T AHVIUN KAZANlLMASlNIN HUKUKI NITELIG l HAKKlNDAKlGöRüŞLER Mehmet Nuri KARAAHMETOCLU* Tahvil ihraç edenin tahvil senedini hazırlayıp imza etmesi onu tahvil senedin- de belirtilen borç altına sokmaya yetmemektedir. Tahvil senedini iradesi ile başka bir şahsa devir etmesi, vermesi gerekir. Burada karşımıza çıkan ilk soru acaba bu teslim (devir) hukuki bakımdan na- sıl olur, mahiyeti nedir? Emisyon (Emission) teorisi taraftarlan teslimi tek taraflı bir hukuki işlem olarak görmektedirler ı . Fakat bugün sözleşme teorisi (Vertrasgsthero- rie) taraftarimnın fikri a~ır basmaktadır 2 • Bu teorinin taraftarlan teslimi tahvili ihraç edenle, alan arasında iki tara_flı bir hukuki muamele olarak görmektedirler. Türk hukukunda da zilliyetli~in devrinde karşılıklı irade aranmaktadır. Bu irade açık olabilece~i gibi, kapalı (zimni) de olabilir 3 • Fakat bunun iki taraflı bir hukuki muamele oldu~u fikri hakimdir 4 • Halledilmesi gereken ikinci sorun ise, iki taraflı bir hukuki muamele olan tah- vilin devir işlemi bir ödünç sözleşmesi mi yoksa satım sözleşmesi midir veya iki söz- leşmenin şekli bir arada birleşmekte midir? İtalyan hukukunda müdafa edilen fikir bu sözleşmenin bir ödünç sözleşmesi oldu~udur 5 • Alman hukukunda ödünç sözleşmesinin satış sözleşmesine dönmesi olarak tanımlanıyor 6 • Bu nedenle tahvil senedinin kazanılınasının hukuki mahiye- ti ni ortaya koymak, tatbik edilecek hükümler bakımından önem arzetmektedir. Bu nedenle bu konudaki görüşlere de~ineceğiz. 1. Satım Sözleşmesi Tahvil ihraç edenle tahvil alıcısı arasındaki hukuki münasebet, hukuki bakırn­ dan iki ayrı münasebet şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bunlardan biri temel hukuki münasebet ki bu ödünç sözleşmesi karakterindedir. İkinci münasebet de (Begebungs- vertrag) tahvil senedinin teslimidir 7 . Tahvil alımının iktisadi bakımından bir ödün- * Doç. Dr., Uludağ üniversitesi iktisadi ue idari Bilimler Fakültesi 1 Larenz, 344. 2 Larenz, 343. 3 Velidedeoğlu, 637, 638, 640 ; Reisoğlu, 27. 4 Reisoğlu, 27. 5 Arslanlı, AŞ, II, 275. 6 Larenz, 345. 7 Becler, 232. - 275 - cün yerini tuttu~u daktirinde kabul edilmektedir 11 • Fakat buna karşın bu huku,ki münasebetin tavsifi bakımından iki ayrı görüş ortaya atılmıştır. Bir görüş bu hukuki münasebeti bir satım sözleşmesi olarak görmektedir. Çünkü, tahvil borçlusu tahvili tahvil alıcısına tahvilin mülkiyetini nakletmeyi yüklenmekte, buna karşın tahvil alı­ cısıda tahvil bedelini ödemeyi yükleniyor 9 • 2. Ödünç Sözleşmesi Satım sözleşmesine karşı ödünç sözleşmesi (Darlehenstheorie) taraftarları ı 0 tahvil alımının yapı bakımından ödünç sözleşmesi oldu~unu ve tarafların iradelerin- de bu yolda olduğunu ileri sürerler ı ı. Tahvilin devrini bir borç münasebeti olarak görenler ı 2 tahvili devralan kişi bir miktar paranın mülkiyetini tahvili ihraç edene nakletmeyi, buna karşı tahvil ihraç edende ayriı şeyi (parayı) geri verme taahüdünde bulunmuştur demektedirler (Bk. m. 306). Bu ifade borç aktinin tanırnma uyrnaktadır. Ancak tahvilin kıymetli evrak vasfında olması, hakkın ileri sürülebilmesi için başkasına devir edilmiş olması ve bundaki hakkın devri için hamiline yazılı ise teslimi nama yazılı ise temlik beyanı ve teslimi gerekir. İşte bu işlemi yalnız bir borç sözleşmesi olarak görmemek gere- kir ı 3 • 3. Karma Görüş Karma görüş her iki görüşü birleştirmekte ve satım sözleşmesi ile ödünç söz- leşmesinin içiçe oldu~unu ileri sürmektedir. Tahvil senedinin devri, (karşı tarafa veril- mesi) ile tahvili tanzim edenin borç altına girdiğini ve bunun hukuki nedeninin ise tahvil senedinin kıymetli evrak vasfından ileri geldi~ine de~inmiştik. İşte tahvil senedinin karşı tarafa verilmesi anında hamili, tahvil senedindeki borcun alacaklısı durumuna geçmekte ve aynı zamanda senedin maliki olmaktadır. Böylece alacaklı olmakla malik olmak birbirinden ayrılmadan birleşiyor. Başka bir deyişle borç akti ile satım akti içiçe girmektedir ı 4 • 4. Görüşlere Göre Tahvilin Devrinde Uygulanaçak Hükümler Tahvil alımı bir satış sözleşmesi olarak kabul edilirse bu zaman hukuki müna- sebetin kuruluşuna gidip neticelerini incelemek gerekir. Tahvil borçlusunun ödünç almada tahvili devretmesinden sonra aciz hale düşmesi veya tahvil alıcısının {borç veren) tahvil bedelini ödemed e acze düşmesi halinde konu önem arzeder. Tahvil münasebetini bir ödünç sözleşmesi olarak nitelersek bu durumda özel olarak tanzim edilmiş olan BK m. 310 gereğince ödünç veren (tahvili ihraç eden kimse) tahvili devretmekten aciz hale gelirse, tahvil alıcısı taahüt ettiği tahvil bede- lini ödemeden imtina edebilir ı 5 • Satış sözleşmesi olarak kabul edilirse genel BK 8 Beck, 48; Dubach, 4. 9 Beck, 48; Oser/Schönenberger, Komm. Anm. 21, zu Art 312 OR; Kern, 45. 10 Weber, 80;Tuhr/Sıegwart; OR, Bd. 1, 8; Zeltner, 12. ll Hüppi, 3. 12 Gierke, 112. 13 Arslanlı, AŞ, Il , 275. 14 Larenz, 346 ; Arslanlı, AŞ, Il, 275; Tunçomağ, II , 392. 15 Hüppi, 3. - 276 - m. 82'deki kuralın tatbiki gerekir. Böylece taraflardan birinin edimini ifaden aciz hale düşmesi halinde, karşı edimin yerine getirilmesinin teminat altına alınmasına kadar borçlu edimini ifadan imtina edebilir. Sözleşmeden dönmek içinde verilen münasip müddet içinde karşı taraf edimi ifa edeceği ne dair bir teminat vermemişse borçlu sözleşmeden dönme hakkını elde eder. Aksi halde alıcı kıymeti olmayan tah- vilin bedelini tahvil satıcısından talep eder. Görüldüğü üzere tahvilin devri satış sözleşmesi olarak nitelendiği zaman tahvil alıcısının haklannın ödunç sözleşmesindeki ödünç verenin sözleşmeyi fesetmesinde- ki durum ile büyük bir fark bulunmamaktadır. Ancak ödünç aktindeki zaman aşıını temerrütten itibaren işler ve 6 aydır (BK m. 308). Satış sözleşmesinde BK m. 207'- dek:i zaman aşıını süresi ise tahvilin tesliminden itibaren başlayan bir yıllık müddete tabidir. Burada ortaya çıkan sorun, acaba tahvil alıcısının tahvil senedini alma ve tah- vil bedelini ödeme zorunluluğu tahvil ihraç edenin (satıcının) durumunun kötüleş­ ınesi halinde varmıdır. Çünkü satıcı durumunun kötü olmasına rağmen tahyil senedini teslim borcunu yerine getirebilir ı 6 • Satıcının borcunu ödemekten aciz hale düşmesi ancak, itfası gelen tahvilin tahvil bedelinin alıcısına ödenemernesi ha- linde ortaya çıkmaktadır. İşte bu anda tahvil sahibi alıcı olarak ortaya çıkmaktadır ve BK m. 202 (İsv. BK m. 205) dilerse satılanı redle satım sözleşmesinin feshini dava eder (BK m. 205 ). Dilerse satıla nı alıkoyup kıymetinin noksanı mukabilinde se me nin tenzilini dava eder. Türk hukukunda, devir işleminin, ödünç (karz) sözleşmesi ile satım sözleşme­ sinin içiçe girdiği söylenebilir ı 7 • Tahvil alıcısı, izahname hüb.iimlerini ihtiva eden (TTK m. 426) taahütnameyi imzalayarak taahütnamedeki şartlar içinde, tahvil ihraç edene bir miktar paranın mülkiyetini devretmeyi, ihraç edende izahnarnede belirti- len şartlar dahilinde tahvili devretmeyi taahüt eder (TTK m. 424, 420). Bu hukuki muamele ilk nazarda bir borçlanma sözleşmesi olarak-görülür. Gerçektende öyledir, . ancak tahvil sahibinin hakkını kullanabilmesi ve borçlunun borç altına girmesi için ikinci bir işleme, yani tahvilin devri işleminin yapılması gerekir. Yukanda da belirt- tiğimiz nedenlerle bu hukuki muamelede satım sözleşmesine dönüşmektedir. Kıymetli evrak vasfı dolayısıyla tahviller taahütname imzalanmadan da, devre- dilebilir. Bu birinci hamillerden sonraki devir işlemlerinde görülür (TTK m. 420). Bu halde de taraflar arasında alacağı temsil eden senedin hamilinin bir bedel karşı­ lığında senedi satmasından bahsetmek gerekir. Her iki halde de hamilin alacağını do- ğuran sözleşmenin hukuki mahiyeti ödünç aktiyle başlayıp satış aktiyle sonuçlan- maktadır. Bu netice bizi Ticaret Kanununda tahvilin devri ile ilgili boşluklarm BK'- nundaki ödünç (karz) sözleşmesinin hükümleriyle mi yoksa satım sözleşmesinin hükümleriyle mi tamamlamak gerektiği sorusuna getirmektedir. · Bizce tahvilin hazırlanması ile ilgili boşlukların BK'nun ödünç (karz) sözleş­ mesindeki hükümlerle, tahvilin devri ile ilgili boşluklan ise BK'nun satım sözleşme­ siyle ilgili hükümleriyle doldurulmalıdır. Tahvilin devir işlemini ödünç (karz) sözleşmesiyle başlayıp satım sözleşmesi ile sona erdiğini belirttiğimize göre burada şıi soru çıkmaktadır. Tahvil senedini tan- 16 Freund,11vd. 17 Arslan lı, AŞ, II, 276; Tunçomağ, II, 392. -277- 1 . zim edenin iradesi harcinde tahvilin tedavüle çıkması halinde kendisini nasıl sorumlu tutuyoruz?. Bu soruya hukuki görünüm teorisi (Rechtscheintheorie) taraftarları 1 8 şu yanıtı veriyorlar. "Senedi tanzim eden, öyle bir senet tanzim etmiş ki , hukuki görünümü bakımından herkes buna güvenmektedir". Fakat her harnil korunma- makta yalnız kendisinden önceki hamilin hukuken muteber bir hak sahibi olduğuna inanan iyi niyetli harnil korunmaktadır. Böylece tahvil ihraç edenin devir iradesindeki eksiklik, iyi niyetli kişi lehine hukuken tamamlanmaktadır (MK m. 903). Kanun korucunun iyi niyetli hamili korumasının nedeni ise, ı) Kıymetli evrağa güveni sağlamak ve dolayısı ile tedavü- lünü artırmak, 2) Böyle bir senet tanzim edenin, senedin iradesi dışında dahi elinden çıkabileceğini düşünmüş başka bir deyişle tahvil ihraç edeni, rizikoyu göze almış olarak görmektedir 1 9 . KAYNAKLAR Arslanlı, H., Anonim Şirketler, II-III Anonim Şirketin Organizasyonu ve Tahviller, İstanbul ı960 (AŞ Il-III). Beck, E., Die Glaubigergemeinschaft bei Anleihensoblıgationen, Systematische Darstellung und Kommentar, Bern ı9ı8. Beler, G., Die Wertpapier im Schweizerischen Recht, Arau ı937. Dubach, W., Beitrage zum Recht der Anleihensobligationen, Diss. Zürich ı931. Freund, G.S., Die Rechtsverhiıltnısse der Offentlichen Anleihen, Berlin ı907. Gierke, J .V.: Das Recht der Wertpapiere ı954. Hueck, E., Gliıubigergemeinschaft bei Anleihensobligationen ZBJ ı9ı3, s. 550 vd. Hüppi, J ., Die Beschlüsse der Anleihensgliiubiger versammlung Diss. Gallen ı953. Jakop, E., Die Vertpapiere in Gesamten Handelsrecht Bd. IV. ı Abt. Leipzig ı9ı7. Kern, H., Vertreter und Treuhiidler bei Anleihenobligationen Diss. Basel ı932. Larenz, K., Lehrbuch des Schuldrechts II. Bd. Besonderer Teil München ı968. Oser/Schönenberger, Koromentar zum Obligationen Recht, Spezial Teil 2. Aufl . Zürich ı936. Reisoğlu, S., Türk Eşya Hukuku, Ankara ı977. Tuhr/Siegwart, Allgemeiner Teil des OR. ı Bd. Zürich ı942. Tunçomağ, K., Borçlar Hukuku, C. II., İstanbul ı974. Velidedeoğlu, H.V., Türk Medeni Hukuku, İstanbul ı969. Weber, Die Revision des Rechtes der Glaubigergemeinschaft und der gerichtlichen Nachlassvertrag ausser Konkurs. Dıss. Zürich ı929. 18 Gierke, Bd. Il, lll; Hueck, 46. 19 Gierke, 112, Jakobı, 287. -278 -