Eğitim Bilimleri Doktora Tezleri / PhD Dissertations
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/21
Yasal Uyarı ⚠️ Araştırmacılar, tezlerin tamamı veya bir bölümünü yazarın izni olmadan ticari veya mali kazanç amaçlı kullanamaz, yayınlayamaz, dağıtamaz ve kopyalayamaz. BUU Akademik Açık Erişim Web Sayfasını kullanan araştırmacılar, tezlerden bilimsel etik ve atıf kuralları çerçevesinde yararlanırlar.
Browse
Browsing by Department "Matematik Eğitimi Bilim Dalı"
Now showing 1 - 20 of 24
- Results Per Page
- Sort Options
Item Argümantasyon tabanlı öğretimin sekizinci sınıf öğrencilerinin matematik okuryazarlığı başarısına etkisinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-09-21) Adal, Ahmet Adil; Özdemir, M. Emin; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0003-3868-4551Gerçek dünya bağlamından sunmuş olduğu bilgilerle matematiği gündelik hayatla ilişkilendiren matematik okuryazarlığı soruları, uluslararası düzeyde birçok araştırmanın veri toplama kaynağı olmuş ve matematik okuryazar bireylerin yetişmesi için devletler düzeyinde güçlü politika değişikliklerinin yapılmasına yol açmıştır. Çünkü günümüz dünyasında matematik okuryazar bireylere olan ihtiyaç giderek artmakta ve çağın gereği bir yetenek halini almaktadır. Ancak ülkemizin, matematik okuryazarlığı becerilerini ölçen uluslararası düzeydeki sınavlardan elde ettiği sonuçlar hala istenen seviyeye ulaşamamıştır. Bu durumun düzeltilebilmesi, çözüm önerilerinin sunulabilmesi için çeşitli öğretim yöntemlerinin var olan geleneksel öğretim yöntemine kıyasla uygulanması ve yeni seçeneklerin ortaya konması gerekmektedir. Bu noktada bu tezin hazırlanma amacı devreye girmektedir. Bu çalışmanın amacı, argümantasyon tabanlı öğretimin sekizinci sınıf öğrencilerinin matematik okuryazarlığı başarısına etkisini incelemek ve süreç hakkında öğrenci görüşlerini ortaya çıkarmaktır. Yapılan literatür taramalarında argümantasyon tabanlı öğretimin öğrencilerin matematik okuryazarlığı başarısına etkisini inceleyen bir çalışmaya rastlanamamıştır. Bu durum, bu tez çalışmasının ilgili alanda potansiyel olarak öncü bir rol üstlenebileceği düşüncesiyle önem kazanmaktadır. Çalışmanın amacı doğrultusunda argümantasyon çalışma kağıtları ile haftada iki ders olmak üzere sekiz haftalık bir uygulama yapılmıştır. Bu kapsamda deney grubundaki öğrencilere argümantasyon tabanlı öğretim ile Toulmin Argümantasyon Modeli dikkate alınarak geliştirilen çalışma kağıtlarının çözümü yapılırken, kontrol grubundaki öğrencilerle ise mevcut öğretim yöntemine göre dersler işlenmiştir. Bu çalışmada nicel ve nitel desen birlikte kullanılmış ve karma yöntem desenlerinden açıklayıcı sıralı karma yöntem ile süreç yürütülmüştür. Araştırmanın nicel kısmında ön test –son test eşitlenmemiş kontrol gruplu yarı deneysel desen, nitel kısmında ise durum çalışması desenlerinden bütüncül tek durum deseni kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu, İstanbul ili Esenler ilçesinde bir devlet ortaokulunda 2022-2023 eğitim öğretim yılının ikinci döneminde, rastgele seçilen biri deney (24 kız) ve biri kontrol (25 kız) grubu olmak üzere toplam 49 sekizinci sınıf öğrencisinden oluşmaktadır. Çalışmanın ilk aşamasındaki nicel veriler, “Matematik Okuryazarlığı Başarı Testi” ile ikinci aşamasını oluşturan nitel veriler ise “Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu” yardımıyla elde edilmiştir. Veri toplama araçları araştırmacı tarafından geliştirilmiştir. Uygulama tamamlandıktan sonra deney grubundan rastgele seçilen sekiz öğrenci ile yarı yapılandırılmış görüşme formu doğrultusunda görüşmeler yapılmıştır. Nicel verilerin analizi için bağımlı gruplar t-testi, bağımsız gruplar t-testi, Mann Whitney U testi ve testlerin normallik kontrolleri için Shapiro-Wilks testi kullanılmıştır. Nitel verilerin analizi ise içerik analizi yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçları, argümantasyon tabanlı öğretim sürecinin mevcut öğretim programına dayalı olarak gerçekleştirilen öğretim sürecine göre öğrencilerin matematik okuryazarlığı başarısını istatistiksel olarak anlamlı ve etkili bir şekilde artırdığını ortaya koymuştur. Yapılan görüşmeler sonucunda ise öğrencilerin, argümantasyon tabanlı öğretim yöntemine yönelik olumlu görüşlere sahip oldukları ve matematik okuryazarlığı problemlerine yaklaşımlarında, argümantasyon tabanlı öğretimin bilişsel ve duyuşsal alanlarda birçok katkı sağladığı yönünde açıklamalarda bulundukları görülmüştür. Bu sonuçlar ışığında matematik derslerinde argümantasyon tabanlı öğretim yönteminin kullanımının, matematik okuryazarlığı yüksek bireyler yetiştirilmesi için literatüre alternatif olacağı düşünülmektedir. Son olarak, bu çalışmanın yenilik etkisi dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiği ifade edilebilir.Item Cebirsel kavram ve genellemelerinin, soyutlama sürecine uygun öğretiminin tasarımı, uygulanması ve değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-02-22) Yılmaz, Rümeysa; Altun, Murat; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim DalıMatematiksel kavram ve genellemelerin öğretiminde, soyutlama sürecinin analizinden yararlanılması, soyutlamaya olan ilginin artarak devam etmesine yol açmış bulunmaktadır. Öğrencilerin soyutlama süreçlerini inceleyen araştırmacılar; bireysel araştırmalara ağırlık vermişler, bu durum sınıf ortamında soyutlama süreçlerini incelemenin önemini arttırmıştır. Bu araştırmanın amacı ise 6. sınıftan başlayarak 6. ve 7. sınıf öğrencilerinin cebirsel kavram ve genellemeleri oluşturma ve soyutlama süreçlerinin incelenmesi, süreç içerisinde hazırlanan öğretim tasarımının soyutlama sürecine katkısının belirlenmesidir. Araştırma karma yöntem araştırması modelinde olup iki aşamadan oluşmuştur. İlk aşamada tasarım tabanlı araştırma modeli, ikinci aşamada ise durum çalışması modeli kullanılmış olup, yarı boylamsal bir çalışmadır. Çalışma 2017-2018 yılları arasında iki yıl boyunca Bursa Setbaşı Ortaokulunda biri deney grubu diğeri ise kontrol grubu olarak belirlenen 32’şer kişilik iki grupta toplam 64 öğrenciyle gerçekleştirilmiştir. Uygulama öncesi öğrencilerin cebir kavram ve genellemeleri bilgisini ölçmek için Chelsea Cebir Tanılama Testi (CCTT) uygulanmıştır. Altıncı ve yedinci sınıf müfredatındaki cebir kavram ve genellemeleri belirlenerek, bu kavram ve genellemelerin soyutlanma süreçlerini incelemeye imkân verecek öğretim tasarımı hazırlanmış ve pilot çalışması yapılarak eksikler tespit edilerek giderilmiş, hazırlanan öğretim tasarımı deney grubu öğrencilerine uygulanmıştır. Uygulama sonrası CCTT, SBT1 (Soyutlama Becerileri Testi), SBT2 ve SBT3 testleri yapılarak sonuçları analiz edilmiş ve öğrencilerin soyutlama süreçleri RBC+C modeliyle ayrıntılı olarak incelenmiştir. Yapılan ön ve son testler arasındaki gelişim nicel analizle belirlenmiştir. Öğrencilerin soyutlama süreçlerini derinlemesine analiz etmek için deney grubundan seçilen 2 düşük, 3 orta ve 4 yüksek başarı düzeyine sahip odak grup öğrencilerinin uygulamanın her aşamasında etkinlik kâğıtları, yapılan ön ve son testlerin nitel analizleri belirlenen tematik soyutlama göstergeleri çerçevesinde yapılmıştır. Göstergelerin RBC+C (Recognizing, Building with Construction, Consolidation) modelindeki gibi alındığında bazı durumları ayrıntılı analize imkân vermediğinden, detaylandırması yapılmıştır. Araştırmada kullanılan SBT2, SBT3 ve CCTT ön ve son testlerinin nicel analiz sonuçlarına bakıldığında, öğrencilerin 6. ve 7. sınıftaki uygulamalar sonrası, soyutlama becerilerindeki gelişimde anlamlı farklılıklar elde edildiği görülmüştür. Ayrıntılı analiz yapılmak için seçilen odak grubu öğrencilerinden elde edilen etkinlik kâğıtları ve testlerin nitel analizinde de soyutlama becerilerinin geliştiği gözlemlenmiştir. Öğrencilerden orta ve yüksek başarı düzeyine sahip öğrencilerin oluşturma ve pekiştirme basamaklarına ulaştığı gözlemlenmiştir. Başarı düzeyi düşük öğrencilerin ise yanlış oluşturmaya sahip olabildikleri ya da yardımcı tanımayla kısmi doğru oluşturmaya ulaştıkları gözlemlenmiştir. Araştırmanın ikinci aşamasında odak grup öğrencilerinden elde edilen nitel veriler analiz edildiğinde pekiştirme basamağına ulaşıp ulaşamayan öğrencilerin derinlemesine analizinde başarı düzeyi yüksek ve orta öğrencilerin pekiştirme basamağına ulaşabildikleri, düşük başarı düzeyine sahip öğrencilerin ise kısmi doğru oluşturma basamağında kaldıklarından dolayı pekiştiremedikleri sonucuna varılmıştır. Araştırma sonuncunda hazırlanan öğretim tasarımının öğrencilerin soyutlama becerilerini geliştirdiği sonucuna varılmıştır. RBC+C modelinin tanılama aracı olmasının yanında, bilgilendirici ve tasarımı aracı olarak da kullanılabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Elde edilen bu sonuçlara göre soyutlama becerilerinin geliştirilme sürecinde öğretime ve gelecekte yapılacak çalışmalara yönelik önerilerde bulunulmuştur.Item Çift odaklı öğretim modelinin ortaokul öğrencilerinin matematik okuryazarlık yeterlik düzeyleri üzerine etkisinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-04-14) Karaduman, Burcu; Arslan, Çiğdem; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0001-9809-9077Matematik dersi öğretim programının yapısında anlamlı ve kalıcı öğrenmeyi sağlayan, sağlam ve önceki öğrenmelerle ilişkilendirilmiş, diğer disiplinlerle ve günlük hayatla değerler, beceriler ve yetkinliklerin bütünleşmesi ön plana çıkarılmıştır. Amaçları içerisinde ilk sırada matematiksel okuryazarlık yeterlik düzeyleri üzerine etkisine yer verilerek günlük hayata hazır bireyler yetiştirilmesi hedeflenmiştir. Bu amaçlardan yola çıkarak ortaokul öğrencilerinin matematik okuryazarlığı yeterlik düzeylerinin gelişiminin incelenmesi bu tezin konusunu oluşturmuştur ve TÜBİTAK 1003 Öncelikli Alanlar 218K515 nolu “Çift Odaklı Öğretim Modeli ile Matematik Okuryazarlığı Düzeyinin Arttırılması” isimli proje dahilinde gerçekleştirilmiştir. Çift Odaklı Öğretim Modeli (ÇOM) ile derslerin yürütüldüğü sınıf içi uygulamalar sonucunda modelin eğitim-öğretim sürecine yansıması, modelin etkililiği ve matematik okuryazarlık düzeyine ve matematiksel yeterliklerin gelişimi üzerine etkisinin belirlendiği bir araştırmadır. Araştırmada, yarı deneysel desen tercih edilmiştir. Çalışmanın nicel kısmını, ÇOM ile işlenen derslerin öğrencilerin matematik okuryazarlığı başarı düzeyleri ve yeterlikleri üzerindeki etkisinin belirlenmesini oluştururken nitel kısmını ise, öğretmenlerin ve öğrencilerin matematik okuryazarlığı ve matematiksel yeterlikler ile ilgili görüşleri oluşturmuştur. Çalışmanın katılımcıları projede yer alan ve bu kapsamda eğitim almış olan öğretmenlerden ve onların öğrencilerinden oluşmaktadır. Uygulamalar pandemi döneminde çevrimiçi ortamda beş, altı ve yedinci sınıf düzeylerinden birer şube ile gerçekleştirilmiştir. ÇOM’a uygun olarak hazırlanmış ders modüllerinin kullanıldığı uygulamalar yürütülmüştür. Araştırmada veri toplama araçları olarak matematik okuryazarlığı ön ve son testleri, öğretmenlerin ve öğrencilerin ÇOM ile öğretimde deneyimlemelerine yönelik yarı yapılandırılmış görüşme formları kullanılmıştır. Araştırma sonucunda uzaktan eğitim yoluyla çift odaklı öğretim modeli ile verilen matematik okuryazarlığı eğitiminin matematik okuryazarlığı başarısını her bir sınıf düzeyinde arttırdığı belirlenmiştir. Ancak beş ve altıncı sınıf düzeylerinde bu artışın anlamlı düzeyde olmadığı, yedinci sınıf düzeyinde ise istatistiksel olarak da artış olduğu görülmüştür. ÇOM ile öğretim hakkında hem öğretmenler hem de öğrenciler olumlu görüşler bildirmişlerdir.Item Ders İmecesi uygulamalarının matematik öğretmenlerinin mesleki gelişimlerine katkısının öğretmen görüşlerine göre incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-09-22) Aydoğan, Barış; Ezentaş, Rıdvan; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0001-7301-6124Bu çalışmanın temel amacı, Ders İmecesi uygulamalarının matematik öğretmenlerinin mesleki gelişimine olan katkısını öğretmen görüşlerine göre incelemektir. Bu amaç doğrultusunda, nitel araştırma yöntemlerinden biri olan betimsel analiz yöntemi tercih edilmiştir. Araştırmanın katılımcıları, bir devlet okulunda görev yapan biri araştırmacı olmak üzere üç matematik öğretmeninden oluşmaktadır. Ders İmecesi uygulamaları, katılımcı öğretmenlerin derslerine girdiği üç farklı dokuzuncu sınıf matematik dersi üzerinde gerçekleştirilmiştir. Bu uygulamalar, ders araştırması, ders sonrası yansıtma toplantıları, revize dersler ve revize dersler sonrası yansıtma toplantıları gibi beş farklı aşamadan oluşmaktadır. Öğretmenlerin mesleki gelişimini daha iyi gözlemlemek amacıyla, bu uygulamalar kısa bir süre içinde değil, öğretim yılı boyunca yapılmıştır. Bu araştırmada, öğrenci başarısına odaklanmak yerine sadece öğretmenlerin mesleki gelişimine ilişkin bulguların belirlenmesi hedeflenmiştir. Öğretmenlerin mesleki gelişimini değerlendirmek için, alan öğretim bilgisinin iki alt bileşeni kullanılmıştır. İlk bileşen olarak, konunun gerçek hayatta nasıl kullanıldığı ve genel anlamı üzerinde sorgulama yapma becerisi incelenmiştir. İkinci bileşen olarak ise etkinliklerin seçimi ve sıralanmasıyla ilgili olarak öğretmenlerin yetkinlikleri gözlemlenmiştir. Uygulama sürecinde, Ders İmecesi döngüsünün tüm aşamalarının titizlikle uygulanmasına dikkat edilmiştir. Her ders için, uygulama öncesinde bir toplantı yapılmış, ders uygulanmış, uygulama sonrasında bir toplantı gerçekleştirilmiş, gerektiğinde ders revize edilmiş ve revize ders sonrasında bir toplantı daha yapılmıştır. Ders İmecesi uygulamasıyla, öğretmenlerin konunun gerçek hayatta kullanımı ve genel anlamı üzerinde sorgulama yapma becerilerinde, son derslerde ilk derslere göre gelişme kaydettikleri belirlenmiştir. Ayrıca, etkinliklerin seçimi ve sıralanmasında yansıma toplantılarının ve revize derslerinin büyük katkısı olduğu gözlemlenmiştir. Bu sonuçlar, Ders İmecesini uygulayan öğretmenlerin pedagojik alan bilgisi açısından önemli bir mesleki gelişim gösterdiklerini ortaya koymaktadır.Item Dinamik geometri destekli ortamda ortaokul öğrencilerinin geometrik muhakemelerinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-04-17) Yazıcı, Kübra Uzun; Broutin, Menekşe Seden Tapan; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0003-4174-0227Bu araştırmanın amacı, yedinci sınıf matematik öğretim programında yer alan geometri ve ölçme öğrenme alanındaki konularda Duval’in Bilişsel Modeline ve Zihnin Geometrik Alışkanlıklarına uygun GeoGebra, pergel, cetvel, açıölçer ve kağıt-makas destekli zenginleştirilmiş öğrenme ortamının tasarlanması, öğrenme ortamının gerçek sınıf ortamında uygulanması, bu öğrenme ortamının geometrik muhakemelere katkısı bağlamında incelemesi ve öğrenci görüşlerinin alınmasıdır. Bu araştırmada, nitel yöntemlerden olan öğretim deneyi kullanılmıştır. Araştırma 2021-2022 eğitim-öğretim yılının ikinci döneminde, Marmara Bölgesi Bursa ili Yıldırım ilçesinde bulunan bir devlet ortaokulda 7. sınıfta öğrenim gören 22 öğrenciyle gerçekleştirilmiştir. Ayrıca yürütülen öğretim deneyi sonrasında dokuz öğrenci ile yarı-yapılandırılmış görüşme gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verilerini, öğretim olaylarının ses kayıtları, yedinci sınıf geometri ve ölçme öğrenme alanı yönelik geliştirilen Geo Gebra, geometrik araç ve kâğıt-makas destekli öğretim materyalleriyle uyumlu çalışma yaprakları, öğretim sonrasında gerçekleştirilen yarı- yapılandırılmış görüşme esnasındaki ses kayıtları ile araştırmacı notlarından oluşturmaktadır. Bu araştırmada öğretim olaylarından ve yarı-yapılandırılmış görüşmelerden elde edilen verilerin analizinde içerik analizi ve betimsel analiz kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda, Duval’in Bilişsel Modeline ve Zihnin Geometrik Alışkanlıklarına göre zenginleştirilmiş öğrenme ortamındaki etkinliklerin yedinci sınıf öğrencilerinin geometrik muhakemelerine katkı sağladığı belirlenmiştir. Ayrıca gerçekleştirilen öğretim deneyi esnasında yedinci sınıf öğrencilerinin geometrik muhakemeleri incelendiğinde, Duval’in Bilişsel Modelindeki algısal süreçlerin ZGA çerçevesindeki alışkanlıklarla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Diğer taraftan zenginleştirilmiş öğretim etkinliklerine yönelik yedinci sınıf öğrencilerin olumlu görüş belirttiği sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlardan yola çıkarak alana ve akademiye yönelik önerilerde bulunulmuştur.Item Dinamik geometri yazılımı ile zenginleştirilmiş ortamlarda öğretmen adaylarının muhakeme süreçleri üzerine bir öğretim deneyi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-04-28) Sır, Ayşenur; Broutin, Menekşe Seden Tapan; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0002-7544-8198Bu araştırmanın temel amacı dinamik geometri yazılımı kullanılarak gerçekleştirilen geometri öğretiminin matematik öğretmeni adaylarının matematiksel muhakeme ve inşa süreçlerine, temel geometri alan bilgilerine ve geometri başarı düzeylerine etkisini değerlendirmek, temel geometrik kavramları anlamlandırma süreçlerini incelemek, süreçte karşılaştıkları güçlükleri ve sürece ilişkin görüşlerini belirlemektir. Çalışmada nitel bir öğretim deneyi modeli kullanılmıştır. Gerçekleştirilen öğretim deneyi Dinamik Geometri Yazılımı Cabri Geometri kullanılarak yapılandırmacı bir yaklaşımla aksiyomatik bir sistem olarak Öklid geometrisinin temelleri, temel teoremlerin ispatı, geometrik yapıların oluşturulmasını içeren Geometri-1 ders müfredatını kapsayacak şekilde 12 hafta sürmüştür. Araştırmanın katılımcıları 2016-2017 akademik yılının bahar döneminde Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Matematik Öğretmenliği lisans programına kayıtlı Geometri-1 dersini alan 68 öğretmen adayından oluşmaktadır. Veri toplama aracı olarak Çoktan Seçmeli Geometri Başarı Testi, Açık Uçlu Temel Geometri Alan Bilgisi Testi, Açık Uçlu İspat Yorumlama Testi, Açık Uçlu İspat Yapma Testi, Açık Uçlu Temel Geometrik İnşa Testi, ders gözlemleri, yazılı ve sözlü görüşme formları kullanılmıştır. Elde edilen nicel verilerin analizinde bağımlı örneklemler t testinden yararlanılmıştır. Gözlem bulgularının analizinde betimsel analiz teknikleri, görüşmelerin analizinde içerik analizi teknikleri kullanılmıştır. Açık uçlu testlerden vii elde edilen verilerin analizinde nitel ve nicel veri analizi teknikleri birlikte kullanılmıştır. Bulgular yüzde ve frekans tablolarıyla birlikte sunulmuştur. Ön testlerden elde edilen veriler ve ilk derslere ilişkin gözlemler öğretmen adaylarının geometri başarısı, temel geometri alan bilgisi, temel geometrik inşa, geometrik muhakeme ve ispat oluşturma becerilerinin düşük olduğunu göstermiştir. Araştırma sonuçları yapılan uygulamanın öğretmen adaylarının söz edilen becerilerinde istatistiksel olarak anlamlı ve olumlu bir etkiye sahip olduğunu ve öğretmen adaylarının geometri dersine bakış açılarını olumlu yönde etkilediğini ortaya koymuştur. Öğretmen adaylarının, çalışma süresince gösterdikleri gelişme göz önünde bulundurulduğunda araştırmanın lisans düzeyinde verilen geometri derslerinin öğretim yöntemlerine katkı sağlayacağı; matematik öğretmenleri için fikir, örnek ve kaynak teşkil edeceği ve gelecekte yapılacak araştırmalara ışık tutacağı düşünülmektedir.Item Diyalojik tartışmalar temelli sokratik seminerler yoluyla sınıf içi öğrenci soru düzeylerinin bloom taksonomisi bakımından incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-12-01) Zaimoğlu, Şerife; Ezentaş, Rıdvan; Özgeldi, Meriç; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0001-8100-0210Bu çalışmanın amacı matematik derslerinde yapılan sokratik seminerlerde diyalojik yapının ne ölçüde ortaya çıktığını ve bu diyalojik yapının öğrenci sorularının bilişsel düzeyine etkisini incelemektir. Çalışma 2018-2019 ders yılı güz döneminde bir devlet okulunda öğrenimine devam eden 7. sınıf toplam 20 öğrenci ile yürütülmüştür. Seminerlerde diyalojik yapının ne ölçüde orta çıktığını belirlemek için Reznitskaya’nın (2012) Sınıf İçi Konuşmaların Göstergeleri ve sınıf içi öğrenci sorularının bilişsel düzeyini belirlemek için Yenilenmiş Bloom Taksonomisi kullanılmıştır. Bu çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırma verilerinin analizi betimsel analiz yaklaşımı kullanılarak yapılmıştır. Yapılan analizler sonucunda ilk bulgular seminerlerde gerçekleşen konuşmaların öğretmenin diyalojik tartışmaları yürütürken monolojik boyuttan diyalojik boyuta geçiş durumunu yansıttığı yönündedir. Son olarak araştırmacı tarafından seminerlerde ortaya çıkan farklı çözüm yollarının karmaşıklık düzeyi kodlanmıştır. Çözüm yolları ile ilgili kodlamaların analizinde uzman görüşü alınmıştır. Her farklı çözüm yoluna yönelik sınıf içi öğrenci sorularının bilişsel düzeyi belirlendikten sonra sorular düşük düzey, orta düzey(orta-1, orta-2) ve yüksek düzey olarak gruplandırılmıştır. Analizler sokratik seminerlerde öğrencilerin çoğunlukla orta düzeyde sorular sorduğu ve düşük düzeyde çok az miktarda soru sordukları hatta yüksek yüzeyde sorulan soruların düşük düzeyde sorulan sorulardan fazla olduğunu göstermiştir. Bununla beraber seminerlerde ortaya çıkan farklı çözüm yollarının karmaşıklık düzeyleri ve bu çözüm yollarına yönelik sınıf içi öğrenci sorularının bilişsel düzeyleri arasında zayıf da olsa pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur (r=,469, p<,01). Bu sonuçlardan hareketle sınıfta farklı çözüm yollarının keşfedilmesi ve bunların üzerine gerçekleştirilecek konuşmalar diyalojik tartışmaları tetiklemekte ve sınıf içi öğrenci sorularının bilişsel düzeyinde artışa belli ölçüde katkı sağlamaktadır sonucuna ulaşılmıştır.Item Fakülte okul işbiriliğinde geliştirilen mesleki öğrenme topluluğunun öğretmenlerin mesleki becerilerine etkisi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-05-15) Ağsu, Murat; Bayraktar, Bahtiyar; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim DalıÖğretmenlerin mesleki becerilerinin gelişimini artırmak, öğretim uygulamalarını iyileştirmek amacıyla alternatif yollar keşfedilmelidir. Öğretmenlerin mesleki gelişimi için yeni yöntemler tartışılmaktadır. Bu yöntemlerden birisi de mesleki öğrenme topluluklarıdır. Mesleki öğrenme toplulukları, profesyonel öğrenmenin ideal özellikleri (teorik bilgi) ile geleneksel mesleki gelişim girişimlerinin sınırlamaları (pratik bilgi) arasındaki boşluğu doldurmak için bir bağlam sağlamaktadır. Mesleki öğrenme topluluğu; bir grup insanın uygulamalarını devamlı, yansıtıcı, işbirlikçi, kapsayıcı, öğrenmeye yönelik, büyümeyi destekleyici bir şekilde paylaşan, eleştiren ve sorgulayan bir topluluktur. Bu araştırmada öğretmenlerin mesleki becerileri konusunda yaşadıkları problemlere odaklanılmıştır. Yapılan zümre toplantılarındaki görüşmeler ve analizler sonucunda; öğretmenlerin özellikle öğrenilmesi zor olan konuların öğretiminde zorlandıkları, yeni yaklaşımlardan, teorilerden habersiz oldukları, geleneksel öğretim biçimlerine devam ettikleri, okul ortamında desteklenmedikleri, meslektaşlarından yalıtılmış oldukları ve mesleki olarak kendilerini geliştirmek yerine karmaşıklaşan müfredat yoğunluğuyla mücadele ettikleri tespit edilmiştir. Bu çalışma; Fakülte-Okul iş birliği ile geliştirilmiş mesleki öğrenme topluluğunun matematik öğretmenlerinin eğitim-öğretimi planlama, öğrenme ortamları oluşturma, öğretme ve öğrenme sürecini yönetme becerilerinin artırılmasını amaçlamaktadır. Çalışma öğretmen araştırması olarak da bilinen eylem araştırması yöntemi ile desenlenmiştir. Çalışmanın katılımcıları, Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) bağlı bir özel öğretim kurumunun lise kademesinde çalışan üç matematik öğretmeninden oluşmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak toplantı ses kayıtları, sınıf ortamında video kayıtları ve gözlem formundan yararlanılmıştır. Verilerin analizinde yeterli kuramsal çerçevenin bilindiği durumlarda kullanılan betimsel analiz yöntemi tercih edilmiştir. Geçerliğin sağlanması için uzun süreli etkileşim, veri çeşitlemesi, katılımcı teyidi ve akran değerlendirmesinden yararlanılmıştır. Eylem araştırması sürecinde tespit edilen problemlere karşı çeşitli çözümler üretilmiştir. Üretilen çözümlerin öğretmenlerin mesleki becerilerine ve uygulamalarına olan etkisi; suskun öğretmenler, taşıyıcı soru, eğlenceli matematik, pasif öğretmenler, aktif öğretmenler, diyalojik öğretim, moderatör öğretmen ve katlama soruları gibi sekiz ayrı temada toplanmış ve bulgular kısmında verilmiştir. Çalışmanın bulguları öğretmenlerin, Joyce ve Calhoun (2010) tarafından tanımlanan kriterler ışığında, Suskun Öğretmenler seviyesinden Aktif öğretmenler seviyesine yükseldikleri gözlemlenmiştir. Sonuç ve tartışma bölümünde, çalışmadan çıkan sonuçlar yurt içinde ve yurt dışında yapılmış olan benzer çalışmalar ile karşılaştırılmıştır. Literatür ile öğretmenin mesleki becerilerinin paralel düzeyde geliştiği ancak bizim çalışmamızda dış uzman desteğinin öğretmenler tarafından hemen kabul gördüğü anlaşılmıştır. Bunun nedeni, katılımcı öğretmenlerin; süreç içerisinde dış uzmanlarla işbirliği içerisinde Diyalojik Öğretim, Taşıyıcı Sorular ve Kağıt Katlama Etkinlikleri gibi yeni yaklaşımları kabullenmeleri, ders planlarını yeni yaklaşımlar doğrultusunda yeniden tasarlamış olmaları ve bu yaklaşımları sınıflarında uygulamış olmalarıdır. Çalışmanın sonunda matematik alanında mesleki bir öğrenme topluluğu kurulması için araştırmacılara çeşitli öneriler sunulmuştur.Item Fonksiyon grafiklerine yönelik TGAD’ye dayalı teknoloji destekli öğrenme ortamının tasarlanması, uygulanması ve grafik okuryazarlık becerilerine etkisinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-09-26) Yurtyapan, Mehmet İhsan; Yılmaz, Gül Kaleli; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0001-9788-7725Bu araştırma, fonksiyon grafiklerine yönelik Tahmin, Gözlem, Açıklama ve Değerlendirme [TGAD] öğretim yöntemine dayalı teknoloji destekli bir öğrenme ortamı tasarlanması, uygulanması ve ilköğretim matematik öğretmeni adaylarının grafik okuryazarlık becerilerine etkisinin incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Özel durum çalışması yönteminin kullanıldığı araştırmanın çalışma grubunu bir devlet üniversitesinin ilköğretim matematik öğretmenliği bölümünde öğrenim gören 38 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Tasarlanan öğrenme ortamı, haftada üç saat olmak üzere toplam dokuz haftada yürütülmüştür. Araştırmada veriler, açık uçlu sorulardan oluşan Fonksiyon Grafik Okuryazarlık Testi [FGOYT], yarı yapılandırılmış görüşme formu ve teknoloji destekli TGAD öğretim yöntemine göre geliştirilen çalışma yapraklarından elde edilmiştir. FGOYT ve çalışma yapraklarından elde edilen verilerin analizinde betimsel analiz kullanılmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme formundan elde edilen verilerin analizi ise NVİVO 9.0 bilgisayar programından faydalanılarak içerik analiziyle gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizi sonucunda TGAD‘ye yönelik uygulamalardan önce öğretmen adaylarının araştırmada ele alınan bütün fonksiyon konularında grafik okuma-yorumlama ve çizme bağlamında eksik bilgilere ve kavram yanılgılarına sahip oldukları tespit edilmiştir. TGAD‘ye dayalı tasarlanan teknoloji destekli uygulamalardan sonra ise öğretmen adaylarının grafik okuma-yorumlama ve çizme becerileri olumlu yönde gelişmiştir. Öğretmen adaylarının görüşlerine yönelik bulgular incelendiğinde de olumlu görüşlerin çoğunlukta olduğu, öğretmen adaylarının tasarlanan öğrenme ortamını ve GeoGebra uygulamalarını beğendikleri, meslek hayatlarında bu araştırma kapsamında öğrendikleri bilgileri kullanmak istedikleri sonuçları elde edilmiştir. Araştırmanın sonuçlarına dayanarak fonksiyon grafiklerine yönelik grafik okuryazarlık becerilerinin geliştirilmesinde TGAD‘ye dayalı teknoloji destekli öğrenme ortamlarının oluşturulması önerilmektedir. Ayrıca bazı eğitim fakültelerinde seçmeli ders olan Grafik Okuryazarlığı dersinin tüm eğitim fakültelerinin matematik bölümlerinde zorunlu ders olarak okutulması ve farklı öğretim uygulamaları ile grafik okuryazarlık becerilerinin artırılması, bu alandaki eksikliklerin giderilmesi açısından faydalı olacaktır.Item Matematik öğretmenlerinin matematik okuryazarlığı ile ilgili mesleki gelişimlerinin dokümantal yaklaşım çerçevesinde incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-07-28) Şahin, Burcu Nur Baştürk; Altun, Murat; Broutin, Menekşe Seden Tapan; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim DalıMatematik okuryazarlığı, matematik eğitimi dünyası için yirmi yıldan beri üzerinde çalışılan bir çalışma alanı olarak görülmektedir. OECD’nin düzenlediği PISA uygulamalarına katılan 72 ülke arasında Türkiye’nin 2015 yılında 50. sırada yer alması ülke genelinde yankı uyandırmıştır. Bu sıralamanın Türkiye’nin sınava katıldığı ilk yıl olan 2003’teki sıralamadan bile daha geride olması özellikle dikkat çekmiştir. Bunun sonucu olarak çok sayıda çalışma yapılmıştır. Literatürde matematik okuryazarlığı ile ilgili yapılan çalışmalar incelendiğinde yapılan çalışmaların büyük bir kısmının PISA sınavlarına katılan öğrenciler ve aileleri üzerinde yapılmış demografik çalışmalar olduğu görülmektedir. Bu çalışmalar, sınavlara katılan öğrenciler ile ilgili bir fikir oluşturmamıza olanak tanımaktadır. Ancak, Türkiye’nin içinde bulunduğu mevcut durum dikkate alındığında, PISA’da alınan sonuçlar da incelendiğinde, matematik okuryazarlığı başarısını artırmaya yönelik çalışmalar yapılması gerektiği düşünülmektedir. Bu tez çalışması da bu kapsamda yapılmıştır. Bu araştırmada, matematik öğretmenlerinin lisans eğitimleri sırasında aldıkları matematik okuryazarlığı eğitimini kendi öğretimlerine nasıl yansıttıkları ve matematik okuryazarlığı bağlamındaki mesleki gelişimlerinin nasıl olduğu araştırılmaktadır. Araştırmada, nitel araştırma yaklaşımına dayanan bir yöntem olan gelişimsel araştırma yöntemi kullanılmaktadır. Gelişimsel araştırma, farklı yaşlardaki veya farklı kültürlerdeki bireylerin duygu, düşünce veya davranışlarındaki farklılıkları ya da aynı bireylerin yaşamlarının farklı zamanlarındaki duygu, düşünce veya davranışlarındaki değişimleri ve gelişimleri incelemek için kullanılmaktadır. Araştırma stratejisi olarak durum çalışması seçilmiştir. Araştırmanın katılımcı seçiminde, nitel araştırmalarda önerildiği gibi amaçlı örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Amaçlı örnekleme yöntemlerinden de ölçüt örnekleme yöntemi benimsenmiştir. Araştırmanın katılımcıları 2016-2017 akademik döneminde lisans öğreniminin son yılında olup, “Matematik Eğitiminde Alan Yazıları” ve “Öğretmenlik Uygulaması” derslerini almış olan ve 2018 yılında MEB’e bağlı devlet okullarına öğretmen olarak atanmış olan dört matematik öğretmenidir. Katılımcıların lisans eğitimlerinin son yılı olan 2016-2017 dönemi bahar yarıyılında başlamıştır. Öncelikle lisans eğitimi sırasında verilen matematik okuryazarlığı eğitimi takip edilmiştir. Araştırma sonuçlarına etki edebilecek yönleri olabileceğinden, araştırmacı notları alınarak hafta hafta her bir ders takip edilmiştir. Sonrasında, dersi alan öğretmen adaylarının öğretmenlik uygulaması dosyaları toplanmış ve analiz edilmiştir. Bu aşamada, dersi alan tüm öğretmen adaylarının dosyaları incelenmiştir. Ancak, katılımcılar belirlendikten sonra, seçilen katılımcıların dosyaları araştırmaya dahil edilmiştir. Öğretmen adaylarının, atama döneminin ve ilk adaylık eğitimi dönemlerinin geçmesi için veri toplama sürecine bir yıl ara verilmiştir. 2018-2019 döneminde, daha önceden araştırmaya katılmış olup, atanmış olan öğretmenler ile her birinin hangi şehirlere atandığı ve araştırmaya devam etme ile ilgili ne düşündükleri konusunda kısa görüşmeler yapılmıştır. Bu süreçte araştırmaya birlikte devam edilecek olan katılımcılar belirlenmiştir. 2019-2020 döneminde çalıştıkları ortamların yaklaşık olarak birbirine eşit olanaklara sahip olup olmadığı, öğrenci seviyeleri gibi değişkenlerin de yakından görülebilmesi için araştırmaya katılmaya gönüllü olan dört öğretmenin çalıştıkları şehre gidilerek araştırmaya devam edilmiştir. Öğretmenlerin her biri ile önce matematik okuryazarlığı ile ilgili bir ön görüşme daha sonra ders hazırlığı görüşmeleri ve arkasından ders gözlemleri yapılmıştır. Her bir ders gözleminin ardından, öğretmenler ile dersteki durumlara ilişkin kısa görüşmeler yapılmıştır. Son olarak her bir öğretmen ile araştırmacının analizlerine dayanarak vardığı sonuçlar görüşülmüş ve bu sonuçların doğruluğuna ilişkin onay alınmıştır. Her bir katılımcı öğretmenin 25 saat dersi gözlemlenmiş, ders gözlemi sırasında araştırmacı arka sıralarda öğrenci gibi oturarak not almış, sürece müdahale etmemiştir. Sonuç olarak, öğretmen adayından öğretmen olma sürecinde katılımcıların değişen ve sabit kalan şemaları olduğu görülmüştür. Bu şemalardan muhakeme etme, problem çözme için strateji geliştirme ve matematiksel araç-gereçleri kullanma yeterliklerine hizmet eden şemaların sabit kaldığı görülmüştür. Ancak katılımcıların önceden sahip olduğu sembolik ve formal dili kullanma, temsil etme ve modelleme yeterliklerine hizmet eden şemaların öğretmen olduktan sonraki süreçte görülmediği dikkat çekmiştir. Bununla birlikte öğretmen olduktan sonra gelişen, ancak doğrudan matematiksel yeterlikler ile bağdaştırılamayan şemalar da olmuştur.Item Matematik okuryazarlığı konusunda yetiştirilen öğretmenlerin öğrencilerinde matematik okuryazarlığının gelişiminin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019-04-22) Bozkurt, Işıl; Altun, Murat; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim DalıMatematik dersi müfredatları köklü değişiklikler geçirmiş olmasına rağmen, öğretim sürecinde matematik okuryazarlığına yeterince yer verilmediği görülmektedir. Matematik öğretmenlerinin birçoğu günlük yaşam ile matematik arasında nadiren ilişki kurmaktadır. Öğretmenlere, matematik okuryazarlığının yaşamsal yararını göz önünde bulundurarak öğretim sürecinde gerçek yaşam bağlamlarını içeren problemleri kullanmaları ve matematik okuryazarlığı becerilerinin geliştirilmesine katkı sağlayacak uygulamalar yapmaları önerilmektedir. Bu durum matematik okuryazarlığı problemi örneklerine ve bu problemlerin öğretimde nerede, ne zaman ve nasıl kullanılacağını belirlemeye olan ihtiyacı ortaya koymaktadır. Ayrıca bu ihtiyaç karşılandığında, yapılan uygulamaların değerinin ve uygulamanın öğrencilerin matematik okuryazarlığı başarı düzeyinin gelişmesine sağlayacağı katkının nasıl ölçülebileceği de önem arz etmektedir. Buradan hareketle bu tez kapsamında öncelikle 28 matematik öğretmenine matematik okuryazarlığı problemi kurma ve çözme eğitimi (30 saat) verilmiştir. Bu öğretmenler arasından dört öğretmen belirlenmiş ve öğretmenlerin sınıflarında bir dönem boyunca beş, altı, yedi ve sekizinci sınıf öğrencileri ile matematik okuryazarlığı problemleri çözülmüştür. İç içe deneysel karma desen üzerine kurulan bu tezin nicel boyutu eşitlenmemiş kontrol gruplu yarı deneysel desen, nitel boyutu ise bütüncül çoklu durum çalışması olarak tasarlanıp uygulanmıştır. Çalışma grubunu oluşturan deney grubu 27 beşinci sınıf, 28 altıncı sınıf, 25 yedinci sınıf ve 25 sekizinci sınıf olmak üzere 105 öğrenciden, kontrol grubu ise farklı 105 öğrenciden oluşmaktadır. Tez kapsamında öğretmenlerin almış oldukları eğitimi sınıflarına yansıtma durumları, eğitimin öğrencilerin matematik okuryazarlığı başarı düzeyine etkileri ile bu etkinin kalıcılığı, matematik okuryazarlığı problemi çözme sürecinde öğrencilerin hata kaynakları ve uygulamanın sınıf içi öğrenci katılımına etkileri belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma kapsamında veriler katılımcı gözlem (araştırmacı), günlük (tüm öğrenciler), mülakat (23 öğrenci ve öğretmenlerle), odak grup görüşmesi (tüm sınıflarda) ve ön-son testler aracılığıyla toplanmıştır. Çalışmada 98 ders saati boyunca sınıf gözlemleri yapılmıştır. Çalışma sonucunda öğrencilerin matematik okuryazarlığı başarı düzeylerinin arttığı ve sınıf içi katılım performanslarının olumlu yönde etkilendiği belirlenmiştir. Bu olumlu etkinin öğrenci görüşlerine de yansıdığı görülmüştür. Tez planı içinde yer almamakla birlikte ailelerin de informal olarak uygulama ile ilgili olumlu tepkilerine tanık olunmuştur. Öğrenci günlükleri aracılığıyla toplanan verilerden; öğrencilerin bir problemi çözmeye değer bulma nedenleri, çözememe nedenleri, matematiğin gerçek yaşamda kullanıldığı yerler ve matematik okuryazarlığı problemlerinin diğer problemlerden farkları ile ilgili görüşleri belirlenmiştir. Bunlara ek olarak öğrencilerin matematik okuryazarlığı problemleri ile ilgili görüşlerinin süreç içindeki değişimi de ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca matematik okuryazarlığı problem çözme sürecinde yaşanan hata kaynakları da incelenmiştir. Buna göre, en büyük zorluğun problemi anlama aşamasında yaşandığı belirlenmiştir. Buna ek olarak öğrencilerin matematiksel çıkarımda bulunma, matematiksel öneri geliştirme, problemin matematiksel modelini oluşturma, matematiksel dilin yaşamdaki karşılığını anlama ve yaşamsal durumun matematik dilindeki karşılığını anlama süreçlerinde zorluk yaşadıkları görülmüştür. Araştırmacı ve eğitimcilerin, yapacakları eğitimsel müdahalelerde elde edilen bu sonuçları dikkate almaları önerilmektedir. Bu tez kapsamında "Matematik Okuryazarlığı Problem Çözme Sürecinin Aşamaları" olarak isimlendirilen bir çerçeve de literatürden uyarlanmış ve gelecekteki çalışmalarda kullanılmak üzere önerilmiştir. Matematik okuryazarlığı problemleri bağlamsal olmaları ve okul matematiği ile yaşam arasındaki kopukluğu giderme rolü üstlenmeleri itibariyle geleneksel problemlerden kısmen farklılaşmaktadır. Bu çalışma kapsamında matematik okuryazarlığı problemlerinin çözüm süreci için önerilen çerçeve bu tezin öne sürdüğü bir yeniliktir.Item Matematik okuryazarlık yeterliklerinin gelişimine dayalı bir modüler programın tasarlanması, uygulanması ve değerlendirilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-02-15) Ülger, Tuğçe Kozaklı; Altun, Murat; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim DalıMatematik okuryazarı vatandaşlara olan ihtiyaç, bugünün dünyasının beklentilerinin bir sonucu olarak artarak devam etmektedir. Matematik okuryazarlık düzeyini yükseltme üzerine yapılan araştırmaların ortak teması, bu durumun sınıf içi ilişkilerin doğası ve öğretimin şekli ile ilgilidir. Matematik okuryazarı olarak yetişme, sınıf içi ilişkilerin matematikte araştırma, açıklama ve gerekçelendirmeyi açık bir odak haline getirecek şekilde yeniden şekillenmesine bağlıdır. Bu durum bir takım matematiksel yeterliklerin gelişimini gündeme getirmektedir. Matematiksel yetkinlik ve matematiksel yeterlikler kavramlarının son yirmi yıl boyunca matematik eğitimi araştırma, geliştirme ve uygulamadaki hızının yanı sıra bir temel-tutunma noktası kazandığı dikkat çekmektedir. Bu durum, yöntem bazında matematiksel yeterliklerin gelişimini dikkate alarak öğretime müdahale edilmesi, öğretim içeriğinin yeniden belirlenmesi ve bu ihtiyaçları gidermeye yönelik bir öğretimin planlanıp uygulanması ihtiyacını ön plana çıkarmaktadır. Bu ihtiyaca bağlı olarak bu çalışmada, matematik öğretimi sürecinde öğrencilerin matematiksel yeterlik düzeylerini artırmayı hedefleyen modüler bir öğretim tasarımı üzerine odaklanılmıştır. Bu çalışma kapsamında öncelikle 25 ortaokul matematik öğretmenine modüler programın dayanakları, uygulama süreci, matematik okuryazarlığı kavramı ve matematik okuryazarlığı problemleri bilgisini içeren bir eğitim (30 saat) verilmiştir. Tasarım tabanlı bu araştırmada öğretmen eğitiminin tamamlanmasından sonra tasarımın uygulanması ve değerlendirilmesi sürecine geçilmiştir. Bu kapsamda eğitim alan öğretmenler arasından belirlenen iki öğretmen ile 7. sınıflarda bir dönem boyunca sınıf içi uygulamalar yürütülmüştür. Çalışma grubunu oluşturan deney grubu 31 öğrenci, pilot grup 30 öğrenci ve kontrol grubu ise 29 öğrenciden oluşmaktadır ve her üç sınıfta da eş zamanlı olarak çalışmalar yürütülmüştür. Çalışma kapsamında sınıflardaki uygulanma süreci, bu modüler programın matematiksel yeterlikleri geliştirmedeki etkisi, öğretmenin bu süreçteki yeterlik gelişimini nasıl desteklediği belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma kapsamında veriler katılımcı gözlem (araştırmacı), öğrenci günlükleri, yarı-yapılandırılmış görüşmeler (altı öğrenci ve öğretmenlerle), klinik etkinlik temelli görüşmeler (altı öğrenci) ve başarı testleri aracılığıyla toplanmıştır. Çalışmada deney grubu 61 saat ve pilot grup 62 saat olmak üzere toplam 123 ders saati boyunca sınıf gözlemleri yapılmıştır. Çalışma sonucunda öğrencilerin tüm matematiksel yeterliklerde gelişim gösterdiği, verilen eğitimin yeterlik gelişimini olumlu yönde etkilediği başarı testleri ve gözlemler neticesinde belirlenmiştir. Aynı zamanda bu olumlu etkinin öğrenci görüşlerine de yansıdığı görülmüştür. Yeterliklerin gelişimi homojen değil, yani farklı yeterlikler için öğrencilerin ulaştığı yeterlik seviyesi değişmiştir. Ancak net olarak ulaşılan bir sonuç, tüm yeterliklerde bir gelişim olduğudur. Yapılan öğretim sonucunda çoğu öğrenci orta ve üst seviyelere kadar ulaşabilmişlerdir. Diğer bir ulaşılan sonuç, belirli yeterliklerin gelişiminin diğer yeterliklerin gelişimini etkilediği şeklindedir. Özellikle gözlem bulgularından yola çıkarak gruplar arası ve grup içindeki yeterlikler arasındaki etkileşim dikkat çekmiştir. Yapılan analizler yeterlik gelişiminde sınıf içinde etkili olan faktörleri de ortaya çıkarmıştır. Bunlar; akranla (grup çalışması) ve öğretmenle etkileşim, etkinlikler ve MO problemleri şeklindedir. Genel olarak öğretmenin sınıf içi söylemlerinde vurgu yaptığı tüm yeterlik boyutlarında öğrencilerde yeterlik gelişimi olduğu belirlenmiştir. Aynı zamanda öğretmenin herhangi bir vurgusu ve sınıf içi açıklamaları olmamasına veya düşük bir seviyede olmasına karşın etkinliklerin uygulanması ve soruların çözümü ile öğrencilerin gelişim gösterdiği bazı yeterlik boyutları da olmuştur. Bazı yeterlik boyutlarında ise öğretmen vurgusu olmadığı gibi öğrencilerin de bu yeterlikleri geliştirdiğine yönelik herhangi bir göstergeye rastlanmamıştır. Süreçte yeterliklerin gelişimlerine hizmet eden bazı ek göstergeler ve beceriler de gözlenmiştir. Burada özellikle ön plana çıkan sorgulama ve karar verme becerisi olmuştur. Yaşadıkları bu öğretim deneyiminden yola çıkarak öğretmenler her iki odaktaki çalışmaları benimsediklerini ve bundan sonraki öğretim süreçlerine taşıyacaklarını ifade etmişlerdir. İlk defa bu derslerle etkinlik yapma ve MO problemi çözme fırsatı yakaladıklarını sözlü ve yazılı birçok kez ifade eden öğrenciler tüm sınıf için bu öğretim şeklini daha yararlı bulmuşlardır. Bu araştırma kapsamında önerilen ve yeterliklerin gelişimine katkısı ortaya konan modüler programı, öğretmenlerin sınıflarında uygulayabileceği ve akademisyenlerin farklı öğretim seviyelerinde ve farklı öğrenme alanları için geliştirmeye yönelik çalışmalar yürütebileceği düşünülmektedir. Araştırmacı ve eğitimcilerin, yapacakları çalışma ve uygulamalarda ve özellikle eğitimsel müdahalelerde ulaşılan bu sonuçları dikkate almaları önerilmektedir.Item Matematiksel modellemenin yaşama yansıma sürecinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06-17) Demir, Barış; Ezentaş, Rıdvan; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0001-6997-6413Son yıllarda uygulamalı matematik, mühendislik, nanoteknoloji, ekonomi ve biyoloji gibi diğer disiplinlerde giderek daha önemli bir rol oynamaktadır. Mühendislik alanları matematik bilginin beceri ile bütünleştirilmesinin en seçkin en yoğun gözlemlendiği alanlardır. Başka bir ifade ile mühendislik, matematiksel modellemenin işe koşulduğu ve insanlığın hizmetine sunulduğu bir alandır. Matematik ve mühendislik eğitiminde önemli bir yer tutan modelleme ilgili olarak teknoloji fakültesinde öğrenim gören mühendis adaylarının görüşlerinin neler olduğu, matematiksel modelleme öz yeterlik ve üst bilişsel farkındalık düzeylerinin kendilerine yapılan öğretim uygulamalarının sonrasında farklılaşıp farklılaşmadığını ve matematiksel modellemede yeterlik düzeylerinin ne olduğunun belirlenmesi amaçlanan bu çalışmada nicel ve nitel yöntemlerin birlikte kullanıldığı karma yöntem tercih edilmiştir. Karma araştırma yönteminin örneklem seçim yöntemlerinden biri olan “amaca uygun örnekleme” yaklaşımı tercih edilmiştir. Çalışma grubunu 2020-2021 Eğitim-Öğretim yılında Kocaeli Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Biyomedikal Mühendisliği programında öğrenim gören farklı gelişim düzeylerindeki toplam 217 öğrenci viii oluşturmaktadır. 217 mühendis adayından gönüllü olarak görüşmelere katılacağını bildiren farklı sınıflardan 45 mühendis adayı ile görüşmeler ve bu adayların oluşturduğu 12 grup ile de matematiksel modelleme uygulamaları yapılmıştır. Araştırmada, öncelikle çalışma grubuna model ve modelleme, üstbilişsel farkındalık ve matematiksel modelleme öz-yeterlik ölçeği uygulanarak nicel boyutun ön test ve son test verileri alınmıştır. Bir grup katılımcı ile yarı yapılandırılmış görüşme formundan ise nitel boyutun ön görüşme ve son görüşme verileri elde edilmiştir. Sonraki aşamada mühendis adaylarının matematiksel modelleme yeterlik düzeylerinin belirlenmesinde modelleme etkinlikleri uygulanmış ve matematik eğitimcisi uzmanlar tarafından değerlendirilmiştir. Araştırma sürecinde yapılan uygulamalar ve kullanılan ölçme araçları ile verilerin toplanması, Ekim 2020-Aralık 2020 tarihleri arasında mühendis adaylarıyla 11 hafta süresince yapılmıştır. Uygulama öncesi ve sonrası mühendis adaylarının modeller ve modelleme anlayışlarının, matematiksel modelleme öz yeterliklerinin ve üst bilişsel farkındalıklarının yüksek düzeyde olduğu ve bu düzeylerde uygulamalar sonrası lehine istatistiki olarak anlamlı artış olduğu belirlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre matematiksel modelleme uygulamaları mühendis adaylarının model ve modelleme anlayışları, matematiksel modelleme özyeterlikleri ve üst bilişsel farkındalıkları üzerine istatistiki anlamda anlamlı ve pozitif etki sağladığı görülmüştür. Mühendis adaylarının matematiksel modelleme problemlerine verdikleri yanıtların değerlendirilmesi sonucu yüksek düzeyde matematiksel modelleme yeterliklerine sahip oldukları ancak eksik olan bazı yeterliklerin geliştirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca uygulama sonunda mühendis adaylarının mülakatlarda son görüşmeler verdikleri cevaplar incelendiğinde başlangıç durumuna göre gelişme olduğu tespit edilmiştir. Mühendislik eğitiminde matematiksel modellemeyi öğrenme ve geliştirme sürecini tanımak mühendis yetiştirmede önemli ipuçları verebilir. Bu bağlamda araştırmanın hem mühendis eğitiminde hem de sonrasında mesleki olarak yararlanabilecek sonuçlar üretmesi beklenmektedir. Mühendis ve adaylarının matematiksel modelleme eğitimi araştırmalarının ülkemizde yaygınlaştırılması ve çalışma kapsamında incelenmeyen farklı mühendislik alanlarına yönelik daha kapsamlı çalışmaların yapılması önerilmektedir.Item Meslek lisesi öğrencilerinin alanlarıyla ilgili mesleki matematik başarısını geliştirmeye yönelik Stem uygulamaları(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2018-11-30) Özdemir, Hüseyin; Ezentaş, Rıdvan; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim DalıYaşadığımız bilgi ve teknoloji çağında ülkelerin ihtiyaçları ve bu ihtiyaçları gidermek için gerekli işgücü niteliği geçen yüzyıla göre büyük bir değişim göstermektedir. Bu değişime paralel olarak sanayi ve teknoloji alanlarında söz sahibi olan ya da olmayı hedefleyen ülkeler, yetiştirdikleri yeni nesillerine hedefleri doğrultusunda eğitim programları ve yöntemleri uygulamaya başlamışlardır. Türkiye'de, özellikle örgün eğitim kurumlarında öğrencilere verilen eğitimin çağın gerektirdiği niteliklere sahip işgücünün arzı için yeterli ve etkili olmadığı, uygulanan eğitim programlarının gözden geçirilerek günümüzün ve geleceğin ihtiyaç duyduğu insan gücünü yetiştirmeye odaklı bir hale getirilmesi birçok araştırmacı ve iş örgütü tarafından değişik araştırma ve raporlarla ifade edilmektedir. Fen, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik (FeTeMM) eğitimi yaklaşımı bu işgücünün yetiştirilmesi için yapılması gereken eğitim reformları arasında önemli ve etkili bir yere sahiptir. Türkiye'de eğitimden işgücüne geçişin en net gözlenebildiği ortaöğretim kurumları mesleki ve teknik liselerdir. Ülkemizde STEM eğitimi konusunda meslek liselerinde matematik alanına özel yapılmış bir akademik çalışma bulunmamaktadır. Bu araştırmada, FeTeMM uygulamalarının ve STEM temelli bir matematik eğitiminin meslek lisesi öğrencilerinin mesleki matematik başarısının ve ilgisinin gelişimine etkisi incelenmiştir. Araştırmada ön-test son-test desenli yarı deneysel nicel yöntem yanı sıra tematik analiz ve doküman analizi yapılan nitel yöntemi kapsayan bir karma yöntem kullanılmıştır. Araştırmanın nicel verileri STEM Kariyer İlgi Anketi ve Mesleki Matematik Başarı Testi uygulanarak elde edilmiştir. Nitel veriler ise tematik analiz, gözlem ve doküman analizi yöntemleri ile elde edilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, 2016-2017 eğitim-öğretim yılında Güney Marmara bölgesindeki bir ilde bir Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nin 11. sınıfında öğrenim gören 32 deney grubu ve 32 kontrol grubu olmak üzere toplam 64 öğrenci ve 3'ü kurum idarecisi 22 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırmanın başlangıcında öğrencilere STEM Kariyer İlgi Anketi ve Mesleki Matematik Başarı Testi ön-test olarak uygulanmıştır. Öğretmen ve öğrencilere STEM eğitimi ve uygulamaları ile bazı ülkelerden uygulama örnekleri konusunda bilgi verilmiştir. Katılımcılarla, uygulanması planlanan STEM eğitimi için ihtiyaç analizi çalışması yapılmıştır. Bu çalışmanın sonuçları da dikkate alınmak suretiyle, meslek dersleri kitapları ve öğretim programları incelenerek STEM matematik modülü ve bu modülün uygulanabileceği ders planları oluşturulmuştur. Deney grubu öğrencileri ile STEM temelli matematik dersleri yapılırken kontrol grubu öğrencileri ile geleneksel eğitim yöntemlerinin uygulandığı ders uygulamaları yapılmıştır. Uygulamalardan sonra öğrencilere STEM Kariyer İlgi Anketi ve Mesleki Matematik Başarı Testi son-test olarak uygulanmıştır. Deney grubundaki öğrencilerden sürece yönelik düşüncelerini belirten bir form doldurmaları istenmiştir. Araştırmanın sonucunda deney grubundaki öğrencilerin matematik, fen, teknoloji ve mühendislik tutumlarında ve kariyer ve meslek seçimlerinde STEM alanlarındaki işlere yönelik ilgilerinde artış olduğu gözlenmiştir. Mesleki matematik başarı testinde ise ön-test puanları çok yakın olan deney ve kontrol gruplarının son-test puanlarında deney grubu lehinde anlamlı fark olduğu gözlenmiştir. Uygulamaya katılan öğrencilerin gerçekleştirilen eğitim sürecine yönelik düşüncelerinin çok büyük oranda olumlu olduğu gözlenmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlar ve bulgular ışığında araştırmacılara, öğretmenlere ve program hazırlayıcılarına yönelik öneriler sunulmuştur.Item Onuncu sınıf öğrencilerinin yaratıcı problem çözme becerisini etkileyen öğrenci ve öğretmen özellikleri(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-08-07) Çalışkan, Çiğdem; Altun, Murat; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim DalıÜlkemizde zaman içerisinde bir çok kez eğitim öğretim sistemi değişmiş olmasına karşın öğrencilerin yaratıcılık becerileri henüz istenilen düzeye çıkamamıştır. Bir öğretmenin dersine girdiği öğrenciler üzerinde önemli ölçüde etkiye sahip olduğu bilinmektedir. Bu araştırmada, öğretmenlerin matematik öğrenme süreçlerine ve matematik öğretiminin özelliklerine ilişkin görüşlerinin öğrencilerin yaratıcılık becerilerini nasıl etkilediğini ortaya koymak amacıyla Ernest'in öğretmen modellerinin lise öğrencilerinin yaratıcılık becerileri üzerine etkisi incelenmiştir. Bu araştırma, öğrencilerle ilgili toplanan verilerin arasındaki ilişkinin irdelenmesi kısmı itibariyle nicel olup, öğretmenlerden toplanan verilerin içerik analizi ile yorumlanması itibariyle niteldir. Araştırma bu yapısından dolayı açıklayıcı karma desendir. Araştırmanın katılımcıları toplam 341 10.sınıf lise öğrencisi ve bu öğrencilerin bir önceki yıldan itibaren matematik derslerine giren 9 matematik öğretmenidir. Araştırma iki aşamadan oluşmaktadır. Birinci aşaması nicel verilerin sıralı lojistik regresyon analizi ile sonuçlarının ortaya konduğu nicel kısım, ikinci aşaması ise öğrenci görüşmelerinin tümevarımsal içerik analizine tabii tutulduğu ve öğretmen öğrenci eşleştirmesi yapılarak model-yaratıcılık becerisi ilişkisinin ortaya konduğu nitel kısımdır. Öğretmenlerin dersleri sekizer saat gözlenmiştir ve bu gözlemler sonucunda Ernest (1989)'in öğretmenlerin matematik öğretiminin özelliklerine ilişkin görüşleri doğrultusunda öğretmenlerin modelleri belirlenmiştir. Öğrencilere ait veriler birinci düzey, öğretmenlere ait veriler ikinci düzey olarak oluşturulmuş ve cinsiyetin kadın olması erkek olmaya göre tam puan elde etmede negatif yönlü bir değişken olarak tespit edilmiştir. Öğrenci görüşmelerinde ise öğrencilerin güleryüzlü, iletişim becerileri yüksek öğretmenlerle konuşmalarına fırsat verildiği tartışma ortamlarının yaratıldığı, kendi denemeleri için fırsat verildiği ortamlarda günlük hayat örneklerinin yer aldığı öğretim yönteminin tercih edilmesi ile yaratıcılık becerilerinin arttığı sonucuna varılmıştır. Öğretmen modellerinde ise kolaylaştırıcı(facilitator) ve açıklayıcı(explainer) öğretmen modeli öğrencilerin yaratıcılık becerilerini belli bir ölçüde etkilediği ortaya çıkmıştır. Eğitim öğretim yönteminden çok öğretmenlerinin sınıf içerisinde öğrencilerin kendilerini geliştirmelerine yardımcı olacak ortamlar sunabilen ve tartışma ortamları oluşturarak öğrencilerin kendi fikirlerini açıkça ortaya koyma ve savunma yapabilmeleri için fırsatlar veren, ezberden çok anlamaya yönelik davranışlarla dersi destekleyen, öğrencilerin özgürce deneme yapmalarına fırsatlar veren öğretmenlerin güleryüzlü ve espirili olması öğrencilerin yaratıcılık becerilerini geliştirmiştir. Ayrıca araştırma kapsamına dâhil edilen sınıflardan matematik başarısı çok yüksek olan sınıfların değil, matematik başarısı yüksek ve orta düzeyde olup, hareketli ve sınıf yönetiminde zorluk çekilen sınıfların yaratıcılık becerilerinin yüksek çıkmış olması araştırmanın beklenmeyen sonuçlarındandır. Öğrencilerin yaratıcılık becerilerini geliştirici yeni etkili öğretmen modelinin güzleryüzlü, esprili, iletişim becerileri yüksek, öğrencilere tartışma ortamları yaratabilen ve öğrencilerin deneme girişimlerini destekler nitelikte olması gerektiği tespit edilmiştir.Item Ortaokul öğrencilerinin cebirsel kavramları soyutlama süreçlerinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-02-05) Gürbüz, Mustafa Çağrı; Özdemir, M. Emin; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim DalıÖğrencilerden günümüzde çok bilgiye sahip olmalarından ziyade mevcut bilgilerini problem çözme, akıl yürütme, iletişim gibi matematiksel düşünmenin temelini oluşturan becerileri kullanarak çeşitli amaçları gerçekleştirmeleri beklenmektedir. Çalışmada matematiksel düşünme, öğrencinin matematik kavramlarını zihninde nasıl yapılandırdığını açıklamaya yönelik olarak ele alınmıştır. Bu yapılandırma süreci ise matematiksel soyutlama çerçevesinden izlenmiştir. Matematiksel soyutlama, matematik kavramının genelleştirilmesi yoluyla kavrama daha kapsamlı bir uygulama alanı oluşturulması, diğer bir ifade ile kavramın özünü ortaya çıkarması işlemidir. Öğrencilerin zihninde bilginin oluşum sürecini doğrudan gözlemlemek oldukça zor bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilginin öğrencinin zihninde nasıl oluştuğu, soyutlandığı ve hangi içsel süreçlerden geçtiği bilinirse öğrenme sürecine etkili müdahalelerde bulunmak kolaylaşacaktır. Bu çalışmada, ortaokul öğrencilerinin temel cebir kavramlarına yönelik soyutlama süreçlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Soyutlama süreçlerinin incelenmesinde RBC+C (Recognizing, Building with, Construct, Consolidation) teorisinde yer alan epistemik eylemler dikkate alınmıştır. Ayrıca araştırma sürecinde öğrencilerin soyutlama süreçlerinin daha iyi gözlenmesini sağlamak için Tahmini Öğrenme Yörüngeleri kullanılmıştır. Öğrenme yörüngelerinin öğrencilerin temel cebir kavramlarındaki başarılarına etkilerinin ve soyutlama süreçlerine olan yansımalarının tespit edilmesi araştırmada ortaya koyulması amaçlanan diğer bir husustur. Araştırma, belirlenen amaçlara ulaşmak için iki aşamalı tasarlanmıştır. İlk olarak öğrencilerin cebirin iki temel kavramı olan denge ve değişken kavramlarını soyutlama süreçlerini daha net görebilmek ve süreçte onların soyutlama yapmalarını desteklemek amacıyla tasarım tabanlı araştırma modelinden faydalanılmıştır. Tasarım tabanlı araştırma, öğrencilerin soyutlama süreçlerinin daha iyi anlaşılabilmesi için öğrenme ortamına müdahale edilmesine olanak sağlamaktadır. Araştırmanın ikinci aşaması ise bir durum çalışması olarak değerlendirilmiştir. Tasarımın uygulanabilirliği ve eksiklikleri sınıf içi gözlemler yoluyla; öğrencilerin soyutlama becerileri ise yarı yapılandırılmış öğrenci görüşmelerinden elde edilen veriler ile analiz edilmiştir. Katılımcılar Bursa İli, Nilüfer İlçesi’nde bir devlet okulunda öğrenim gören 6. sınıf öğrencileri arasından amaçlı örnekleme ile seçilmiştir. Aynı öğrencilerle 7. sınıf düzeyine geçtiklerinde veri toplama sürdürülmüştür. 2016-2017, 2017-2018 eğitim öğretim dönemlerinde araştırmacı ve öğretmen ile birlikte bu sınıfların matematik derslerinde araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veriler; doküman, gözlem, görüşme veri toplama araçlarıyla veri çeşitlemesi yapılarak toplanmıştır. Gözlem ve görüşme verileri içerik analizine, öğrenme yörüngeleri ise geçmişe dönük analiz sürecine tabi tutulmuştur. Bu çalışma, başarı düzeyi yüksek olan öğrencilerin değişkenler arasındaki doğrusal ilişkiyi tanımlayabildikleri ve denklemleri çözebildiklerini göstermektedir. Öğrencilerin, cebirsel ifade ve doğrusal denklem oluşturma gibi genelleme gerektiren durumlar için verilen tüm bilgileri koordine edebildiği, ayrıca doğrusal model kavramını daha soyut durumlarda oluşturabildikleri ve yeni doğrusal model için bir kural ortaya koyabildikleri görülmüştür. Buna ek olarak, bağlamsal problemlere çözümler bulmak için belirledikleri yöntemleri daha tutarlı kullanabildikleri gözlemlenmiştir. Bu durum soyut düşünebilen öğrencilerin veriyi genelleştirebildiğini ve temsili olarak cebirsel ifade kullanabildiğini göstermiştir. Öğrencilerin bağlam içerisinde karşılaştıkları problemleri matematiksel bir yolla açıklamaları soyutlama sürecini analiz etmelerine yardımcı olmuştur. Bu araştırmada öğrencilerin cebir kavramlarını soyutlama becerileri, problem çözme süreçlerinin ve görüşmelerdeki açıklamalarının epistemik olarak analiz edilmesiyle ortaya çıkarılmıştır. Öğrencilerin uygulama öncesinde daha kısır bir düşünceye sahipken süreçte farklı düşünme yollarının farkına vardıkları, farklı cebirsel düşünme yolları ortaya koydukları, başlangıçta sözel veya aritmetik olarak ifade ettikleri matematiksel durumları cebirsel açıklamalara dönüştürdükleri görülmüştür. Araştırmada soyutlama becerisi ile zihnin cebirsel alışkanlıkları arasında birbirini destekleyici argümanlar bulunmuştur. Öğrencilerin cebir ilişkilerindeki gelişimlerini sağlayan iki matematiksel alışkanlık tespit edilmiştir. Bunlar, işlemleri düzenleyerek bir soyutlamaya ulaşmak ve matematiksel bir dil kullanarak genelleme yapmaktır. Bu alışkanlıklar, öğrencilerin aritmetikten cebire geçmelerini kolaylaştırmıştır. Yapma ve fonksiyonel kural oluşturma alışkanlıklarına sahip olan öğrencilerin cebir kavramlarını soyutlama süreçlerinde daha avantajlı olduğu söylenebilir. Soyutlama sürecinde yeni bir yapı ve matematiksel dilden bahsedildiği için soyutlama sürecindeki ilişkilerin anlaşılması fonksiyonel kural oluşturma alışkanlığına sahip öğrencilerin daha kolay inşa etmelerine olanak sağlamıştır. Cebirsel alışkanlıklarda ise öğrencilerin işlemlerden soyutlama girişimleri genellikle yeni bir dil yerine kısa bir yol bulmak ve açıklayabilmek üzerine inşa edilmektedir. Cebirin iki temel kavramınu öğretmeye yönelik bir yaklaşım üzerine kurulan araştırma, etkili bir cebir eğitimini teşvik etme çabalarını koordine etme ve öğrencilerin düşüncelerindeki önemli kilometre taşlarını belirlemek amacıyla önemlidir. Öğrenme yörüngeleri, öğretmenlere ve uygulayıcılara kendi eğitsel uygulamalarına entegre edilebilmesi için sistematik bir yol sunar. Öğrencilerin cebir kavramlarını soyutlamaları öğretimde etkili bir araç olarak kullanılabileceğine yönelik öğretmenlere hizmet içi eğitimler verilebilir ve soyutlama mekanizması, daha açıklayıcı ve kullanışlı bir biçimde matematik dersi öğretim programlarına yansıtılabilir.Item Ortaokul öğrencilerinin teknoloji destekli ortamda üçgenleri ve dörtgenleri sınıflandırma süreçlerinin enstrümantal yaklaşım çerçevesinde incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020-11-20) Gürhan, Sümeyye; Broutin, Menekşe Seden Tapan; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim DalıBu araştırmanın amacı, ortaokul 5. sınıf öğrencilerinin şekil üreticilerine yönelik enstrümantal oluşum süreçlerinin incelenmesi, ortaya koydukları enstrümanlı eylem şemalarının belirlenmesi ve bu süreç için planlanan ve kullanılan enstrümantal orkestrasyon türlerinin araştırılmasıdır. Nitel araştırma yaklaşımının benimsendiği bu araştırmanın modeli, öğretim deneyi olarak belirlenmiştir. Araştırmanın uygulaması 2018-2019 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde Muğla ilinin Fethiye ilçesinde bulunan ve amaçlı örnekleme yöntemi ile belirlenen bir ortaokulda, on altı 5. sınıf öğrencisi ile gerçekleştirilmiştir. Üçgenler ve dörtgenler konusunda, Geometer’s Sketchpad yardımıyla hazırlanan ve şekil üreticiler olarak adlandırılan dinamik araçlar kullanılarak, altı farklı tür etkinlik tasarlanmıştır. Bu etkinlikler, teknolojik altyapıya sahip bir sınıfta ikişerli gruplara ayrılan öğrencilerle iki haftalık öğretim süresi boyunca kullanılmıştır. Araştırmanın verileri öğrencilerin bilgisayarlarına kurulan ekran ve ses kaydetme programı, sınıfa yerleştirilen video kamera, araştırmacı notları, çalışma yaprakları ve öğretim sonunda yapılan mülakatlar aracılığıyla toplanmıştır. Öğrencilerin enstrümanlı eylem şemalarına yönelik veriler içerik analizi yöntemi ile, enstrümantal orkestrasyona yönelik veriler ise betimsel analiz yöntemi ile analiz edilmiştir. Araştırmanın sonucunda, öğrencilerin şekil üreticilerine yönelik enstrümanlı eylem şemalarında bulunan işlevsel sabitlerin, üçgen ve dörtgen hiyerarşisini anlamlandırmaları ile yakından ilişkili olduğu görülmüştür. Bu bağlamda, şekil üreticilerine yönelik enstrümanlı eylem şemalarında, özellikler arası ilişkiler üzerinden üçgenleri ve dörtgenleri ilişkilendiren işlevsel sabitleri barındıran öğrenciler üçgen ve dörtgen hiyerarşisini anlamlandırabilmişken, şemalarında bu işlevsel sabitleri bulundurmayan öğrenciler hiyerarşik ilişkileri anlamlandıramamıştır. Ayrıca 16 farklı türde enstrümantal orkestrasyonun kullanıldığı öğretimde, tahmin etme ve test etme, işbirlikli problem çözme ve teknolojiyi kullanmadan teknolojiyi tartışma orkestrasyonlarının öğrencilerin zihinsel şemalarının gelişimini desteklediği görülmüştür.Item Özel yetenekli öğrencilere yönelik tasarlanan teknoloji destekli geometri öğretim modülünün ispat ve muhakeme süreçleri açısından incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-06-12) Zengin, Derya; Broutin, Menekşe Seden Tapan; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0001-9854-9664Bu çalışmada, özel yetenekli öğrencilere yönelik tasarlanan teknoloji destekli geometri öğretim modülünün ispat ve muhakeme süreçleri açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada, nitel bir araştırma olup tasarım tabanlı yaklaşım ile desenlenmiştir. Tasarım tabanlı araştırmada süreç üç aşamada tamamlanmıştır. Birinci aşamada, taslak modeli geliştirilmiş ve ders planları hazırlanmıştır. İkinci aşamada, ilk uygulama yapılmış ve tasarım revize edilmiştir. Üçüncü aşamada, ikinci uygulama yapılmış ve tasarıma son hali verilmiştir. Bu süreç sonucunda, Zengin öğretim modeli geliştirilmiş ve bu model kapsamında 9. sınıf Matematik dersindeki üçgenler ünitesi için 7 örnek ders planlarını içeren bir öğretim modülü tasarlanmıştır. Çalışmanın uygulamaları, 2022-2023 öğretim yılı güz ve bahar dönemlerinde yapılmıştır. Birinci aşamada 50 BİLSEM öğrencisi ve 57 BİLSEM matematik öğretmeni ile ikinci aşamada 2 BİLSEM öğrencisi ve üçüncü aşamada 8 BİLSEM öğrencisi ile çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak; Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu, Açık Uçlu Geometri Alan Bilgisi Testi, Çoklu Zekâ Alanı Envanteri ve Yaratıcılık Ölçeği kullanılmıştır. Aynı zamanda, uygulama sürecinde ders gözlemleri, ses, ekran ve video kayıtları ile veriler toplanmıştır. Çalışmada, görüşme formları içerik analizi ile analiz edilmiştir. Ayrıca, Açık Uçlu Geometri Alan Bilgisi Testi, Çoklu Zekâ Alanı Envanteri ve Yaratıcılık Ölçeği'nden elde edilen veriler veri çözümleme yöntemleri ile analiz edilerek gerekli değerlendirmeler yapılmıştır. Öğrencilerin muhakeme ve ispat süreci, nitel analiz kapsamında Toulmin tartışma modeli ile analiz edilmiştir. Elde edilen veriler düzenlenerek muhakeme ve ispat sürecine yönelik bir analitik çerçeve elde edilmiştir. Araştırma sürecinde, öğretmenlerin ve öğrencilerin BİLSEM 'de uygulanan matematik öğretim programına yönelik bakış açıları ayrıntılı bir şekilde ortaya konulmuştur. Öğrencilerin başarı seviyeleri, yaratıcılıkları ve baskın zekâ alanları benzer olmakla birlikte ispat basamakları süreçlerine yönelik analitik çerçeve incelendiğinde, ispatlarının genellikle alt basamaklarda kaldığı tespit edilmiştir. Matematik öğretim sürecinde ders işleniş şekli, sınıf içi öğrenme yaşantıları, bireysel ispat çalışmaları, öğrenme ortamı ve GeoGebra yazılımının öğrenme sürecinde önemli bir rol oynadığı görülmüştür. Bu bağlamda, hem kişisel hem de çevresel faktörlerin ispat yetenekleri üzerinde etkili olduğu sonucuna varılmıştır. Çalışmada elde edilen sonuçlar göz önünde bulundurulduğunda araştırmanın matematik öğretim süreçlerine katkı sağlayacağı, matematik öğretmenleri için örnek ve kaynak teşkil edeceği ve ileride yapılacak çeşitli çalışmalara katkı sunacağı düşünülmektedir.Item PISA matematik okuryazarlığı sorularının farklı açılardan kritik edilmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-09-29) Sönmez, Damla; Yılmaz, Gül Kaleli; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0002-9342-7884Bu araştırmanın amacı, PISA matematik okuryazarlığı testinden elde edilen puanların farklı değişkenlere göre incelenmesi, madde güçlük indeksine göre düzey ataması yapılması, soruların hatalı çözülme durumlarının kritik edilmesi ve düzeylere yönelik gösterge tablosu oluşturulmasıdır. Araştırmanın amacı doğrultusunda tarama yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini Türkiye genelinde çeşitli liselerde öğrenim görmekte olan 1440 lise öğrencisi ve yine Türkiye genelinde çeşitli ortaokullarda ve liselerde görev yapmakta olan 201 matematik öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmada öğrencilerden elde edilen bulgular sonucunda öğrencilerin 4. ve 5. düzeylerde toplandığı, erkek öğrencilerin matematik okuryazarlığı düzeylerinin kız öğrencilerden daha iyi, fen liseleri en başarılı okullar, Akdeniz bölgesi en başarılı bölge, hazırlık sınıfında öğrenim görmekte olan öğrencilerin en başarılı grup, 81-90 ve 91-100 matematik karne puanları olan öğrencilerin en başarılı olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca öğrencilerin sıklıkla okuduklarını anlamada sorun yaşadıkları ve işlem hataları yaptıkları belirlenmiştir. Sorular madde güçlük indeksine göre incelendiğinde ise sorulara PISA tarafından verilmiş olan düzeylerle, bulunan düzeyler arasında farklılıklar olduğu görülmüştür. Öğretmenlerin yeterlik düzeyi tablosunu anlaşılır buldukları ancak sorulara düzey verme konusunda sıkıntı yaşamış oldukları tespit edilmiştir. Öğrencilerden ve öğretmenlerden elde edilen veriler doğrultusunda oluşturulmuş olan gösterge tablosunun dili sadeleştirilmiş ve düzeylerde yapılabilen yeterliklerle ilgili örnekler verilmiştir. Araştırma bu alanda araştırma yapacak olan araştırmacılara öneriler sunularak sonlandırılmıştır.Item Şekil ve uzay konu alanıyla ilgili matematik okuryazarlık sorularını çözme başarısı üzerinden geometrik düşünme düzeylerinin incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-06-30) Gavaz, Hüseyin Ozan; Arslan, Çiğdem; Eğitim Bilimleri Enstitüsü; Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Ana Bilim Dalı; Matematik Eğitimi Bilim Dalı; 0000-0002-1786-2884Bu araştırmanın amacı, şekil ve uzay konu alanıyla ilgili okuryazarlık sorularını çözme başarısı üzerinden geometrik düşünme düzeylerinin belirlenmesidir. Araştırmanın örneklemini 2021 - 2022 Eğitim- Öğretim yılında Yalova ilindeki üç farklı ilkokul, beş farklı ortaokul, beş farklı türde lise ve Marmara bölgesinde bulunan bir üniversitede eğitim gören toplam 1089 öğrenci oluşturmaktadır. Karma yöntem kullanılan bu araştırmanın ilk bölümü nicel ikinci kısmında ise nicel verileri desteklemek için nitel verilerden yararlanılmıştır. Öncelikle verileri toplayabilmek için matematik okuryazarlığının şekil ve uzay konu alanıyla ilgili sorulardan oluşan Matematik Okuryazarlık Soruları ile Geometrik Düşünme Düzeyleri Belirleme Testi (MOGDT) geliştirilmiştir. Öğrencilerin hangi van Hiele geometrik düşünme düzeylerinde olduğunu belirlemek için kullanılacak bu test doğası gereği kriter referanslıdır. Her bir geometrik düşünme düzeyine ait en az altı maddeden oluşturulan MOGD Testi, van Hiele düşünme düzeylerinin tümünü ölçecek şekilde düzey göstergeleri göz önüne alınarak oluşturulmuştur. Öğrencilerin van Hiele geometrik düşünme düzeylerindeki gelişimleri vektör yaklaşımıyla incelenmiştir. Bu yaklaşım gereği her bir düşünme düzeyi beş dereceli ölçeğe ayrılmış öğrencilerin kazanım dereceleri yüzdelik başarı dilimleri ile belirlenmiştir. Ayrıca her bir düzeye atanan öğrencileri belirlemek için öğrencilerin test içerisindeki performansları dikkate alınarak kesme puanları belirlenmiştir. Öğrencilerin MOGD Testinde van Hiele vi düşünme düzeylerine atanması için yeterlilikleri sağlayan başarı yüzdeleri her bir düzey için farklı bulunmuştur. Düzeyler için belirlenen kesme puanlarının sınıflama tutarlılıkları (p0) hesaplanmıştır. Geliştirilen MOGD Testi ve kullanılan yöntem ile öğrenciler düzey içerisinde atanma yeterliliklerini sağlayacak başarı gösteremese de bir düzeyde belirli bir kazanım edinimi derecesine atanmıştır. Öğrencilerin birçoğunda düzeyler arası salınımlar belirlenmiştir. Bir düzeyde düşük başarı gösteren bazı öğrencilerin bir üst düzeyde daha başarılı olabilecekleri görülmüştür. Ayrıca alt düzeye atanamamış öğrencilerden bir üst düzeye atanabilecek başarı gösterenler belirlenmiştir. van Hiele düzeylerinin sadece beş düzeyden oluşmadığı ara seviyelerin varlığı tespit edilmiştir. Öğrencilerin sıçrama halinde bir düzeyden diğer geometrik düzeye geçmediği bir düzey gelişimine devam ederken üst düzeylerin de gelişime başlayabileceği sonucuna ulaşılmıştır.