T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI GENEL TÜRK TARİHİ BİLİM DALI İLHANLI HÜKÜMDARI ABAKA HAN VE ETRAFINDAKİ DÜNYA (1265-1282) (DOKTORA TEZİ) Yusuf Ziya KARAASLAN BURSA – 2022 T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI GENEL TÜRK TARİHİ BİLİM DALI İLHANLI HÜKÜMDARI ABAKA HAN VE ETRAFINDAKİ DÜNYA (1265-1282) (DOKTORA TEZİ) Yusuf Ziya KARAASLAN Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Sezai SEVİM BURSA – 2022 T.C. BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE Tarih Anabilim Dalı Genel Türk Tarihi Bilim Dalında 711542003 numaralı Yusuf Ziya KARAASLAN’ın hazırladığı “İlhanlı Hükümdarı Abaka Han ve Etrafındaki Dünya (1265-1282)” başlıklı Doktora tezi ile ilgili savunma sınavı 23/09/2022 günü 14:00 – 16:00 saatleri arasında yapılmıştır. Alınan cevaplar sonunda adayın başarılı olduğuna oybirliği ile karar verilmiştir. Üye (Tez Danışmanı ve Sınav Komisyonu Başkanı) Dr. Öğr. Üyesi Sezai SEVİM Bursa Uludağ Üniversitesi Üye Dr. Öğr. Üyesi Doğan YAVAŞ Bursa Uludağ Üniversitesi Üye Prof. Dr. Cafer ÇİFTÇİ Bursa Uludağ Üniversitesi Üye Prof. Dr. Altay Tayfun ÖZCAN Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Üye Prof. Dr. Kenan Ziya TAŞ Balıkesir Üniversitesi 23/09/2022 YEMİN METNİ Doktora tezi olarak sunduğum “İlhanlı Hükümdarı Abaka Han ve Etrafındaki Dünya (1265-1282)” başlıklı çalışmanın bilimsel araştırma, yazma ve etik kurallarına uygun olarak tarafımdan yazıldığına ve tezde yapılan bütün alıntıların kaynaklarının usulüne uygun olarak gösterildiğine, tezimde intihal ürünü cümle veya paragraflar bulunmadığına şerefim üzerine yemin ederim. 15.09.2022 Adı Soyadı: Yusuf Ziya KARAASLAN Öğrenci No: 711542003 Anabilim Dalı: Tarih Anabilim Dalı Programı: Doktora Programı Tezin Türü: Yüksek Lisans / Doktora / Sanatta Yeterlilik BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZ İNTİHAL YAZILIM RAPORU BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI BAŞKANLIĞINA Tarih: 10/09/2022 Tez Başlığı: İlhanlı Hükümdarı Abaka Han ve Etrafındaki Dünya (1265-1282) Yukarıda başlığı gösterilen tez çalışmamın a) Kapak sayfası, b) Giriş, c) Ana bölümler ve d) Sonuç kısımlarından oluşan toplam 290 sayfalık kısmına ilişkin, 03/09/2022 tarihinde şahsım tarafından Turnitin adlı intihal tespit programından aşağıda belirtilen filtrelemeler uygulanarak alınmış olan özgünlük raporuna göre, tezimin benzerlik oranı %11’dir. Uygulanan filtrelemeler: 1- Kaynakça hariç 2- Alıntılar hariç 3- 5 kelimeden daha az örtüşme içeren metin kısımları hariç Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tez Çalışması Özgünlük Raporu Alınması ve Kullanılması Uygulama Esasları’nı inceledim ve bu Uygulama Esasları’nda belirtilen azami benzerlik oranlarına göre tez çalışmamın herhangi bir intihal içermediğini; aksinin tespit edileceği muhtemel durumda doğabilecek her türlü hukuki sorumluluğu kabul ettiğimi ve yukarıda vermiş olduğum bilgilerin doğru olduğunu beyan ederim. Gereğini saygılarımla arz ederim. 10/09/2022 Adı Soyadı: Yusuf Ziya KARAASLAN Öğrenci No: 711542003 Anabilim Dalı: Tarih Anabilim Dalı Programı: Doktora Programı Statüsü: Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Dr. Öğr. Üyesi Sezai SEVİM 10/09/2022 Yazar Adı Soyadı Yusuf Ziya KARAASLAN Üniversite Bursa Uludağ Üniversitesi Enstitü Sosyal Bilimler Enstitüsü Anabilim Dalı Tarih Anabilim Dalı Bilim Dalı Genel Türk Tarihi Bilim Dalı Tezin Niteliği Doktora Tezi Mezuniyet Tarihi 07/10/2022 Tez Danışmanı Dr. Öğr. Üyesi Sezai SEVİM İlhanlı Hükümdarı Abaka Han ve Etrafındaki Dünya (1265-1282) ÖZET XIII. yüzyılın ortalarında İran ve çevresinde hâkimiyet kuran İlhanlı Devleti, kısa zamanda Yakın Doğu genelinde büyük çaplı değişiklikler meydana getiren mühim bir siyasî güç hâline gelmiştir. Devletin kurucusu Hülâgû Han’ın oğlu ve vârisi Abaka Han’ın hâkimiyet devri, sadece İlhanlılar açısından değil, çevredeki coğrafî sahalar ve hâkim güçler açısından da kilit bir tarihsel süreci ifade etmektedir. Bu tez çalışmasının konusu, İlhanlı Devleti’nin ikinci hükümdarı Abaka Han’ın tarihsel şahsiyeti temelinde, onun 1265-1282 yıllarını kapsayan saltanat devrinde, devletin dâhili ve haricî meseleleri ve etrafındaki yakın ve uzak dünyayla siyasî, diplomatik ve sosyo-kültürel münasebetleridir. Bu kapsamda evvelâ Abaka Han’ın şehzadelik dönemi çerçevesinde onun doğumu, çocukluğu ve eğitimi, gençliği ve veliahtlığı ile tahta çıkış süreci işlenmiştir. Ardından onun hükümdarlık devrine geçilerek İlhanlı Devleti’nin Abaka Han’ın hâkimiyet yıllarındaki siyasî tarihine yer verilmiştir. Üçüncü bölümde, Abaka Han döneminde İlhanlı Devleti’nin idarî yapısı, tâbi devletler ve mahallî hâkimiyetlerle münasebetleri ile onun haricî siyaseti ele alınmıştır. Nihayet, Abaka Han’ın vefatı, şahsiyeti ve ailesi, ayrıca dinî ve ilmî yönü dolayısıyla bu dönemde yaşayan din ve ilim adamları mevzubahis edilmiştir. Temel mânâda biyografik ve monografik bir araştırma olma vasfındaki bu tez çalışması, İlhanlı hükümdarı Abaka Han’a farklı bir zaviyeden bakmak maksadıyla kaleme alınmıştır. Anahtar kelimeler: İlhanlılar, İran Moğolları, Yakın Doğu, Abaka Han Name & Surname Yusuf Ziya KARAASLAN University Bursa Uludağ University Institute Institute of Social Sciences Field History Subfield General Turkish History Degree Awarded Ph.D. Date of degree awarded 07/10/2022 Supervisor Asst. Prof. Sezai SEVİM Ilkhanid Sovereign Abaqa Khan and the World around him (1265-1282) ABSTRACT Ilkhanid State, which dominated Iran and its surroundings in the middle of the 13th century, became a significant political power that brought major changes throughout the Near East before long. The reign of Abaqa Khan, the son and heir of Hülegü Khan, the founder of the state, represents a key historical process not only for Ilkhanids but also for surrounding geographical areas and supreme powers. The subject of this thesis, on the basis of the historical personality of Abaqa Khan, the second ruler of the Ilkhanid State, during his reign covered the year 1265-1282, the internal and external issues of the state and its political, diplomatic, and socio-cultural relations with the near and far world around it. In this scope, first of all, Abaqa Khan’s birth, childhood and education, youth, heirship, and the process of his accession to the throne were discussed. Then came his reign process and the political history of the Ilkhanid State during the reign of Abaka Khan was included. In the third chapter, the administrative structure of the Ilkhanate State during the Abaka Khan period, its relations with the subordinate states and local dominions, and his foreign policy are discussed. Finally, Abaka Khan’s death, his personality, his family, and religious and scientific men who lived in this period, due to his religious and scientific aspects, were mentioned. This thesis, which is basically biographic and monographic research, was written to look at the Ilkhanid ruler Abaqa Khan from a different point. Keywords: Ilkhanids, Mongols in Iran, Near East, Abaqa Khan i ÖNSÖZ Türk tarihçiliğinde öteden beri Orta Çağ Tarihi ve Genel Türk Tarihi kürsülerinin kesişim kümesi içerisinde yer alan Moğol Tarihi, son zamanlarda giderek popülerleşen bir araştırma alanı haline geldi. XIII. yüzyılda başlayan Moğol istilâsının meydana getirdiği siyasî teşekküllerden biri olan İlhanlı Devleti de bu ilgiden berî kalmadı. Yaptığım geniş çaplı tarih okumaları, beni bu alanda bir Doktora tez çalışması hazırlama kararı almaya sevk etti. Tez konusunun belirlenmesi aşamasında İlhanlı hükümdarı Abaka Han’a hasredilen müstakil bir tez çalışmasının bulunmayışı, bu konuyu ve başlığı seçmemde etkili oldu. Bu itibarla ortaya çıkan bir fikirle başlayan yolculuk, bugün hâsıl olan ürünle nihayet buldu. Uzun soluklu bir mesainin mahsulü olan bu tez çalışmasında İlhanlı Devleti’nin ikinci hükümdarı Abaka Han (1265-1282) ve etrafındaki dünya ele alınmaktadır. Bu çerçevede ilgili zaman ve zeminde tarihsel bir karakter olarak ehemmiyet arz eden bir hükümdarın ve etkileşimde bulunduğu coğrafyanın söz konusu tarihsel süreçteki portresi çizilmeye çalışılmıştır. Büyük tarihî şahsiyetlerin yön verdiği modern öncesi dönemin tipik egemen ve patrimonyal bir hükümdar örneği olan Abaka Han’ın yaşamöyküsü ve hükümranlık devrinde ortaya çıkardığı etkiler, bu çalışmanın muhtevası dâhilindedir. Elbette pek çok tez çalışmasında olduğu gibi bunda da belli başlı zorluklarla karşılaşılmıştır. Bunları geride bırakma ve çalışmayı nihayete erdirme sürecinde yanımda olan, beni destekleyen ve yolumu aydınlatan hocalarıma medyun-ı şükranım. Öncelikle tez danışmanı hocam Dr. Öğr. Üyesi Sezai SEVİM ile tez izleme komitesi üyesi hocalarım Prof. Dr. Cafer ÇİFTÇİ ve Dr. Öğr. Üyesi Doğan YAVAŞ’a; ayrıca Prof. Dr. Mehmet TEZCAN, Prof. Dr. Ersin GÜLSOY, Prof. Dr. Osman Gazi ÖZGÜDENLİ, Prof. Dr. Altay Tayfun ÖZCAN, Prof. Dr. Kenan Ziya TAŞ, Dr. Öğr. Üyesi Mehmet ÇELENK, Dr. Öğr. Üyesi Kemal Ramazan HAYKIRAN, Dr. Öğr. Üyesi Mustafa AYLAR ve üzerimde ilmî emeği olan tüm hocalarıma teşekkür ederim. Muhakkak ki teşekkür bahsinde anılmaları zarurî olan; sadece varlıklarıyla değil, aynı zamanda muhabbetleri, gönüldeki mevkileri ve ömürdeki izleriyle değer taşıyan kişiler mevcuttur. Bu cümleden evvelâ aileme, sonra çalışma arkadaşlarıma ve dostlarıma müteşekkirim. Şüphesiz en büyük teşekkür sevgili eşime aittir. Hoşgörüsü, anlayışı, desteği ve sabrından ötürü hayat arkadaşım Melike Nur’a minnettarım. Bursa, 2022 Yusuf Ziya KARAASLAN ii İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ .............................................................................................................................. i TABLO VE ŞEKİLLER ................................................................................................. v KISALTMALAR ........................................................................................................... vi GİRİŞ ............................................................................................................................... 1 I. AMAÇ, KAPSAM, YÖNTEM VE MATERYAL .................................................................. 1 A. Amaç, Kapsam ve Yöntem..................................................................................... 1 B. Materyal: Kaynak ve Telif Eserler ....................................................................... 4 II. TARİHSEL ARKA PLAN: ABAKA HAN DÖNEMİNE KADAR İRAN’DA MOĞOL/İLHANLI HÂKİMİYETİ VE YAKIN DOĞU’YA ETKİLERİ................................................................. 20 1. ABAKA’NIN ŞEHZADELİK DÖNEMİ ................................................................ 31 1.1. DOĞUMU VE ADI ................................................................................................... 31 1.2. ÇOCUKLUĞU VE EĞİTİMİ ....................................................................................... 35 1.3. ABAKA’NIN VELİAHTLIK YILLARI ......................................................................... 40 1.3.1. Veliahtlık Dönemindeki Siyasî Faaliyetleri .................................................. 40 1.3.2. Horâsân Valiliği ............................................................................................ 47 1.3.3. Babası İlhan Hülâgû ile Münasebetleri ........................................................ 51 1.4. ABAKA’NIN TAHTA ÇIKIŞ SÜRECİ ......................................................................... 53 1.4.1. İlhan Hülâgû’nun Ölümü ve Defni ................................................................ 53 1.4.2. Abaka’yı İlhanlı Tahtına Taşıyan Kurultay .................................................. 55 1.4.3. Abaka’nın İlhan Olarak Kabulü ve İlk İcraatları ......................................... 58 2. ABAKA HAN’IN İLHANLIK DÖNEMİ (1265-1282) .......................................... 68 2.1. ALTIN ORDA HANLIĞI İLE MÜCADELE (663/1265) ............................................... 68 2.2. ÇAĞATAY HANLIĞI İLE MÜCADELE (668/1270) .................................................... 80 2.3. İKİNCİ KEZ İLHANLI TAHTINA ÇIKIŞI (669/1270) ................................................ 106 2.4. GERDKÛH KALESİNİN ELE GEÇİRİLMESİ (670/1271) .......................................... 111 2.5. HALEB VE CİVARINA YÖNELİK İLHANLI SEFERİ (670/1271) ............................... 116 2.6. MÂVERÂÜNNEHİR SEFERİ (671/1273) ................................................................. 121 iii 2.7. BİRE’YE YÖNELİK İLHANLI SEFERLERİ (666/1268-674/1275) ............................ 124 2.8. ANADOLU’DA İDARÎ KRİZ SÜRECİ (675/1276-677/1278) .................................... 133 2.9. LEZGİLERE YÖNELİK İLHANLI SEFERİ (676/1277) ............................................... 149 2.10. NEKÜDERÎLER HADİSESİ VE ABAKA HAN’IN ÜÇÜNCÜ DOĞU SEFERİ (677/1279) ..................................................................................................... 151 2.11. II. HIMS MUHAREBESİ (680/1281) .................................................................... 155 3. ABAKA HAN DÖNEMİNDE İLHANLI DEVLETİ’NİN .................................. 160 İDARÎ YAPISI, DÂHİLÎ VE HARİCÎ MÜNASEBETLERİ ................................. 160 3.1. ABAKA HAN DÖNEMİNDE MERKEZÎ EYALETLER ................................................ 160 3.2. TÂBÎ DEVLETLERLE MÜNASEBETLER .................................................................. 163 3.2.1. Kilikya Ermeni Krallığı ............................................................................... 164 3.2.2. Gürcü Krallığı ............................................................................................. 177 3.3. MAHALLÎ HÂKİMİYETLERLE MÜNASEBETLER ..................................................... 187 3.3.1. Fârs (Salgurlu Atabegliği) .......................................................................... 189 3.3.2. Yezd (Yezd Atabegliği) ................................................................................ 198 3.3.3. Kirmân (Kutluğhanlı Hanedanı) ................................................................. 202 3.3.4. Herât (Kert Hanedanı) ................................................................................ 208 3.4. ABAKA HAN’IN HARİCÎ SİYASETİ........................................................................ 215 3.4.1. Moğol Kağanlık Merkeziyle Münasebetler ................................................. 215 3.4.2. Papalık ve Batı Dünyasıyla Münasebetler .................................................. 223 3.4.3. Bizans İmparatorluğuyla Münasebetler ...................................................... 245 4. ABAKA HAN’IN VEFATI VE ŞAHSİYETİ ....................................................... 254 4.1. VEFATI VE DEFNİ ................................................................................................ 254 4.2. HANIMLARI, ÇOCUKLARI, DAMATLARI VE TORUNLARI ...................................... 258 4.4. DİNÎ YÖNÜ .......................................................................................................... 265 4.5. İLMÎ YÖNÜ VE ETRAFINDAKİ İLİM ADAMLARI .................................................... 273 SONUÇ ......................................................................................................................... 290 KAYNAKÇA ............................................................................................................... 293 iv EKLER ......................................................................................................................... 316 ÖZGEÇMİŞ ................................................................................................................. 330 v TABLO VE ŞEKİLLER Resim 1 Şehzadeler Abaka ve Yoşmut, Hülâgû Han ve eşi Dokuz Hatun’la birlikte Moğol kampında Resim 2 Abaka Han torunu şehzade Gâzân’la birlikte Resim 3 Hülâgû’nun Yakın Doğu’ya yürüyüşü Resim 4 Terek Savaşı’nda İlhanlı askerlerinin nehre gömülerek boğulmaları Resim 5 Hülâgû Han’ın cenaze töreni Resim 6 Abaka Han’ın İlhanlı tahtına çıkışı Resim 7 Abaka Han taç giymiş halde İlhanlı tahtında Resim 8 Prens Leon’un Memlûkler tarafından esir alınışı Resim 9 Memlûk ordusunun at üstünde Fırat Nehri’ni geçişi Resim 10 Kilikya Ermeni kralı Hetum’un tahttan feragat etmesi Resim 11 Abaka Han’ın cenaze töreni Resim 12 Abaka Han hatunlarından biriyle İlhanlı tahtında Resim 13 Abaka Han şehzadesi Argun’la birlikte vi KISALTMALAR a.e. aynı eser A.Ü. Ankara Üniversitesi a.y. aynı yer a.mlf. aynı müellif b. bin bk. bakınız CAJ Central Asiatic Journal CHIr The Cambridge History of Iran çev. çeviren d. doğumu DİA Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi DTCF Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi ed. editör(ler) EI2 Encyclopedia of Islam (2nd Edition) EIr Encyclopædia Iranica gn. genel haz. hazırlayan(lar) HJAS Harvard Journal of Asiatic Studies İÜEFTD İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi JBIPS Journal of British Institute of Persian Studies JRAS Journal of the Royal Asiatic Society km. kilometre krş. karşılaştırınız m.y. muhtelif yerler n. not/dipnot nşr. neşreden notl. notlandıran ö. Ölümü ROC Revue de l’Orient Chrétien TDK Türk Dil Kurumu TTK Türk Tarih Kurumu s. sayfa/sayfadan sayfaya t. telif vd. ve diğerleri vdv. ve devamı yay. haz. yayına hazırlayan v. varak 1 GİRİŞ I. Amaç, Kapsam, Yöntem ve Materyal A. Amaç, Kapsam ve Yöntem Tıpkı günümüzde yaşayan tüm insanlar gibi geçmiş zamanlarda yaşamış tarihsel karakterler de etrafındaki dünya ile bir bütündür. Tarih biliminin en temel kriterlerinden biri, hadiseleri dönemin şartlarıyla birlikte ele almak ve buna göre değerlendirmelerde bulunmaktır. Aynı şekilde, tarihteki büyük kişiliklerin tarihini, etrafındaki dünyanın hususiyetleriyle birlikte incelemek gerekmektedir. Mevzubahis gereklilik günümüzde tarih alanında yapılan biyografik araştırmaların hazırlanışı sırasında bazen gözden kaçmaktadır. Bu tez çalışmasında İlhanlı Devleti’nin ikinci hükümdarı Abaka Han’ın ve etrafındaki dünyanın tasviri hedeflenmiştir. Günümüzde tarihsel karakterlerin biyografilerine ilişkin ilmî ve popüler çalışmalar giderek yaygınlaşmaktadır. Geçmişten bugüne yurt dışında ve ülkemizde Moğol ve İlhanlı Tarihi’ne yönelik ilginin artarak sürmesi sevindirici bir gelişmedir. Evvel emirde bu tez çalışmasının biyografik/monografik bir inceleme olma vasfını taşıdığını ifade etmek gerekmektedir. İlhanlı Tarihi’nin bir dönemine daha farklı bir bakış açısıyla yaklaşmak amacıyla kaleme alınan bu araştırmanın temel amacı, XIII. yüzyılın mühim simalarından biri olan Abaka Han’ı kaynakların verdiği bilgiler ölçeğinde tanımak ve tanıtmaktır. Yine Abaka Han’ı ve dönemini tahlil etmek, onun karakterini, siyasî ve kişisel yaşamını, bu yıllarda İlhanlı Devleti ve etkileşimde bulunduğu dünya arasında vuku bulan hadise ve bağlantıları tetkik etmek amaçlanmıştır. Biyografi niteliğindeki tarih anlatılarının modern tarihin ilgilendiği bir alan olup olmadığı sorunsalı öteden beri tartışılagelen bir meseledir. Bilindiği gibi, tarih araştırmalarında istifade edilen bazı kaynak eserler biyografi vasfı taşımaktadırlar. Patronaj ilişkisine çerçevesinde kaleme alınan ve bu sebeple methiyelerle dolu olan bu tarz metinler, biyografi yazarlığının oldukça eski dönemlere kadar gittiğini göstermektedir. Modern anlamda biyografik eser telâkki edilen metinlerin bilhassa XVII. yüzyıldan itibaren yazılmaya başlandığı kabul edilmektedir. Ancak biyografinin profesyonel tarih yazarlığı 2 kapsamına alınması XIX. yüzyılda başlamıştır. Giderek varlığını daha güçlü hale getiren modern tarihsel ve biyografik metin yazarlığının son otuz-kırk yılda giderek yükseldiği, bu türden eserlerin sayı ve niteliğindeki artışa bakıldığında görülmektedir. Bu realite sosyal bilimcilerin, münhasıran tarihçilerin, biyografi sahasına duydukları ilginin yükselişiyle paralellik arz etmektedir. Diğer yandan tarihçiler, tarihte yer edinmiş bireylerin kişisel yaşam öykülerini, onların “içinde yaşadıkları ve anlam verdikleri toplumsal siyasî ve kültürel dünya ile diyalektik biçimde ilişkili” olarak incelemektedirler. Bununla beraber biyografi metni kaleme alan tarihçinin daha kapsamlı amacının “yalnızca bir yaşamöyküsünü anlatmak değil, o kimseyi kendisinin dışındaki dünyaya konumlandırmak ve özelin kamusalı, kamusalın da özeli nasıl şekillendirdiğini keşfetmek” olduğu belirtilmiştir.1 Bu çalışma tam bu noktadan hareketle, ancak biraz farklı biçimde, ilgili tarihsel şahsiyeti merkeze alarak, onun etrafındaki dünyayla ilintili, hatta söz konusu tarihsel süreçte etrafındaki dünyayı şekillendiren bir karakteri haiz olmasından hareketle hazırlanmıştır. Bir diğer deyişle bu araştırma Abaka Han’ın yaşam öyküsü temelinde onun ve etrafındaki dünyanın, aynı zamanda söz konusu sürecin tahliline hasredilmiştir. Dört müstakil bölümden meydana gelen bu tez çalışmasında ilk olarak Abaka Han’ın şehzadelik devri işlenmiş; onun doğumu, çocukluğu ve eğitimi, gençliği ve veliahtlığı ve tahta çıkış süreci hakkında bilgiler verilmiştir. İkinci bölümde Abaka Han’ın ilhanlık dönemine, yani onun tahtta olduğu yıllarda İlhanlı Devleti’nin siyasî tarihine değinilmiştir. Bu kapsamda İlhanlı Devleti’nin bu süreçteki dâhilî meselelerinin yanı sıra Altın Orda Hanlığı, Çağatay Hanlığı ve Memlûk Sultanlığı gibi çevre sahalarda bulunan muktedir yapılarla olan siyasî ve diplomatik münasebetleri işlenmiştir. Üçüncü bölümde Abaka Han’ın saltanatında İlhanlı Devleti’nin idarî yapısı ile bu devlete tâbî durumdaki Kilikya Ermeni Krallığı ve Gürcü Krallığı gibi devletler ve Fârs (Salgurlu Atabegliği), Yezd (Yezd Atabegliği), Kirmân (Kutluğhanlı Hanedanı) ve Herât (Kert Hanedanı) gibi mahallî hâkimiyetlerle bağlantıları ele alınmıştır. Bu bölümde ayrıca Abaka Han’ın haricî siyaseti bağlamında onun Moğol kağanlık merkezi, Papalık ve batı dünyası ve Bizans 1 Geçmişten günümüze biyografi ve tarih arasındaki ilişkiler, bu konudaki tartışmalar ve güncel yaklaşımlar için bk. Barbara Caine, Biyografi ve Tarih, çev. M. Sözen, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2019. 3 İmparatorluğu gibi muktedir güçlerle ilişkileri konu edilmiştir. Dördüncü ve son bölümde Abaka Han’ın vefatı ve şahsiyeti bağlamında onun ölümü ve defninden; aile üyelerinden, yani hanımları, çocukları, damatları ve torunlarından ve dinî ve ilmî yönü çerçevesinde etrafında bulunan veya bu dönemde yaşayan din ve ilim adamlarından bahsedilmiştir. Biyografi niteliği taşıyan bu çalışmada kullanılan yöntem, Abaka Han ve etrafındaki dünyayla ilgili malumat sunan kaynakların verdiği bilgiler ölçeğinde onun hayatının ve faaliyetlerinin mümkün olduğunca çizgisel tarzda tetkik edilmesinden ibarettir. Araştırmada İlhanlı Devleti’nin kurucusu Hülâgû Han’ın ölümünden sonra işbaşına gelen Abaka Han’ın siyasî ve kişisel yaşamı bütünlüklü bir yapı arz edecek şekilde işlenmeye çalışılmıştır. Ulaşılabilen kaynak ve telif eserlerden derlenen bilgilerin analizi vasıtasıyla Abaka Han ve etrafındaki dünyanın tahliline gayret edilmiştir. Bu araştırmanın temel hipotezi, İlhanlı hükümdarı Abaka Han’ın tipik bir Moğol hükümdarı örneği olduğudur. Bu durum onun şehzadeliği ve ilhanlığı sürecindeki tüm düzenleme ve uygulamalarında, aynı zamanda karakterinde ve kişisel yaşamında görülmektedir. Yine onun merkeziyetçi ve otoriter bir idare anlayışına sahip olması, bu hipotezi destekleyen bir başka unsurdur. Atalarından kendisine miras kalan bir devlet teşekkülüne 17 yıl boyunca liderlik eden Abaka Han, bilhassa ilhanlığı dönemindeki faaliyetleriyle devraldığı müktesebatın farkında olmuş ve buna uygun şekilde hareket etmiştir. Abaka Han’ın, etrafındaki dünyaya açık ve söz konusu süreç içerisinde sadece Yakın Doğu’da değil, dünyada olan bitenlerden haberdar ve farklı dünyalarla iletişime açık bir idareci olduğu fikri, bu çalışmanın bir diğer hipotezidir. Hükümdarlık sürecinde etrafındaki dünyayla münasebetlerinin seyri ve niteliği bu düşünceyi destekler mahiyettedir. Bu yıllarda kaleme alınan batı menşeili kaynakların pek çoğunda bulunan bilgiler bu hipotezi teyit etmektedir. Abaka Han ve etrafındaki dünyanın tasviri, XIII. yüzyılın ikinci yarısında kurulan İlhanlı Devleti’nin ikinci hükümdarının yaşamöyküsünün, onun etrafında gelişen hadiselerin ve 4 bunlara karşı İlhanlıların verdiği reaksiyonların anlaşılması bakımından önem taşımaktadır. Eskiden beri göçebe tarzda yaşayan Moğolların yerleşik toplumların yaşadığı bir sahaya gelerek devlet kurmaları, onlar için pek çok sorunu beraberinde getirmiştir. Bunun yanı sıra Hülâgû Han devrinde devletin yaşadığı siyasî problemler, onun halefi Abaka Han’a intikal etmiştir. Abaka Han’ın saltanatının ilk zamanlarından itibaren karşı karşıya kaldığı sorunların halline yönelik faaliyetleri bu çalışmanın kapsamı dâhilindedir. Diğer yandan siyasî çekişmeleri çerçevesinde odaklandığı noktalar ve girdiği temaslar da bu İlhanlı hükümdarını tanımak açısından mühimdir. Bu çalışma onun şahsî yaşamını etrafındaki hadiseler, kişiler ve siyasî yapılarla birlikte değerlendirme yöntemiyle kaleme alınmıştır. Tez çalışmasında yer alan ve yazımında ihtilaf bulunan Moğolca şahıs adlarında DİA’da yer alan maddelerdeki yazım şekilleri esas alınmıştır. Arapça ve Farsça terkipler hususunda Osmanlı Türkçesindeki terkiplerin transkripsiyonunda uygulanan usûl takip edilmiştir. Kaynak eserlerde verilen hicrî tarihlerin milâdî karşılıkları, eğik çizgiyle ayrılacak şekilde (663/1265 gibi) yazılmış; tarih karşılıklarının tespitinde TTK’nın çevrimiçi Tarih Çevirme Kılavuzu’ndan istifade edilmiştir. B. Materyal: Kaynak ve Telif Eserler 1. Kaynak Eserler a. İslâmî Kaynaklar Bu çalışmada istifade edilen İslâmî kaynakları hususî tarihler, umumî tarihler ve mahallî tarihler olmak üzere üçe ayırmak mümkündür. Belli bir hükümdar veya saltanat mensubu kimse için yazılan eserler hususî tarihler, kâinatın yaratılışından kronik yazarının zamanına kadar gelen olayları ihtiva eden eserler umumî tarihler ve şehir, bölge ve eyalet gibi yerleşim birimlerinin geçmişini anlatmak için kaleme alınan eserlerse mahallî tarihler başlığı altında toplanmıştır. 5 Hususî Tarihler Moğol istilâsı ve bunun ardından Yakın Doğu ekseninde gelişen İlhanlı hâkimiyeti sürecinde telif edilen ilk kapsamlı eser olma özelliğindeki Târîḫ-i Cihân-guşâ,2 bürokrasiyle meşgul köklü ve ünlü bir ailenin üyesi olan ‘Alâu’d-dîn ‘Atâ-Melik b. Bahâu’d-dîn Muhammed-i Cüveynî tarafından üç cilt halinde kaleme alınmıştır. Eser, siyasî olayların yanı sıra barındırdığı zengin malzemeyle sosyal, ekonomik ve dinî tarih araştırmaları açısından da önemli bir kaynak olma özelliği taşımaktadır.3 Tıpkı Hârizmşâhlardan sonra Moğolların hizmetine giren babası Bahâu’d-dîn Muhammed gibi bürokrasiye yönelen ve kariyerine Argun Aka’nın hususî kâtipleri arasında bulunmakla başlayan Cüveynî, görevi münasebetiyle Moğol hanları ve emirlerinin teveccühünü kazanmış ve Cengizli hâkimiyetindeki bölgeleri müşahede etme şansına nail olmuştur. İran ve çevresindeki ilk seferleri sırasında Hülâgû (Moğolca Hülegü) Han’ın (1256-1265) yanında bulunan Cüveynî, Bağdat’ın işgalinden sonra onun fermanıyla bütün Irak-ı Arab ve Hûzistân eyaletlerinin idaresine memur edilmiştir (657/1259).4 Hülâgû Han’ın ölümüne kadar bu görevde kalan Cüveynî, Abaka Han zamanında ise bütün Irak-ı Arab’ı müstakil şekilde yönetmiştir.5 Ata Melik Cüveynî ve kardeşi Sâhib-i Divân Şemsu’d-dîn Muhammed Cüveynî, ilk iki hükümdar döneminde İlhanlı Devleti’nin en mühim devlet adamları olmalarıyla meşhurdurlar. Anlatısına Cengiz Han’ın ortaya çıkışının hemen öncesinden başlayan Cüveynî, eserinde Moğollar, Hârizmşâhlar, Karahıtaylar ve İsmailîler hakkında6 okuyucuya sunduğu kıymetli bilgileri7 ayet ve hadislerin dışında Arapça, Farsça şiirler ve Türkçe-Moğolca 2 ‘Alâu’d-dîn ‘Ata Melik b. Bahâu’d-dîn Muhammed-i Cüveynî, Târîh-i Cihân-guşâ, nşr. Muhammed b. ‘Abdu’l-vahhâb Kazvînî, I-III, Tahran: İntişârât-i Hermes, 1387/2008 [= Cüveynî/Kazvînî]; ‘Alâu’d-dîn ‘Ata Melik b. Bahâu’d-dîn Muhammed-i Cüveynî, The History of the World-Conqueror, İngilizce terc. J. A. Boyle, I-II, Harvard University Press, Cambridge 1958 [= Cüveynî/Boyle]; ‘Alâu’d-dîn ‘Ata Melik b. Bahâu’d-dîn Muhammed-i Cüveynî, Tarih-i Cihan Güşa, Türkçe çev. M. Öztürk, TTK, Ankara 2013 [= Cüveynî/Öztürk]. 3 Osman Gazi Özgüdenli, “Târîh-i Cihângüşâ”, DİA, XL (2011), s. 78. 4 W. Barthold [J. A. Boyle], “Djuvaynī”, EI2, II (1991), s. 606. 5 Orhan Bilgin, “Cüveynî, Atâ Melik”, DİA, VIII (1993), s. 140; Ramazan Şeşen, Müslümanlarda Tarih- Coğrafya Yazıcılığı, İSAR Vakfı Yayınları, İstanbul 1998, s. 165. 6 C. A. Storey, Persian Literature: A Bibliographic Survey, II/2, Luzac & Co., London 1936, s. 260-261. 7 Orta Asya’ya yolculuk yapan yegâne İranlı tarih yazarı olan Cüveynî, Emir Argun Aka’nın hizmetinde 6 terimlerle süslemiş, böylece kendine has bir üslup ortaya koymuştur. Moğol hanlarına hizmet etmiş olması ona herkesin kolayca ulaşamayacağı bilgileri edinme şansı vermiştir. Diğer yandan uzun yıllar imparatorluğun bir memuru olarak görev yapan müellifin Moğol istilâsıyla ilgili bilgileri tarafsız, geniş ve gerçeğe uygun şekilde nakletmiş olması, dikkate şayan bir husustur.8 Eserin İlhanlı Devleti’nin kuruluş yıllarındaki hadiseleri anlatan üçüncü cildi konumuz açısından son derece önemlidir. Müellifin bu kısımda anlattığı olaylara bizzat şahit olması eseri konumuz açısından daha da önemli kılmaktadır. Şüphesiz İlhanlı devri tarih yazıcılığının en önemli ismi, geleneksel tıp ile ilgilenen Yahudi bir eczacının çocuğu olarak 645/1247, 646/1248 veya 648/1250 yılında Hemedân’da doğan ve otuzlu yaşlarında İslâm dinini benimseyen Reşîdu’d-dîn Fazlullâh- i Hemedânî’dir (Reşîd e’t-Tabîb b. ‘İmâdu’d-devle Ebu’l-hayr, ö. 718/1318). Gençliğinde tıp tahsil ettikten sonra muhtemelen Abaka Han zamanında (663-680/1265-1282) tabip olarak İlhanlı hizmetine giren, Argun ve Geyhatu Hanlar dönemlerinde konumunu iyice güçlendiren Reşîdu’d-dîn, devlet tabipleri arasına katılmasının ardından, Gazan Han’ın hükümdarlık yıllarında Vezir Sadru’d-dîn-i Zencânî’nin katledilmesinin ardından Sa‘du’d-dîn-i Sâvecî ile birlikte vezir tayin edilmiştir (657/1298). Vezirliğinden itibaren, ömrünün geri kalanında devlet işleriyle iştigal eden Reşîdu’d-dîn Tabîb, konumu sebebiyle hizmet ettiği İlhanlı hükümdarlarıyla oldukça yakın ilişkiler geliştirme şansı yakalamıştır. Bu sebeple genellikle idarî reformlar başta olmak üzere Gazan Han’ın reform programının teorik mimarlarından biri olmakla ilişkilendirilen Reşîdu’d-dîn, sahip olduğu maddî kuvvet ölçeğinde Tebriz ve Sultaniye gibi kentlerde bazı hayır kurumlarının hayata geçmesini sağlayarak İlhanlı dönemi vakıf kurucuları arasında da yer almıştır. bulunduğu sırada birkaç kez Moğolistan’a seyahat etmiş, bu vesileyle Mâverâünnehir, Türkistan ve Uygur yörelerini görme imkânı bulmuştur. Müellifin eseri, muhtemelen bu yolculuklar sırasında gördüğü eski Türk kitabelerinin yanı sıra Uygurların destanlarına değinmesi bakımından eski Türk tarihi için de ehemmiyet arz etmektedir (Özgüdenli, “Târîh-i Cihângüşâ”, s. 78). Meşhur şarkiyat mütehassısı Barthold, Moğol İmparatorluğu’nun yekpare hâldeki zamanında yaşaması ve Türkistan, Moğolistan ve Uygur ülkelerini bizzat görmesi sebebiyle Cüveynî’nin tarihçilik bakımından Reşîdu’d-dîn ve Vassâf’tan daha üstün konumda olduğunu, onun diğer ikisinin aksine imkân dâhilinde olmak üzere tüm imparatorluğun tarihini vermeyi amaçladığını vurgulamıştır (Barthold, Moğol İstilâsına Kadar Türkistan, haz. H. D. Yıldız, TTK, Ankara 1990, s. 42-43). 8 Osman Gazi Özgüdenli, “Orta Çağ İran Tarih Yazıcılığına Kısa Bir Bakış”, İran’da Tarih Kaynakları ve Tarihyazımı, ed. S. Afacan-Ş. Deniz-A. Macit, İlem Yayınları, İstanbul 2021, s. 380-381; Barthold, Moğol İstilâsına Kadar Türkistan, s. 43. 7 Gazan Han devrinde Savecî’yle birlikte vezirliğe tayin edilen Reşîdu’d-dîn, Olcaytu Sultan döneminin sonuna kadar vazifesini sürdürmüştür. Bu süreçte Savecî ile aralarında meydana gelen ihtilafla birlikte şekillenen rekabetin Reşîdu’d-dîn lehine sonuçlanmasıyla Savecî katledilmiştir. Reşîdu’d-dîn bu kez aynı görevi, ilerde en mühim rakibi haline gelecek olan Tâcu’d-dîn ‘Ali Şah-i Gilânî’yle birlikte yürütmüştür. Sultan Olcaytu ve Sultan Ebu Said devrinde çevirdiği entrikalarda başarılar kaydeden Ali Şah, onun gözden düşmesinde ve katledilmesinde büyük rol oynamıştır. Gîlânî’nin bir entrikası sonucunda 717/1317’de görevden azledilmesinin ardından, Sultan Olcaytu’yu zehirlemekle suçlanan Reşîdu’d-dîn, yapılan yargılamanın ardından suçlu bulunarak 718/1318 yılında oğlu Gıyâsu’d-dîn ile birlikte idam edilmiştir.9 İdamından sonra Reşîdu’d-dîn’in kişisel serveti müsadere, Tebriz’de inşa ettirdiği Râb‘-i Reşîdî10 ise yağma edilmiştir. Reşîdu’d-dîn’in tarih yazıcılığı, hizmetinde olduğu, Tarih ilmine büyük ilgi duyan Gazan Han’ın isteğiyle kaleme aldığı Târîḫ -i Mubârek-i Gâzânî11 ile başladı. Fakat hâmisinin 703/1304 yılındaki ölümü üzerine eserini Sultan Olcaytu’ya sunmak durumunda kaldı. 9 Reşîdu’d-dîn Fazlullâh’ın yaşamöyküsü ve eseri Camiu’t-Tevârîḫ ile ilgili olarak şu eserlerden istifade edilebilir: Dorothea Krawulsky, The Mongol Īlkhans and their Vizier Rashīd al-Dīn, Peter Lang, Frankfurt am Main 2011; D. O. Morgan, “Rashīd al-Dīn Ṭabīb”, EI2, VIII (1986), s. 443-444; Edward G. Browne, A History of Persian Literature, III, Cambridge University Press, Cambridge 1920, s. 68-74; Melville, “Jāme‘ al-Tawārik”, EIr, https://www.iranicaonline.org/articles/jame-al-tawarik, (Erişim Tarihi: 14.01.2021); Osman Gazi Özgüdenli, “Reşîdüddin Fazlullāh-ı Hemedânî”, DİA, XXXV (2008), s. 19-21; Ramazan Şeşen, “Câmiu’t-Tevârîh”, DİA, VII (1993), s. 132-134; M. Şemseddin Günaltay, “Türk Tarihinin Ana Kaynaklarından Camiüttevarih ve Fazlullah Reşidüddin”, Belleten, I/1 (1937), s. 165-179; A. Zeki Velidi Togan, “The Composition of the History of the Mongols by Rashīd al-Dīn”, CAJ, VII/1 (1962), s. 60-72; John Andrew Boyle, “Rashīd al-Dīn: The First World Historian”, Iran, IX (1971), s. 19-26; Barthold, Moğol İstilâsına Kadar Türkistan, s. 46-50; J. Rypka, “Poets and Prose Writers of the Late Saljuq and Mongol Periods”, CHIr, V, , The Saljuq and Mongol Periods, ed. J. A. Boyle, Cambridge University Press, Cambridge 1968, s. 623-624; Karl Jahn, “Cihan Tarihçisi Olarak Reşîdüddin”, İslâm Tetkikleri Enstitüsü Dergisi, III/3-4 (1966), s. 227-236; Şeşen, s. 234-237; M. Şemsettin Günaltay, İslam Tarihinin Kaynakları: Tarih ve Müverrihler, haz. Y. Kanar, Endülüs Yayınları, İstanbul 1991, s. 260-283; A. Zeki Velidi Togan, Tarihte Usul, İstanbul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2019, s. 155-156. Cüveynî ve Reşîdu’d-dîn’in Moğol tarihi için önemi hakkında bk. J. A. Boyle, “Juwaynī and Rashīd al-Dīn as Sources on the History of the Mongols”, Historians of the Middle East, ed. B. Lewis-P. M. Holt, Oxford University Press, London 1962, s. 133-137. Camiu’t-Tevârîḫ hakkında güncel, alternatif ve kavramsal bir yaklaşım için bk. Judith Pfeiffer, “In the Folds of Time: Rashīd al-Dīn on Theories of Historicity”, History and Theory, LVII (2019), s. 20-42. 10 Rab‘-i Reşîdî hakkında tafsilatlı bilgi için bk. Osman G. Özgüdenli, “Bir İlhanlı Şehir Modeli: Rab‘-i Reşîdî’de Meslekler, Görevler ve Ücretler”, Ortaçağ Türk-İran Tarihi Araştırmaları, Kaknüs Yayınları, İstanbul 2006, s. 207-260. 11 Reşîdu’d-dîn Fazlullâh, Târîḫ -i Mubârek-i Gâzânî - Dâstân-ı Gâzân Hân (Geschichte Ġāzān Ḫān’s aus dem Ta’rīḫ-i Mubārak-i Ġāzānī des Rašīd al-Dīn Faḍlallāh b.‘Imād al- Daula Abūl-Ḫair), nşr. K. Jahn, Messrs Luzac&Co, Londra 1358/1940, [= Reşîdu’d-dîn/Jahn]. https://www.iranicaonline.org/articles/jame-al-tawarik 8 Onun teşvikiyle çalışmasına devam eden müellif, Gazan Han hakkında yazdığı bölüm aynı kalacak şekilde, Moğollar ve ilişki içinde oldukları yahut olmadıkları muhtelif milletlerin tarihlerine ilişkin büyük bir metin kaleme aldı ki bu suretle ortaya çıkan Cami‘u’t-Tevârîḫ,12 ilk kapsamlı dünya tarihi denemesi idi. Eser üç ayrı kısımdan oluşan umumî bir tarihtir. Eserin birinci kısmı Gâzân Hân’ın emriyle kaleme alınan, Türk ve Moğol tarihlerinin anlatıldığı Târîḫ -i Mubârek-i Gâzânî iken ikinci kısım yaratılıştan yazarın yaşadığı yıllara kadar olan genel bir dünya tarihi, üçüncü ve son kısım ise günümüze ulaşmayan veya hiç kaleme alınmamış olan coğrafyadır. Eser Gazan Han’ın 703/1304 yılındaki vefatıyla sona ermektedir.13 İlhanlı hükümdarlarına oldukça yakın bir kişi olan Reşîdu’d-dîn’in eseri Câmi‘u’t- Tevârîḫ’in ilhanların emriyle ortaya çıktığı bir vakıadır. Bu sebeple müellifin devletin resmî bir tarihçisi olma özelliğini taşıdığı bilhassa vurgulanmalıdır. Yazılış tarihi açısından yakın bir geçmiş olarak nitelendirilebilecek dönemlerde vuku bulmuş hadiseleri anlatılırken müellifin başvurduğu bazı yöntemlerden14 de anlaşılabileceği gibi, eserin genelinde İlhanlı yanlısı anlatımın hâkim olduğu görülmektedir. Ünlü Moğol ve İlhanlı Tarihi mütehassıslarından Morgan’ın isabetle vurguladığı gibi “Reşîdu’d-dîn büyük öneme sahip, dikkate şayan bir tarihçi olsa da tarafsız bir tarihçi telâkki edilmemelidir”.15 Bununla beraber onun ve eserinin genel olarak Türk, Moğol ve dünya tarihlerinin ve özel 12 Reşîdu’d-dîn Fazlullâh-i Hemedânî, Câmi‘u’t-tevârîḫ, nşr. Muhammed Rûşen-Mustafâ Mûsevî, I-IV, Neşr-i Elbruz, Tahran 1373/1994, [= Reşîdu’d-dîn/Rûşen-Mûsevî]; Rashiduddin Fazlullah, Jami‘u’t- Tawarikh - Compendium of Chronicles – A History of the Mongols, İngilizceye çev. ve notl. W. M. Thackston, I-III, Harvard University, Cambridge 1999, [= Reşîdu’d-dîn/Thackston]; Reşîdu’d-dîn Fazlullâh-i Hemedânî, Câmi‘u’t- tevârîḫ, nşr. Behmen Kerîmî, I-II, İntişârât-i İkbâl, Tahran 1362/1983, [= Reşîdu’d-dîn/Kerîmî]; Reşîdu’d-dîn Fazlullâh, Câmi‘u’t-tevârîḫ, nşr. ‘Abdu’l-kerîm ‘Alî-oglı ‘Alîzâde, Neşriyyât-ı Ferhengistân-i ‘Ulûm-i Cumhûrî-yi Şûrevî-yi Sosyalistî-yi Âzerbâycân, III, Baku 1957, [= Reşîdu’d-dîn/‘Alîzâde]. Eserin İlhanlılar kısmının Türkçe tercümesi: Reşîdüddin Fazlullah, Câmiu’t- Tevârih (İlhanlılar Kısmı), çev. İ. Aka-M. Ersan, A. Hesamipour Khelejani, Türk Tarih Kurumu, Ankara 2013, [= Reşîdu’d-dîn/Aka vd.]. Eserin Abaka Han bahsinden başlayarak Geyhâtû Han döneminin sonuna kadar olan Farsça kısmı ve Almanca tercümesi: Ta’rīḫ-i Mubārak-i-Ġāzānī, Geschichte der Ilḫāne Abaġa bis Gaiḫātū (1265-1295), çev. ve yay. haz. Karl Jahn, Mouton & Co, ‘s-Gravenhage 1957, [= Reşîdu’d- dîn/Abaġa]. 13 Osman G. Özgüdenli, Moğol İranında Gelenek ve Değişim: Gâzân Han ve Reformları (1295-1304), Kaknüs Yayınları, İstanbul 2009, s. 11-13. 14 Mesela müellifin İlhanlılar açısından yenilgiyle sonuçlanan bazı İlhanlı-Memlûk harpleri gibi, aslında o dönem için oldukça mühim durumda olan bazı hadiseleri kısaca anlatarak geçiştirmesi, yer verdiği bazı konuşma metinlerindeki üslûbu ve ilhanlar için kullandığı ifadeler bu yöntemlere örnek olarak verilebilir. Ancak modern öncesi dönemde yazılan kroniklerin umumiyetle patronaj ilişkisi ile kaleme alındığı herkesçe malum olduğundan müellifin bu tavrı olağan ve pekâlâ anlamlıdır. 15 Morgan, “Rashīd al-Dīn Ṭabīb”, s. 444. 9 olarak İlhanlı Tarihi için büyük önem taşıdığını bilhassa vurgulamak gerekir. Reşîdu’d- dîn’in Abaka Han devrinde tabip olarak İlhanlı hizmetine girdiği dikkate alındığında, onun ikinci ilhan hakkında anlattıkları konumuz açısından eşsizdir. Bu açıdan Cami‘u’t- Tevârîḫ, Abaka Han’ın düşünce yapısı, tutum ve davranışları ve bunlarda payı olan etmenlere ek olarak onun etrafındaki dünyaya ışık tutması açısından büyük önemi haizdir. Reşîdu’d-dîn Fazlullâh-i araştırma konumuz kapsamında bilgi ihtiva eden eserlerinden bir diğeri Şu‘ab-i pençgâne’dir.16 Bazı araştırmacılar tarafından Câmi‘u’t- Tevârîḫ’in bir bölümünden ibaret olarak değerlendirilen bu eser, Moğol, Türk, Arap ve İbranî hükümdarlarının şecerelerini içermektedir.17 663/1264-1265 yılında Şîrâz’da dünyaya gelen Şerefu’d-dîn ‘Abdullâh b. Fazlullâh Kâtib-i Şîrâzî (ö. 730-1329-30), Sultan Olcaytu tarafından kendisine verilen “Vassâfu’l- hazre” veya bunun daha kısa bir formu olan “Vassâf” lakabıyla meşhurdur. Babasının Fârs vilâyetinin idarecilerinden biri olması sayesinde iyi bir eğitim hayatı geçirdikten sonra devlet hizmetine giren Vassâf, 697/1298-1299 yılında kaleme almaya başladığı Tecziyetü’l-Emsâr ve Tecziyetü’l-‘sâr (Târîḫ-i Vassâf)18 isimli eserinin ilk üç cildini Gazan Han’a takdim etme fırsatı bulmuştur. Onun ölümünün ardından eserin dördüncü cildini Sultan Olcaytu sunan müellif, eserin beşinci ve son cildini ise ölümünden iki yıl önce, 728/1328 yılında tamamlamıştır. Esasen ‘Alâu’d-dîn Ata-Melik Cüveynî tarafından yazılan Târîḫ-i Cihân-guşâ isimli esere zeyil olarak yazılan, bu sebeple 656/1258 ve sonrasındaki yıllarda vuku bulan hadiseleri ihtiva eden Tecziyetü’l-Emsâr ve Tecziyetü’l- ‘sâr, içinde barındırdığı ayetler, İran ve Arap edebiyatından iktibaslar ve müellif tarafından kaleme alınan şiirlerden başka Arapça, Farsça, Moğolca ve Türkçe 16 Reşîdu’d-dîn Fazlullâh-i Hemedânî, Şu‘ab-i pençgâne, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, III. Ahmed, nr. 2937. 17 Özgüdenli, “Reşîdüddin Fazlullāh-ı Hemedânî”, s. 20-21. 18 Vassâf, Kitâb-ı Mustetâb-ı Vassâfü’l-hazre, I-V, nşr. M. M. İsfahânî, Kitâbhâne-yi İbn Sina-Kitâbhâne- yi Ca’ferî Tebrizî, Tahran 1338/1959, [= Vassâf/İsfahânî]; Vassâf, Tahrîr-i Târîh-i Vassâf, nşr. ‘Abdu’l- Muhammed Âyetî, İntişârât-i Bünyâd-ı Ferheng-i İran, Tahran 1346/1967 [= Vassâf/Tahrîr]; Vassâf, Geschichte Wassaf’s, Persisch Herausgegeben und Deutsch Übersetzt von Hammer-Purgstall, Neu Herausgegeben von Sibylle Wentker nach Vorarbeiten von Klaus Wundsam, I-IV, Verlag der Österreichischen Akademie der Wissenschaften, Wien 2010-2016, [= Vassâf/Hammer]. 10 ıstılahlardan dolayı oldukça süslü bir nesre sahiptir. Bununla beraber müellifin bu eseriyle şöhret bulduğu ve pek çok tarih yazarına ilham kaynağı olduğu bilinmektedir.19 680/1281 yılında Kazvin’de dünyaya gelen Hamdullâh Mustevfî-yi Kazvînî (ö. 740/1339-1340’tan sonra), köklü bir bürokrat ailesine mensuptur. Dedesi ve babasının Irak’ın müstevfîsi olarak görev yapmasından hareketle ailesi “Müstevfî/Müstevfîyân” lafzıyla anılmıştır.20 Hatta müellifin kendisi de Vezir Reşîdu’d-dîn tarafından müstevfî tayin edilmiştir.21 Gençliğinden beri tarih ilmiyle ilgilenen; şair, edip ve âlimlerin sohbetlerine iştirak eden Kazvînî, İlhanlı tarihinin başucu kaynaklarından biri olan Târîḫ- i Güzîde’yi22 yazarak hizmetinde bulunduğu Vezir Gıyâsu’d-dîn Muhammed’e takdim etmiştir. Eserin Taberî, İbnü’l-Esîr, Atâ-Melik Cüveynî ve Reşîdu’d-dîn Fazlullâh gibi önemli tarih yazarlarının eserlerinden yararlanılarak hazırlandığı anlaşılmaktadır.23 Târiḫ-i Güzîde, esasen müellifin yaşadığı dönemle ilgili verdiği spesifik bilgiler münasebetiyle ehemmiyet arz ediyorsa da genel kronoloji ve mahallî hâkimiyetler konusundaki muhtevasıyla da çalışmamızı ilgilendirmektedir. Kazvînî’nin Firdevsî’nin Şâhnâme’sine nazire olarak yazdığı ve Hz. Peygamber’den başlayarak 734/1334 yılına kadar gelen hadiseleri anlattığı Zafernâme,24 75.000 beyitlik manzum bir tarih eseridir. Her biri müstakil üç ciltten oluşan eserin bilhassa “Kısmu’s- Sultaniyye min Kitâb-ı Zafernâme fî Zikri’l-Mogûl” başlığını taşıyan; Türkler ve 19 Müellif ve eser hakkında için bk. Osman Gazi Özgüdenli, “Vassâf”, DİA, XLII (2012), s. 558-559; P. Jackson, “Waṣṣāf”, EI2, XI (2002), s. 174; Barthold, Moğol İstilâsına Kadar Türkistan, s. 51; Osman G. Özgüdenli, “İlhanlı Tarihine Ait Yeni Bir Kaynak: Târîh-i Vassâf’ın Müellif Nüshası”, Belleten, LXX/258 (2006), s. 501-506; a.mlf., Gâzân Hân ve Reformları, s. 16-17; Storey, Persian Literature, II/2, s. 267-268; Rypka, “Poets and Prose Writers of the Late Saljuq and Mongol Periods”, s. 624; Browne, A History of Persian Literature, III, s. 67-68; Şeşen, Müslümanlarda Tarih-Coğrafya Yazıcılığı, s. 328-239. 20 B. Spuler, “Ḫamd Allāh al-Mustawfī al-Kazvīnī”, EI2, III (1986), s. 122. 21 Abdülkerim Özaydın, “Hamdullah el-Müstevfî”, DİA, XV (1997), s. 454. 22 Hamdullâh Mustevfî-yi Kazvînî, Târîh-i Guzîde, nşr. ‘Abdu’l-Huseyn Nevâ’î, Müessese-yi İntişârât-i Emîr-i Kebîr, Tahran 1387/2008, [= Kazvînî/Nevâ’î]; Ḥamdu’lláh Mustawfí-i Qazwíní, Ta’ríkh-i-Guzída, I-II, İngilizceye çev. ve yay. haz. E. G. Browne, E. J. Brill, 1913, [= Kazvînî/Browne]; Hamdullah Müstevfî-yi Kazvinî, Târih-i Güzide, Türkçe çev. M. Öztürk, TTK, Ankara 2018, [= Kazvînî/Öztürk]. 23 Spuler, “Ḫamd Allāh al-Mustawfī al-Kazvīnī”, s. 122; Özaydın, “Hamdullah el-Müstevfî”, s. 454. 24 L. J. Ward, The Ẓafar-nāmah of Ḥamdallāh Mustaufī and the Il-khān Dynasty of Iran, I-III, Doktora Tezi, University of Manchester, Manchester 1983 [= Kazvînî, Zafernâme]. 11 Moğollardan bahseden ve 731/1331 yılına kadar İlhanlı tarihini anlatan üçüncü cildi, mukaddem kaynaklardan bolca iktibas barındırmaktadır. Kazvînî’nin araştırmamız çerçevesinde istifade edilen bir diğer eseri Nuzhetü’l- Kulûb’dur.25 Müellifin dostlarının ricası üzerine kaleme aldığı bu eser coğrafya ve kozmografya ile ilgilidir. Müellifin eserini yazarken kendisinden önce bu alanlarda ortaya konmuş yapıtlardan istifade ettiği anlaşılmaktadır. Nuzhetü’l-Kulûb, kozmografya hakkında bir mukaddime, üç esas bölüm ve hâtimeden müteşekkildir. Eserin coğrafyaya ilişkin üçüncü bölümü dört kısma ayrılmıştır. Bu bölümün Moğol İran’ının maliyesini, coğrafyasını, eyalet, vilâyet, kaza, nahiye ve köylerini, yol ve menzillerini, dağlarını, nehirlerini, deniz ve göllerini, maden ve minerallerini anlatan ikinci kısmı ile komşu ülkeler hakkında bilgi veren üçüncü kısmı26 konumuz açısından bilhassa önemlidir. İlhanlılar hakkında verilen bilgilerin, müellifin idarî vazifesi dolayısıyla devletin resmî vesikalarına dayanması,27 eserin çalışmamız bağlamındaki önemini artırmaktadır. Öte yandan Abaka Han’ın çağdaşı olan ve astronomi başta olmak üzere pek çok alanda eser veren Kutbu’d-dîn Şîrâzî’ye nispet edilen Ahbâr-i Mogûlân28 adlı eser kısa ölçekli olsa da konumuzla ilgilidir. İlhanlı dönemi tarih yazarlarından Ebu’l-kâsım ‘Abdullâh b. ‘Ali el-Kâşânî tarafından kaleme alınan Târîḫ-i Gıyasu’d-dîn Olcâytû Sultân Muhammed Hudâbende ya da kısaltılmış ismiyle Târîḫ-i Olcâytû Sultân29 isimli eser, ihtiva ettiği bazı bilgiler 25 Hamd-allāh Mustawfi, Nuzhat-al-Qulūb, (Coğrafya kısmı) İngilizce çev. G. Le Strange, The Geographical Part of Nuzhat-al-Qulūb Composed by Hamd-allāh Mustawfi of Kazwīn in 740 (1340), E. J. Brill, Leiden 1919. 26 Özaydın, “Hamdullah el-Müstevfî”, s. 454-455. 27 Spuler, “Ḫamd Allāh al-Mustawfī al-Kazvīnī”, s. 122; 28 Kutbu’d-dîn Şîrâzî (?), Ahbâr-i Mogûlân der enbâne-yi Mollâ Kutb, nşr. İ. Afşar, Kitâbhâne-yi Bozorg- i Hazret-i Âyetullâhü’l-uzmâ Mar’aşî Necefî, Kûm 1389/2010, [= Şîrâzî/Afşâr], s. 44; George Lane, The Mongols in Iran: Qutb Al-Din Shirazi’s Akhbar-i Moghulan, Routledge, London-New York, 2018, [= Şîrâzî/Lane]. 29 Ebu’l-Kâsım ‘Abdullâh-i Kâşânî, Târîḫ-i Olcâytû Sultân, nşr. Mehîn Hamblî, Bengâh-ı Tercume ve Neşr- i Kitâb, Tahran 1348/1969 [= Kâşânî/Hambli]; Derya Örs, Tarih-i Olcaytu (İnceleme ve Çeviri), Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doğu Dilleri ve Edebiyatları Anabilim Dalı, 12 dolayısıyla konumuz açısından değerlidir. İlhanlı hükümdarlarının emrindeki münşîlerden biri olan Kâşânî,30 dönemin ünlü kronikçilerinden Reşîdu’d-dîn Fazlullâh-ı Hemedânî’nin Camiu’t-Tevârîḫ adlı eserinde Sultan Olcaytu devrinin yer almamasından hareketle söz konusu esere zeyil olarak, bu sultan döneminde vuku bulan ve 718/1318 yılına kadar gelen hadiseleri sırasıyla ve nesir biçiminde kaleme almıştır. Kâşânî aynı zamanda Reşîdu’d-dîn’in ölümünden sonra onun dünya tarihinin aslında kendisi tarafından kaleme alındığını iddia etmişse de hiçbir sağlam dayanağı olmayan bu görüş muasır, muahhar ve modern tarihçiler tarafından kabul görmemiştir. Kâşânî’nin eseri dönemin siyasî tarihine ışık tuttuğu kadar devrin sosyal, kültürel ve dinî yapısı hakkında da bilgiler vermektedir. Umumî Tarihler İlhanlılar döneminin meşhur Şiî tefsir, kelâm ve fıkıh âlimi Kâdı Beyzâvî (ö. 685/1286), Şîrâz yakınlarındaki Beyzâ kasabasında dünyaya gelmiştir. Babasının Şîrâz kâdı’l- kudâtlığına tayininden sonra ailesiyle birlikte bu şehre yerleşen ve iyi bir eğitim hayatı geçiren müellif, babasının ölümünden sonra Suğuncak Noyan’ın himayesiyle Fars kâdı’l- kudâtlığı görevine getirilmiştir. Onun kaleme aldığı, Hz. Âdem’den başlayarak müellifin zamanına kadar gelen önemli olayları ihtiva eden Nizâmu’t-tevârîḫ 31 (t. 674/1275) özellikle peygamberler tarihi; Emevîler, Abbâsîler, Sâmânîler, Gazneliler, Deylemliler, Selçuklular ve Moğollar hakkında değerli bilgiler sunmaktadır.32 Oldukça muhtasar nitelikte olan bu eser, müellifinin Abaka Han döneminde yaşamış olması bakımından konumuzu ilgilendirmektedir. (Fars Dili ve Edebiyatı), Ankara 1992 [= Kâşânî/Örs]. 30 Yaşamöyküsü ve mevzubahis eseri hakkında daha geniş bilgi için bk. Derya Örs, “Kâşânî, Abdullah b. Ali”, DİA, XXV (2002), s. 4-5; Kemal Ramazan Haykıran, Moğollar Zamanında Yakın Doğu, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2016, s. 248-251; Storey, Persian Literature, II/2, s. 267. 31 Kâdî Nâsıru’d-dîn ‘Abdullah b. Ömer Beyzâvî, Nizâmu’t-tevârîḫ, nşr. Behmen Mîrzâ Kerîmî, Kitâbhâne- i ‘İlmî, Tahran 1313/1934. Nizâmü’t-tevârîḫ hakkında ülkemizde bir Yüksek Lisans tez çalışması yapılmıştır: Haşim Karakoç, Kâdı Beyzâvî ve Nizâmu’t-tevârîh’inin Edisyon Kritiği ve Tahlili, Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Doğu Dilleri ve Edebiyatları Anabilim Dalı), Kırıkkale 1998. 32 Kâdı Nâsıru’d-dîn Beyzâvî’nin hayatı ve Nizamu’t-tevârîḫ başta olmak üzere eserleri hakkında bk. Yusuf Şevki Yavuz, “Beyzâvî”, DİA, VI (1992), s. 100-103; J. Robson, “Al-Bayḍāwī, EI2, I (1986), s. 1129; Charles Melville, “From Adam to Abaqa: Kāḍī Bayḍāwī’s Rearrangement of History”, Studia Iranica, XXX (2001), s. 67-86. 13 Fârs bölgesinin Şebânkâre şehrinde doğan Muhammed b. ‘Alî-yi Şebânkâre’î (ö. 759/1358), şairliği ve tarihçiliğiyle ön plana çıkmıştır. Mecma‘u’l-ensâb,33 müellif tarafından Reşîdu’d-dîn Fazlullâh-i Hemedânî’nin oğlu ve Ebû Sa‘id Bahadır Han’ın veziri Gıyâsu’d-dîn Muhammed’e ithaf etmiştir. Ancak vezirin evinin 736/1336’da yıkılması ve buna bağlı olarak nüshanın kaybolması üzerine eseri yeniden kaleme almış ve 738/1337’de tamamlamıştır. Bu nüsha ve Çobanlı Pîr Hüseyin’e sunduğu 743/1343 tarihli nüsha günümüze ulaşmıştır. Cami‘u’l-ensâb ve Bahrü’l-ensâb adlarıyla da anılan genel tarih niteliğindeki eser, kainatın ve insanlığın yaratılışından başlamakta ve müellifin yaşadığı döneme kadar hükümdarların ve sülâlelerin tarihini ihtiva etmektedir. Eser aynı zamanda Fârs’ın güneyinde yer alan Şebânkâre’de hüküm süren mahallî hâkimler hakkında bilgi içeren ilk tarih kitabıdır.34 Timurlu dönemi tarihçilerinden Mîrhvând,35 Buhara’dan Belh’e göç eden bir seyyid ailesine mensuptur. İyi bir eğitim alan Mîrhvând, genç yaşta Ali Şir Nevâî’nin dikkatini çekmeyi başarmıştır. Ömrünün son yıllarına doğru, Nevâî’nin Herât’ta bulunan İhlâsiye Hankâhı’nı kendisine tahsis etmesi üzerine eseri Ravzatu’s-safâ’yı36 kaleme almıştır. Konumuz hakkındaki anlatısı çerçevesinde Reşîdu’d-dîn ve Vassâf’tan çokça iktibaslar içerdiği görülen Mîrhvând’ın eseri, yine de yer yer spesifik bilgiler ihtiva etmektedir. Herât’ta, annesi tarafından dedesi olan Timurlu dönemi tarihçilerinden Mîrhvând’ın gözetiminde yetişen Hvândemîr (ö. 942/1535-1536), hayatı boyunca yaşadığı yörelerin idarecileriyle yakın ilişkiler kurmuştur. Müellif, ilmî çalışmalarda bulunarak pek çok eser 33 Muhammed b. ‘Alî-yi Şebânkâre’î, Mecma‘u’l-ensâb, nşr. Mîr Hâşim Muhaddis, Müessese-yi İntişârât- i Emîr-i Kebîr, Tahran 1363/1984. Mecma‘u’l-ensâb kısmen (eserin Saffârîler’den Hârizmşahlara kadar olan ilk dokuz bölümü) bir Yüksek Lisans tez çalışması kapsamında Türkçeye tercüme edilmiştir: Nurullah Soylar, Şebânkâreî’nin Mecma’l-Ensâb fi’t-Tevârîh Adlı Eseri (Çeviri ve Değerlendirmesi), Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri 2018. Ayrıca son yıllarda eserin tam metin Türkçe tercümesi yapılarak yayınlanmıştır: Muhammed b. Ali b. Muhammed-i Şebânkâreî, Mecma‘u’l- ensâb (Hânedanlar Tarihi), terc. F. Unan, TTK Yayınları, Ankara 2021. 34 Müellif ve eseri Mecma‘u’l-ensâb hakkında detaylı bilgi için bk. Rıza Kurtuluş, “Şebânkâreî”, DİA, XXXVIII (2010), s. 390-391; C. E. Bosworth-P. Jackson, “Shabānkāra’ī”, EI2, IX (1997), s. 158-159. 35 Hayatı ve eseri Ravzatu’s-safâ hakkında detaylı bilgi için bk. İsmail Aka, “Mīrhând”, DİA, XXX (2020), s. 156-157; A. Beveridge [B. F. Manz], “Mīrkhwānd”, EI2, VII (1993), s. 126-127; Barthold, Moğol İstilâsına Kadar Türkistan, s. 59-60; Şeşen, Müslümanlarda Tarih-Coğrafya Yazıcılığı, s. 247-248 36 Mîrhvând (Mîr Muhammed b. Seyyid Burhânu’d-dîn Hândşâh), Ravzatu’s-safâ fî sîreti’l-enbiyâ ve’l- mulûk ve’l-hulefâ, nşr. ‘Abbâs Zeryâb, I-VI, İntişârât-i İlmî, Tahran 1373/1994. 14 kaleme almıştır.37 Onun Habîbu’s-siyer fî ahbâr-i efrâdi’l-beşer38 adını taşıyan eseri konumuz açısından önemlidir. Müellif, umumî bir dünya tarihi niteliğindeki bu eseri seyyidler, kâdılar ve sadrların reisi olan Gıyâsu’d-dîn Muhammed b. Yusuf-ı Huseynî adına 927/1521 yılında yazmaya başlamış, fakat onun öldürülmesinden sonra Safevîlerin Herât valisi Durmuş Han’ın veziri Hâce Habîbullâh-ı Sâvecî’ye ithaf etmiştir. Eserin adındaki “Habîbu’s-siyer” ifadesi bu ikinci ithaftan kaynaklanmaktadır. Üç cilt olarak yazılan eser yaratılıştan Safevî hükümdarı Şah İsmail’in (1501-1524) ölümüne (930/1524) kadar gelmektedir.39 Eserinde Reşîdu’d-dîn’in metoduna uyarak kronolojiden ziyade devletleri esas alan müellif, her devrin sonunda o dönemin vezirleri ve diğer devlet adamları ile seyyidler, nakibler, ulemâ, fuzelâ ve şairler hakkında bilgiler vermiş ve bu suretle İran tarih yazıcılığında yeni bir usûl başlatmıştır.40 Hvândemîr’in muhtelif devletlerde vezirlik yapmış kişilerin yaşam öykülerini konu ettiği eseri Destûrü’l-vüzerâ41 da konumuz açısından ehemmiyet arz etmektedir. Timurlu hükümdarı Hüseyin Baykara ve veziri Kemâlu’d-dîn Hâce Mahmud adına kaleme alınan eser 906/1500-1501 yılında tamamlanmışsa da 914/1508’te yeniden gözden geçirilmiş ve bazı ilavelerle genişletilmiştir.42 Mahallî Tarihler Mâverâünnehir’in Ilak bölgesinin küçük bir şehri olan Benâket kökenli Benâketî’nin (ö. 730/1329-1330) doğum tarihi belli değildir. Müellif, kendi kaydına göre 717/1302 yılı 37 Hayatı ve eserleri için bk. İsmail Aka, “Hândmîr”, DİA, XV (1997), s. 550-552; H. Beveridge [J. T. P. de Bruijn], “Khwāndamīr”, EI2, IV (1997), s. 1020-1021; Şeşen, Müslümanlarda Tarih-Coğrafya Yazıcılığı, s. 248-250; Farishtamo Khomushova, Giyasüddîn Hândmîr’in Hayatı, Eserleri ve Tarihçiliği, Yüksek Lisans Tezi, Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa 2020, s. 38-47, 60-75; Özgüdenli, “Orta Çağ İran Tarih Yazıcılığına Kısa Bir Bakış”, s. 392-393. 38 Giyâsu’d-dîn b. Hümâmu’d-dîn Hvândemîr, Târîh-i Habîbu’s-siyer fî ahbâr-i efrâdi’l-beşer, I-IV, nşr. Muhammed Debîr Siyâkî, İntişârât-i Hayyâm, Tahran 1380/2001, [= Hvândemîr /Siyâkî]; Habîbu’s-siyar: The Reign of the Mongols and Turk, I-II, İngilizce çev. W. M. Thackston, Cambridge-Massachusetts 1994, [= Hvândemîr/Thackston]. 39 Khomushova, Giyasüddîn Hândmîr’in Hayatı, Eserleri ve Tarihçiliği, s. 70-74. 40 Aka, “Hândmîr”, DİA, XV (1997), s. 552; Özgüdenli, “Orta Çağ İran Tarih Yazıcılığına Kısa Bir Bakış”, s. 393. 41 Hvândemîr, Düstûrü’l-vüzerâ, nşr. Sa‘id Nefîsî, İntişârât-i İkbâl, Tahran 2535/1355/1976. 42 Aka, “Hândmîr”, s. 551; Beveridge, “Khwāndamīr”, s. 1021. Tafsilen bk. Khomushova, Giyasüddîn Hândmîr’in Hayatı, Eserleri ve Tarihçiliği, s. 63-66. 15 sonlarında Ucân’da tertip edilen büyük kurultayda Gazan Han’ın huzuruna çıkarak ona yazdığı methiyeyi okumuş ve bu hükümdar tarafından Meliku’ş-şu‘arâ’ unvanına layık görülmüştür.43 Ancak müellif, onun halefi Sultan Olcaytu zamanında fazla itibar görme şansı bulamamıştır. Müellifin tarihle alakalı eseri Ravzât ûlî’l-elbâb fî ma‘rifeti’t-tevârîḫ ve’l-ensâb (t. 730/1329-1330), Târîḫ-i Benâketî44 ismiyle meşhur olup esasen bazı ilaveler ve ufak değişiklikler dışarıda bırakılacak olursa, Cami‘u’t-Tevârîḫ’in kısa bir formu niteliğindedir. Benâketî, Farsça olarak yazdığı ve 717/1317 yılında, Sultan Ebu Said zamanında tamamladığı eserini peygamberler tarihi, eski İran tarihi, Hz. Peygamber ve halifeler devri, Abbâsîlerle çağdaş İran’daki hanedanların tarihi, Yahudilerin, Hıristiyanların ve Frenklerin tarihi, Hintlilerin tarihi, Çinlilerin tarihi ve Moğolların tarihi olmak üzere dokuz kısma ayırmıştır.45 Eserin dokuzuncu ve son bölümü konumuz itibarıyla bazı tâli mevzularda bilgiler ihtiva etmektedir. Nâsıru’d-dîn Münşî-yi Kirmânî tarafından yazılan ve 716/1316-1317 yılına kadarki hadiseleri içermek üzere Kirman Karahıtaylarının (Kutluğhanlı Hanedanı) tarihini anlatan Simtu’l-‘ulâ li-hazreti’l-‘ulyâ46 da çalışmamızda faydalanılan eserler arasındadır. Kirmânî’nin eseri Abaka Han’ın bilhassa Kirman bölgesinin hâkimleriyle münasebetleri açısından önemi haizdir. Öte yandan kim tarafından ve hangi tarihte yazdıldığı bilinmemekle beraber Kirmân Karâhıtâylarının tarihini anlatan Târîḫ-i Şâhî-yi Karâhıtâyân47 adlı eser önemli bilgiler ihtiva etmektedir. Aynı şekilde, anonim bir eser olma özelliğindeki Târîh-i Sîstân48 da 43 Özgüdenli, Gâzân Han ve Reformları, s. 21. Nitekim Semerkandî, onu tarihçilik ve şairlikteki maharetinden ötürü sitayişle anmaktadır (Devletşâh b. Bahtişâh Semerkandî, Tezkîretü’ş-Şu‘arâ’, nşr. E. Brown, İntişârât-i Esâtîr, Tahran 1382/2003, s. 227). 44 Fahru’d-dîn Ebû Süleymân Dâvûd b. Tâcu’d-dîn Benâketî, Ravzât ûlî’l-elbâb fî ma‘rifeti’t-tevâriḫ ve’l- ensâb (Târîḫ-i Benâketî), nşr. Ca‘fer Şi‘âr, Silsile-i İntişârât-i Encümen-i Âsâr-i Millî, Tahran 1348/1969. 45 W. Barthold [H. Massé], “Banākitī”, EI2, I (1986), s. 1011; Günaltay, İslam Tarihinin Kaynakları, s. 305- 307; Şeşen, Müslümanlarda Tarih-Coğrafya Yazıcılığı, s. 240. 46 Nâsiru’d-dîn Münşî-yi Kirmânî, Simtu’l-‘ulâ li-hazreti’l-‘ulyâ, nşr. ‘Abbas İkbâl, Şirket-i Sihâmî-yi Çâp, Tahran 1328/1949. 47 Târîḫ-i Şâhî-yi Karâḫıtâyân, nşr. Muhammed İbrâhim Bâstânî-yi Pârîzî, İntişârât-i Bünyâd-i Ferheng-i İrân, Tahran 2535/1355/1976. 48 Târîḫ-i Sîstân, nşr. Meliku’ş-şu‘arâ’ Bahâr, İntişârât-i Golâle-yi Ḫâver, Tahran 1352/1973. 16 Sîstan ve çevresinde meydana gelen hadiseleri aktarması araştırma konumuz bağlamında ehemmiyet arz etmektedir. Ayrıca Mevlânâ Evliyâ’-ullâh-i Amulî tarafından 764/1362 yılında telif edilen Târîḫ-i Rûyân49 ve Mîr Seyyid Zahîru’d-dîn b. Nasîru’d-dîn-i Mar‘aşî50 tarafından kaleme alınan Târîḫ-i Taberistân ve Rûyân ve Mâzenderân51 konumuz açısından kıymeli bilgiler sunan Mahallî tarihlerdendir. Ca‘fer b. Muhammed b. Hasan-i Ca‘ferî tarafından kaleme alınan Târîḫ-i Yezd,52 845/1441-42 yılına kadar gelen hadiseler53 ölçeğinde Yezd ve çevresinin tarihini anlatması hasebiyle çalışmamızda istifade edilen eserlerdendir. Bunun yanı sıra Ahmed b. Huseyn b. ‘Alî el-Kâtîb tarafından kaleme alınarak Karakoyunlu hükümdarı Cihan Şah’a (1438-1467) ithaf edilen Târîḫ-i Cedîd-i Yezd54 de müellifin kendi zamanına kadar gerçekleşen olayları kaydetmesi sebebiyle çalışma konumuzun kaynakları arasında yer almaktadır. Zira bu iki eser Moğolların bölgeye gelişi, İlhanlıların kuruluşu ve Abaka Han döneminde Yezd Atabegliği’nin vaziyeti ile İlhanlı merkezî idaresiyle münasebetleri hakkında kıymetli bilgiler ihtiva etmektedir. Diğer yandan Mahmûd Kutûbî tarafından Muzafferîler hanedanı hakkında yazılan Târîḫ-i Âl-i Muzaffer55 bu hanedanın menşei hakkında verdiği bilgiler açısından yararlandığımız kaynak eserlerden bir diğeridir. 49 Mevlânâ Evliyâ’-ullâh-i Amulî, Târîḫ-i Rûyân, nşr. Menûçehr Sutûde, İntişârât-i Bünyâd-ı Ferheng-i İrân, Tahran 1348/1969. Eser hakkında bk. Özgüdenli, “Orta Çağ İran Tarih Yazıcılığına Kısa Bir Bakış”, s. 386-387. 50 Zahîru’d-dîn Mar‘aşî ve eserleri hakkında bk. C. E. Bosworth, “Zahīr al-Dīn Mar‘ashī”, EI2, XI (2002), s. 393-394; Tahsin Yazıcı, “Mar‘aşî, Zahîrüddin”, DİA, XXVIII (2003), s. 36-37; M. İbrahim Yıldırım, “Timurlu Tarihine Dair Farsça Yeni Bir Eser: Zahîr-i Mar‘aşî’nin Müntahabü’t-Tevârîh’i”, Belleten, LXXX/288 (2016), s. 374-377. 51 Mîr Seyyid Zahîru’d-dîn b. Nasîru’d-dîn-i Mar‘aşî, Târîḫ-i Taberistân ve Rûyân ve Mâzenderân, nşr. Muhammed Huseyn Tesbîhî, İntişârât-i Esâtîr, 1365/1986. Eser hakkında ayrıca bk. Mehîn Fehîmî, “Târîḫ- i Taberistân u Rûyân u Mâzenderân”, Dânişnâme-yi Cihân-i İslâm, VI (1381/2002), s. 228-229; Yıldırım, “Timurlu Tarihine Dair Farsça Yeni Bir Eser: Zahîr-i Mar‘aşî’nin Müntahabü’t-Tevârîh’i”, s. 376; Özgüdenli, “Orta Çağ İran Tarih Yazıcılığına Kısa Bir Bakış”, s. 387. 52 Ca‘fer b. Muhammed b. Hasan-i Ca‘ferî, Târîḫ-i Yezd, nşr. İrec Afşâr, Şirket-i İntişârât-i ‘İlmî ve Ferhengî, Tahran 1343/1965. 53 Özgüdenli, “Orta Çağ İran Tarih Yazıcılığına Kısa Bir Bakış”, s. 387. 54 Ahmed b. Huseyn b. ‘Alî el-Kâtîb, Târîḫ-i Cedîd-i Yezd, nşr. İrec Afşâr, Tahran 1345/1966. 55 Mahmûd Kutûbî, Târîḫ-i Âl-i Muzaffer, nşr. ‘Abdu’l-Huseyn Nevâ’î, Müessese-yi İntişârât-i Emîr-i Kebîr, Tahran 1364/1985. 17 Herât ve çevresinin tarihi hakkında Seyf-i Herevî’nin (Seyf b. Muhammed b. Yâkub el- Herevî) Târîḫ-nâme-yi Herât’ı,56 Mu‘ined-dîn Muhammed-i İsfizârî’nin (ö. 899/1494’ten sonra) Ravzâtu’l-cennât fî evsâfi medîneti’l-Herât’ı57 (t. 897-899/1491-1494) ve Hâfız-i Ebrû’nun (ö. 833/1430), Tarîh-i Selâtin-i Kert’i58 ve Fârs ve bilhassa Şîrâz tarihi hakkında Ahmed b. Ebu’l-Hayr Zerkûb-i Şîrâzî’nin (ö. 789/1387-88) Şîrâz-nâme’sinden59 istifade edilmiştir. Tez çalışmamızda kullanılan Arapça kaynaklar arasında Memlûkler döneminin önde gelen bazı tarihçilerinin eserleri bulunmaktadır. Bu cümleden bilhassa Abaka Han döneminde İlhanlı-Memlûk ilişkileri gibi konumuzu ilgilendiren mevzulardan bahseden Makrîzî,60 Yûnînî,61 İbn Abdü’z-zâhir,62 Baybars el-Mansûrî,63 İbn Şeddâd64 ve el- Ömerî65 gibi tarih yazarlarının eserlerinden yararlanılmıştır. Türkiye Selçuklu kaynakları arasında yer alarak konumuzu ilgilendiren vakayinameler arasında İbn Bîbî,66 Kerimü’d-dîn Mahmûd-i Aksarayî,67 Yazıcızâde Ali,68 Kâdı Ahmed 56 Seyf b. Muhammed b. Yâkub el-Herevî, Târîḫ-nâme-yi Herât, nşr. Gulâm-rızâ Tabâtabâî Mecd, İntişârât- i Esâtîr, Tahran 1383/2004. 57 Mu‘înud-dîn Muhammed-i İsfizârî, Ravzâtu’l-cennât fî evsâfi medîneti’l-Herât, I, nşr. Seyyid Muhammed Kâzim İmâmî, İntişârât-i Danişgâh-ı Tahran, Tahran 1338/1959. 58 Hâfız-i Ebrû, Târîḫ-i Selâtîn-i Kert, nşr. Mîr Hâşim Muhaddis, İntişârât-i Mirâs-i Mektûb, 1389/2010. 59 Zerkûb-i Şîrâzî, Şîrâz-nâme, nşr. İsmâ‘il Vâ’iz Cevâdî, İntişârât-i Bünyâd-i Ferheng-i İrân, Tahran 1350/1972. 60 Takıyü’d-dîn Ahmed b. Ali el-Makrîzî, Kitâbü’s-Sülûk li-Mâ’rifeti düvelü’l-Mülûk, I-II, nşr. Muhammed Mustafâ Ziyâde, Matba’a-yı Dârü’l-kutûbü’l-Mısriyye, Kahire 1936. 61 Yûnînî, Ẓeylü Mir’ati’z-zamân, I-III, Dâiretü’l-Maârifi’l-Osmaniyye, Haydarâbâd 1380/1960, 62 Muhyi’d-dîn b. Abdü’z-zâhîr, er-Ravzü’z-Zâhîr fî Sîret-i Melikü’z-Zâhîr, nşr. Abdü’l-azîz el-Huveytır, Riyad 1986 [= İbn Abdü’z-zâhîr/Huveytır]; el-Ravzü’z-zâhir fî Sîret el-Melikü’z-Zâhir Kâtibinin Gözünden Sultân Baybars), çev. A. Usta, Yeditepe Yayınları, İstanbul 2021 [= İbn Abdü’z-zâhîr/Usta] 63 Baybars el-Mansûrî, Zübdetü’l-fikre fî târîḫi’l-hicre, yay. haz. D. S. Richards, Das Arabische Buch, Beyrut 1998, s. 147-148. 64 İbn Şeddâd (Ebû ‘Abdullah İzzü’d-dîn Muhammed el-Halebî), Târîḫu’l-meliki’ẓ-Ẓâhir (Die Geschichte Des Sultans Baibars), yay. haz. A. Hutayt, Franz Steiner Verlag, Wiesbaden 1403/1983 [= İbn Şeddâd/Hutayt]; Türkçe çev. İbn Şeddâd, Baypars Tarihi: Al-melik-al-zahir (Baypars) Hakkındaki Tarihin İkinci Cildi, çev. M. Ş. Yaltkaya, Maarif Matbaası, İstanbul 1941 [= İbn Şeddâd/Yaltkaya]. 65 El-Ömerî, Türkler Hakkında Gördüklerim ve Duyduklarım – Mesâliku’l-Ebsâr, çev. ve Notl: A. Batur, Selenge Yayınları, İstanbul 2014. 66 İbn Bibi, El-evâmirü’l-Alâ’iyye fî’l-umûri’l-Alâ’iyye, çev. M. Öztürk, TTK, Ankara 2020. 67 Kerîmüddin Mahmud-i Aksarayî, Müsâmeretü’l-Ahbâr, çev. M. Öztürk, TTK, Ankara 2000. 68 Yazıcızâde Ali, Tevârîh-i Âl-i Selçuk [Oğuznâme-Selçuklu Tarihi], haz. A. Bakır, Çamlıca Basım Yayın, İstanbul 2017. 18 Nigidî69 gibi müelliflerin kaleme aldığı eserlerin yanı sıra Anonim Selçuknâme70 bulunmaktadır. Bu kaynaklar, İlhanlı-Türkiye Selçuklu ilişkilerinin seyrine ışık tutmaları bakımından önemi haizdirler. b. Diğer Kaynaklar İlhanlılarla sıkı münasebeti bulunan Gürcü Krallığı’nın tarihini anlatan Kartlis Tskhovreba Kroniği71 ve Anonim Gürcü Kroniği72 istifade edilen vakayiname türündeki eserler arasında bulunmakta ve bilhassa Abaka Han döneminde İlhanlı-Gürcü Krallığı münasebetleri hakkında eşsiz bilgiler vermektedirler. Ayrıca bu dönemde İlhanlılarla Gürcüleri aratmayacak derecede yakın ilişkide olan Kilikya Ermeni Krallığı bünyesinde yaşayan Aknerli Grigor,73 Vardan,74 Kiragos75 ve Hayton’un76 yanı sıra Vahram,77 Sebastatsi,78 Simbat Sparapet79 gibi Ermeni tarihçilerin pasajlarından faydalanılmıştır. Ermeni tarih yazarlarının anlattıkları, Abaka Han döneminde İlhanlılarla Kilikya Ermeni kralları arasındaki bağlantıların anlaşılmasını kolaylaştırmaktadır. Ayrıca Süryani asıllı Gregory Ebu’l-Ferec tarafından kaleme alınan 69 Kâdı Ahmed Nigidî, El-Veledü’ş-şefîk ve’l-Hâfidü’l-Halîk, I-II, terc. ve yay. haz. A. Ertuğrul, TTK, Ankara 2015. 70 Tarîh-i Âl-i Selçuk: Anonim Selçuknâme, çev. ve notl. H. İ. Gök-F. Coşguner, Atıf Yayınları, Ankara 2014. 71 The Georgian Chronicles of Kartlis Tskhovreba (A History of Georgia), İngilizceye çev. D. Gamq’relidze vd., Artanuji Publishing, Tbilisi 2014. 72 Histoire de la Géorgie - Depuis l’Antiquité Jusqu’au XIXe Siécle, Fransızca çev. ve notl. M. Brousset, I, Imprimerie de l’Académie Impériale des Sciences, S. - Pétersboutg 1849. 73 Aknerli Grigor, Okçu Milletin Tarihi, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2012. 74 Müverrih Vardan, Türk Fetihleri Tarihi, çev. H. D. Andreasyan, yay. haz. İ. Aslan, ed. F. Hacısalihoğlu, Post Yayın Dağıtım, İstanbul 2017. 75 Genceli Kiragos, Moğol İstilası 1220-1265, Fransızcaya çev. E. Dulaurier, Türkçeye çev. M. Kemal Bey, notl. F. Hacısalihoğlu-İ. Aslan, ed. A. Pul, Post Yayınları, İstanbul 2018; Müverrih Kiragos, Ermeni Müverrihlerine Göre Moğollar, Fransızcaya çev. E. Dulaurier, Türkçeye çev. G. Solmaz, Elips Kitap, Ankara 2009. 76 Korykoslu Hayton, Doğu Ülkelerinin Altın Çağı, çev. A. T. Özcan, Selenge Yayınları, İstanbul 2015. 77 Urfalı Vahram, Kilikya Ermeni Kralları, çev. H.D. Andreasyan, TTK, Yayınlanmamış Tercüme. 78 “Sebastatsi Vakayinamesi’nden Bir Bölüm”, Ermeni Kaynaklarına Göre Moğollar, çev. İ. Kemaloğlu, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2017, s. 35-59. 79 “Simbat Sparapet’in Vakayinamesi’nden Bir Bölüm”, Ermeni Kaynaklarına Göre Moğollar, çev. İ. Kemaloğlu, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2017, s. 90-111. 19 mufassal80 ve muhtasar81 tarihler Abaka Han’ın yaşamöyküsü ve faaliyetleri açısından bazı temel ve tâli hususlarda bilgiler sunması bakımından önemlidirler. Son olarak seyahatnâme türündeki bazı eserlerin Abaka Han ve etrafındaki dünyaya temas ettiğini vurgulamak gerekmektedir. Bu cümleden, tüm zamanların en büyük seyyahlarından Marco Polo’nun kayıtları82 Abaka Han döneminin anlaşılması açısından kıymetlidir. Onun dışında, Rabban Sauma ve Mar Yahballaha’nın gözlemlerine dayanan anlatılar83 bu dönemde İlhanlı Devleti’nin durumunun ve bizzat görüştükleri Abaka Han’ın tutum ve davranışlarının anlaşılması bakımından bazı küçük detaylar barındırmaktadır. 2. Telif Eserler İlhanlı hükümdarı Abaka Han’ın Moğol Tarihi içerisinde bulunduğu mevki, bu alanların mütehassıslarının yaptıkları araştırmalarda yer yer onun yaşamöyküsünden ve faaliyetlerinden bahsetmelerini zarurî kılmıştır. Ansiklopedi maddeleri gibi kısa ölçekli anlatılar haricinde Moğol ve İlhanlı tarihi uzmanlarının pek çoğu geniş kapsamlı araştırmalarında Abaka Han’ın yaşaöyküsüne, bilhassa onun saltanat sürecine değinmişlerdir. Bunlar arasında bulunan Sir Henry Howorth, Joseph von Hammer- Purgstall, W. Barthold, Bertold Spuler, John Andrew Boyle, Thomas T. Allsen, René Grousset, George Lane, Şîrîn Beyânî, Denise Aigle, Reuven Amitai-Preiss ve Michal Biran gibi pek çok yabancı uzman, eserlerinde bu İlhanlı hükümdarına yer vermişlerdir. 80 Ebu’l-Ferec, The Chronography of Gregory Abûl-Faraj: 1225-1286, çev. Ernest A. Wallis Budge, I, Oxford University Press, London 1932, [= Ebu’l-Ferec/Budge]; Gregory Abû’l-Farac, Abû’l-Farac Tarihi, I-II, İngilizce trc. E. A. W. Budge, Türkçe trc. Ö. R. Doğrul, TTK, Ankara 1999 [= Ebu’l-Ferec/Doğrul]. 81 Ebu’l-Ferec (Ebü’l-Ferec İbnü’l-İbrî), Târihu Muhtasari’d-Düvel, çev. Ş. Yaltkaya, TTK Yayınları, Ankara 2011, [= Ebu’l-Ferec/Yaltkaya]. 82 Marco Polo, The Description of the World, I-II, yay. haz. A. C. Moule-P. Pelliot, George Routledge & Sons Limited, London 1938. 83 The Monks of Ḳûblaî Khân Emperor of China or The History of the Life and Travels of Rabban Ṣâvmâ, Envoy and Plenipotentiary of the Mongol Khâns to the Kings of Europe, and Marḳôs who as Mâr Yahbhallâhâ III became Patriarch of the Nestorian Church in Asia, çev. ve neşr. Sir E. A. W. Budge, The Religious Tract Society, London 1928; History of Mar Yahballaha and Rabban Sauma, ed. çev. ve notl. Pier G. Borbone, İtalyancadan çev. L. E. Parodi, verlag tredition, Hamburg 2020; Morris Rossabi, Voyager from Xanadu: Rabban Sauma and the First Journey from China to the West, Kodansha International, Tokyo-New York-London 1992. 20 Yine geçmişten günümüze kadar ülkemizde yazılmış Moğol tarihi ve kültürüne ilişkin tetkiklerin84 pek çoğu, bu çalışmada istifade edilen telif eserler arasında yer almaktadır. Bu kapsamda geçmişten günümüze M. Fuad Köprülü, A. Zeki Velidi Togan, Osman Turan, Faruk Sümer, Nejat Kaymaz, Mustafa Kafalı, Osman Gazi Özgüdenli, Ömer Diler, Mustafa Uyar, Mustafa Akkuş ve Ömer Subaşı gibi pek çok araştırmacı, yaptıkları çalışmalarda Abaka Han’ın hayatına ve İlhanlı tahtında olduğu yıllara temas etmişlerdir. Diğer yandan bu tez çalışmasının hazırlandığı süre içerisinde, İlhanlı Devleti’nde Abaka Han dönemine ilişkin bir Doktora tezi85 ve bir Yüksek Lisans tezi86 hazırlanmıştır. Bu çalışmalarda, umumiyetle ikinci ilhanın hükümdarlığında İlhanlı Devleti’nin durumu konu edilmiştir. Abaka Han ve etrafındaki dünyanın anlaşılması amacıyla hazırlanan bu çalışmada ise daha ziyade bu İlhanlı hükümdarının yaşamöyküsüne, hükümdarlık devrinde ortaya çıkardığı etkilere ve onun tarihte bıraktığı ize odaklanılmıştır. II. Tarihsel Arka Plan: Abaka Han Dönemine Kadar İran’da Moğol/İlhanlı Hâkimiyeti ve Yakın Doğu’ya Etkileri XIII. yüzyılın başlarında Cengiz Han’ın Moğolistan ve civarında bulunan kabileleri bir araya getirmek suretiyle kuvvetli bir yapıya liderlik etmek üzere ortaya çıkması, şüphesiz Orta Çağ’ın en önemli hadiselerinden biridir. Onun döneminde ve müteakip süreçte gelişen Moğol ilerleyişi Karpatlar’a kadar tüm Avrasya boyunca etkili olmuştur. Moğol istilâsı, Hülâgû’nun Yakın Doğu’ya ulaşmasıyla birlikte bu bölgede daha belirgin bir siyasî hüviyet kazanarak İlhanlı Devleti’nin ortaya çıkışını sağlamıştır. Bu devlet henüz teşekkül devrinde giriştiği askerî faaliyetlerde edindiği kazanımlarla bölgenin mühim bir siyasî gücü olmaya namzet olduğunu göstermiştir. Nitekim İran merkezli Moğol şube 84 Cumhuriyet’in kuruluşundan yakın geçmişe kadar Moğol Tarihi ve kültürüne dair Türkiye’de telif edilmiş eserler için bk. Osman G. Özgüdenli, “Türkiye’de Moğol Tarihi ve Kültürü Araştırmalarının Doğuşu ve Gelişimi (1923-2017)”, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, VII/2 (2017), s. 463-512. 85 İbrahim Güneş, Abâkâ Han Devrinde İlhanlı Devleti Tarihi (663-680/1265-1282), Doktora Tezi, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Muğla 2021. 86 Rüya Bingöl, İlhanlı Devleti’nde Abaka Han Dönemi (1265-1282), Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum 2020. 21 devleti, yaklaşık bir asır süreyle Yakındoğu coğrafyasının siyasî vaziyetini tayin eden devletlerden biri olma vasfını korumuştur. İran sahasına yönelik Moğol istilâsı, esasen Cengiz Han’ın sağlığında başlamış ve onun halefleri tarafından devam ettirilmişti. Buna göre Hârizmşahlara karşı girişilen batı seferi sırasında Cengiz Han’ın oğlu Toluy’la birlikte ünlü Moğol kumandanları Cebe ve Sübetey, Horâsân ve Orta İran’ı zapt ederek bölgedeki Moğol istilasının ilk merhalesini gerçekleştirmişti. Bu seferi 621/1224 yılında yağma ve tahrip amaçlı başka seferler izledi. 625/1228 yılındaki bir diğer Moğol akını sırasında Güney İran dışında tüm Orta ve Batı İran yağmalandı, bunun ardından İran ülkesi birkaç yıl kaderine terk edildi.87 Ögedey Kağan döneminde batı topraklarının fethine memur kılınan Çormagun Noyan, İran ve Azerbaycan’daki Moğol hâkimiyetini daha da kuvvetlendirmeye muvaffak oldu. Bundan sonra uzun bir süre boyunca doğrudan Moğol kağanına bağlı olmak üzere Çin-Temür, Körgüz ve onun katledilmesinin ardından Argun Aka gibi valiler vasıtasıyla yönetilen İran sahası88 Möngke Kağan devrinde yeni bir görevlendirmeye konu oldu. Möngke Kağan, tahta geçtiği 649/1251 yılında Büyük Moğol İmparatorluğu’nun tek bir merkezden yönetilemeyecek kadar büyümüş durumda olduğu düşüncesinden ve doğuda ve batıda henüz Moğol hâkimiyetinde olmayan bölgelerin ele geçirilmesi amacından hareketle idarî bir taksimata girişmişti. Önce kardeşi Kubilay’ı Çin ülkesinin yönetimiyle görevlendiren Möngke Kağan, diğer kardeşi Hülâgû’yu, İran ve çevresinde mevcut Moğol hakimiyetini şahsında toplamak ve Cengizli idaresini bölgede hâkim kılarak daha ileri noktalara taşımak gayesiyle bölgeye gönderdi. Hülâgû’nun Yakın Doğu’ya gelişiyle birlikte bölgedeki Moğol hâkimiyeti onun tarafından devralınarak güçlendirildi. Bu vesileyle kurulan İlhanlı Devleti, bölgedeki Moğol hâkimiyetinin ikinci merhalesini teşkil 87 Osman G. Özgüdenli, “Moğollar”, DİA, XXX (2005), s. 225-226. 88 J. A. Boyle, “Dynastic and Political History of the Il-khans”, CHIr, V, The Saljuq and Mongol Periods, ed. J. A. Boyle, Cambridge University Press, Cambridge 1968, s. 336-340; Denise Aigle, Le Fārs sous la domination Mongole: Politique ét fiscalité (XIIIe-XIVe S.), Association pour l’avancemet des études Iraniennes, Paris 2005, s. 84-86; Özgüdenli, Gâzân Han ve Reformları, s. 43-44; Özkan Dayı, Moğolların Teşkilat ve İdarî Tarihi: İran Moğolları 1220-1295, Altınordu Yayınları, Ankara 2020, s. 97-133; Timothy May, Moğol İmparatorluğu Tarihi, çev. Ü. E. Uysal, Kronik Kitap, İstanbul 2021, s. 228. 22 etmekle beraber bu kez İran sahasında daha muktedir ve muntazam bir Moğol idaresi tesis edildi. İdare yeteneğini fark ettiği kardeşi Hülâgû’yu batı ülkelerinin fethine memur kılan89 Möngke Kağan, bu görevlendirme kapsamında ona Ceyhun Nehri’nden başlayarak Mısır beldelerinin en uzak noktalarına kadar olan bölgeyi itaat altına almasını ve Irak hâkimleri ile Abbasî halifesine boyun eğdirmesini emretmişti.90 Hülâgû, buna ek olarak İsmâilî kalelerini yıkmak ve bu taifeyi yerinden söküp atmakla da görevli kılınmıştı.91 Moğol kağanı, daha önce İran’a gönderilmiş olan Çormagun ve Baycu Noyanların idaresindeki Moğol askerî birlikleriyle birlikte Tayir Bahadır’ın kuvvetlerini ve Cengiz Han evlâdının hizmetinde bulunan askerlerin 1/5’ini Hülâgû emrine vermişti.92 89 Cüveynî/Öztürk, s. 497; René Grousset, Stepler İmparatorluğu – Attilâ, Cengiz Han, Timur, çev. H. İnalcık, yay. haz. E. Tokdemir-M. Dönmez, TTK Yayınları, Ankara 2015, s. 356; Osman G. Özgüdenli, Ortaçağ’da Türkler, Moğollar, İranlılar (Kaynaklar ve Araştırmalar), Ötüken Neşriyat, İstanbul 2020, s. 232; Thomas T. Allsen, Mongol Imperialism – The Policies of the Grand Qan Möngke in China, Russia, and the Islamic Lands, 1251-1259, University of California Press, London 1987, s. 1-4, 47-51; Abdulkadir Yuvalı, İlhanlı Tarihi, Bilge Kültür Sanat, İstanbul 2017, s. 117. 90 Reşîdu’d-dîn Fazlullâh-i Hemedânî, Câmi‘u’t-tevârîḫ, nşr. Muhammed Rûşen-Mustafâ Musevî, II, Neşr- i Elbruz, Tahran 1373/1994, [= Reşîdu’d-dîn/Rûşen-Mûsevî], s. 976-977; Rashiduddin Fazlullah, Jami‘u’t- Tawarikh - Compendium of Chronicles – A History of the Mongols, çev. ve notl. W. M. Thackston, II, Harvard University, Cambridge-Massachusetts 1999, [= Reşîdu’d-dîn/Thackston], s. 479; L. J. Ward, The Ẓafar-nāmah of Ḥamdallāh Mustaufī and the Il-khān Dynasty of Iran, II, Doktora Tezi, University of Manchester, Manchester 1983, [= Kazvînî, Zafernâme], s. 14-17; Boyle, “Dynastic and Political History of the Il-khans”, s. 340. 91 Reşîdu’d-dîn/Rûşen-Mûsevî, II, s. 979; Reşîdu’d-dîn/Thackston, II, s. 480; Faruk Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, Selçuklu Araştırmaları Dergisi, 1 (1970), s. 11. Kâdı Şemseddin Ahmed Maki-yi Kazvinî isimli kişinin şikâyeti, Möngke Kağan’ın İsmailîleri batıdaki topraklardan uzaklaştırma konusunda Hülâgû’ya verdiği görevde etkili olmuştur. Ayrıca, halihazırda İran’a gönderilmiş olan Baycu Noyan, söz konusu kâdıdan önce, Bağdat halifesinden ve İsmilîlerden duyduğu rahatsızlığı Moğol kağanlık merkezine bildirmiştir (Reşîdu’d-dîn/Rûşen-Mûsevî, II, s. 973-974; Reşîdu’d-dîn/Thackston, II, s. 477-478; Kazvînî/Öztürk, s. 477-478; Fahru’d-dîn Dâvûd Benâketî, Târîḫ-i Benâketî, nşr. Câ‘fer Şi‘âr, Silsile-i İntişârâti Encümen-i Âsâr-i Millî, Tahran 1348/1969, s. 413-414; Giyâsu’d-dîn b. Hümâmu’d-dîn Hvândemîr, Habîbu’s-sîyer, nşr. Muhammed Debîr Siyâkî, III, İntişârât-i Hayyâm, Tahran 1380/2001 [= Hvândemîr/Siyâkî], s. 94; Khwandamir, Habibu’s-siyar – Tome Three – Part One: Genghis Khan-Amir Timur, çev. ve notl. W. M. Thackston, Harvard University, Cambridge-Massachusetts 1994, [= Hvândemîr/Thackston], s. 53; Mîrhvând (Mîr Muhammed b. Seyyid Burhânu’d-dîn Hândşâh), Ravzatu’s- safâ, nşr. ‘Abbâs Zeryâb, V, İntişârât-i İlmî, Tahran 1373/1994, s. 889; Kazvînî, Zafernâme, II, s. 7-14). 92 Hülâgû’yla birlikte İran’a gönderilen Moğol ordusunun mahiyeti hususunda bk. Allsen, Mongol Imperialism, s. 203; Bertold Spuler, İran Moğolları – Siyaset, İdare ve Kültür: İlhanlılar Devri, 1220-1350, çev. C. Köprülü, TTK Yayınları, Ankara 2011, s. 59; A. P. Martinez, “Some Notes on Īl-Xānid Army”, Archivum Eurasiae Medii Aevi, VI (1986-1988), s. 146-147; Mustafa Uyar, İlhanlı (İran Moğolları) Devleti’nin Askerî Teşkilâtı – Ortaçağ Moğol Ordularında Gelenek ve Dönüşüm, TTK Yayınları, Ankara 2020, s. 48; John Masson Smith, Jr., “Hülegü Moves West: High Living and Hearthbreak on the Road to Baghdad”, Beyond the Legacy of Genghis Khan, ed. L. Komaroff, Brill, Leiden 2006, s. 111-113. Möngke Kağan aynı zamanda İran’a gidecek Moğol ordusunda bulunan her bir nefere verilecek iaşenin Anadolu’dan temin edilmesi için Baycu Noyan’ı görevlendirmişti (Reşîdu’d-dîn/Rûşen-Mûsevî, II, s. 976; Reşîdu’d- 23 Beraberindeki kalabalık Moğol kitlesiyle birlikte 651/1253 yılında yola çıkan Hülâgû, İran’a uzanan yolda Almalık’ta naib sıfatıyla Çağatay ulusunu yöneten Orkina Hatun, buradan sonra ise Mesud Yalavaç ve Maverâünnehir emirleri tarafından karşılanarak ağırlandı. Semerkant önlerindeki Kân-ı Gîl’de konakladığı sırada huzuruna gelen Herât meliki Şemseddin Kert, Hülâgû’ya itaat ederek vasfını sürdürmeye muvaffak oldu. Kîş’te Emir Argun Aka ve beraberindeki Horâsân ileri gelenleri Hülâgû’yu karşılayıp ona itaat arz ederek izzet ve ikramda bulundular.93 Hülâgû bu sırada İran ve çevresindeki mahallî hâkimlere yarlıglar94 gönderdi ve huzuruna gelip kendisine tâbi olmalarını bildirdi. Nitekim Reşîdu’d-dîn, Hülâgû’nun batıya geldiğini haber alan Anadolu’dan II. İzzeddin Keykavus ve IV. Rükneddin Kılıç Arslan ve Fars’tan Atabeg Sa’d’ın yanı sıra Irak, Horâsân, Azerbâycân, Arrân, Şirvan ve Gürcistan melik ve ileri gelenlerinin onun katına gelerek tâbiyet arz ettiklerini aktarmaktadır.95 Hülâgû böylece İran ve çevresinde hâlihazırda Moğol metbuiyetini tanımakta olan idareleri belli başlı şartları yerine getirmeleri koşuluyla itaat altına aldı. Başka bir deyişle Yakın Doğu’nun muhtelif yörelerinde bir süredir eyalet valileri eliyle yürütülen Moğol hâkimiyeti, Möngke Kağan’ın emri ve görevlendirmesiyle Hülâgû tarafından devralındı. Aslında Möngke Kağan tarafından batıya gitmekle görevlendirilen Hülâgû’nun hukukî statüsü muğlaktı; Ceyhun’un ötesindeki toprakların onun idaresindeki ulusa mı ait olacağı yahut yalnızca imparatorluğun bir valisi olarak mı görev yapacağı belirsizdi.96 Kağanın Hülâgû hakkındaki planı ne olursa olsun, onun ve ardıllarının bölgeyi hangi vasıfla idare edecekleri zaman içerisindeki hadiselerle şekillendi. dîn/Thackston, II, s. 478; Cüveynî/Öztürk, s. 499; Minhâc-ı Sirâc el-Cüzcânî, Tabakât-ı Nasırî, çev. ve notl. M. Uyar, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2016, s. 153). Hülâgû’nun ordusunda ayrıca Möngke Kağan’ın emri doğrultusunda bin hane halkı kadar neft ve mancınık ustası bulunuyordu (Mîrhvând, Ravzatu’s-safâ, V, s. 889). 93 Reşîdu’d-dîn/Rûşen-Mûsevî, II, s. 978-979; Reşîdu’d-dîn/Thackston, II, s. 480; Cüveynî/Öztürk, s. 501- 502; Benâketî, Târîḫ-i Benâketî, s. 414-415; Mîrhvând, Ravzatu’s-safâ, V, s. 889; Hvândemîr/Siyâkî, III, s. 94-95; Hvândemîr/Thackston, s. 53; Boyle, “Dynastic and Political History of the Il-khans”, s. 341. 94 İç Asya ve Türkçe orijinli olup genellikle İslâm öncesi ve İslâmî dönem Moğol devletlerine ait yazışmalarda geçen bu kavram, genel olarak imparatorluğa/hükümdara ait emir, buyruk ve ferman anlamına gelmektedir. Türkler ve Moğollar tarafından müştereken kullanılan bu tabir, Eski Türkçede tipik bir Uygur kelimesi olarak karşımıza çıkmaktadır. İlhanlılarda hükümdarların yazılı emir ve iradelerinin yanı sıra ilhanların gerek emrinde olan kişilere gerekse yabancı hükümdarlara gönderdikleri mektup ve fermanlara da yarlıg adı verilmiştir (Şemîs Şerîk Emîn, Ferheng-i İstilâhât-i Dîvânî-yi Dovrân-ı Mogûl, Ferhengistân- ı Edeb ve Honer-i İran, Tahran 1357/1979, s. 262-263; C. J. Heywood, “Yarlıgh”, EI2, XI (2002), s. 288- 290; İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilâtına Medhal, TTK Yayınları, Ankara 1988, s. 197). 95 Reşîdu’d-dîn/Rûşen-Mûsevî, II, s. 979; Reşîdu’d-dîn/Thackston, II, s. 480; V. V. Barthold, Moğol İstilâsına Kadar Türkistan, TTK Yayınları, Ankara 1990, s. 525-526. 96 May, Moğol İmparatorluğu Tarihi, s. 236. 24 Hülâgû’nun Zilhicce 653/Ocak 1256’da Ceyhun Nehri’nin batısına geçerek Horâsân ve İran’a ulaşması,97 Moğolların bölgeye yönelik daha önceki harekâtlarının aksine, merkeze bağlı bir devlet organizasyonunun ortaya çıkmasına zemin hazırladı. İlhanlı hükümdarlarını tanımlamak için kullanılan ilhan ıstılahı genel olarak “tâbi”, “itaatkâr”, “itaatle hizmet eden”, “sadık” ve “boyun eğmiş” manasına gelmekte idi. Bu tabir 658/1259-60’tan itibaren diplomatik yazışmalarda ve bilhassa sikkelerde sadece Hülâgû ve haleflerini tanımlamak amacıyla kullanılmaya başlandı.98 İlk ilhanlar, ülkelerini önceleri Moğolistan’da, bilâhare Çin’de oturan Moğol kağanına doğrudan bağlı olarak, hatta onun adına yönettiler.99 Bunun bir göstergesi olarak Hülâgû devrinden itibaren İlhanlı hükümdarları sikke, vesika ve kitabelerde kendileri için hân (han), ilhân (ilhan) veya ilhânü’l-mu’azzam (büyük ilhan) unvanlarını kullanırken, doğudaki Büyük Moğol kağanını kâ’ân (kağan), kâ’ânü’l-â’zâm (en büyük kağan) ve kâ’ânü’l-‘âdil (adil kağan) gibi unvanları kullandılar.100 Hülâgû, son tahlilde Möngke Kağan tarafından ancak bir 97 Hülâgû’nun Karakorum’dan başlayıp Kuzeybatı İran’da sone eren yürüyüşünde takip ettiği güzergâh hakkında bk. Smith, Jr., “Hülâgû Moves West”, s. 113-118. 98 Reuven Amitai-Preiss, “Evidence for the Early Use of the Title ı̄lkhān among the Mongols”, JRAS, I/3 (1991), s. 353; a.mlf., “Īlḫān Unvanının Moğollar Arasında İlk Kullanımına Dair Tespitler”, çev. M. Uyar, Tarih İncelemeleri Dergisi, XXIX/2 (2014), s. 655; Thomas T. Allsen, Culture and Conquest in Mongol Eurasia, Cambridge University Press, Cambridge 2001, s. 20-21; Michael Hope, Power, Politics, and Tradition in the Mongol Empire and the Īlkhānate of Iran, Oxford University Press, Oxford 2016, s. 91- 94). İlhân unvanı zamanla Hülâgû ve haleflerinin, kendilerinin Moğol kağanına tâbi olduklarını belirtmek amacıyla kullanarak yaygınlaştırdıkları resmî ve hanedana ait bir unvan haline geldi. Amitai-Preiss’in yukarıda bahsedilen çalışmasında vurgulandığı gibi, ilhan ıstılahı İlhanlılarda ilk olarak Hülâgû’nun Suriye harekâtı sırasında kaynaklarda zikredilmiş ve ilk İlhanlı hükümdarlarının sikkelerinde ve mektuplarında kendine yer bulmuştur (Allsen, Mongol Imperialism, s. 48, n. 8; Peter Jackson, “The Dissolution of the Mongol Empire”, CAJ, XXII/3-4 (1978), s. 221-222; Peter Jackson, “From Ulus to Khanate: The Making of the Mongol States c. 1220-c. 1290”, The Mongol Empire & its Legacy, ed. Reuven Amitai-Preiss-David O. Morgan, Brill, Leiden 1999, s. 220-222). Öyle ki Argun Han (1284-1291) döneminde dahi bu unvanın bazı diplomatik metinlerde yer aldığına şahit olunmaktadır (Antoine Mostaert - Francis Woodman Cleaves, “Trois Documents Mongols des Archives Secrétes Vaticanes”, HJAS, XV/3-4 (1952), s. 450; Louis Ligeti, Monuments Préclassiques 1: XIIIe et XIVe Siécles, Akadémiai Kiadó, Budapest 1972, s. 245-248; Mongolian Monuments in Uighur-Mongolian Script (XII-XVI Centuries): Introduction, Transcription and Bibliography, ed. D. Tumurtogoo - G. Cecegdari, Institute of Linguistics, Academia Sinica, Taipei 2006, s. 152-155). 99 El-Ömerî, Türkler Hakkında Gördüklerim ve Duyduklarım – Mesâliku’l-Ebsâr, çev. ve notl. A. Batur, Selenge Yayınları, İstanbul 2014, s. 57-58; W. Barthold [J. A. Boyle], “Hūlāgū”, EI2, III (1986), s. 569; Allsen, Culture and Conquest in Mongol Eurasia, s. 25. 100 Erken dönem İlhanlı sikkelerinde ilhan ve Moğol kağanı için kullanılan unvanlar hakkında bk. Ömer Diler, İlhanlar: İran Moğollarının Sikkeleri, yay. haz. E. N. Diler-G. Kürkman, J. C. Hinrichs, Mas Matbaacılık, İstanbul 2006, s. 229-242, 253-258, 283-287, 309-311, 322; İran Moğolları ve Altın Paraları, Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., Numismatik Yayınları no. 4, İstanbul 1973, s. 8-9; Celil Ender, Abaka Han’ın Darp Ayları Yazılı Gümüş Sikkeleri, Türk Nümismatik Derneği, İstanbul 1989, s. 1-12; Mehrâb Derviş el- Bekrî, “İlhanlılar Zamanına Ait İslâmi Sikkelerin Tahlili İncelemesi (Abaga Han Devri)”, Türkçe trc. E. Buharalı, A.Ü. DTCF Tarih Araştırmaları Dergisi, XVII/28 (1996), s. 256-262; a.mlf., “Irak Müzesi’nde Bulunan İlhanlı Çağına Ait İslâmî Sikkeler”, Türkçe trc. E. Buharalı, A.Ü. DTCF Tarih Araştırmaları Dergisi, XVII/28 (1996), s. 269, 270, 276-277; Judith Kolbas, The Mongols in Iran: Chingiz Khan to 25 daimî temsilci olarak batıya gönderilmişti.101 Bu sebeple, kağan naibi/vekili olma özelliğindeki ilk İlhanlı hükümdarları, bu türden bir hiyerarşiyi bilhassa kestirdikleri sikkelerde gösterdiler. İlk İlhanlı hükümdarlarıyla Moğol kağanı arasındaki tâbi-metbû ilişkisi umumiyetle102 Gâzân Han devrine kadar sürdü.103 Hülâgû, İran’a geldiği sırada halihazırda Moğol metbuiyetini tanımakta olan mahallî idareleri belli başlı şartları yerine getirmeleri koşuluyla itaat altına alarak bölgedeki mahallî hâkimlerin desteğini almaya muvaffak oldu. Bu sırada pek çok İsmailî kalesi Ketboğa Noyan eliyle teslim alınırken Aralık 1256’da Alamut Kalesi ele geçirildi.104 Bu faaliyetlerinden Möngke Kağan’ın emirlerine harfiyen uyduğu anlaşılan Hülâgû’nun bir sonraki hedefi Bağdat merkezli Abbasî Halifeliği idi. Kalabalık bir orduyla Bağdat’a yönelen Hülâgû, kısa bir sürede şehri alarak Abbasî hilafetine son verdiği gibi son halife Müsta‘sım-Billâh’ı feci bir şekilde katlettirdi (656/1258) ve İlhanlı askerî harekâtını Suriye sahasına yönlendirdi.105 Bu gelişmeler İlhanlıların Ön Asya’da son derece önemli Uljaytu 1220-1309, Routledge, New York 2006, s. 161-172; Osman G. Özgüdenli, “İlhanlılar’da Hükümranlık Telâkkisi ve Hükümdar Algısı”, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, V/1 (2018), s. 83-84. 101 Peter Jackson, “The Dissolution of the Mongol Empire”, s. 231; Spuler, İran Moğolları, s. 289-290. 102 Abaka Han’ın kardeşi ve halefi Ahmed Teküder’in İslâm dinini benimsemesiyle meydana getirdiği yeni devlet politikası/ideali sonucunda Büyük Hanlık’tan kopma emarelerinin ortaya çıkması, ilk ilhanların Moğol kağanlık merkezine bağlılıkları hususunda bir istisna arz eder. Ahmed Teküder’in İlhanlı tahtına çıkışıyla birlikte başlayan süreç ve Moğol kağanının buna karşı geliştirdiği siyaset çerçevesinde yaşanan hadiseler hakkında bk. Mustafa Uyar, “Buqa Chīngsāng: Protagonist of Qubilai Khan’s Unsuccessful Coup Attempt against the Hülegüid Dynasty”, Belleten, LXXXII/291, s. 373-386; Türkçe çev. “Ḳubilay Ḫan’ın Hülegü Hanedanlığı’na Karşı Düzenlediği Başarısız Darbe Girişiminin Ana Karakteri: Buḳa Çīngsāng”, çev. E. Ateş, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, VII/1 (2020), s. 220-227. 103 Bertold Spuler, “Īlkhāns”, EI2, III (1986), s. 1121; Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilâtına Medhal, s. 177. 104 Reşîdu’d-dîn/Rûşen-Mûsevî, II, s. 981-990; Reşîdu’d-dîn/Thackston, II, s. 481-485; Cüveynî/Öztürk, s. 505-509; Benâketî, Târîḫ-i Benâketî, s. 415; Kazvînî, Zafernâme, II, s. 28-60; Yuvalı, İlhanlı Tarihi, s. 140- 145; H. Ahmet Özdemir, Moğol İstilâsı – Cengiz ve Hülâgû Dönemleri, İz Yayıncılık, İstanbul 2018, s. 237-247; May, Moğol İmparatorluğu Tarihi, s. 241-243. 105 Reşîdu’d-dîn/Rûşen-Mûsevî, II, s. 994-1018; Reşîdu’d-dîn/Thackston, II, s. 487-499; Vassâf, Tahrîr-i Târîḫ-i Vassâf, yay. haz. ‘Abdu’l-Muhammed Âyetî, İntişârât-i Bünyâd-i Ferheng-i İrân, Tahran 1346/1967, [= Vassâf/Tahrîr], s. 13-21; Vassâf, Geschichte Wassaf’s, Persisch Herausgegeben und Deutsch Übersetzt von Hammer-Purgstall, Neu Herausgegeben von Sibylle Wentker nach Vorarbeiten von Klaus Wundsam, I, Verlag der Österreichischen Akademie der Wissenschaften, Wien 2010, [= Vassâf/Hammer], s. 49-76; Mîrhvând, Ravzatu’s-safâ, V, s. 891-895; Benâketî, Târîḫ-i Benâketî, s. 416- 418; Hvândemîr/Siyâkî, III, s. 95-97; Hvândemîr/Thackston, s. 54; el-Cüzcânî, Tabakât-ı Nasırî, s. 155-165; Kazvinî, Târih-i Güzide, s. 478; Kazvînî, Zafernâme, II, s. 61-129; Abbâs İkbâl, Târîḫ-i Mogûl, İntişârât-i Sepehr Edeb, Tahran 1389/2010, s. 186-205; Şîrîn Beyânî, Mogûlân ve Hukûmet-i İlhânî der-İrân, Sâzmân- i Mutâle’e ve Tedvîn-i Kutûb-i Ulûm-i İnsânî-yi Dânişgâhhâ (Semt), Merkez-i Tahkîk ve Tovse’e-yi Ulûm- i İnsânî, Tahran 1394 /2016, s. 164-171; Ebu’l-Ferec/Yaltkaya, s. 25-35; Korykoslu Hayton, Doğu Ülkelerinin Altın Çağı, çev. A. T. Özcan, Selenge Yayınları, İstanbul 2015, s. 104-109; Müverrih Vardan, 26 bir güç olarak yükselmesine neden olurken henüz kuruluş aşamasındaki Memlûk Sultanlığı’nın İslâm’ın ve Müslümanların hâmisi olarak İlhanlıların Yakın Doğu’daki en büyük rakibi olarak ortaya çıkmasına yol açtı.106 Hülâgû’nun İran’a gelerek bu sahada ve çevresinde büyük değişiklikler meydana getirdiği sırada henüz tesis edilmiş olan Kahire merkezli Memlûk Sultanlığı, çocuk yaştaki Sultan Melikü’l-Eşref ve atabeyi İzzü’d-dîn Aybek tarafından idare ediliyordu. İzzeddin Aybek, Moğolların Bağdat’a saldırmalarını bahane edip çocuk sultanı hâl ederek tahta çıktıysa da bir süre sonra öldürüldü. Bunun ardından Aybek’in küçük yaştaki oğlu Nûru’d-dîn Ali sultanlığa, memlûklerinden Kutuz ise sultan naipliğine getirildi. Bir süre sonra Moğolların Bağdat halifeliğini ortadan kaldırarak Suriye’ye doğru ilerlemesi üzerine sultan ilan edilen Kutuz, dâhilî anlaşmazlıkları gidermek suretiyle gücünü artırdı.107 Hülâgû, İran’da Moğol idaresini tesis ettikten hemen sonra gerçekleştirdiği askerî faaliyetlerle bölgedeki nüfuzunu genişletmişti. Möngke Kağan’ın emirleri doğrultusunda gündeme gelen Mısır ülkesine hâkim olma ideali, İlhanlıların Suriye bölgesine doğru yayılma girişimlerini beraberinde getiriyor, bu durum İlhanlı-Memlûk çatışmasını kaçınılmaz kılıyordu. Memlûkler için ise Suriye ve Filistin sahasının müdafaa edilmesi, devletin devamlılığı ve kutsal toprakların muhafazası açısından son derece mühim bir Türk Fetihleri Tarihi, çev. H. D. Andreasyan, yay. haz. İ. Aslan, ed. F. Hacısalihoğlu, Post Yayın Dağıtım, İstanbul 2017, s. 106-108; Genceli Kiragos, Moğol İstilası 1220-1265, Fransızcaya çev. E. Dulaurier, Türkçeye çev. M. Kemal Bey, notl. F. Hacısalihoğlu-İ. Aslan, ed. A. Pul, Post Yayınları, İstanbul 2018, s. 130-134; Müverrih Kiragos, Ermeni Müverrihlerine Göre Moğollar, Fransızcaya çev. E. Dulaurier, Türkçeye çev. G. Solmaz, Elips Kitap, Ankara 2009, s. 76-79; Baybars el-Mansuri, et-Tuhfetu’l-Mulûkiyye fi’d-Devleti’t-Turkiyye, çev. H. Polat, TTK Yayınları, Ankara 2016, s. 32-33; P. Thorau, The Lion of Egypt: Sultan Baybars I and the Near East in the Thirteenth Century, trc. P. M. Holt, Longman, London-New York 1992, s. 61-70; Spuler, İran Moğolları, s. 60-63; Grousset, Stepler İmparatorluğu, s. 357-359; Boyle, “Dynastic and Political History of the Il-khans”, s. 341-349; V. V. Barthold, İslâm’da İktidarın Serüveni Halife ve Sultan, çev. İ. Kamalov, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2012, s. 63-64; Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, s. 25-26; Osman G. Özgüdenli, Gâzân Han ve Reformları, s. 44; Özgüdenli, Ortaçağ’da Türkler, Moğollar, İranlılar, s. 235; Yuvalı, İlhanlı Tarihi, s. 147-160; Özdemir, Moğol İstilâsı – Cengiz ve Hülâgû Dönemleri, s. 262-285; May, Moğol İmparatorluğu Tarihi, s. 244-245. 106 Memlûkler bu dönemde İslâm dünyasının en büyük siyasî gücü olmaya namzet durumdaydı. Nitekim 667/1269 yılında hac farizasını ifa etmek üzere Mekke’ye giden Sultan Baybars, Mekke ve Medine emirleri tarafından baş hükümdar telakki edilmişti (Barthold, İslâm’da İktidarın Serüvenİ: Halife ve Sultan, s. 68). 107 İsmail Yiğit, “Memlükler”, DİA, XXIX (2004), s. 90; el-Mansuri, et-Tuhfetu’l-Mulûkiyye fi’d-Devleti’t- Turkiyye, s. 33-34. 27 nitelik taşıyordu. Zira Memlûkler, Suriye üzerindeki siyasî ve ekonomik çıkarlarını koruma altına almak, bilhassa İslam dünyasının hamisi olarak Müslüman beldelerini Moğol müdahalelerine karşı korumak mecburiyetindeydi. Ramazan 657/Eylül 1259’da emrindeki orduyla birlikte harekete geçen Hülâgû, Cizre, Urfa, Düneyser, Nusaybin ve Harran’ı aldıktan sonra Halep’i kuşattı. Şehir bir süre direndiyse de 9 Safer 658/25 Ocak 1260 günü Moğol ordusu tarafından ele geçirildi.108 Halep istilâsını takiben Hülâgû tarafından Dımaşk’ın zaptına görevlendirilen Ketboğa Noyan, şehir halkının aman dilemesiyle bu kaleyi almaya muvaffak oldu (17 Safer 658/2 Şubat 1260).109 Hülâgû, Şam ve Halep gibi önemli kaleleri ele geçirdikten hemen sonra doğudan gelen elçiler vasıtasıyla Moğol kağanı ağabeyi Möngke Kağan’ın öldüğünü haber aldı. Bunun üzerine Halep’ten geri dönerken Şam beldelerini müdafaa etmesi için Ketboğa Noyan’ı iki tümenden az bir kuvvetle Suriye’de bıraktı.110 Aynı zamanda Moğol elçisini kırk nökerle beraber Mısır’a gönderdi. Hülâgû, Kutuz’a gönderdiği mesajda Tanrı’nın yeryüzü memleketlerinin tamamını Cengiz Han ve mahdumlarına bağışladığını, Moğolların kendilerine karşı gelenleri yenilgiye uğrattıkları gibi beldelerini de harap ettiklerini belirtti; kendisine itaat edip huzuruna gelerek vergi vermesini, eğer bu şartları kabul etmezse savaşa hazırlanmasını bildirdi. Mesajı alan Kutuz, ümera ile istişare ederek Moğol elçilerini katlettirdi.111 Bunu takiben Moğollarla karşılaşmak amacıyla beraberindeki Memlûk kuvvetleriyle birlikte yola çıkan Kutuz, Baydar’ın başında bulunduğu Moğol öncü birliğini püskürttü. Baydar’ın Asi Nehri kıyısına kadar çekilmesinin hemen ardından Ketboğa Noyan harekete geçti. Bu sırada Kutuz ordusunu savaş düzenine sokmak ve pusu kurmakla meşguldü. Yizraeel Vadisi’nde yer alan Ayn 108 Moğolların Halep istilâsı hakkında tafsilatlı bilgi için bk. Harun Yılmaz, “Dımaşk’ın En Zor Yılı: Şehrin Moğollar Tarafından İşgali (658/1260)”, İslâm Araştırmaları Dergisi, 37 (2017), s. 76. 109 Reşîdu’d-dîn/Rûşen-Mûsevî, II, s. 1025-1027; Reşîdu’d-dîn/Thackston, II, s. 502-503; Vassâf/Tahrîr, s. 25; Vassâf/Hammer, I, s. 86-88; Mîrhvând, Ravzatu’s-safâ, V, s. 897-899; Benâketî, Târîḫ-i Benâketî, s. 420-421; Hvândemîr/Siyâkî, III, s. 97-98; Hvândemîr/Thackston, s. 55; Ebu’l-Ferec/Budge, 434-435; Reuven Amitai-Preiss, “Hülegü and the Ayyūbid Lord of Transjordan”, Archivum Eurasiae Medii Aevi, ed. T. T. Allsen-P. B. Golden vd., IX (1997), s. 6; Grousset, Stepler İmparatorluğu, s. 362-365; May, Moğol İmparatorluğu Tarihi, s. 245. 110 Ebu’l-Ferec/Budge, I, s. 434; John M. Smith Jr., “Ayn Jālūt: Mamlūk Success or Mongol Failure?”, HJAS, XLIV/2 (1984), s. 310-311; Bayarsaikhan Dashdondog, The Mongols and the Armenians (1220- 1335), Brill, Leiden-Boston 2011, s. 144; Yılmaz, “Dımaşk’ın En Zor Yılı”, s. 80. 111 Reşîdu’d-dîn/Rûşen-Mûsevî, II, s. 1028-1031; Reşîdu’d-dîn/Thackston, II, s. 504-505; el-Mansuri, et- Tuhfetu’l-Mulûkiyye fi’d-Devleti’t-Turkiyye, s. 35; Boyle, “Dynastic and Political History of the Il-khans”, s. 351; Ahmet Sağlam, “Memlûk-İlhanlı Diplomatik İlişkileri”, Belleten, LXXXII/293 (2018), s. 86-87. 28 Câlût mevkiinde meydana gelen muharebenin seyrini Moğol askerlerinin olası kaçışları sırasında kullanmaları muhtemel olan güzergâh üzerine kurulu pusu noktalarında bekleyen Memlûk askerleri belirledi. Moğol okçularının muttasıl ok atışlarıyla başlayan mücadele, bir süre sonra yerini Moğol ordusunun bozularak kaçmasına bırak