2006 Cilt 7 Sayı 10
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11452/13575
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 7 of 7
- Results Per Page
- Sort Options
Item Bursa’nın ilk edebiyat ve sanat dergisi: Nilüfer(Uludağ Üniversitesi, 2006-06-01) Çılgın, Alev Sınar; Uludağ Üniversitesi/Fen Edebiyat Fakültesi.Nilüfer, Bursa’da yayınlanan ilk edebiyat ve sanat dergisidir. Dergiyi çıkartan isim, Feraizcizade Mehmet Şakir’dir. Nilüfer dergisi 1886 - 1891 tarihleri arasında yayınlanmıştır. Memleketin farklı bölgelerinden çok sayıda şiir ve takdir ifade eden mektup gönderilen derginin sadece Bursalılar tarafından değil Osmanlı Devleti’nin sınırları içindeki diğer vilayetlerde de edebiyat meraklıları tarafından ilgiyle takip edildiği anlaşılmaktadır. Bütün meseleleri bilimin ışığında değerlendirdiğini ifade eden Nilüfer, edebî ve edep çerçevesinde yazılmış yazılara açıktır. Derginin geniş bir yazı kadrosu vardır. Edebiyat meraklılarının gönderdikleri şiirlerin yanı sıra derginin sahibi Feraizcizade Mehmet Şakir ile Recep Vahyî, Ağlarcazade Mustafa Hakkı, Hersekli Arif Hikmet gibi isimlerin eserleri yayınlanır. Bu isimlerden Recep Vahyî, Nilüfer’in keşfettiği bir kabiliyettir. Servet-i Fünûn yazarlarına etki etmiş bir isimdir.Item Türkçe’de ön ek(Uludağ Üniversitesi, 2006-06-01) Şahin, Hatice; Uludağ Üniversitesi/Fen Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.Türkçe sondan eklemeli bir dil olduğu için kelime işletiminde ve türetiminde sürekli son ekleri kullanır. Türkçe'de ön ek yoktur. Türkçe tarihi boyunca yabancı dillerin etkisinde kalmış önceleri Arapça ve Farsça daha sonraları Fransızca ve İngilizce gibi dillerden çok sayıda kelimeler almıştır. Bu kelimeler arasında ön ekli kelimeler de vardır. Bu durum Türkçe'de ön ekli kelimelerin kullanılmaya başlamasına yol açmıştır. Bunun yanında yabancı kelimelere karşılık bulma çalışmalarında ön ekli kelimeleri Türkçeleştirirken birleşik kelime kurma yoluna da gidilmiştir. Türkçe’deki bu birleşik kelimeler zaman zaman ön ekli kelimeler gibi algılanmış ve Türkçe'de ön ek var mıdır sorusunu gündeme getirmiştir.Item Ama’nın işlevleri(Uludağ Üniversitesi, 2006-06-01) Üstünova, Kerime; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.Öncül, bağımsız, görevsel bir dil birimi olan “ama”, cümleleri biçimsel olarak birbirine bağlarken, bir yandan da onlarda karşıtlık, karşılaştırma, kanıtlama, uyarı, koşul, çelişki, sebep bildirme vb. anlam farklılıkları yaratmaktadır.Item Türkiye’nin çağdaşlaşma sorunu ve eğitim(Uludağ Üniversitesi, 2006-06-01) Yılmaz, Muhsin; Uludağ Üniversitesi/Fen-Edebiyat Fakültesi/Felsefe Bölümü.Bu çalışmada, Türkiye’nin yıllardır tartışmakta olduğu eğitim sorunları, çağdaşlaşma sorunu ile ilişkilendirilerek irdelenmektedir. Yabancı dil eğitimi, mesleki-teknik eğitim ya da öğretmen yetiştirme gibi eğitim sorunlarının uzun yıllardır tartışılıyor olmasına karşın, çözümlenmesi yerine giderek ağırlaşmasının nedenleri, eğitim politikaları ve uygulamaları yerine, eğitim ve bilim anlayış ve politikalarını da belirleyen çağdaşlaşmaya ilişkin temel tutumda temellendirilmeye çalışılmaktadır. Tüm sorunlarıyla birlikte sistemi, öğretime eklenen “asri” nitelemesi ile eğitime yüklenen “milli” nitelemesinin bağdaştırılamaması temelinde değerlendirirken, sonuç olarak söz konusu iki kavramın içeriklerinin yeniden tanımlanması gereğini öne çıkarmaktadır.Item Aristotle and Avicenna (İbn Sina) in terms of the theory of intellects(Uludağ Üniversitesi, 2006-06-01) Kabadayı, TalipIn this paper, I aim to illustrate the theory or the understanding of intellects, which Aristotle and Avicenna (Ibn Sina) spelled out in their works, and to compare Aristotles’ opinions akin to the intellects with those of Avicenna so that I can set forth how Islamic thinkers were influenced by Aristotle in terms of their theory or the understanding of intellects among the some other things. In order to do so, first I am going to analyze Aristotle’s book called De Anima so as to explain his point of view about intellects. Secondly I will shed light to Avicenna’s ideas regarding with intellects by examining his book called Psychology of Avicenna. Finally, I am going to try to display the similarities and the differences between Aristotle’s ideas about the intellects and Avicenna’s thoughts akin to the intellects.Item Koeppen’in “Das Treibhaus” romanı örneğinde savaş sonrası Alman Edebiyatında "politik roman"(Uludağ Üniversitesi, 2006-06-01) Eyigün, Sabri; Uludağ, M. EminAvrupa ulusları ortak kültürel değerlere ve kökenlere sahip oldukları için, ortak bir sanat anlayışı geliştirebilmişlerdir. Bununla beraber her ulusun farklı karakterlere sahip olması ve uluslara özgü sosyal, ekonomik ve politik gelişmelerin boyutlarının benzer olmayışı, etkisini roman gibi yazınsal türlerde de göstermiş ve ortaya farklılıklar çıkmıştır. Bu farklılıklar, kendisini İkinci Dünya Savaşı sonrası Alman politik romanında daha da çok gösterir. Politik ağırlıklı Alman romanları arasında ise Wolfgang Koeppen'in "Das Treibhaus" romanının farklı bir yeri vardır. Çünkü Koeppen bu eserinde savaş sonrası politik roman geleneğini sürdürmekle beraber, hiçbir geleneğe bağlı kalmamış, gerek ele aldığı siyasal sorunlar ve gerekse onların sanatsal boyutu bakımından vatandaşlarından farklı bir çizgi takip ederek, Alman politik romanını dünya edebiyatıyla bütünleştirmiştir. Bu çalışma, Savaş Sonrası Alman Romanı içinde Koeppen'in "Das Treibhaus" romanı örneğinde görülen bu farklı olguyu çeşitli düzlemlerde incelemeyi amaçlamaktadır. Konu politik roman olduğu için, çalışmada “Dış dünyaya ve Topluma Dönük Edebiyat Eleştirisi” yöntemiyle dönemin sosyal ve politik gerçekleri ve ayrıca Koeppen’in politik edebiyata yaklaşımı saptanmaya çalışıldı.Item Toplumsal etkileşim-kamu düzeni ilişkisi açısından polis hizmetlerinde toplum desteği ve ilişkisi(Uludağ Üniversitesi, 2006-06-01) Derdiman, R. Cengiz; Uludağ Üniversitesi/İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi.Kamu düzeninin sağlanmasında polisin toplumdan destek alması suçların aydınlatılmasına halkın katılımı bakımından başlı başına önem arzetmektedir. Tecrübe ve sanat yönü ağır basan polisliğin suçların aydınlatılması veya bir suçun önlenmesi için toplumdan destek alması kaçınılmazdır. Polisin, toplum destekli hizmetinin suçlarla mücadele bakımından en önemli parçasını toplumun tüm kesimleri ile yaptığı birlikte çalışma oluşturmaktadır. Yönetişimin özgün bazda polisliğe uygulanması için etken olan hakla ilişkiler, katılımla yönetim anlayışını hayata geçirmeyi önermek suretiyle toplum destekli polislik anlayışının altını çizmektedir. Suçun sadece reaktif polislik denilen, suçları adliyeye intikal içerikli hukuksal bir mücadele ile önlenemeyeceği ve zamanımızda bu anlamda toplum desteğini de içine alan pro-aktif yöntemlerin vazgeçilmezliği üzerinde durulmaktadır. Kısacası, polisin, suçla mücadelede toplumun güven ve desteğini kazanmak için iki yönlü bir şekilde halkla ilişki kurması gerekmektedir: Bunların birincisi, topluma bilgi vermek, ikincisi halkın dilek, istek, şikayetleriyle ilgilenmek ve bunları sonuçlandırmaktır. Zaten genel anlamdaki halkla ilişkiler de, yönetimin bu iki yönlü etkileşimini önermektedir. Halkla ilişkilerde yönetimin toplumu veya görevini istismar etmek suretiyle tesis ettiği bir işbirliği sağlıklı bir sonuç alamaz. Bu nedenle tarafsızlık, hukuka uyma, güleryüz, sempatik davranış halkla ilişkilerin tasvip ve teşvik ettiği davranışlardır. Yönetimin toplumla, olumlu trendi ve seviyesi artırılmış ilişkisi için, kurum görevlilerinin moral yönden desteklenmesi de gözardı edilmemelidir.