2009 Cilt 23 Sayı 2

Permanent URI for this collection

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 8 of 8
  • ItemOpen Access
    Türkiye yerli koyun ırklarının korunması
    (Uludağ Üniversitesi, 2009) Ertuğrul, Mehmet; Dellal, Gürsel; Soysal, İhsan; Akın, Oya; Arat, Sezen; Barıtçı, İlkay; Pehlivan, Erkan; Yılmaz, Orhan; Elmacı, Cengiz; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Zootekni Bölümü.
    Yeryüzünün en önemli gen merkezlerinden birinde yer alan Türkiye’nin zengin biyolojik çeşitliliğini korumak ve gerektiğinde kullanmak zorunluluk olarak kabul edilmelidir. Çünkü biyolojik çeşitlilik ekonomik ve genetik zenginliğin bir göstergesi olup, tıp, tarım, gıda güvencesi ve endüstride önemli yararlar sağlamaktadır. Çiftlik hayvanları genetik kaynakları, biyolojik çeşitliliğin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Türkiye'de hayvan genetik kaynakları yeterince değerlendirilememiş, hatta bazıları daha tam olarak tanımlanmadan yok olmuş veya yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Bazı ırklar bilimsel kriterlere göre risk sınırının dışında kabul edilmekle birlikte, azalma hızının çok yüksek olduğu ırklarda mevcut sayının risk sınırına, hatta bu sınırın da altına kısa sürede düşeceği beklenmektedir. Bu durum; ekonomik, sosyal ve çevresel gelişmelerin hayvancılıkta farklı yerlerde çeşitli düzeylerde olmak üzere entansifleşmeyi zorunlu kılması, az girdi ile yetiştirilebilen, buna karşılık düşük verimli olan yerli ırkların yerini hızlı bir şekilde kültür ırkları veya melezlerinin almasının sonucudur. Oysa yerli ırklar yüzyıllardır yetiştirilegeldikleri çevrenin kendine özgü koşullarına çok iyi uyum sağlamış, verimleri düşük olsa bile özgün nitelikleri olan, dayanıklı, kanaatkar, yetersiz çevre koşullarında üreyebilen hayvanlardan oluşur. Yerli ırkların yok olması, taşıdıkları bu ayırıcı özelliklerin de yok olması anlamına gelmektedir. Gelecekte bu özelliklerin hangisine gereksinme duyulacağını şimdiden tahmin etmek güç veya olanaksızdır. Kaldı ki bu gen kaynaklarının bugün saptanmamış olan olası özellikleri de ancak bunların varlıklarını sürdürebilmesi halinde elde tutulabilir. Belirtilen noktalardan hareketle; bildiride Türkiye Yerli Koyun Irklarının korunmasının gerekliliği, korumaya alınacak ırkların belirlenmesi, koruma yöntemleri, Türkiye koyun ırklarının mevcut durumu, bunların korunmasına yönelik çabalar, korumayla ilgili olarak karşılaşılan sorunlar ve alınması gereken önlemler üzerinde durulmaktadır.
  • ItemOpen Access
    Türkiye ve Avrupa Birliğinde küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde örgütlenme
    (Uludağ Üniversitesi, 2009) Gürsoy, Oktay
    Avrupa Birliği ülkelerinde küçükbaş hayvancılık sektöründe örgütlenme gerek yüksek damızlık değere sahip hayvanların eldesi amacıyla damızlık yetiştiriciler birliği, gerekse girdilerini ucuza temin etmek, ürünlerini hakça fiyatlara değerlendirmek, sivil toplum örgütü olarak baskı potansiyeline sahip olmak amaçlı yetiştiriciler birliği veya kooperatifi şeklindedir. Bu örgütlerin geçmişi Büyük Britanya İmparatorluğunda 18. yüzyıl başına dayanmakta olup, günümüzde benzer yapılanma Avrupa Birliği, Amerika, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda’da çok yaygındır. Ülkemizde tarımsal örgütlenmenin geçmişi çok yakındır ve bunun içinde de örgütlenmenin en düşük olduğu sektörler koyun ve keçi yetiştiriciliğidir. Örgütlenmenin yararları hakkında bilgi sahibi olmayan ve son derece geleneksel bir üretim yapısına sahip olan bu sektörlerin sürdürülebilirliği beklenemez ve bu kaçınılmaz süreç 1980 yıllarından beri çok hızlı bir biçimde işleyerek koyun ve keçi varlıklarında sırası ile % 45 ve % 65 lik düşüşlere neden olmuştur. Koyun ve keçi yetiştiriciliğinin desteklenmesi, Avrupa Birliği ülkelerine (EU/CAP, No:2529/2001; CAP REFORMU 2003) göre çok düşük düzeylerde, ülkemizde süt sığırcılığına göre son derece önemsiz destekleri içermektedir. Avrupa Birliği’nin 1962 yılında başlattığı CAP (Ortak Tarım Politikaları) desteğinin hareket noktası, koyun ve keçi yetiştiricilerinin, tarımın diğer kesimlerine göre çok düşük düzeylerde yıllık gelirlere sahip olmaları ve bu sektörlerin kayıplarını karşılayarak bulundukları yörelerde tutmaktır. Bu uygulama, yetiştiricilerin kırsaldan kente göçünü ve onun beraberinde getirdiği sosyo-ekonomik sorunları baştan durdurmak ve küçükbaş hayvancılığın çok özel ve kıymetli ürünlerinin üretimini sürdürülebilir kılmaktır.
  • ItemOpen Access
    Türkiye koyun ıslahı stratejisi
    (Uludağ Üniversitesi, 2009) Kaymakçı, Mustafa; Özder, Muhittin; Karaca, Orhan; Torun, Osman; Baş, Sinan; Koşum, Nedim
    Türkiye’de ulusal anlamda bilim ve teknoloji politikalarının olmayışı, izlenen politikaların merkezsiz ve denetimsiz olmasına neden olmuştur. Bu durum, Tarımsal Araştırma-Geliştirme (ARGE) alanının bir bölümü olan Zootekni Alanı’na da yansımıştır. Bu bağlamda sığır türünün gerek desteklemeler, gerekse AR-GE etkinliklerinde gerektiğinden daha yüksek düzeyde öne çıkarıldığı gözlemlenmektedir (kaldı ki, burada da desteklemelerin ağırlıklı olarak dev sığırcılık işletmelerine yöneltildiği, küçük ve orta ölçekli işletmelerin ihmal edildiği bilinmektedir). Bütün bunların sonucu olarak koyunda verimlilik artırılamadığı için koyun sayısının azalmasıyla kırmızı et ve koyun sütü üretimi ile deri sayısında önemli düşüşler yaşanmaktadır. Ulusal bilim ve teknoloji politikaları bağlamında Zootekni Alanındaki Ar-Ge etkinliklerinde koyunculuğa önem verilmesi kaçınılmaz bir zorunluluk olarak ortadadır.
  • ItemOpen Access
    Türkiye koyun ıslahı çalışmaları
    (Uludağ Üniversitesi, 2009) Sönmez, Reşit; Kaymakçı, Mustafa; Eliçin, Ayhan; Wassmuth, Rudolf; Taşkın, Turgay; Tuncel, Erdoğan; Uludağ Üniversitesi/Ziraat Fakültesi/Zootekni Bölümü.
    Türkiye’de koyun ıslah çalışmalarının, Cumhuriyetin kuruluşu ile başladığı söylenebilir. İlk çalışmalar, nitelikli yapağı üretmek amacıyla merinoslaştırma ile gündeme gelmiştir. Daha sonraları ise, yerli ırkların kuzu, et ve süt verim yönünde ıslahı çalışmaları yoğunluk kazanmıştır. Ancak bu çalışmalarda yerli koyun ırklarının seleksiyona yanıt veremeyecek bir düzeyde olduğu yargısına varılmış, araştırmalarda melezleme programlarına ağırlık verilmiştir. Melezlemenin de yeterince başarılı olduğu söylenemez. Koyun ıslahı çalışmalarında yeterince başarılı olunmamasının geneldeki nedeni, Türkiye’de gerçek anlamda Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikası’nın olmayışıdır. Özelde ise zootekni alanında desteklemeler ve çalışmalarda sığır türünün ağırlığından daha yüksek düzeyde öne çıkarılmasıdır. Bir önemli nedeni de, koyun yetiştiricilerinin teknik ve ekonomik olarak örgütsüz oluşudur.
  • ItemOpen Access
    Koyunculukta yeni üretim teknikleri
    (Uludağ Üniversitesi, 2009) Emsen, Ebru; Koşum, Nedim
    Mevcut koyun varlığı ile dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer alan Türkiye, kültür ırkı ve melezlerinin düşük oranda olması ve yerli ırk koyunların verim düzeylerinin düşüklüğü nedeni ile hayvansal üretim açısından istenilen düzeyde bulunmamaktadır. Günümüzde biyoteknolojik yöntemler kullanarak hayvan ıslahını hızlandırmak ve hayvanların verim düzeylerini artırmak mümkün görülmektedir. Islah stratejilerinin verim artışlarına etkisi ve kazandırdığı hız ise seçilen yöntemler itibariyle farklılık göstermektedir. Teknolojik ve ekonomik nedenlerden dolayı geleneksel yönetmelerde ısrarlı olan gelişmekte olan ülkelerin verim özelliklerinde kaydettikleri gelişmenin ABD, Avrupa ve Okyanusya ülkelerinde kazanılan genetik ilerleme ile karşılaştırıldığında bir hayli geride kaldığı görülmektedir. Genetik ilerlemede arzu edilen standartlara en kısa sürede ulaşmak ancak biyoteknolojinin sunduğu imkânlardan faydalanarak mümkün olmaktadır. Son 10-20 yıldır hızlı bir gelişme sürecine giren biyoteknoloji hayvancılıkta yoğun bir uygulama alanı bulmuştur. Yardımcı üreme teknolojisinde (YÜT) başvurulan modern teknikler, yeni gen kaynaklarının elde edilmesi, mevcutlarının ıslahı ve koruma programları kapsamında kullanılmaktadır. Yardımcı üreme teknolojilerinin konularını kızgınlık senkronizasyonu, süperovulasyon, suni tohumlama, in vitro fertilizasyon, in vivo ve in vitro embriyo üretimi ve transferi, embriyo ve sperma dondurma, embriyo bölme, kopyalama, transgenik hayvan üretimi ile arzu edilen cinsiyette yavru üretimi oluşturmaktadır. Bu çalışmada YÜT’ ne konu olan tekniklere değinilerek koyun yetiştiriciliğinde uygulanması ve bilimsel açıdan değerlendirilmesi yapılmıştır.
  • ItemOpen Access
    Koyun yetiştiriciliğinin ekonomi politiği
    (Uludağ Üniversitesi, 2009) Günaydın, Gökhan
    Bu çalışmada, Türkiye’de hayvancılığın önemli bir dalı olan koyunculuk alt sektörünün ekonomi politik analizinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Koyunlar, mera ve otlaklardaki doğal vejetasyonu insanların beslenmesi için gerekli et ve süt gibi gıdalara dönüştürürler. Ayrıca, giyim eşyalarının yapımında kullanılan yapağı ve deri gibi ürünleri de üretirler. 2007 yılı itibariyle dünyada 1,1 milyar koyun bulunmakta ve bunlardan yaklaşık 8.9 milyon ton et üretilmektedir. Çin 172 milyonluk koyun varlığı ile dünyanın en çok koyun yetiştirilen ülkesidir. Türkiye 25 milyonluk koyun varlığı ile dünyada 9. sırada yer almaktadır. 1980’li yılların başında 48.6 milyon olan koyun sayısı, tarımda uygulanan neo-liberal politikalar sonucu günümüzde 25.5 milyona gerilemiştir. Türkiye koyunculuğu Dünya Ticaret Örgütü Tarım Anlaşmaları ve Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikasının üstlenilmesi sürecinden doğrudan etkilenecek bir konumdadır. Hayvancılık sektöründe AB’ye karşı rekabetçi olunan tek alt sektör olmakla birlikte, AB Ortak Gümrük Tarifesi’nin üstlenilmesi durumunda Türkiye’nin dünyaya karşı rekabetçilik konumu ekonomik konjonktüre göre değişebilir bir yapı sergileyecektir. Ayrıca küresel ısınma, küçük köylülüğün yeniden üretimi ve köylerden kentlere göç tartışmalarında da koyunculuk ana başlıklardan birini oluşturmaktadır.
  • ItemOpen Access
    Entansif koyunculukta besleme
    (Uludağ Üniversitesi, 2009) Alçiçek, Ahmet; Yurtman, Yaman
    Koyunlar, doğal olarak çok çeşitli yemleri otlama kabiliyetinde olup diğer tarım hayvanlarından çok daha fazla oranda kaba yem tüketmektedirler. Nitekim ülkemizde yetiştirilen koyunların toplam yem gereksiniminin yaklaşık % 90’nının kaba yemlerle karşılandığı bilinmektedir. Koyun yetiştiriciliğinde başarı, büyük ölçüde koyun başına büyütülen kuzu yüzdesi ve pazara sunulan kuzu miktarı ile ölçülmektedir. Bu kriterleri etkileyen en önemli faktör koyunların beslenmesidir. Nitekim koyunların yıllık yem giderleri tüm üretim maliyetlerinin % 60-70’ini oluşturmaktadır. Bu nedenle, süt, et ve yapağı verimini artıran ideal bir koyun yemi, besin maddelerince zengin, düşük maliyetli, hayvan tarafından sevilerek tüketilmeli ve toksik olmamalıdır. Bu makalede, koyunların beslenmesi; gelişmekte olan koyunların beslenmesi, kuru dönemde besleme, flushing beslemesi, gebe hayvanların beslenmesi ve laktasyondaki koyunların beslenmesi başlıklar altında incelenmiş ve besin madde gereksinimleri enerji, protein ve mineral olarak sınıflandırılmıştır.
  • ItemOpen Access
    Türkiye koyunculuğu
    (Uludağ Üniversitesi, 2009) Kaymakçı, Mustafa
    Tarım, yararlı bitki ve hayvanların yetiştirilmesi ve ürünlerinin değerlendirilmesi etkinliklerinin bütünü olarak tanımlanabilir. Bu bağlamda, tarım insanlara buğday, et, süt, meyve, sebze, yün ya da lif üretir. Bunlarla bir yandan beslenir, bir yandan da giyiniriz. İnsan yemek yiyerek ve giyinerek doğanın döngüsüne girer, toprak, su ve güneşle kardeş olur. Bu nedenle tarım, bütün kültürlerde, inançlarda ve felsefede kaçınılmaz bir yer alır. Kısaca, tarım çıktılarından yararlanmak, bir insanlık hakkı olarak kabul edilir.