıdır. Bu hadisçiler bilhassa ha- ber-i vâhidin kıyasla çelişmesi durumunda hüküm koyma yetkisini tereddütsüz ola- rak hadise vermiş ve bu yöntemi bir fıkıh sistemi haline getirmeye çabalamışlardır.97 Emîn’in bu görüşü rivayet ile teşri arasındaki ilişkiye yaklaşımının olumlu oldu- ğunu gösterebileceği gibi o dönemde yaşayan alimlerin bu yöndeki kabulüne işarette bulunmaktan da ibaret olabilir. Esasen Emîn’in ifadeleri ile Goldziher’in konu hak- kında ileri sürdüğü ispatı güç iddialar arasında önemli benzerlikler vardır. Zira Goldziher’e göre muhaddislerin tasnif ettiği musannef türü eserler ashab-ı hadîs ile ashab-ı reʾy arasındaki çatışmaların bir neticesidir. Bu eserlerde muhaddisler, fakih- lerin yaklaşımına uygun bir şekilde, rivayetleri konularına göre ayırmak durumunda kalmışlardır.98 Hadislerin tedvini esnasında farklı metotlar uygulandığına değinen Emîn, müsned türünden de bahsederek bu şekilde kaleme alınan en meşhur eserin Ahmed b. Han- bel’in (öl. 241/855) Müsned’i olduğunu da belirtmiştir. Bu türün tasnif edildiği dö- nemde hadisler fıkıhtan bağımsız olarak ele alınmaya başlanmıştır. Zira Resûlul- lah’ın hadisleri hem sahabenin sözlerinden hem de tabiunun fetvalarından ayrıştı- rılmış durumdadır. Ancak bu eserlerde Emîn’e göre hadisler uydurma olup olmadı- ğına bakılmadan rivayet edilmiştir. Bu sebeple o, sahih olan rivayetlerle olmayanları bir arada veren bu tür kitapların hüküm konusunda kullanılmaması gerektiği fikrini ileri sürmektedir.99 Ahmed Emîn hicri üçüncü asırda hadis tedvin faaliyetinin yaygın bir hâle geldi- ğini belirtir. Bu dönemde yapılan en önemli işin hadislerin sahihinin zayıfından ay- rılması ve raviler hakkında lehte veya aleyhte hükümler verilmesi olduğuna işaret eder. Ona göre üçüncü asrın bir diğer önemi, daha sonra Kütüb-i sitte ismiyle anılacak meşhur hadis kaynaklarının bu dönemde yazılmalarıdır. Gelecek asırlarda yazılan şerh, cemʿ, ihtisar türü kitapların önemli bir kısmının bu eserlere dayanmaları da onların hadis tarihine ve literatürüne etkisini göstermektedir.100 Hadislerin tedvin sürecini değerlendiren Emîn temel bazı hadis kaynaklarının içeriği ve özelliklerinden bahsetmeyi de ihmal etmemiştir. O, tüm hadis eserleri içe- risinde Buhârî ve Müslim’in Ṣaḥîḥ’lerinin hadis alimleri tarafından ilk sıraya koyul- duğunu açıkça söyler. Bu önemli iki eserle birlikte Ahmed b. Hanbel’in Müsned’ini de zikrederek kitaplar hakkında ayrıntılı bilgiler vermiştir.101 Ahmed Emîn, Buhârî’nin kendisinden önceki hadis alimlerinden farklı yönlerine 97 Detaylı bilgi için bk. Emîn, Ḍuḥa’l-İslâm, 2/107-108. 98 Goldziher, Muslim Studies, 215-216; Sezgin, Buhârî’nin Kaynakları, 81. 99 Emîn, Ḍuḥa’l-İslâm, 2/107-109. 100 Emîn, Ḍuḥa’l-İslâm, 2/109. 101 Emîn, Ḍuḥa’l-İslâm, 2/109-110. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) 282 ▪ Betül Öz dikkat çekmiştir. Bu doğrultuda rihlelere önem vererek tek bir rivayet için bile uzun yolculuklar yaptığından, hadislerin sadece sahihlerini toplayan ilk muhaddis oldu- ğundan, sahih rivayet hususundaki şartlarından ve el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’inden detaylı bir şekilde bahseder. Emîn Buhârî’nin Ṣaḥîḥ’inin hadisler konusunda en sahih kitap ola- rak kabul edilmesinin, onun eleştirilemeyeceği manasına gelmediğini ifade eder. Kendisi de eserin tertibi ve başlıklarının rivayetlerle ilişkisi, taktîʿ usûlü ve bazı riva- yetleri ile ilgili birtakım tenkitlerde bulunur. Bununla birlikte sika olmayan ravileri olduğunu da iddia eder.102 Buhârî’nin kendi koyduğu şartları eserinde tam manasıyla yerine getiremediğini düşünen Emîn’in bu ifadesi klasik kaynaklarda konuyla ilgili bilgileri göremediğini akla getirmektedir. Nitekim İbn Hacer Fetḥu’l-bârî’de detaylı bir şekilde Buhârî’nin hangi sebep ve şartlarla böyle rivayetlere yer verdiğini açıkla- mıştır.103 Emîn Buhârî’nin sahih hadisleri belirleme ve bir araya getirme hususundaki ça- baları sebebiyle onu hem takdir etmiş hem de şahsı ve eseri hakkında bazı tenkitlerde bulunmuştur. Hadis ve hadisçilerle ilgili düşünceleri bir bütün olarak değerlendiril- diğinde, onun Buhârî’nin Ṣaḥîḥ’inin kabul edildiği gibi çok sağlam bir eser olmadığını ispat etmeye çalıştığı düşünülebilir. Nitekim metin tenkidi ile ilgili kısımda Buhârî’nin pek çok rivayetine eleştirilerde bulunmuştur.104 Müslim’in Ṣaḥîḥ’i hakkında bilgi veren Emîn, cumhur tarafından derece bakımın- dan Ṣaḥîḥ-i Buḫârî’nin Ṣaḥîḥ-i Müslim’e tercih edilmesinin sebeplerinden ve Mağribli- ler gibi bazı alimlerin ise ikinci eseri öne geçirdiklerinden bahsetmeyi de ihmal et- memiştir.105 Emîn’in detaylı bir şekilde yer verdiği son eser Ahmed b. Hanbel’in Müs- ned’idir.106 Ṣaḥîḥayn’dan sonra bu eseri zikretmesi yüksek ihtimalle kendi asrında önemli görülmesinden kaynaklanmaktadır. Ahmed Emîn, hicri dördüncü asra gelindiğinde Ṣaḥîḥayn ve Ahmed b. Hanbel’in Müsned’i başta olmak üzere hadisleri bir araya getiren eserler sayesinde rivayet sayı- sının 60 bine ulaştığını ifade eder. Ona göre hadis sayısının giderek artmasının iki sebebi vardır. Bunlardan birincisi; hadis uydurma faaliyetlerinin çoğalması ve itikadi mezhep imamlarının görüşlerinin hadis olarak nakledilmeye başlanması; diğeri de hadis alimlerinin rivayetlerin toplanması hususundaki gayretleridir.107 Emîn tüm zorluklara rağmen hadis tedvin ve tenkidinde büyük gayret gösteren muhaddislerin hicri dördüncü asırdaki çabasından övgü ile bahseder. Ancak genel olarak akla değil de nakle dayanmada aşırıya gittiklerini de söylemeden geçmez. Ona göre aklı önceleyen Muʿtezile’nin ortadan kaybolmasıyla muhaddisler bu yaklaşım- ları neticesinde toplumda ilmin sadece nakilden ibaret olduğu fikrini hakim görüş 102 Detaylı bilgi için bk. Emîn, Ḍuḥa’l-İslâm, 2/114-115. 103 İbn Hacer, Fetḥu’l-bârî, 1/7; Muallimî, el-Envârü’l-kâşife, 259-260. 104 bk. Emîn, Fecru’l-İslâm, 118. 105 Emîn, Ḍuḥa’l-İslâm, 2/119-121. 106 Detaylı bilgi için bk. Emîn, Ḍuḥa’l-İslâm, 2/121-123. 107 Ahmed Emîn, Ẓuhru’l-İslâm (Kahire: Şeriketi Nevâbihi’l-Fikr, 1430/2009), 2/45. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) Mısırlı Mütefekkir Ahmed Emîn’in (öl. 1954) Hadis Anlayışı … ▪ 283 kılmaya çalışmışlardır. Bu tavır ilim dünyasında yeniliklerin önünü kapatmıştır. Hem halk hem de yöneticiler üzerinde büyük etkileri olan muhaddislerin kendi yöntem- leri dışına çıkanları isyan etme ile suçlayarak zındık ilan etmeleri de bu olumsuz gi- dişe katkıda bulunmuştur.108 4. Hadis Tenkidi Ahmed Emîn, hadis uydurma faaliyetlerinin artmasıyla muhaddisler tarafından rivayetlerin sahihini sakīminden ayırmak üzere çeşitli yollara başvurularak tenkit çalışmalarının başlatıldığını ifade eder.109 Ancak onun sistematik anlamda hadis ten- kidi için özellikle üçüncü asra işaret ettiği görülmektedir. Emîn’e göre alimler hadis tenkidini genel itibariyle ikiye ayırmışlardır. Bunlardan ilki rical ve senedlerin sıh- hatiyle ilgilenen sened tenkidi, diğeri de hadisin mana ve muhtevasının sahih olup olmadığı ile alakadar olan metin tenkididir.110 4.1. Sened Tenkidi Ahmed Emîn muhaddislerin sened tenkidi uygulamalarını farklı yönlerden eleş- tirmiş ve bazı tespitlerde bulunmuştur. Ona göre tarih boyunca hadis alimleri rivayet tenkidinin dâhilî kısmından ziyade haricî olanıyla yani sened ve ravilerle ilgilenmiş, bunun neticesinde de hadisleri sahih, hasen, zayıf veya mevzû gibi kısımlara ayır- mışlardır.111 Emîn’in muhaddislerin sened tenkidine metne oranla daha çok önem verdiği yö- nündeki iddiası, haber ve güvenilirlik arasındaki bağlantıyı göz ardı ettiğine işaret eder. Nitekim Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerim’de “Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun iç yüzünü araştırın.”112 buyurarak haber ile bunu getiren kimsenin güve- nilirliği arasında doğrudan bir ilişki kurmuştur. Hadisler ise genel olarak üzerine dinî bilginin bina edildiği haberlerdir. Böyle olunca hadisler hakkındaki bu araştırmalar oldukça önem arz edecektir. Bu sebeple muhaddislerin hadis tenkidine isnad ve ravi araştırmasıyla başlaması yadırganmamalıdır. Ahmed Emîn’in sened tenkidi hakkın- daki bu düşünceleri onun hadis ilminin asıl gayesinin sahih metne ulaşma olduğunu göz ardı ettiğine bir işarettir. Nitekim muhaddisler bu amaçla pek çok kural belirle- miştir. Hatta bazı alimlere göre muhaddislerin sahih metni tespit için belirledikleri 108 Emîn, Ẓuhru’l-İslâm, 46-47. 109 Emîn, Fecru’l-İslâm, 215. 110 Emîn, Ḍuḥa’l-İslâm, 2/130. 111 Emîn, Ḍuḥa’l-İslâm, 2/130. Emîn’in bu görüşünde oryantalistlerden etkilendiği açıkça görülmektedir. Detaylı bilgi için bk. Goldziher, Muslim Studies, 2/134,140-141; Harald Motzki, “Hadis: Kaynağı ve Geli- şimi”, çev. Dilek Tekin, Hadis Tetkikleri Dergisi 10/2 (2002), 106; Leone Caetani, İslam Tarihi, çev. Hüseyin Mahir (İstanbul: Tanin Matbaası, 1924) 1/88. 112 Hucurât: 49/6. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) 284 ▪ Betül Öz kurallar sahih sened hakkında belirlenenlerden daha fazladır.113 Ravi tenkidine yönelik ilk değerlendirmelerin ashab döneminde başladığını be- lirten Emîn bu değerlendirmelere bir örnek göstermemiştir. Bunun yerine muhad- dislerin sened ve ravi tenkidine yoğun bir şekilde ilgi gösterdiklerini teyit etmek üzere Müslim’in İbn Sîrîn’den (öl. 110/729) naklettiği şu söze yer vermiştir: “Önceden isnad sorulmazdı. Fitne114 ortaya çıktığı zaman hadislerin isnadı araştırılmaya baş- ladı. Ravi ehl-i sünnetten ise hadisi alınıyor, bidat sahibi ise terk ediliyordu.”115 Zik- redilen bu rivayet isnadın araştırılmasında gösterilen özene dikkat çekmekte olsa dahi bunun metin tenkidine önem verilmediği veya dahilî tenkidin daha geri planda bırakıldığına delil olarak getirilmesi doğru değildir. Metnin sened değerlendirilme- sinden sonra ele alınması önemsenmediği manasına gelmemektedir. Nitekim isnadı sağlam olan bir hadiste ikinci olarak değerlendirilen kısım metnidir. Emîn, hicri üçüncü asırda muhaddislerin hadisleri inceleme noktasında üstün bir gayret gösterdiklerine dikkat çeker. Ona göre ravi tenkidinde meşhur olan iki isim Yahyâ b. Saîd el-Kattân (öl. 198/813) ve Abdurrahman b. Mehdî’dir (öl. 198/813). Ay- rıca bu asırda sika, zayıf ve müdellis ravilerin müellifler tarafından müstakil eser- lerde bir araya getirildiği bilgisine de yer verir.116 Hadis tenkidinde verilecek örneklerin çoğunluğunu sened tenkitlerinin oluştur- duğunu belirten Emîn, muhaddislerin her ne kadar bu alanda yoğunlaştıklarına dair bir kanaat oluşmuş olsa da kendilerini tam manasıyla bu alana verdiklerini de düşün- memektedir. Zira ona göre eğer böyle olsaydı hadislerin durumunu ve mevzû olup olmadıklarını daha net ortaya koyabilirlerdi. Hâlbuki milletleri, kabileleri, şahısları ve mekanları öven çok sayıda rivayet uydurulmuş ve bunlar zamanla hadis kitapla- rına girmiştir.117 Emîn’in bu düşüncesi de müsteşriklerden etkilendiğini göstermek- tedir. Zira Batılı araştırmacılar da hadis tenkidinin isnad ve isnadda yer alan ravilerin 113 Acâc el-Hatîb, es-Sünne ḳable’t-tedvîn, 255-256. 114 İbn Sîrîn’in “fitne” ile neyi kastettiği açık değildir. Zira bu kavram, İslâm’ın henüz erken sayılabilecek dönemlerinden itibaren ortaya çıkmaya başlayan ve toplumsal huzuru bozan dinî ve özellikle de siyasi içerikli bütün hadiseler için kullanılmıştır. Bunların hemen tamamının İbn Sîrîn’in yaşadığı dönemle ilgisi kurulabilecek durumdadır. Genel kanaate göre bu kavram ilk kez, Hz. Osman’ın 35/656’daki şe- hadetine yol açan karışıklıklara izafe edilmiştir (bk. Buhârî, “Meġāzî”, 12). Bundan başka Hz. Ali ile Muâviye arasındaki çekişmeler (bk. Buhârî, “Fiten”, 10) bunlardan biridir. Fitne kavramı hakkında geniş bilgi için bk. Mustafa Çağrıcı, “Fitne”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Ya- yınları, 1996) 13/156-159. 115 Müslim, Muḳaddime, 5. Ayrıca bk. Arif Ulu, “‘Önceleri İsnaddan Sormazlardı...’ Rivayetinin Senedi Üzerine Bir İnceleme”, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 36 (2011), 19-46; Arif Ulu, “Hadis Rivâyetinde İsnadın Başlaması ya da Fitnenin Tarihi”, Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi 12 (2012), 119-166. 116 Emîn, Ḍuḥa’l-İslâm, 2/129-130. 117 Emîn, Ḍuḥa’l-İslâm, 2/132. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) Mısırlı Mütefekkir Ahmed Emîn’in (öl. 1954) Hadis Anlayışı … ▪ 285 incelenmesinden ibaret olduğunu, metin tenkidinin yapılmadığını söylemişlerdir.118 Görüldüğü üzere Ahmed Emîn sened tenkidi için koyulmuş olan kuralların yeter- sizliğinden değil, bu konuya muhaddislerin gerektiği gibi yönelmediklerinden şika- yet etmektedir. Ona göre ravi ve isnad tenkidindeki problemin temelinde mezhep mensubiyeti yer almaktadır. Sözgelimi Sünnî ulema, Şîa’nın büyük bir kısmını cerh ederken, Şiîler de Ehl-i sünnet alimlerine karşı aynı tavrı takınmışlardır. İşte bir gru- bun cerh ettiği ravinin bir diğer grup mensupları tarafından taʿdîl edilmesinin ne- deni mezhep farklılıklarıdır.119 Bu noktada öncelikle belirtmek gerekir ki Emîn cerh ve taʿdîl hususunda verdiği bilgilerin neredeyse tamamını Müsellemü’s̱-sü̱bût’tan120 almıştır. Eseri şerh eden ve Emîn’in çok sık başvurduğu Leknevî dahi Müsellemü’s̱-sü̱bût’un müellifi Bihârî’yi (öl. 1119/1707) eleştirerek bu konuda genelleme yapılamayacağını ifade etmiştir. Neti- cede Emîn’in konuyu Leknevî gibi değerlendirmemiş olması bazı ilim adamlarını onun hadis ilmi ve ravi münekkitleri hakkında şüphe uyandırma amacı güttüğü fik- rine götürmüştür.121 Fakat bu tenkitler oldukça serttir. Her ne kadar cerh- taʿdîl ko- nusunda Emîn’den beklenen, asıl kaynaklara başvurması olsa da ikincil-üçüncül kay- naklar kullanması onun hadis ilmi ve münekkitler hakkında şüphe uyandırma amacı taşıdığını iddia etmek için yeterli bir delil değildir. Bu husus yalnızca kaynak kulla- nımında hata yaptığını gösterebilir. Zira onun eserleri incelendiğinde hadisler başta olmak üzere diğer verilerle ilgili de kaynak göstermede eksikliği fark edilir. Emîn’in sened tenkidinde temel problemlerden biri olarak gördüğü mezhep men- subiyeti meselesine daha geniş açıdan bakmak gerekir. Nitekim ravilerin cerh edil- melerinin sebebi sadece bu mezheplere mensup olmaları değil, bu aidiyet hissinin tetiklediği İslâm prensiplerine aykırı ve bidat sayılan itikadi görüşleridir. Dolayısıyla bu kişiler mezhepleri sebebiyle değil, adil ve güvenilir olmadıkları için cerh edilmiş- lerdir.122 4.2. Metin Tenkidi Ahmed Emîn’e göre hadisler incelenirken, muhaddislerin genelde yaptıklarının hilafına, sened tenkidi ile yetinilmeyip muhtevaları açısından da değerlendirme ya- pılmalıdır. Zira başta fıkıh eserleri olmak üzere farklı kitaplarda Resûlullah’a nispet edilen fakat onun ifade tarzı ve davranışlarıyla uyuşmayan ya da tarihî olaylara ay- kırı pek çok rivayet vardır.123 118 Motzki, “Hadis: Kaynağı ve Gelişimi”, 106. 119 Emîn, Fecru’l-İslâm, 217. 120 Hintli alim Bihârî’nin (öl. 1119/1707) fıkıh usûlüne dair eseridir. Detaylı bilgi için bk. Ferhat Koca, “Müsellemü’s-Sübût”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2006), 32/83-4. 121 Sibâî, es-Sünne ve mekânetühâ, 269. 122 Benzer mülahazalar için bk. Sibâî, es-Sünne ve mekânetühâ, 267. 123 Emîn, Fecru’l-İslâm, 217. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) 286 ▪ Betül Öz Emîn’in bu iddiası yersizdir. Zira muhaddisler rivayet metinlerinin fasih Arapça’ya uygun olmasından tarihî verilerle örtüşmesine, Kur’ân ve sünnet ile uyu- mundan akli ilkelerle çelişmemesine kadar pek çok noktada değerlendirmelerde bu- lunmuşlardır.124 Bunun yanı sıra sahih hadisin tarifinde yer alan şâz ve illet tabirle- rinin senedi ilgilendirdiği kadar metinle de alakalı olduğu hatırlanmalıdır. Ahmed Emîn’in bu konudaki düşünceleri; hadis ıstılahları ve usûlü kitaplarında kolayca bu- labileceği bilgileri temel kaynak kullanımı probleminden dolayı göremediğini ve bazı ön yargılarla hareket ettiğini düşündürmektedir. Emîn’e göre metin tenkidinin ravi ve sened tenkidine oranı onda bir civarların- dadır. Bununla birlikte o, metin ve muhteva tenkidine dair örneklerin sahabe dev- rinde başladığını da kabul eder. Ancak bu konuda verdiği örnekleri daha ziyade Ebû Hüreyre rivayetlerinden seçmesi dikkat çekicidir.125 Yaptığı tüm değerlendirmelerinden Emîn’in hadislerin öncelikle Kur’ân olmak üzere akıl, müşahade, tarih ve tecrübe gibi verilere arz edilmesi gerektiğine inandığı açıkça görülmektedir. Onun bu yaklaşımı teoride doğru gözükmektedir. Fakat bir yandan Resûlullah’ı sıradan bir insan, ondan nakledilen rivayetleri ise sıradan biri- nin sözleri gibi değerlendirdiğine işaret eder. Hâlbuki hadisler Hz. Peygamber’in va- hiy alan bir insan olduğu gerçeği akıldan çıkartılmadan değerlendirilmelidir. Emîn’in verdiği şu örnekle hadislerin sıhhatini belirlemede Kur’ân’a arza önemli bir yer verdiği daha net görülebilir. Fâtıma bnt. Kays’ın (öl. 54/674), eşi tarafından bâin talakla boşandığında “Allah Resûlü benim için mesken ve nafakaya hükmet- medi. Aksine iddetimi İbn Ümmi Mektûm’un (öl. ?) evinde beklememi, zira onun âmâ olduğunu söyledi.”126 yönünde naklettiği hadisine Hz. Aişe ve Hz. Ömer tarafından itiraz edilmesini Ahmed Emîn bu hususta delil olarak göstermiştir. Nitekim Hz. Aişe Fâtıma’ya “Allah’tan korkmaz mısın?” diye sitem ederken Hz. Ömer “Doğru mu yalan mı söylediğini bilmediğimiz bir kadın yüzünden Allah’ın Kitâb’ını ve Resûlullah’ın sünnetini terk edemeyiz; ezberledi mi unuttu mu belli değil!” şeklinde tepki göster- miştir.127 Bu örnekte öncelikle Ahmed Emîn’in kaynak kullanım hatasından bahsetmek ge- rekir. Nitekim o, Fâtıma bnt. Kays rivayetinin kaynağı olarak Nevevî’nin Ṣaḥîḥ-i Müs- lim şerhine128 ve Bihârî’nin Müsellemü’s-̱sü̱bût isimli fıkıh usûlü kitabına atıfta bulun- muştur. Bu kitaplar temel hadis eseri olmadığından kaynak olarak gösterilmesi bir usûl hatasıdır. Ayrıca benzer rivayetler Buhârî ve Müslim başta olmak üzere meşhur 124 Nitekim Sibâî, bu konuda on beş madde saymakta ve bunların, Ahmed Emîn’in “yetersiz” olduğunu iddia ettiği araştırma yönlerine has kılındığını söylemektedir. Sibâî, es-Sünne ve mekânetühâ, 271-272; Benzer görüşler için bk. Ebû Şehbe, Difâʿ ʿani’s-sünne, 30-31. 125 Örnekler için bk. Emîn, Fecru’l-İslâm, 216. 126 Ebû Zekeriyyâ Muhyiddîn Yahyâ b. Şeref en-Nevevî, el-Minhâc fî şerḥi Ṣaḥîḥi Müslim b. el-Ḥaccâc (Mısır: Matbaatü’l-Mısriyye bi’l-Ezher, 1347/1929), 10/94-97. 127 Emîn, Fecru’l-İslâm, 216-17. 128 Nevevî, el-Minhâc, 10/94-97. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) Mısırlı Mütefekkir Ahmed Emîn’in (öl. 1954) Hadis Anlayışı … ▪ 287 hadis eserlerinde yer almaktadır. Buna rağmen söz konusu eserlerdeki rivayetlerin hiçbirinde “Doğru mu yalan mı söylediğini bilmediğimiz bir kadın.” ibaresi yer al- maz.129 Bilakis hadis eserlerindeki vurgu “Ezberledi mi yoksa unuttu mu bileme- yiz.”130 veya “Belki de unutmuştur.”131 şeklindedir. Yukarıdaki örnekteki ikinci önemli husus, Ahmed Emîn’in hadisin Kur’ân ile çe- liştiğini düşünmesidir. Nitekim Fâtıma bnt. Kays’ın kendisi için özel olarak söylenen bir hususu tüm kadınlara yönelik genel bir hüküm zannettiğine delalet eden bu riva- yetin Hz. Ömer tarafından toplumda yayılması endişesine binaen reddedildiğini Kûfeli bazı alimler de ifade etmişlerdir.132 Nitekim onlar Talâk suresinin “Eşlerinizi boşadığı- nız zaman onları evlerinden çıkarmayınız; kendileri de çıkmasınlar.”133 şeklindeki ayetine dikkat çekmişlerdir. Ancak onların bu vurgusu rivayeti tamamen reddetme şeklinde anlaşılmıştır. Hz. Aişe’nin tepkisi de aynı minvaldedir; yani fetvanın genel hüküm olarak anlaşılıp yayılması endişesinden kaynaklanmaktadır.134 Emîn hadisin tarihî verilere arz edilmesi gerektiğini savunurken verdiği örnekle de benzer bir hataya düşmüştür. Nitekim ona göre hadis ilminin tüm inceliklerini bilen ve titiz olan Buhârî bile tarihî verilere arz edildiğinde doğru olmadığı tespit edilecek rivayetleri Ṣaḥîḥ’ine almıştır.135 O, şu rivayeti iddiasına delil olarak göster- miştir: “Yüz yıl sonra yeryüzünde nefes alan hiç kimse kalmayacaktır.” ( ال يبقى على األرض منفوسة نفس سنة مائة Öncelikle belirtmek gerekir ki bu lafız Ṣaḥîḥ-i Müslim’de değil .(بعد Tahâvî’nin Şerḥu Müşkili’l-âsâr’ında bab başlığı olarak yer almaktadır.136 Rivayetin Buhârî’deki lafzı ise şöyledir: “...َّن رَْأَس ِمائٍَة اَل يَ ْب َقى ِمَّْن ُهَو اْليَ ْوَم َعَلى َظْهِر اأْلَْرِض َأَح د ”...أَرَأَيْ َتُكْم لَْي َلَتُكْم َهِذِه! فَِإ (Şu geceniz var ya! Yüz yılın başında bugün olanlardan hiç kimse hayatta kalmaya- caktır.).137 Yine kaynak gösterme yanılgısına düşen Emîn bu tavrından dolayı rivaye- tin tam hâlini görmemiş, buna dayalı olarak da rivayet hakkında yanlış bir yorumla- maya gidip kendisi tenkit edilir duruma düşmüştür. Hâlbuki rivayetin diğer tarikle- rindeki lafızlar birbirini açıklar niteliktedir.138 Emîn diğer tariklere bakmış olsa Resûlullah’ın bu sözüyle orada bulunanları kastettiğini anlayabilirdi. Nitekim bu hadis varit olduktan bir asır sonra o dönemden hiç kimse kalmamış ve Ebü’t-Tufeyl 129 Hadisin farklı lafzının şerhte geçtiğini görmekteyiz. Detaylı bilgi için bk. Ebü’l-Velîd Süleyman b. Halef el-Bâcî, el-Münteḳā bi Şerḥi Muvaṭṭaʾ, thk. Muhammed Abdülkādir Ahmed Atâ (Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l- İlmiyye, 1420/1999), 5/386. 130 Buhârî, “Ṭalâḳ”, 39, Müslim, “Ṭalâḳ”, 44. 131 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 6/415. 132 Kûfe’nin meşhur fıkıh ve hadis alimi el-Esved b. Yezîd’in (öl. 75/694), Âmir eş-Şaʿbî (öl104/722) ile bu konuyu tartışması hususunda bk. Müslim, “Ṭalâḳ”, 6. 133 Talâk 65/1. 134 Sibâî, es-Sünne ve mekânetühâ, 265-266. 135 Emîn, Fecru’l-İslâm, 218. 136 Ebû Caʿfer Ahmed b. Muhammed el-Ezdî et-Tahâvî, Şerḥu Müşkili’l-âsâr, thk. Şuayb el-Arnaût (Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 1415/1994), 1/347. 137 Buhârî, “ʿİlim”, 41. 138 Aynı hadisin diğer rivayetleri için bk. Buhârî, “Mevâḳītü’ṣ-ṣalât”, 40. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) 288 ▪ Betül Öz 110/728 yılında vefat eden son sahabi olarak kayıtlara geçmiştir.139 Bazı alimler ise bu hadisi Resûlullah’ın mucizelerinden biri olarak değerlendirmiş; ömürlerinin geç- miştekiler kadar uzun olmayacağına dair ashaba yapılan bir uyarı olarak algılamışlardır.140 Ahmed Emîn yine Buhârî’de yer alan acve hurması ile ilgili bir rivayeti misal verip bu defa tecrübe ile çeliştiği gerekçesiyle hadise itiraz eder.141 Rivayet şöyledir: “Her kim sabahları acve hurmasından yedi tane yerse, akşama kadar zehir ve sihir kendisine zarar vermez.” (142.(من اصطبح كل يوم سبع مترات عجوة مل يضره سم وال سحر ذلك اليوم إىل الليل Bu hadis Buhârî dışında Müslim, Ebû Dâvûd ve Ahmed b. Hanbel gibi muhaddisler tara- fından da nakledilmiştir.143 Bazı alimler rivayetin farklı tariklerine bakıldığında söz konusu faydanın Medine’de yetişen hurmalara hasredildiğinin görülebileceğini ifade etmiştir.144 Nitekim Hz. Aişe de “Bu acvetü’l-âliye şifadır.” şeklindeki rivayeti ile bu yaklaşımı desteklemektedir .145 Buna göre Allah’ın hurmanın bir cinsine şifa kaynağı olma niteliği vermesi yadırganacak bir durum değildir. Kaldı ki bu rivayet özelinde tıbbi verilerin de hadisi desteklediği görülmektedir.146 Ayrıca hadis tenkidinde ret aracı olarak tecrübe gibi belli tanım ve çerçevesi olmayan bir verinin kullanılması da tartışmaya açıktır. Tıbbın ve tecrübenin her geçen gün geliştiğini ve elde edilen ve- rilerin zamanla değişebileceğini hatırda tutarak hareket etmek gerekir. Emîn’in tüm bunları göz ardı ederek rivayetin tecrübe ile çeliştiğini öne sürmesinin hatalı bir yak- laşım olduğu söylenebilir. Ahmed Emîn hadis metinlerinin varit olduğu ortamın şartlarına uyup uymadığı hususunun araştırılması gerektiğini ileri sürmektedir. Ancak ona göre muhaddisler böyle bir incelemede bulunmadıkları ve siyasi sebepleri gözardı ettikleri için riva- yetlerin uydurmalarla bağlantısını tespit edememişlerdir.147 Görüşünü desteklemek üzere İbn Haldûn’un (öl. 808/1406) Ebû Hanîfe ile ilgili “O, insan tabiatıyla çelişen 139 Ebü’l-Fadl Şihâbüddîn Ahmed b. Ali İbn Hacer el-Askalânî, Tehẕîbü’t-Tehẕîb (Beyrut: Müessesetü’r- Risâle, 1416/1995), 3/131. 140 Bu konuda geniş bilgi için bk. Acâc el-Hatîb, es-Sünne ḳable’t-tedvîn, 257; Ebû Şehbe, Difâʿ ʿani’s-sünne, 187. 141 Emîn, Fecru’l-İslâm, 218. 142 Buhârî, “Ṭıbb”, 56. Hadisle ilgili detaylı bilgi için bk. İbn Hacer, Fetḥu’l-bârî, 10/239; Bedruddîn Ebû Muhammed Mahmûd b. Ahmed el-Aynî, ʿUmdetü’l-ḳārî fî şerḥi Ṣaḥîḥi’l-Buḫârî, thk. Abdullah Mahmud Muhammed Ömer (Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1421/2001), 21/432. Emîn bazı rivayetlerde ikincil başvuru kaynaklarını gösterirken bunun gibi bazı hadislerde ise sadece mesela Buhârî’de geçtiğini söylemekle yetinmiştir. 143 Müslim, “el-Eşribe”, 154; Ebû Davûd, “Ṭıbb”, 12; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 1/168. 144 Ebû Şehbe, Difâʿ ʿani’s -sünne, 183. 145 Müslim, “el-Eşribe”, 155. 146 Hurmanın faydaları ile ilgili bk. Zekeriya Aktürk - Mehmet Işık, “Besin Değeri ve Sağlık Açısından Hurma”, Konuralp Tıp Dergisi 3 (2013), 62-68. 147 Emîn, Ḍuḥa’l-İslâm, 2/131. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) Mısırlı Mütefekkir Ahmed Emîn’in (öl. 1954) Hadis Anlayışı … ▪ 289 rivayetleri zayıf kabul ederdi.”148 sözüne yer vermiştir. Ona göre Ebû Hanîfe bir met- nin hadis olarak nakledilmesini yeterli görmeyip toplumsal yapıya ve insan tabiatına uygun olup olmadığının da araştırılmasına dikkat çekmiştir.149 Emîn bu yaklaşımını İbn Ömer’in Hz. Peygamber’den naklettiği şu rivayetle teyit etmek ister: “Kim av veya çoban köpeği dışında bir köpek satın alırsa, onun ecrinden her gün iki kıratlık eksilme olur.” ( 150.(من اقتىن كلبا إال كلبا صيد أو ماشية إنتقص من أجره يف كل يوم قرياطان Rivayetin devamında o anda mecliste bulunanların Ebû Hüreyre’nin bu hadisi bahçe köpeği ekiyle nakletti- ğini söyledikleri, İbn Ömer’in ise “Çünkü Ebû Hüreyre ziraatçıdır.” şeklinde cevap verdiğini belirtmiştir.151 Ahmed Emîn İbn Ömer’in bu ifadesini sosyal ortamın kişinin hadis bilgisine etkisi konusunda ince bir tenkit olarak yorumlamıştır.152 Daha önce örnek gösterdiği rivayetlerde olduğu gibi Emîn bu hadiste de kaynak kullanım hatası yapmıştır. Zira rivayet Ṣaḥîḥayn ve Muvaṭṭaʾ gibi hadis ilminin klasik ve temel kaynaklarında geçmesine rağmen153 o, Nevevî’nin Müslim şerhi Minhâc’ı kay- nak göstermeyi tercih etmiştir. Bunun yanı sıra Ebû Hüreyre ziraat köpeği lafzında teferrüd etmemiş, sahabilerden Süfyân b. Ebû Züheyr (öl. ?) tarafından da rivayet bu ek ile nakledilmiştir.154 Ayrıca İbn Ömer’in Ebû Hüreyre için söylediği “Çünkü Ebû Hüreyre ziraatçıdır.” ifadesinin Emîn’in anladığı gibi Ebû Hüreyre’ye ve rivayetine karşı bir tenkit olarak anlaşılmasının önüne geçmek için Nevevî uyarıda bulunmuş- tur. Nitekim Nevevî’ye göre İbn Ömer bu sözü Ebû Hüreyre hakkında şüpheye düşür- mek için değil, onun tarla sahibi olmasından dolayı bu hadisi daha iyi ezberleyip nak- lettiğine işaret etmek üzere söylemiştir.155 Ahmed Emîn’in bu rivayeti Nevevî’den ak- tarıp da hadis hakkındaki yorumunu görmemesi veya göz ardı etmesi oldukça dikkat çekicidir. Onun bu tavrı bazı alimler tarafından Nevevî’nin sözlerini anlayamadığı ya da muhaddislerin konu ile ilgili eserlerini okumayarak Goldziher gibi müsteşriklerin değerlendirmelerini, Müslüman ilim adamlarının görüşlerine tercih edip daha de- ğerli saydığı yorumlarının yapılmasına sebep olmuştur.156 Bunun yanı sıra muhad- dislerin hadislerin varit olduğu içtimai şartları değerlendirmedikleri ve bu sebeple mevzû rivayetleri tespit etmede eksik kaldıkları iddiası da kendisi hakkında, muhad- dislerin bidat ve heva sahibi kimselerin rivayetlerini muteber saymama yönündeki prensiplerini ve uydurma haberlere dair eserlerini bilmediği tenkitlerine neden ol- muştur.157 148 İbn Haldun, Muḳaddime, 183. 149 Emîn, Ḍuḥa’l-İslâm, 2/131. 150 Buhârî, “Muzâraʿa”, 3; “eẕ-Ẕebâʾiḥ ve’ṣ-ṣayd”, 6; Müslim, “Musâḳāt ve’l-muzâraʿa”, 10. 151 Nevevî, el-Minhâc, 10/235. 152 Emîn, Ḍuḥa’l-İslâm, 2/130-132. 153 İmam Mâlik, “Câmiʿ”, 11; Buhârî, “Muzâraʿa”, 3; “eẕ-Ẕebâʾiḥ ve’ṣ-ṣayd”, 6; Müslim, “Musâḳāt ve’l- muzâraʿa”, 55. 154 Buhârî, “Bedʾü’l-ḫalḳ”, 16; Nesâî, “Ṣayd”, 12; İbn Mâce, “Ṣayd”, 2; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 5/219. 155 Nevevî, el-Minhâc, 10/236. 156 Sibâî, es-Sünne ve mekânetühâ, 288; Ebû Şehbe, Difa‘ ‘ani’s-sünne, 267. 157 Ebû Şehbe, Difa‘ ‘ani’s-sünne, 266-267. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) 290 ▪ Betül Öz Ahmed Emîn’in titiz ve derin bir çalışma olarak teklifte bulunduğu metin tenkidi metodu hadis alimleri tarafından ortaya konulan yaklaşımın benzerinden ibarettir. Yeni bir öneri gibi sunduğu metin tenkidi yaklaşımında muhaddislerin çalışmalarını göz ardı ederek bazı müsteşrikleri158 izlemesi Emîn’in kendisine seçtiği yol gösterici- ler hakkında bir ipucu vermekte ve konuyu tenkit edilebilir kılmaktadır. Sonuç Fransız ve İngiliz işgalinin etkilerinin devam ettiği bir zaman diliminde yaşamını sürdüren Emîn çocukluğunda İslâmi değerler doğrultusunda yetiştirilmesine rağ- men zamanla girdiği ortamlar ve sosyal çevresinin değişmesiyle Batı kültürüne faz- laca yaklaşmış görünmektedir. 19. yüzyıl nasıl Mısır için Batılılaşmak ya da gelenek- lerine sahip çıkmak arasında gelgitlerin yaşandığı bir dönemse, aynı şekilde ömrünü bu zaman diliminde geçiren Emîn için de hayatının her alanında iki farklı dünya ara- sında kalmışlık sezilmektedir. Nitekim o, kendini Avrupalılaşma fikrine karşı olan gruplar içinde bulsa da diğer yandan belki de fark etmeden Batı’ya hayranlık duyan- ların yanında yer almıştır. Bu hâli onun hem zihin dünyasını hem de İslâmi ilimlere bakışını etkilemiştir. Hayatının çeşitli alanlarında farklı iki dünya arasında kalmışlığın izlerine rastlan- dığı gibi hadis ilmiyle ilgili düşüncelerinde de bu ikilem kendini göstermiştir. Nite- kim o, hadisin tanımı ve değeri hakkında muhaddislerin tariflerine benzer ifadeler kullanmıştır. Fakat hadis tarihi ile ilgili bilgiler vermeye başladığında klasik bakış açısını bir kenara bırakarak “ikinci” kimliğini açığa çıkarmıştır. Zira onun sahabenin adaleti hususunu tartışmaya açarak onlardan bazılarının bu konuda tenkide tabi tu- tulabileceğini ileri sürmesi bunun en açık göstergesidir. Benzer iddialarını hadis ted- vini konusunda da sürdürmüştür. Ona göre hadislerin tedvini ile ilgili ilk çabalar an- cak hicri ikinci asırda başlayabilmiştir. Emîn’in “ikinci” yönü hadis tenkidi konusunda daha net açığa çıkmıştır. Sened ve metin tenkidine yönelik bazı itirazlarda bulunan Emîn’e göre muhaddisler sened ten- kidine metne oranla daha çok önem göstermiştir. Buna rağmen onlar sened tenki- dinde de tam bir başarı elde edememişlerdir. Emîn asıl tenkitlerini ise metin üze- rinde yoğunlaştırmıştır. O, muhaddislerin senedlerle ve ravi tenkidi ile meşgul olur- ken hadis metinlerini Kur’ân’a, akla, tarihî verilere ve tecrübeye arz etmeyi ihmal ettikleri görüşündedir. Emîn’e göre hadis alimlerinin bu tutumu uydurma rivayetle- rin en meşhur hadis kaynaklarına girmesine sebep olmuştur. Ancak Emîn’in metin tenkidinde bulunduğu Buhârî hadislerini bile asıl kaynaktan değil de şerh veya fıkıh usûlü kaynaklarına atıfla eserlerine alması ciddi bir kaynak kullanım hatası yaptığını göstermektedir. Hadisler konusundaki yaklaşımı bütüncül bakış açısıyla ele alındığında görülür ki 158 Goldziher, Muslim Studies, 140-141. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) Mısırlı Mütefekkir Ahmed Emîn’in (öl. 1954) Hadis Anlayışı … ▪ 291 Emîn hadisleri, temel kaynakları tetkik ederek tenkit etmemiş, büyük oranda müs- teşriklerin görüşlerini takip ederek ve tahlil etmeksizin kanaatini bildirmiştir. Hâl- buki hadis ilimleri hususundaki zengin literatürü incelemiş olsaydı görüşleri bu ka- dar taraflı olmayabilirdi. Bu şekilde bir ön okuma yapmaması sebebiyle onun bazı tenkitleri, muhaddislerin önceden cevap verdiği, Ehl-i sünnet dışında kalan çeşitli mezheplerin savundukları görüşlerden çok da farklı görülmemektedir. Bu tenkit ve değerlendirmelerin bir kısmı da bazı müsteşriklerinkiyle birebir aynıdır. Böyle yer- lerde kaynak gösterme alışkanlığında olmadığı için de, bu tenkitler ilk defa onun ta- rafından söyleniyormuş izlenimi uyandırmaktadır. Netice itibariyle Ahmed Emîn ha- dis ilmi hususunda her ne kadar temel kaynaklara rahat ulaşabilecek bir konumda olsa da, içinde bulunduğu sosyal ortam ve müsteşriklere duyduğu ilgi sebebiyle onun belki de fark etmeden etkisinde kaldığı Batılı araştırmacıların izinden giderek hadis- leri onların penceresinden değerlendirmeye aldığı söylenebilir. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) 292 ▪ Betül Öz Kaynakça Acâc el-Hatîb, Muhammed. es-Sünne ḳable’t-tedvîn. Kahire: Mektebetü Vehbe, 2. Ba- sım, 1408/1988. Ahmed b. Hanbel, Ebû Abdullah Ahmed b. Muhammed b. Hanbel eş-Şeybânî. el-Müs- ned. thk. Şuayb el-Arnaût - İbrâhim ez-Zeybek. 50 Cilt. Beyrut: Müessesetü’r- Risâle, 1419/1999. Akgün, Hüseyin. Goldziher ve Hadis. Ankara: Araştırma Yayınları, 2014. Aktürk, Zekeriya - Işık, Mehmet. “Besin Değeri ve Sağlık Açısından Hurma”. Konuralp Tıp Dergisi 3 (2013), 62-68. Akyüz, Hüseyin. “Ebu Reyye’nin Tevesssül Hadisi Konusundaki Görüşlerinin Tah- lili”. Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi 11/ 3 (2011), 35-72. Aşıkkutlu, Emin. “Hadis Vaz‘ının Hz. Peygamber Devrinde Başladığına Dair Rivâyet- ler ve Delil Değerleri”. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 29/2 (2005), 5- 26. Aynî, Bedruddîn Ebû Muhammed Mahmûd b. Ahmed. ʿUmdetü’l-ḳārî fî şerḥi Ṣaḥîḥi’l- Buḫârî. thk. Abdullah Mahmud Muhammed Ömer. 25 Cilt. Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l- İlmiyye, 1421/2001. Bâcî, Ebü’l-Velîd Süleyman b. Halef. el-Münteḳā bi şerḥi’l-Muvaṭṭaʾ. thk. Muhammed Abdülkādir Ahmed Atâ. 9 Cilt. Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1420/1999. Buhârî, Ebû Abdullah Muhamed b. İsmâil. el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ. Riyad: Dâru’s-Selâm, 1419/1999. Caetani, Leone. İslâm Tarihi, çev. Hüseyin Mahir. 10 Cilt. İstanbul: Tanin Matbaası, 1924. Cragg, Kenneth. “Then and Now in Egypt: The Reflections of Ahmad Amin 1886- 1954”. Middle East Journal, 9/1 (1955). 28-40. Çağrıcı, Mustafa. “Fitne”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 13/156-159. İstan- bul: TDV Yayınları, 1996. Çakan, İ. Lütfi. Hadis Usûlü. İstanbul: İFAV Yayınları, 32. Basım, 2013. Çam, Süleyman. “Ahmed Emîn b. İbrahim et-Tabbâh’ın Fecru’l-İslâm Eseri Bağla- mında Mezheplere İlişkin Görüşleri”. Mesned İlahiyat Araştırmaları Dergisi 11/1 (2020), 268-286. Demircan, Adnan. “Ahmed Emin (Hayatı, Eserleri ve Bazı Görüşleri)”. Doğu Araştırma- ları: Doğu Dil, Edebiyat, Tarih, Sanat ve Kültür Araştırmaları Dergisi = A Journal of Orien- tal Studies 1/1 (2008), 99-114. Ebû Dâvûd, Süleyman b. Eşʿas es-Sicistânî. es-Sünen. thk. Salih b. Abdülazîz Âlü’ş- Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) Mısırlı Mütefekkir Ahmed Emîn’in (öl. 1954) Hadis Anlayışı … ▪ 293 Şeyh. Riyad: Dârü’s-Selâm, 1420/1999. Ebû Şehbe, Muhammed. Difâʿ ʿani’s-sünne ve reddü şübehi’l-müsteşriḳīn ve’l-küttâbi’l- muʿâṣırîn. nşr. Ebû Huzeyfe Şerif Hicâzî. Kahire: Mektebetü’s-Sünne, 1409/1989. Emîn, Ahmed. Ḍuḥa’l-İslâm. 3 Cilt. Beyrut: Dârü’l-Kitâbi’l-Arabî, 10. Basım, 1373/1954. Emîn, Ahmed. Fecru’l-İslâm. Beyrut: Dârü’l-Kitâbi’l-Arabî, 10. Basım, 1389/1969. Emîn, Ahmed. Fecru’l-İslâm (İslâm’ın Doğuşu). çev. Ahmed Serdaroğlu. Ankara: Kılıç Ki- tabevi, 1396/1976. Emîn, Ahmed. Ḥayâtî. Kahire: Lecnetü’t-Teʾlîf ve’t-Terceme ve’n-Neşr, 1369/1950. Emîn, Ahmed. Ẓuhru’l-İslâm. Kahire: Şeriketi Nevâbihi’l-Fikr, 1430/2009. Erul, Bünyamin. “Sahabe Döneminde “Tekzib” Olgusu ve Tekzibin Mahiyeti: Rivayet- lerdeki Tekzîb İfadelerinin Anlamı Üzerine Bir İnceleme”. Ankara Üniversitesi İla- hiyat Fakültesi Dergisi 39 (1999), 455-489. Gazzâlî, Ebû Hâmid Muhammed b. Ahmed. el-Müstaṣfâ fî ʿilmi’l-uṣûl. thk. Muhammed Abdüsselâm Abdüşşâfî. Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1413/1993. Goldziher, Ignaz. Muslim Studies. çev. C. R. Barber - S. M. Stern. 2 Cilt. Chicago: Aldine - Atherton, 1971. Guillaume, Alfred. The Traditions of Islam. Salem - New Hampshire: Ayer Company Publishers INC, 1987. Gül, Mutlu - Kahraman, Hüseyin. “Hz. Ebû Bekir ve Hz. ‘Umer’in Hadis Tedvīnine Ba- kışları İle İlgili Rivayetlerin Tahlili”. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 56/1 (2015), 137-156. Güler, Zekeriya. “Ebû Reyye’nin ‘Advâ Ale’s-Sünne en-Nebeviyye Adlı Eseri Üzerine Bir Değerlendirme”, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi [Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi] 4 (1991), 187-201. Hamza, Muhammed Abdürrezzâk. Ẓulümâtü Ebî Reyye emâme Eḍvâʾi’s-sünneti’l-Muḥam- mediyye. Kahire: el-Matbaatu’s-Selefiyye, 1378/1918. Hatîb el-Bağdâdî, Ahmed b. Ali b. Sâbit. Taḳyîdü’l-ʿilm. thk. Yusuf el-Iş. Beyrut: Dâru İhyâʾi’s-Sünneti’n-Nebeviyye, 1974. İbn Abdülberr, Ebû Ömer Cemâlüddîn Yûsuf b. Abdullah en-Nemerî. Câmiʿu beyâni’l- ʿilm ve faḍlihî ve mâ yenbaġī fî rivâyetihî ve ḥamlihî. Beyrut: Müessesetü’r-Reyyân - Dâru İbn Hazm, 1424/2003. İbnü’l-Cevzî, Ebü’l-Ferec Cemâlüddîn Abdurrahman b. Ali. el-Mevḍûʿât. thk. Abdur- rahman Muhammed Osman. 3 Cilt. Medine: el-Mektebetü’s-Selefiyye, 1386/1966. İbn Hacer, Ebü’l-Fadl Şihâbüddîn Ahmed b. Ali el-Askalânî. Fetḥu’l-bârî bi Şerḥi Ṣaḥîḥi’l- Buḫârî. thk. Abdülazîz b. Abdullah b. Bâz. 13 Cilt. Beyrut: Dârü’l-Maʿrife, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) 294 ▪ Betül Öz 1379/1960. İbn Hacer, Ebü’l-Fadl Şihâbüddîn Ahmed b. Ali el-Askalânî. Tehẕîbu’t-Tehẕîb. 4 Cilt. Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 1416/1995. İbn Hacer, Ebü’l-Fadl Şihâbüddîn Ahmed b. Ali el-Askalânî. Lisânü’l-Mîzân, thk. Dâiretü’l-Maʿrifeti’n-Nizâmiyye. 7 Cilt. Beyrut: Müessesetü’l-Âʿlemî, 1406/1986. İbn Haldûn, Ebû Zeyd Veliyyüddîn Abdurrahman b. Muhammed el-Hadramî. Muḳad- dime. thk. Abdullah Muhammed ed-Derviş. 2 Cilt. Şam: Dârü’l-Belhî, 1425/2004. İbn Kuteybe, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim. Teʾvîlu muḫtelifi’l-ḥadîs.̱ thk. Mu- hammed Zührî en-Neccâr. Beyrut: Dâru’l-Cîl, 1393/1972. İbn Mâce, Ebû Abdullah Muhammed b. Yezîd el-Kazvînî. es-Sünen. thk. Muhamed Fuad Abdülbâkī. Dâru İhyâʾi’l-Kütübi’l-İlmiyye, ts. Itr, Nureddin. Menhecü’n-naḳd fî ʿulûmi’l-ḥadîs. Dımeşk: Dârü’l-Fikr, 1418/1997. Kahraman, Hüseyin. “Fıkhî Hadislerin Değerlendirilmesi ve Rivayet Değeri Bağla- mında “Mevhûbe Hadisi”nin Tahric ve Tenkidi”. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakül- tesi Dergisi 11/1 (2002), 167-182. Kandemir, Yaşar. Mevzû Hadisler. İstanbul: İFAV Yayınları, 8. Basım, 2014. Kanarya, Bayram. “Ebû Reyye’nin Bazı Temel Hadis Meseleleri ile İlgili İddialarına İbn Yahya’nın Verdiği Cevaplar”. Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi (DÜSBED) 8/16 (2016), 150-171. Karabela, Nevin. “Hayâtî Adlı Eserine Göre Ahmed Emin”. Süleyman Demirel Üniversi- tesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 11 (2003), 125-138. Karabela, Nevin. “Ahmed Emin’in Mektuplarındaki Önemli Temalar”. Şarkiyat Mec- muası 13/2 (2008), 57-71. Karataş, Mustafa. Rivayet Tekniği Açısından Hadislerin Artması ve Sayısı. İstanbul: İşaret Yayınları, 2006. Karataş, Mustafa. “Hadis Sayım Metodlarının Hadislerin Sayımına Etkisi”. İLAM Araş- tırma Dergisi 3/2 (1998), 51-72. Kaçar, H. İbrahim. “Mısırlı Fikir Adamı Ahmed Emin’e Göre 1928 İstanbul’u”. İstanbul Araştırmaları 2 (1997), 173-187. Kılıç, Hulusi. “Ahmed Emîn”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 2/62-64. İstan- bul: TDV Yayınları, 1989. Koca, Ferhat. “Müsellemü’s-Sübût”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 32/83-84. İstanbul: TDV Yayınları, 2006. Koçyiğit, Talat. Hadis Tarihi. Ankara: TDV Yayınları, 2012. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) Mısırlı Mütefekkir Ahmed Emîn’in (öl. 1954) Hadis Anlayışı … ▪ 295 Köktaş, Yavuz. “İbn Haldun’un Mukaddime Adlı Eserinde Hadis İlimleri ve Hadis-Sos- yoloji İlişkisi”. Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 7/1 (2003), 299-343. Kuzudişli, Bekir. Hadis Tarihi. İstanbul: Kayıhan Yayınları, 3. Basım, 2019. Mâlik b. Enes, Ebû Abdullah el-Asbahî. el-Muvaṭṭaʾ. thk. Abdülvehhâb Abdüllatîf. Ka- hire: el-Meclisü’l-Âʿlâ li’ş-Şüʾûni’l-İslâmiyye, 4. Basım, 1414/1994. Mâlik b. Enes, Ebû Abdullah el-Asbahî. el-Muvaṭṭaʾ. thk. Muhammed Fuad Abdülbâkī. Beyrut: Dâru İhyâʾi’t-Türâsi’l-Arabî, 1406/1985. Mazyad, A. Mahmud Husain. Ahmad Amin (Cairo 1886-1954) Advocate of Social and Lite- rary Reform in Egypt. Leiden: Brill, 1963. Motzki, Harald. “Hadis: Kaynağı ve Gelişimi”. çev. Dilek Tekin. Hadis Tetkikleri Dergisi 10/2 (2002), 103-140. Muallimî, Abdurrahman b. Yahyâ. el-Envârü’l-kâşife limâ fî Kitâbi Eḍvâʾ ʿale’s-sünneti’l- Muḥammediyye mine’z-zelel ve’t-taḍlîl ve’l-mücâzefe. Beyrut: el-Matbaʿatü’s-Sele- fiyye, 1378. Müslim b. el-Haccâc, Ebü’l-Hüseyn el-Kuşeyrî en-Neysâbûrî. el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ. Beyrut: Dâru Kurtuba, 2. Basım, 1430/2009. Nesâî, Ebû Abdurrahman Ahmed b. Şuayb. es-Sünen. thk. Ebû Tâhir Zübeyr Ali Zâʾî. Riyad: Dârü’s-Selâm, 1430/2009. Nevevî, Ebû Zekeriyyâ Muhyiddîn Yahyâ b. Şeref. el-Minhâc fî şerḥi Ṣaḥîḥi Müslim b. el- Ḥaccâc. 18 Cilt. Mısır: Matbaatü’l-Mısriyye bi’l-Ezher, 1347/1929. Özafşar, Mehmet Emin - Görmez, Mehmet. “Ebu Reyye ve Kitabı Üzerine”, İslâmî Araş- tırmalar Dergisi 5/1 (1991), 63-72. Schacht, Joseph. “Hadislerin Yeniden Değerlendirilmesi”. çev. İshak Emin Aktepe. Hadis Tetkikleri Dergisi 5/2 (2007), 142-144. Sezgin, M. Fuad. Buhârî’nin Kaynakları Hakkında Araştırmalar. Ankara: Otto Yayınları, 4. Basım, 2015. Sibâî, Mustafa. es-Sünne ve mekânetühâ fi’t-teşrîʿi’l-İslâmî. Beyrut: el-Mektebetü’l- İslâmî, 2. Basım, 1396/1976. Süyûtî, Celâlüddîn Abdurrahman b. Ebû Bekr. Tedrîbü’r-râvî fî şerḥi Taḳrîbi’n-Nevevî. thk. Ahmed Ömer Hâşim. Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-Arabî, 2006. Şahin, Hacer. Sebepleri ve Sonuçları Açısından Halîfe Mansû r’un Tedvin Emri. Bursa: Bursa Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019. Şakiroğlu, Mahmut H. “Nallino”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 32/349. İs- tanbul: TDV Yayınları, 2006. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) 296 ▪ Betül Öz Taberânî, Ebü’l-Kāsım Süleymân b. Ahmed. el-Muʿcemü’l-kebîr. thk. Hamdî Abdül- mecîd es-Selefî. 25 Cilt. Kahire: Mektebetü İbn Teymiyye, ts. Tahâvî, Ebû Caʿfer Ahmed b. Muhammed el-Ezdî. Şerḥu Müşkili’l-âs̱âr. thk. Şuayb el- Arnaût. 16 Cilt. Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 1415/1994. Tirmizî, Ebû Îsâ Muhammed b. Îsâ. el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ (es-Sünen). thk. Salih b. Abdülazîz Âlü’ş-Şeyh. Riyad: Dârü’s-Selâm, 1420/1999. Tüveycirî, Abdullah b. Hammûd b. Abdurrahman. er-Reddü’l-ḳavîm ʿale’l-mücrimi’l- esî̱m. Riyad: Metâbiʿu Bahri’l-Ulûm, 1403/1982. Ulu, Arif. “Hadis Rivâyetinde İsnadın Başlaması ya da Fitnenin Tarihi”. Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi 12/1 (2012), 119-166. Ulu, Arif. “‘Önceleri İsnaddan Sormazlardı...’ Rivayetinin Senedi Üzerine Bir İnce- leme”. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 36 (2011), 19-46. Yazıcı, Hüseyin. “Mısırlı Tarihçi ve Yazar Ahmed Emîn’in (1878-1954) İstanbul Anı- ları”. Nüsha: Şarkiyat Araştırmaları Dergisi 1/1 (2001), 16-29. Yıldırım, Enbiya. “Hadislerin Manayla Rivayeti”. Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakül- tesi Dergisi 1/1 (1996), 279-314. Yıldız, Halil İbrahim. Muhammed Tevfik Sıdkī’nin Hadis ve Sünnet Anlayışı. Çorum: Hitit Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2018. Yılmaz, Hacı. “Bir Reformist Olarak Ahmed Emin’in Edebiyatla İlgili Görüşleri”. Nüsha: Şarkiyat Araştırmaları Dergisi, 27/2 (2008), 33-48. Yılmaz, Hacı. “Reformist Olarak Ahmed Emin’in Toplum ile İlgili Görüşleri”. Ekev Aka- demi Dergisi 40 (2009), 337-348. Yüce, Nuri. “Brockelmann”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 6/335-336. İstan- bul: TDV Yayınları, 1992. Yücel, Ahmet. Hadis Kaynaklarının Güvenilirliği Hakkında Oryantalist İddialar ve Eleştirisi. İstanbul: İFAV Yayınları, 2. Basım, 2017. Zehebî, Muhammed b. Ahmed b. Osman. Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ. 4 Cilt. Beyrut: Dârü’l-Kü- tübi’l-İlmiyye, 1419/1998. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) Mısırlı Mütefekkir Ahmed Emîn’in (öl. 1954) Hadis Anlayışı … ▪ 297 Determination and Evaluation of the Ḥadīth Understanding of the Egyptian Thinker Aḥmad Amīn Extended Summary Aḥmad Amīn grew up in an environment where the French and British occupation ended in Egypt, but the effects of western culture were experienced. Amīn, interested in science from an early age, had a successful student life. After graduation, he worked as a teacher, as a judge, and later in his life, he served as a professor and dean at the university. Amīn, attaching particular importance to attend the conferences of orientalists from various universities since his student days, stated that he learned a lot about research methods from his orientalist friends with whom he worked at the faculty. He wrote the Fajr al-Islām series to apply these methods he learned. Although Amīn is generally known for these works, his articles in different magazines also revealed his interest in literature. The fact that Amīn, who held various positions abroad, attended the conferences of the orientalists in the places he went, shows that he followed their research closely. Amīn, who divided special sections on Islamic sciences in his works called Fajr al- Islām, Ḍuḥa al-Islām and Ẓuhr al-Islām, in which he deals with the history and civilization of Islam, made criticisms on some issues as well as information about ḥadīth methodology and history in the parts where he included ḥadīth science. When his evaluations are examined, it is seen that there are objections to the basic issues of the science of ḥadīth, to which the ḥadīth scholars have given various answers since the first periods. When looking at the last period, the objections of scholars such as Sayyid Ṣāliḥ Abū Bakr (d. ?), Muḥammad Tawfīḳ Ṣıdḳī and Maḥmūd Abū Rayya are similar to the criticisms of Aḥmad Amīn. For this reason, it is inevitable that there will be similarity in the answers given by the hadith scholars to these names. In this article, the objections of scholars such as ʿAbd al-Raḥmān b. Yaḥyā al-Muʿallimī (d. 1966), Muḥammad ʿAbd al-Razzāḳ Ḥamza (d. 1972), Abū ʿAbd Allāh Ḥammūd al-Tuwayjirī (d. 1992), Muḥammad Muṣṭafā al-Aʿzamī (d. 2017), Muḥammad ʿAjāj al-Khaṭīb (d. 2021), Muḥammad Abū Shahba and particularly Muṣṭafā al-Sibāʿī (d. 1964) will be taken as reference. Based on these references, Amīn’s views and criticisms on the science of ḥadīth in the above-mentioned Works will be evaluated and also some objections will be propounded. Apart from having the same opinion with the ḥadīth scholars on the basic issues of ḥadīth science, it has been determined that Amīn thought differently from other ḥadīth scholars on some issues such as whether the ḥadīths were written in the time of the Prophet and the justice of the Companions. However, Amīn, despite his critical approach, said that ḥadīth is the second source of Islam after the Qurʾān, and that the words and actions of the Prophet have meanings such as tabyīn, taqyīd and takhṣīṣ on the succinct, absolute and general verses of the Qurʾān. Aḥmad Amīn examined in detail the topic of fabricated ḥadīths in his works, and while determining the factors that led to fabrication of ḥadīth, he mostly followed Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) 298 ▪ Betül Öz the thoughts of the ḥadīths and expressed different views on some issues. For example, he thought that ḥadīth fabrication started at the time of the Prophet and presented his evidence in this direction. Many such claims can be found in his works. Amīn gave extensive coverage to the compilation of ḥadīths, examined the issue in detail by dividing it into centuries. According to him, in the first century, no caliph made an official effort regarding the compilation of ḥadīths. He stated that ʿUmar ibn al-Khaṭṭāb thought about the compilation of ḥadīths in his own time, but gave up on this idea because of the fear that it would interfere with the Qurʾān. However, in the first century, he defended the idea that the leaders of the Companions should put the ḥadīths together, despite the obstacles such as the dispersal of the Companions to different regions and the difficulty of transportation conditions. He states that in the narrations stating that ʿUmar b. ʿAbd al-ʿAzīz wanted the ḥadīths to be compiled at the end of the first century AH, only the caliph’s order on this issue was included, and there was no information about its consequences. He is of the opinion that studies on codification could only be done in the second century. The fact that he never mentions Ibn Shihāb al-Zuhrī about the tadwin activity shows that he ignored his famous effort on this subject. Amīn states that hadīth criticism activities were systematically started in the third century AH by ḥadīth scholars as a result of the increase in ḥadīth fabrication. He is of the opinion that in general, ḥadīth critics divide ḥadith criticism into two as sanad and text criticism, but they attach more importance to the criticism of the sanad than the criticism of the text. It is understood from this thought of Amīn that he overlooked the fact that the aim of starting the research of ḥadīths with the criticism of the sanad was to reach the authentic text. Because the ḥadīth scholars determined many rules for text criticism, and even according to some scholars, the number of these rules exceeded those determined for text criticism. Amīn, who dates the beginning of his criticism of the narrators to the period of the Companions, did not give any examples in this regard, but rather cited some narrations that would prove that the ḥadīths showed great interest in the criticism of the sanad. He pointed out that the ḥadīths made a great effort to study the ḥadīths in the third century AH and drew attention to the fact that in this century strong and weak narrators were collected in separate works. According to Amīn, although most of the ḥadīth criticism examples are of ḥadīth criticism, although the ḥadīths concentrated on this area, they could not give their due. For this reason, he stated that they could not distinguish the subjects from the authentic ḥadīths and that there were many fabricated narrations on different subjects. Contrary to what the muḥaddith generally do, he does not suffice with the criticism of the ḥadīth in his work on the ḥadīth. Instead, he states that they should also make content criticism. Amīn also draws attention to the fact that there are many narrations attributed to the Prophet in some works in different fields, but neither his style of expression nor historical data. However, from these statements of Amīn, it is seen that he overlooked the fine examinations made by the ḥadīths on the Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022) Mısırlı Mütefekkir Ahmed Emîn’in (öl. 1954) Hadis Anlayışı … ▪ 299 narration texts. Because the ḥadīth scholars evaluated the texts in many ways, such as their compatibility with the Qurʾān and the Sunnah, and not contradicting historical data and rational principles. But Amīn made proposals himself as if these methods had never been applied by the ḥadīth scholars. As a result, it is seen that Amīn, who was felt to be between two worldviews in every aspect of his life, took the statements of the ḥadīth scholars as a basis in some cases while evaluating the ḥadīths, and followed the ideas of the orientalists in some issues. Keywords: Ḥadīth, Criticisms of Ḥadīth, Aḥmad Amīn, Fajr al Islām, Orientalist. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 31/1 (Haziran 2022)