2016 Cilt 17 Sayı 30
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/14146
Browse
Browsing by Department "Fen Edebiyat Fakültesi"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Item Gianni Vattimo: Truth’s violence and weak thought(Uludağ Üniversitesi, 2016-01-31) Kuçlu, Erhan; Fen Edebiyat Fakültesi; Sosyoloji BölümüIn this article, we will take Italian philosopher, politician and cultural critic Gianni Vattimo’s thoughts on truth’s violence and weak thought in a general framework. At first we’ll introduce the Italian Philosopher in a few words and give some information about his works. Secondly we’ll explain his views on truth’s violence. According to Vattimo, since Plato, Western thought and thus societies live in this “violence”/metaphysical categories. He argues that this violence stems from [metaphysical] truth claims. In other words, he put forwards that this truth claims are not only intrinsic to religious [truth] claims but also common in modern thought, science and technology. And finally, we’ll discuss his concept of “weak thought” (il pensiero debole) as a critical and weakener stance against these truth claims. The weak thought tries to find a way to liberate us from these metaphysical categories and claims. In this direction Vattimo’s intellectual background mainly depends on Nietzschean and Heideggerian literature. Nietzsche and Heidegger always object to these claims and categories in a different ways. Vattimo eclectically uses their thoughts and concepts/phrases (for example Nietszche’s famous phrase “God is dead” and Heidegger’s concept of Verwindung (Overcoming)) to weaken these claims. In Vattimo’s all works we can see the criticism of metaphysical thoughts because he believes that the end of the truth is beginning the democracy.Item Göç çalışmaları için bir anahtar olarak “kültürleşme” kavramı(Uludağ Üniversitesi, 2016-01-31) Zafer, Ayşenur Bilge; Fen Edebiyat Fakültesi; Tarih BölümüKültürleşme; farklı kültürlere sahip grupların sürekli ve doğrudan bir ilişki içerisinde olmaları durumunda her iki grubun ya da daha fazla sayıda grubun orijinal kültürel özelliklerinde değişikliklerin ortaya çıkması durumudur. Kültürleşmenin en yaygın nedenlerinden birisi göçlerdir. Göçmen gruplar kültürleşme süreci ile birlikte fiziksel, biyolojik, ekonomik, sosyal ve kültürel açılar başta olmak üzere pek çok açıdan değişime uğramaktadırlar. Kültürleşme sürecini etkileyen temel faktörler ise şunlardır: Terk edilen ve yerleşilen ülkelerin çeşitli özellikleri, vatandaşların göçmenlere karşı tutumları, göçmenlere sağlanan toplumsal destek, iki ülke kültürü arasındaki benzerlik ve farklılıklar, göç etme nedenleri ve motivasyon, göçmenlerin yeni konumları ve göçmenlerin bazı özellikleri.Item Mahidevran (Gülbahar) Sultan ve Itıknâmesi(Uludağ Üniversitesi, 2016-01-31) Eğri, Sadettin; Fen Edebiyat Fakültesi; Türk Dili ve Edebiyatı BölümüKanuni Sultan Süleyman’ın eşi Mahidevran (Gülbahar) Sultan, Şehzade Mustafa’nın annesidir. Tarihimizin en acı sayfalarından biri olan şehzadenin babası tarafından boğdurularak öldürülmesi olayı edebiyatımızda en duygulu mersiyelerin yazılmasına sebep olmuştur. Mahidevran Sultan, oğlunun öldürülmesinden sonra beraberinde bulunan maiyetiyle birlikte Bursa’ya gönderilmişti. Bursa’da acı ve ıstırap dolu günler geçiren sultan, günlük yiyecek ihtiyaçlarını teminde bile sıkıntılara düşmüş, oturduğu evin kirasını on yıl boyunca ödeyememiş, daha sonra padişahın emri ile bu ödemeler yapılmıştır. Şahsi bütün mal varlığını sadaka ve oğlunun türbesi için harcayan bu hayırsever kadın, maiyetinde bulunan yirmi hizmetçi ve kölenin azat edilmesini vasiyet etmiştir. Ölümünden sonra bir ıtıknâme düzenlenmiş ve köleler bir hayır anlayışı içerisinde özgür bırakılmıştır.Item The small qasidas entitled as müzeyyel ghazals and ghazals in the poems of Sebk-i Hindi poets(Uludağ Üniversitesi, 2016-01-31) Ercan, Özlem; Fen Edebiyat Fakültesi; Türk Dili ve Edebiyatı BölümüThe exploration of divans of Sebk-i Hindi poets reveals numerous qasidas written for various sultans and statesmen. This genre is not the only genre that was used for contributing to the patron-patronized relation even though this praising patron genre is also used for the same reason. Müzeyyel ghazals and qasidas entitled as ghazals can also considered as poems written for praising the patrons. In addition if the poet praises himself in his poem, the poem is considered as fahriye (self-praising poem). In this paper after introducing müzeyyel ghazals, ghazals and qasidas entitled as ghazals from the divans of seven Sebk-i Hindi poets (Naili, Şehri, İsmeti, Neşati, Fehim-i Kadim, Şeyh Galib ve A. Sami) are explored. This paper aims to determine for whom these poets wrote their müzeyyel ghazals. Beside that how they praised themselves with this poems is also explored. In this paper also the structural features of müzeyyel ghazals and qasidas, which are entitled as ghazals but considered as qasida due to containing prays are tried to be determined.