2006 Cilt 25 Sayı 1-2

Permanent URI for this collection

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 7 of 7
  • ItemOpen Access
    Siyah alaca ve esmer ineklerde subklinik mastitis için risk faktörleri
    (Uludağ Üniversitesi, 2007-10-24) Çoban, Ömer; Tüzmen, Naci
    Bu çalışmada subklinik mastitis üzerine etkili faktörlerin belirlenmesi amaçlanmıştır. California mastitis test (CMT) skorlarına ait veriler Ocak 2003 ile Haziran 2004 tarihleri arasında toplanmıştır. İki değişik işletmede toplam 186 baş Esmer ve Siyah Alaca inekten 5208 gözlem yapılmıştır. California mastitis testi laktasyondaki tüm ineklerin her meme lobuna uygulanmıştır. Irk ve genetik olmayan faktörlerin (Laktasyon sırası, laktasyon dönemi, buzağılama mevsimi ve işletme) subklinik mastitis oluşumu ile ilişkilerinin belirlenmesinde çoklu lojistik regresyon analizi kullanılmıştır. CMT skorlarına ait veriler laktasyonun başı (doğumdan sonra 7-90 gün), ortası (91-180. gün) ve sonu (181-305 gün) şeklinde sınıflandırılarak analiz edilmiştir. İneklerde, laktasyon sırası ve döneminin ilerlemesiyle subklinik mastitise yakalanma riski de artmıştır. Subklinik mastitis, Esmer ırk ineklerde, Siyah Alacalara göre önemli derecede düşük oranda tespit edilmiştir.
  • ItemOpen Access
    Yangısal bağırsak hastalığı ve probiyotiklerle güncel tedavi yaklaşımı
    (Uludağ Üniversitesi, 2006-12-18) Arslan, Handan Hilal
    YBH (Yangısal Bağırsak Hastalığı), yangı hücrelerinin ince ve kalın bağırsakta lamina propriyaya infiltrasyonu ile karakterize bir grup gastrointestinal bozukluktur. YBH’nin etiyolojisi bilinmemektedir. Bununla birlikte konakçının bireysel duyarlılığı, genetik yapı ve çevre etkilerinin önemi açıktır. YBH’nin ilaç tedavisi genellikle kortikosteroid, azathioprin ve metronidazolü içermektedir. Kortikosteroidler, YBH’nin tedavisinin başlıca dayanağı olup en sık kullanılanı prednizolondur. Azathioprin, kronik steroid tedavisinin yan etkilerinin ve kortikosteroidlerin dozunun azaltılmasını sağlamak için kullanılabilen immunsupresif bir ilaçtır. Metronidazol, antibakteriyel ve antiprotozoal özelliklere sahiptir ve immunomodulatör etkisi olduğuna dair kanıtlar bulunmaktadır. Probiyotikler, ağız yoluyla alındığında bağırsağın mikrobiyel florasını düzenleyici ve tedavi edici yararlı etkileri olan non-patojenik canlı mikroorganizmalardır. Deneysel ve klinik çalışmalar, YBH’nin tedavisinde probiyotiklerin potansiyel bir tedavi edici etkinliği olduğunu göstermektedir. Ancak probiyotiklerin YBH’nin tedavisinde terapötik bir ajan olarak kesin rolünün belirlenebilmesi için çalışmalar hala sürmektedir.
  • ItemOpen Access
    Çiğ balık (sushi) ve sağlığımız
    (Uludağ Üniversitesi, 2006-10-20) Mol, Sühendan
    Önemli bir Japon yemeği olan sushi, Avrupa ve ABD’de hem restoranlarda, hem de fast-food olarak yaygın tüketime sahiptir. Tüketimi Türkiye’de de artmaktadır. Su ürünleri gayet besleyici olup, sushi yapımında tercih edilen yağlı balıklar omega-3 yağ asitlerinin önemli bir kaynağıdır. Enzim ve vitaminlerin ısıl işlemle dekompoze olmadıkları için çiğ balıkta daha iyi kalitede oldukları da bilinmektedir. Eskimolar üzerine yapılmış olan birçok çalışma bu insanların su ürünleri tüketimine bağlı olarak kroner kalp hastalıklarına çok nadir yakalandıklarını göstermektedir. Onların su ürünlerini genellikle çiğ olarak tükettikleri de bilinmektedir. Japonların beslenmesiyle ilgili yapılmış çalışmalar da benzer sonuçlar sunmaktadır. Ancak çiğ balığın riskleri de bilinmeli ve gereken önlemler alınmalıdır. Ağır metaller, parazitler ve bakteriler sushinin en önemli riskleridir. Sushi hazırlamada en önemli konu “sushi sınıfı” yani taze, parazit içermeyen ve en iyi kalitede su ürünlerinin kullanılmasıdır Bunun kaynağı da bilinmeli ve sushi hazırlarken tatlı su balıklarını kullanmaktan kaçınılmalıdır. Hamile ve emzikli kadınların köpekbalığı ve kılıç balığı tüketimini ayda birden fazla olmayacak şekilde sınırlamaları gerekmektedir. Bunun dışındaki kişiler de bu türlerin tüketimlerini haftada birle sınırlamalıdırlar. Karın boşluğunun kazınması veya parazitlerin ayıklanması tehlikeyi kabul edilebilir bir seviyeye indirebilir olsa da tamamen ortadan kaldırmamaktadır. Sushinin süper marketten alınması durumunda hazır sushiler kısa sürede bozulabiliyor olduğundan büyük bir dikkat harcanmalıdır. Böyle durumlarda sushi çok taze, ürünü hazırlayan firma güvenilir, depolama koşulları uygun olmalı ve sushi olabildiğince çabuk tüketilmelidir. Her gıdada hatta suda bile sağlık açısından bazı riskler bulunmaktadır. Önemli olan bu konuda bilinçli olmak, gerekli önlemleri alarak doğanın bizlere sunduğu her gıdadan yararlanmaktır
  • ItemOpen Access
    Vulvo-vaginal atresia in a queen with mammary and uterine tumors: case report
    (Uludağ Üniversitesi, 2006-02-16) Serin, Güneş; Kara, Mehmet Erkut; Serin, İlker
    The clinical, preoperative and postoperative findings taken from a case of vulvovaginal atresia in a queen with mammary tumors are reported here. The catheterization of the vulva showed only two small openings in dorsal and ventral comissura regions. During the ultrasonographic examination, uterine masses were observed. For treatment of mammary and uterine tumors, radical mastectomy and ovariohysterectomy were performed. In histopathological examination, mammary tumors and concurrent uterine mass were papillary adeocarcinoma and endometrial polyp, respectively. In this case nulliparity cause of vulval anomaly might be a predisposing factor for mammary and concurrent uterine tumors.
  • ItemOpen Access
    İlk tohumlama döneminde hamdani koyunlarının döl verimi ve kuzularının süt emme dönemindeki yaşama gücü ile büyüme performanslarının araştırılması
    (Uludağ Üniversitesi, 2007-07-30) Yılmaz, Orhan; Öztürk, Yahya; Küçük, Mürsel
    Damızlıkta ilk kez kullanılan Hamdani koyunlarının döl verimi parametrelerinin ve kuzularının süt emme dönemindeki yaşama gücü ile büyüme performanslarının araştırılması bu çalışmanın amacını oluşturmuştur. Araştırma, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi Araştırma ve Uygulama çiftliğinde yürütülmüştür. Araştırmada, 20-21 aylık yaşta 66 baş Hamdani koyun ve 4 baş ergin koç kullanılmıştır. Koyunlar, normal sıfat döneminde (eylül-kasım) elde sıfat yöntemiyle tohumlanmışlardır. İlk kez damızlıkta kullanılan Hamdani koyunlarında östrus, gebelik, doğum, tek doğum, ikiz doğum, abort, kuzu verim oranları ve bir doğuma düşen ortalama kuzu sayısı sırasıyla % 89.4, % 77.3, % 74.2, % 91.8, % 8.2, % 3.9, % 80.3 ve 1.08 olarak saptanmıştır. Kuzuların, sütten kesimdeki (90. gün) yaşama gücü oranı % 100 ve beden ağırlığı 19.75 kg olarak belirlenmiştir. Hamdani kuzularının doğum ağırlığı, 30. ve 60. gün ağırlıkları üzerine cinsiyetin etkisi önemsiz, doğum tipinin etkisi önemli bulunmuştur (P<0.001). Kuzuların sütten kesim ağırlığı üzerine cinsiyetin ve doğum tipinin etkisi önemli olmuştur (P<0.01, P<0.001). Sonuç olarak; bu araştırmada, ilk kez damızlıkta kullanılan Hamdani koyunlarında belirlenen döl verimi parametreleri, daha yaşlı Hamdani koyunları için bildirilen parametrelerden daha düşük bulunmuştur. Bu çalışmadaki Hamdani kuzularının sütten kesim ağırlıkları da Hamdani ve bazı yerli koyun ırklarımızın kuzuları için bildirilen değerlerden daha düşük, ancak ekonomik bir değer ifade eden yaşama gücü daha yüksek bulunmuştur.
  • ItemOpen Access
    Kesimhanelerde broiler karkasların mikrobiyal yükü üzerine ozon ve klor uygulamalarının etkileri
    (Uludağ Üniversitesi, 2007-01-24) Dokuzlu, Canan; Uludağ Üniversitesi/Karacabey Meslek Yüksekokulu.
    Çalışmada materyal olarak ticari bir broiler kesimhanesinden elde edilen onar adetlik üç grup karkasla çalışılmıştır. Birinci grup karkaslar iç alma işlemi sırasında, 1.5 ppm ozon içeren suyla, 2. grup karkaslar 30 ppm sodyum hipoklorid’le klorlanan suyla 7 dk duşlanmışlardır. Kontrol grubu karkasların duşlanması sırasında hiçbir kimyasal madde kullanılmamıştır. Ozonlu su, klorlu suya göre toplam aerobik mezofilik bakteri sayısı üzerine ortalama %50, E.coli sayısı üzerine ortalama %99.47, Staphylococ/Micrococ sayısı üzerine ortalama %66.67 oranında daha etkili bulunmuştur. Sonuç olarak ozonlu suyun, klorlu suya kıyasla tavuk karkaslarının dezenfeksiyonunda çok daha düşük düzeylerde, daha güvenilir ve daha etkili olduğu tespit edilmiştir.
  • ItemOpen Access
    Köpeklerde ovaryumların ultrasonografik ve postoperatif muayeneleri
    (Uludağ Üniversitesi, 2006-06-29) Yılmaz, Oktay; Uçar, Mehmet; Çelik, Hacı Ahmet
    Bu çalışmada çeşitli ırklardan, 10–30 kg canlı ağırlığı arasında olan, 25 adet dişi köpekte, ovaryumların ultrasonografik ve postoperatif muayenesi amaçlandı. Siklik dönemlerin tespitinde vaginal sitoloji kullanıldı. Ultrasonografiyle görüntülenen ovaryum uzunlukları, kumpas ile ölçülen postoperatif ovaryum uzunluklarıyla karşılaştırıldı ve istatistiksel olarak değerlendirildi. Köpeklerin %45,9’unun anöstrusta, %25’inin proöstrusta ve %29,1’inin diöstrusta olduğu belirlendi. Ultrasonografiyle sol ve sağ ovaryumlar %96 ve 72 oranlarında gözlendi. Proöstrüsteki 3 köpekte anekojen yapıda folliküller belirlenirken, diöstrüs dönemindeki hayvanlardan birinde 5 adet luteal yapı, diğer bir hayvanın ovaryumunun kaudalinde, anekoik görüntü veren kistik bir oluşum izlendi. Ultrasonografik ve postoperatif muayenelerde ovaryum uzunlukları sırasıyla solda 1.32±0.28 ile 1.43±0.22 cm (p<0.05, r:0.473) ve sağda 1.39±0.32 ile 1.40±0.20 cm (p<0.01, r:0.758) ölçüldü. Canlı ağırlık ortalaması 14.44±2.83 ve 22.69±3.88 kg olan köpeklerin ultrasonografik ovaryum uzunluk ölçüleri karşılaştırıldığında, aralarında istatistiksel açıdan fark olduğu gözlendi (p<0.05). Sonuç olarak, köpeklerde ultrasonografiyle sol ovaryumun daha kolay görüntülendiği belirlendi. Ayrıca ultrasonografik muayenelerde gerçek ovaryum uzunluğuna benzer ölçüler elde edilebileceği ve canlı ağırlıkla ovaryum uzunluğu arasında pozitif bir korelasyon olduğu, bu nedenle de canlı ağırlığı yüksek olan hayvanların ovaryumlarının rahat görüntülenebildiği ileri sürülebilir.