2002 Cilt 28 Sayı 1

Permanent URI for this collection

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 9 of 9
  • ItemOpen Access
    İçel ilinde görev yapan hekimlerin çalışma yaşamlarına ilişkin bir inceleme
    (Uludağ Üniversitesi, 2002-07-17) Buğdaycı, Resul; Kurt, A. Öner; Şaşmaz, Tayyar; Tezcan, Hanife; Kuruloğlu, M. Nihat; Yüceer, T. Necip
    Bu kesitsel çalışmanın amacı; hekimlerin çalışma yaşamına ilişkin özelliklerinin incelenmesiydi. Çalışma grubunu İçel’de çalışan 1230 hekimin 640’ı oluşturuyordu. Çalışma, Eylül-Kasım 2000 ayları arasında yürütüldü. İstatistiksel analizlerde ki-kare önemlilik testleri kullanıldı. Hekimlerin 470'i (%73.4) erkek, 170'i (%26.6) kadındı. Pratisyen hekimlerin %24.7’sinin, uzman hekimlerin %86.2’sinin özel muayenehanesi vardı (p=0.000). Pratisyen hekimlerin %14.9’u, uzman hekimlerin %7.9’u özel bir tıp merkezine ya da özel bir polikliniğe hissedardı (p=0.022). Pratisyen hekimle rin %23.3’ünün, uzman hekimlerin %21.6’sının bir işyeri ile işyeri hekimliği anlaşması vardı. En çok idari görev alan hekim grubu pratisyen hekimlerdi. Hekimlerin %37.3'ü üst birimler ile sorunları olduğunu, %53.1'i ise halk ile iletişimin iyi olmadığını belirtmekteydi. Çalışmamızda iş yaşamına ilişkin sorunların, en çok pratisyen hekimleri etkilediği belirlenmiştir. Çalışma yaşamına ilişkin sorunların azalması için, hekimlerin statülerinin ve çalışma koşullarının daha standart hale getirilmesi, ücret ve özlük haklarının iyileştirilmesi gerektiğine inanıyoruz.
  • ItemOpen Access
    El kullanımının ayırma fonksiyonu ile saptanması
    (Uludağ Üniversitesi, 2002-03-22) Cankur, N. Şimşek; Coşkun, İhsaniye; Ediz, Bülent; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anatomi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyoistatistik Anabilim Dalı.
    En çok kullanılan elin saptanması amacıyla, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı koleksiyonunda bulunan 120 humerus’ta sulcus intertubercularis ölçümleri yapıldı. Ölçüm parametreleri olarak sulcus intertubercularis’e ait genişlik (X1), derinlik (X2), iç duvar açıları (X3 ve X5) ve dış duvar açıları (X4 ve X6) alındı. Elde edilen ölçümlere ayırma (diskriminant) analizi uygulandı. Ayırma analizi ile X3-X6 arasındaki değişkenlerin, ayırma fonksiyonunda anlamlı değişkenler olduğu belirlendi (P<0,001). X1 ve X2 değişkenleri ise fonksiyonda anlamlı etkiye sahip değildi (P>0,05). Anlamlı değişkenlerle elde edilen ayırma fonksiyonunun doğru sınıflama oranı %85,8 olarak bulundu. Bu sonuçlar iç ve dış duvar açı ölçümlerinin, sağ el kullanımının baskınlığını belirtmede değerli kriterler olduğunu düşündürdü
  • ItemOpen Access
    Konjenital araknoid kistler
    (Uludağ Üniversitesi, 2002-03-22) Aydın, Selçuk; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nöroşirurji Anabilim Dalı.
    Araknoid kistler benign, konjenital, nonneoplastik, ekstraaksiyal, BOS veya BOS’a benzer sıvı ile dolu intraaraknoidal lezyonlardır. Bu lezyonların patogenezi, doğal seyri ve bu lezyonlara bağlı komplikasyonların insidansı hakkında az şey bilinmesi, tedavi stratejisinin seçiminde problem oluşturmaktadır.
  • ItemOpen Access
    Tıp eğitiminde dil: II eğitim dilinde Türkçe’nin yeri ve geleceği
    (Uludağ Üniversitesi, 2002) Cankur, N. Şimşek; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anatomi Anabilim Dalı.
    Tıp eğitiminin en önemli özelliği nasıl verildiği değil hangi dilde verildiğidir. Toplumların başarıyı yakalaması kendi dillerini; karşılıklı iletişimi ise ortak dili kullanmalarına bağlıdır. Bu çalışma, tıp eğitiminde kullandığımız Türkçe’nin ne düzeyde etkin olduğunu tarihsel gelişiminin ışığında ortaya koymayı, günümüzdeki ve yakın gelecekteki durumunun tartışılmasını amaçlayarak hazırlanmıştır. Yıllarca başka dillerin baskısı altında kalan Türkçe’mizin özgür bir dil olarak tıbbî terminolojideki yerini alması gerektiği sonucuna varılmıştır.
  • ItemOpen Access
    Tıp eğitiminde dil: I önemi, gelişmesi ve geleceği
    (Uludağ Üniversitesi, 2002-03-22) Cankur, N. Şimşek; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anatomi Anabilim Dalı.
    Tıbbî terminoloji binlerce yıl içinde şekillenmiştir. Önemli bir özelliği konuşma dilinden farklı bir yapıda olmasıdır. Günümüzde tıp eğitimi dilinin nasıl olması gerektiği tartışma konusu olmaktadır. Bu çalışma, tıp eğitiminde kullanılan dilin temel özelliklerinin, uluslar arası alandaki tarihsel gelişiminin ortaya konulmasını, günümüzde ve yakın gelecekteki durumunun tartışılmasını amaçlayarak hazırlanmıştır. İngilizce’nin giderek artan baskısının tıp alanındaki etkileri de irdelenmeye çalışılmıştır
  • ItemOpen Access
    Adrenal adenomların tanısında kimyasal şift mr görüntüleme: kalitatif değerlendirme
    (Uludağ Üniversitesi, 2002-06-04) Yazıcı, Zeynep; Doğan, Ömer; Yalçın, Ramazan; Savcı, Gürsel; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyoloji Anabilim Dalı.
    Adrenal adenomların diğer adrenal kitlelerden ayırt edilmesinde, kalitatif değerlendirmenin kullanıldığı kimyasal şift MR görüntülemenin tanı değerini araştırmak. Kırk yedi olgudaki 64 adrenal kitlesi (44 adenom, 20 adenom-dışı), kimyasal şift MR yöntemiyle görüntülendi. Hastaların klinik bilgi ve tanılarından habersiz biri deneyimli, diğeri eğitim aşamasında olan iki radyolog, birbirlerinden bağımsız olarak iki farklı zamanda lezyonların intensitesini, referans organ olarak seçilen dalağın intensitesi ile görsel olarak karşılaştırdı ve 'beş nokta skalasına' göre puanlandırıldı. Gözlemciler arasındaki ve her bir gözlemcinin farklı zamanlarda yaptığı değerlendirmeler arasındaki değişkenliği belirlemek için, Cohen’nin kappa değerleri hesaplandı. Birinci gözlemci farklı zamanlarda yaptığı her iki değerlendirmede de, biri dışında tüm kitlelerin adenom-adenom dışı ayrımını yapabildi. İkinci gözlemci ise, ilk değerlendirmesinde 2, ikinci değerlendirmesinde 1 kitleyi yanlış karakterize etti. Yöntemin, gözlemciler arasındaki tekrar edilebilirlik değerleri ile gözlemcilerin farklı zamanlarda yaptıkları değerlendirmelere göre tekrar edilebilirlik değerleri mükemmeldi. Kimyasal şift MR görüntülemede kalitatif değerlendirme, adrenal adenomları adenom-dışı adrenal kitlelerden ayırmada güvenilir bir yöntemdir.
  • ItemOpen Access
    Malign melanomda tedavi prensiplerimiz ve sonuçlarımız
    (Uludağ Üniversitesi, 2002-05-17) Özgenel, Güzin Yeşim; Kahveci, Ramazan; Özcan, Mesut; Akın, Selçuk; Özbek, Serhat; Filiz, Gülaydan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı
    Bu çalışmada, 1993-2001 yılları arasında, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Kliniğinde opere edilen 30 malign melanomlu olgu ile ilgili deneyimlerimiz sunulmaktadır. Olgular yaş, cinsiyet, lezyonun yerleşimi, histolojik tipi ve evresi, lenf nod tutulumu ve nüks dikkate alınarak incelendi. Onsekizi erkek, 12’si kadın hasta olan olguların yaş ortalaması 61'dir. Histolojik incelemeler sonucunda, 17 olguda nodüler tip, 6 olguda yüzeyel yayılan tip, 4 olguda akral lentiginöz tip ve 3 olguda lentigo tip malign melanom saptandı. Clark'ın yaptığı evrelendirmeye göre; %43.3’ü evre IV ve V, % 13.3’ü evre III ve %43.3’ü evre II olarak tespit edildi. Olguların %53,3’ünde başvuru sırasında bölgesel lenf nod tutulumu saptanırken, olguların %10’unda operasyon sonrasında değişik zamanlarda lokal nüks görüldü. Bu çalışmada, malign melanomlu olguların lezyonları 3 cm salim doku ile birlikte fasya da dahil edilmek üzere eksize edildi. Bölgesel lenf nod metastazı saptanan olgularda lenf nodu disseksiyonu yapılırken, bölgesel lenf nod metastazı olmayan olgularda ise sentinel lenf nodu biopsisi yapıldı.
  • ItemOpen Access
    Geçici takipneli yenidoğan olguların irdelenmesi
    (Uludağ Üniversitesi, 2002) Köksal, Nilgün; Bayram, Yusuf; Durmaz, Oğuzhan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı/Neonatoloji Bilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.
    Yenidoğanın geçici takipnesi, fetal akciğer sıvısının resorbsiyonunda gecikmeden kaynaklanan ve doğumu izleyen ilk saatlerde sıkça görülen bir klinik tablodur. Çalışmamızda Eylül 1997 ile Nisan 2000 tarihleri arasında yenidoğan yoğun bakım ünitemize yenidoğanın geçici takipnesi tanısıyla yatırılan 108 yenidoğan irdelendi. Olgularımızda yenidoğanın geçici takipnesi gelişimi için erkek cinsiyet, prematürite, sezeryanla doğum ve fetal distresin risk faktörü olduğu saptandı. Takipnesi 3 günden uzun süre devam eden tüm olgularımızın yatışta solunum dakika sayısı 80/dakikanın üzerindeydi, kan gazlarında patoloji (asidoz, hipoksemi ve/veya hiperkarbi) ve perinatal risk faktörleri mevcuttu. Bu bulguların eşlik ettiği bebeklerde yenidoğanın geçici takipnesinin üç günden uzun sürebileceğinin klinik izlem esnasında göz önüne alınmasının uygun olacağı düşünüldü
  • ItemOpen Access
    Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde mekanik ventilasyon tedavisi gören yenidoğanların retrospektif değerlendirilmesi
    (Uludağ Üniversitesi, 2002-03-22) Köksal, Nilgün; Bayram, Yusuf; Baytan, Birol; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı/Neonatoloji Bilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.
    Solunum yetersizliği olan hastaların desteklenmesi amacıyla uygulanılan mekanik ventilasyon, özellikle yenidoğanlarda olmak üzere morbidite ve mortalite oranlarını önemli ölçüde etkileyen bir yöntemdir. Bu çalışmamızda Uludağ Üniversitesi, Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları yenidoğan yoğunbakım ünitesinde Kasım 1997-Ocak 2000 tarihleri arasında mekanik ventilasyon tedavisi alan 101 yenidoğan değerlendirildi. Olgularımızın 69’u erkek, 32’si kız, 35’i term, 66’sı pretermdi. Gestasyon haftaları 33.7±4, doğum ağırlıkları 2141±827 gr bulundu. Olguların 67’si hastanemizde doğurtulmuştu, 34’ü ise diğer hastanelerden sevk edilmişti. Ortalama yatış süreleri 25.8±15.1 gündü. Mekanik ventilasyon tedavisi başlama endikasyonları olguların %51’inde respiratuar distres sendromu, %15’inde apne, %12’sinde hipoksik iskemik ensefalopati, %12’sinde sepsis, %7’sinde mekonyum aspirasyonu ve %3’ünde konjenital anomalilerdi. Mekanik ventilasyon sırasında ortaya çıkan komplikasyonların başında nozokomiyal infeksiyon (%26) geliyordu, bunu intraventriküler hemoraji (%14.8), ve pnömotoraks (%10.8) izliyordu. Bronkopulmoner displazi görülme oranı %13 olarak saptandı. Olguların 36’sı eksitus oldu. Solunum desteğine gereksinimi duyacak sorunların (prematürite, hipoksik doğum gibi) önlenmesi ve ventilatöre bağlanan yenidoğanlarda ise minimum girişim, sterilizasyon, permisif hiperkapni, uygun destek tedavisi gibi yöntemlerle morbidite ve mortalite oranların iyileştirilmesinin mümkün olabileceği düşünüldü.