Türk toplumundaki RhD varyantlarının genotiplendirilerek serolojik tanı ile korelasyonunun araştırılması

Loading...
Thumbnail Image

Date

2022-07-18

Authors

Kumaş, Levent Tufan

Journal Title

Journal ISSN

Volume Title

Publisher

Bursa Uludağ Üniversitesi

Abstract

Güçlü immün yanıt oluşturma potansiyeli nedeniyle "RhD", en önemli eritrosit antijenlerinden biridir. Bazı RHD mutasyonları "varyant D" fenotiplere neden olur. RhD varyasyonları "Zayıf D" ve "Parsiyel D" olmak üzere iki ana gruba ayrılır. RhD varyasyonlarının, bağışçılarda, hastalarda ve gebelerde doğru tiplendirilmesi önemlidir. Hatalı bir şekilde Rh (-) veya Rh (+) olarak saptanmaları anti-D alloimmünizasyonuna, hemolitik transfüzyon reaksiyonlarına ve gebelerde yenidoğanın hemolitik hastalığına (YDHH) yol açabilir. Bu nedenle hastalar ve gebelerde zayıf D/ parsiyel D ayrımının doğru yapılması son derece önemlidir. Zayıf D ve parsiyel D gibi RhD varyasyonlarının belirlenmesinde, genotiplendirme referans yöntem olarak kabul edilir. Ancak D antijeninin farklı epitoplarına karşı üretilmiş monoklonal anti-D antikorlar kullanılarak, serolojik tiplendirme yapılabileceği öne sürülmektedir. Çalışmamızda öncelikle bölgemizde sık görülen "RhD varyasyonlarını genotiplendirme ile belirlemeyi amaçladık. Ayrıca, rutin kan gruplamada "RhD varyant" olarak belirlenen bu örnekler, poliklonal (human) ve çeşitli monoklonal anti-D antikorlar kullanılarak serolojik yöntemle de tiplendirildi. Serolojik yöntemle elde edilen sonuçlar, etkinlik ve güvenilirlik açısından genotiplendirme ile karşılaştırıldı. Çalışmamızda değerlendirilen varyant D örneklerde "zayıf D" %48,8, parsiyel D ise %51,2 sıklıkta bulunmuştur. En sık görülen varyasyonlar "zayıf D tip 1" ve "zayıf D tip 15" olarak belirlenmiştir. Gerek zayıf D - parsiyel D ayrımı, gerekse RhD varyasyonlarının tiplendirilmesi amacıyla serolojik yöntemle elde edilen sonuçlar, genotiplendirme sonuçları ile karşılaştırıldığında etkin ve güvenilir bulunmamıştır.
Due to its strong immunogenicity, "RhD" is the most important erythrocyte antigen after ABO antigens. Some mutations in the RHD gene lead to "D variant" phenotypes. RhD variations are categorized in two main groups as "Weak D" and "Partial D". Incorrect detection of RhD variations as Rh(-) in the donor or Rh(+) in the recipient can lead to hemolytic transfusion reactions, anti-D alloimmunization, and hemolytic disease of the fetus and newborn (HDFN). In order to prevent the risk, it is recommended to make a weak D/partial D differentiation in patients and pregnant women. Molecular typing is accepted as the reference method for weak D and partial D discrimination. However, it is also accepted that a safe distinction can be made by serological method using panels of monoclonal antibodies. The aim of this study was to determine the most frequent RhD variations in our country and to compare the reliability of the serological method with the molecular method in typing RhD variations. In our study, the frequency of weak D and partial D was found to be close to each other (48.8% - 51.2% respectively), and the most common weak D variation was found to be "weak D type 1" and partial D variation as "weak D type 15". When molecular typing is taken as the gold standard, it has been shown that weak D/partial D discrimination and partial D typing cannot be reliably performed by serological method.

Description

Keywords

RhD varyasyonları, Zayıf D, Parsiyel D, RhD genotiplendirme, Moleküler kan grubu tiplendirme, RhD variants, Weak D, Partial D, RhD genotyping, Molecular blood group typing

Citation

Kumaş, L. T. (2022). Türk toplumundaki RhD varyantlarının genotiplendirilerek serolojik tanı ile korelasyonunun araştırılması. Yayınlanmamış doktora tezi. Bursa Uludağ Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü.