2014 Cilt 14 Sayı 1
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/15709
Browse
Browsing by Language "tr"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Item Arıların yavru çürüklüğü infeksiyonlarında doğru teşhis, mücadele ve korunma yöntemleri(Uludağ Üniversitesi, 2013-04-21) Borum, EbruTürkiye; coğrafi yapısı, zengin bitki florası, nektar kaynakları, uygun ekolojisi, koloni varlığı ve arı popülasyonlarındaki genetik varyasyon bakımından bal üretimi için çok uygun olup, arıcılık açısından büyük bir potansiyele sahiptir. Ancak bütün bu avantajlara rağmen bal üretimimiz ve ihracatımız istenilen seviyede değildir. Teknik bilgi yetersizliği, bakım ve besleme noksanlığı, ana arı üretimi yetersizliği, kışlatmadaki bilgisizlik, hastalık ve zararlılarının bilinmemesi, zamanında teşhis ve tedavinin yapılamaması, gerekli mücadele ve korunma yöntemlerinin uygulanamaması gibi durumlar arıcılığa önemli zararlar vermektedir. Ülkemiz arılarında görülen bakteriyel hastalıkları, ergin arı hastalıkları ve yavru arı hastalıkları olarak iki gruba ayırabiliriz. Ancak bazı etkenler hem ergin, hem de yavru arılarda hastalık yaparlar. Ayrıca bazı etkenler petek veya kovanda yerleşerek zarar meydana getirmektedir. Bakteriler tarafından meydana getirilen yavru çürüklükleri özellikle genç larvaları etkiler. Amerikan ve Avrupa Yavru Çürüklüğü etkenleri arıcılıkta önemli kayıplara yol açmakta, ekonomiye ve arıcılığa büyük zarar vermektedir. Bulaşma; arıcılar ve arıcılar tarafından kullanılan alet ve ekipmanlar, hastalıklı kovanlar, sporla bulaşık ballarla beslenme, temel petekler, temel petekte oğul ve kolonilerin birleştirilmesi, sporları taşıyan ergin arılar, yağmacılık, sağlam arıların hastalıklı bölgeye girmeleri, bulaşık ve eski kovanların yetersiz sterilizasyon ile tekrar kullanımı, kontamine bal ve polenlerin arı gıdası olarak kullanımı ile olur. Arılıklar arasında arı ürünlerinin, ergin arılar ve kraliçe arının, kullanılmış kovanların ve arıcılık ekipmanlarının hareketlerinin kontrol altına alınması yavru çürüklüğü hastalıklarının bulaşmasında oldukça önemlidir. Bu hastalıklardan korunma tedaviden daha önemlidir. Özellikle sadece basit birkaç hijyenik kurala dikkat edilmesi bu hastalıklardan korunmada çok daha yararlı olacaktır. Bu makalede arıcılıkta sıklıkla karşılaşılan yavru çürüklüğü hastalıkları, güvenilir teşhis, korunma ve mücadele yöntemleri hakkında bilgi verilmiştir.Item Konya ilinde arıcılık işletmelerinin yapısal özellikleri(Uludağ Üniversitesi, 2013-09-23) Çelik, Yusuf; Turhan, İbrahimBu çalışmada, Konya ilinde arıcılık yapan işletmelerinin yapısal durumu incelenmiştir. Araştırmanın ana materyalini, tabakalı tesadüfi örnekleme yöntemine göre seçilen 45 arı işletmesinden anket yöntemi ile elde edilen veriler oluşturmuştur. Araştırma sonuçlarına göre arıcılık yapan işletme yöneticilerinin %56’sını 26-45 arası yaş grubu oluşturmakta, %40’ı ilkokul mezunu, %64,44’ünün arıcılıkla ilgili deneyim süresi 10 yıl ve üzeri, %51,11’inin arıcılık ile ilgili bilgi kaynağının kurslar olduğu belirlenmiştir. İşletmelerin yapısal durumu ile ilgili olarak, işletmelerin tümünde langstroth tipi kovan olduğu, işletmelerin %57,77’si gibi çoğunluğunda kovanlarda arılı çerçeve sayısının 7-8 adet olduğu, işletmelerin % 46,66’sı gibi çoğunluğunun anaarıyı kendisi ürettiği, %96’sının gezginci arıcılık yaptığı, %55,55’inin en fazla varroa hastlığı ile karşılaştığı, %60’ının balı 15 Temmuz-15 Ağustos tarihleri arasında hasat yaptığı, %75,55’inin kovan başına 20-30 kg bal aldığı, %51,11 gibi çoğunluğun balı toptancılara sattığı, % 57,78’inin arıcılık ile ilgili temel sorunlarının arı ürünlerinin pazarlaması olduğu tespit edilmiştir.Item Propolisin sağlık açısından önemi, kalitesinin belirlenmesi ve Türkiye açısından irdelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2013-04-15) Oruç, Hasan Hüseyin; Sorucu, Ali; Aydın, Levent; Uludağ Üniversitesi/Veteriner Fakültesi.; Uludağ Üniversitesi/Arıcılık Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi.Propolisin içinde 300’den fazla aktif madde bulunmaktadır. Bunların içinde insan sağlığı açısından önemli olanlar fenolik bileşiklerdir ve fenolik bileşiklerden de özellikle bazı fenolik asitler ve flavanoidlerdir. Kaynağına ve dolayısıyla içeriğine bağlı olarak, propolisin antimikrobiyal (bakteri, virüs, parazit ve mantarlara karşı), antioksidan, antiinflamatuar, antikanser ve ülser önleyici gibi etkileri bulunmaktadır. Bu etkiler propolisin içeriğine bağlı olarak değişebilmekte ve yine içeriğine bağlı olarak propolisin zararlı etkileri de görülebilmektedir. Bu nedenle propolislerin bilinçli toplanması, uygun bir şekilde ekstraktlarının hazırlanması, içerik analizlerinin yapılması ve tüketime sunulması gerekir. Bu şekilde hazırlanan propolis ekstraklarının kaliteleri belirlenebilecek ve belirli bir oranda standardize edilebilecektir. Böylece tüketime sunulan propolislerin içindeki yararlı maddeler ve miktarlarının bilinmesiyle istenilen yararlı etkilerinin görülmesine katkı sağlanmış olacaktır. Bu anlamda Türkiye’deki propolislerin de ele alınması ve içerik miktarları açısından irdelenmesi gerekmektedir.Item Türkiye’de bal arısı (apis mellifera l.)’nın avcısı arı canavarı [(philanthus triangulum (f.)](Uludağ Üniversitesi, 2013-06-06) Özbek, HikmetPhilanthus (Hymenoptera: Crabronidae, Phlanthinae) cinsine giren türler (ülkemizde 8 tür), değişik yaban arısı türleri ve balarılarını avlayarak yavruları için gıda temin ederler. “Arı canavarı” olarak nitelendirdiğimiz Philanthus triangulum F., sadecebal arısı (Apis mellifera L.)’na yönelmektedir. Dişi arı canavarı, çiçekler üzerindeki tarlacı arıları, bazen de kovan tahtasındaki arıları yakalar, göğüsün ilk halkasına alttan iğnesini batırarak paralize eder. Bu arıları, larvalarının beslenmesi için yuvaya taşıdığı gibi, kimilerini de ezerek bal kesesinden çıkan balla beslenirler. Yuvadaki yavru hücrelerine yeteri miktarda paralize olmuş arıları yerleştirdikten sonra (1-6 arı) en son bıraktığı arının üzerine bir yumurta yapar ve hücrenin ağzını kapatır. Yumurta iki günde açılır ve çıkan larva hücre içerisindeki arılarla beslenmesini sürdürür ve pupa dönemine girer. Yaklaşık 4 haftalık bir süreden sonra ergin dışarı çıkar, birkaç gün içerisinde yuva yapmaya başlar. İklim koşullarına bağlı olarak yılda 1-2 döl verir. Bir dişinin günde yakaladığı arı sayısı 10’a kadar çıkabilmektedir. Ülke genelinde görülen bu zararlı, özellikle Doğu ve İç Anadolu bölgelerinde daha fazla yoğunluk göstermektedir. 1970’li yıllarda Beylikköprü, Polatlı (Ankara)’da salgın yapan arı canavarı, bu köydeki arı kolonilerine ciddi boyutlarda zarar vermiştir. Arı canavarı, 1980-1990 yıllarında Erzurum ve çevre illerde de belirgin bir artış göstermiş, Atatürk Üniversitesi’nin korunga sahalarında metrekarede üçe ulaşan düzeyde tespitler yapılmıştır. Ancak son yıllarda adeta nadir rastlanır duruma düşmüştür. Genelde arıcılar, bu zararlıyı tanımamakta, birçok arı uzmanları ise eşekarıları (Vespidae türleri) ile karıştırmaktadırlar.