Browsing by Author "Çetintaş, Sibel Kahraman"
Now showing 1 - 20 of 40
- Results Per Page
- Sort Options
Item 40 yaş ve altı meme kanserli kadınlarda etyolojik, prognostik faktörlerin değerlendirilmesi ve sağkalım analizi(Uludağ Üniversitesi, 2017) Türk, Ali; Çetintaş, Sibel Kahraman; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı.Bu çalışmada 40 yaş ve altında tanı almış meme kanserli kadın olgularda etyolojik, prognostik faktörler ve bunların genel sağkalım (GSK), hastalıksız sağkalım (HSK) üzerine olan etkisinin irdelenmesi amaçlanmıştır. 01/01/2005-01/01/2015 arasında başvuran 40 yaş ve altı 222 olgu retrospektif olarak incelendi. Olguların etyolojik, prognostik faktörleri, uygulanan tedaviler ve takip verilerinin analizi tek değişkenli ve çok değişkenli olarak analiz edildi. Olguların ortalama yaşı 35,1'dir (17-40). Ortalama GSK 117,91 (±3,34) ay, ortalama HSK 62,79 (±3,22) ay olarak bulundu. Tanıda 18 (%8,1) olgu metastatikti, takiplerde 32 (14,4) olguda metastaz gelişti, metastatik olgu sayısı 50'ye (%22,5) ulaştı. 22 (%9,9) olguda nüks gelişti. 12 (%5,4) olguda nüks ve metastaz gelişti. 2'sinde karşı memede olmak üzere 13 (%5,9) olguda ikinci primer malignite gelişti. 28 olgu yaşamını yitirdi. Yapılan tek değişkenli ve çok değişkenli analizde etyolojik faktörlerin GSK ve HSK üzerinde anlamlı fark oluşturmadığı saptandı. Prognostik faktörlerden bilateralite, patolojik tip, tümör boyutu (T), metastazlı lenf nodu sayısı, N evresi (N), uzak metastaz (M), evre, tanıdaki metastaz bölgesi, klinik olarak saptanan metastazlı lenf nodu bölgesinin tek değişkenli analizde GSK ve HSK üzerinde etkili olduğu saptandı. Ek olarak multisentrik tümör varlığının, perinöral invazyonun, ekstra kapsüler yayılımın HSK üzerine etkili olduğu saptandı. Çok değişkenli analizde sadece evrenin GSK üzerine etkili olduğu; HSK üzerine ise evrenin ve N evresinin, etkili olduğu saptandı (p<0,05). İrdelenen diğer faktörlerin GSK ve HSK üzerine etkisinin olmadığı saptanmıştır. Genç olgular, meme kanserli olgular içerisinde ayrı bir yere sahiptir. Genç olgularda tedavi kararları prognostik faktörlere göre alınmalıdır.Item 70 yaş üstü meme kanserli hastalarda prognostik faktörler(Uludağ Üniversitesi, 2008) Edincik, Çiğdem Kılıç; Çetintaş, Sibel Kahraman; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı.Bu çalışmanın amacı; meme kanseri tanısıyla radyoterapi uygulanan 70 yaş üstü meme kanserli olgularda genel sağkalım, hastalıksız ve hastalığa özgü sağkalım üzerine etkili prognostik faktörleri belirlemektir.Aralık 1995- Aralık 2006 tarihleri arasında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi (UUTF) Muammer Ağım Radyoterapi Merkezi'ne başvuran 70 yaş üstü meme kanseri tanılı olgulardan dosya bilgilerine ulaşabildiğimiz 64 olgu retrospektif olarak değerlendirildi. Olguların ortalama yaşı 76 (aralık: 70-85) idi.Sağkalım üzerine etkili prognostik faktörler kişiyle, tümörle ve tedaviyle ilgili parametreler olarak analiz edildi. İstatistiksel hesaplamalarda tek değişkenli analizde Kaplan- Meier Log Rank testleri kullanıldı. Hasta sayısı yeterli olmadığı için çok değişkenli analiz yapılmadı. İstatistiksel anlamlı değer olarak p ? 0.05 kabul edildi.Medyan 50 aylık (aralık: 6-143 ay) izlem süresi içinde olguların 3'ünde lokal yineleme, 13'ünde uzak metastaz saptanmış olup, 11 olgu meme kanseri, 15 olgu hastalık dışı nedenlere bağlı olarak kaybedildi. Sırasıyla; beş ve on yıllık hastalıksız sağkalım (HSK) %74, %63, genel sağkalım (GSK) %53, % 37 ve hastalığa özgü sağkalım (HÖSK) %80, %63, ve olarak bulundu.Sonuç olarak çalışmamızda HSK üzerine etkili prognostik faktörler, lateralite (p=0.032 ), hastalık evresi (p<0.000), T evresi (p=0.007), N evresi (p<0.000), pozitif nod sayısı (p=0.001), metastatik lenf nodu çapı (p=0.047), ER (p=0.001), PR (p=0.045), lenf damarı invazyonu (p=0.022), cilt invazyonu (p<0.000), pectoral kas invazyonu (p<0.000), neoadjuvan KT (p=0.005), preRTKT (p=0.039 ) ve toplam KT (p=0.037) idi. GSK üzerine etkili faktörler, neoadjuvan KT (p=0.020), cilt invazyonu (p=0.041) ve metastaz (p=0.001) olarak saptandı. HÖSK üzerine etkili prognostik faktörler ise, hastalık evresi (p<0.000), tümör evresi (p=0.001), ER (p=0.028), neoadjuvan KT (p=0.026), N evresi (p=0.003), lenf damarı invazyonu (p=0.005), cilt invazyonu (p<0.000) ve metastaz (p<0.000) olarak bulundu. Sonuç olarak, ilgili literatürün ışığında çalışmamız değerlendirildiğinde, daha genç yaş grubuna özgü prognostik etmenlerin 70 yaş üstü olgular için de geçerli olduğu ve ko-morbid faktörler göz önüne alınarak optimum tedavinin verilmesi gerektiği sonucuna ulaştık.Item Baş boyun kanseri (H&N) radyoterapisinde üç farklı hacimsel ayarlı ark terapi (VMAT) tekniği ile hedef hacim ve kritik organ dozlarının retrospektif incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2018-05-04) Aydın, Oğuz; Abakaya, Candan Demiröz; Tunç, Sema Gözcü; Bolat, Duygu; Çetintaş, Sibel Kahraman; Kurt, Meral; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı.Baş boyun kanseri (H&N) radyoterapisinde hacimsel ayarlı ark terapi (VMAT) tekniği ile hazırlanan üç farklı radyoterapi planında, hedef hacim dozu ve kritik organ dozlarını incelemesi hedeflenmiştir. Çalışmada sekiz baş boyun kanseri (H&N) tanılı olgu değerlendirildi. Radyoterapi planlarında; çift rotasyon şeklinde 1 ark (sVMAT), çift ark (dVMAT) ve 150 kolimatör açılı olacak şekilde (cVMAT) planları hazırlandı. Üç yöntemde hedef hacme reçete edilen doz istenilen şekilde verilebilmiştir. Sağ ve sol parotis Dmean değerlerinde anlamlı fark gözlenmemiş ancak sağ parotis için sVMAT tekniği daha düşük doz aldığı görülmüştür. Üç farklı planda tümör dozu istenilen şekilde sağlanmıştır ve organ dozlarımız istenilen sınırlar içerisinde tutulabilmiştir. Ancak parotis bezi ve beyin sapında elde edilen düşük doz değeri sVMAT tekniğini diğer tekniklere göre üstün kılmıştır.Item Beyin metastazlı hasta tedavi planları üzerinde yapılan SBRT planlarının dozimetrik parametrelerinin karşılaştırılması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-03-12) Altındaş, Ayşegül; Çetintaş, Sibel Kahraman; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Enstitüsü/Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı.; 0000-0003-1693-1451Bu çalışmada radyoterapi tedavisi görmüş beyin metastazı tanılı 9 hasta için SRS/SBRT tekniği ile VMAT ve CyberKnife tedavi planlama sistemleri ile sanal tedavi planları yapılarak dozimetrik karşılaştırma yapılmıştır. Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı’nda tedaviye alınmış beyin metastazlı 9 hastaya ait arşiv materyali retrospektif olarak elde edilmiş ve sanal tedavi planları yapılmıştır. Yapılan planlarda 18 Gy doz 3 fraksiyonda verilecek şekilde belirlenmiştir. Sanal planlar için PTV, beyin-PTV, lensler, gözler, optik sinirler, optik kiazma, beyin sapı, hipokampüs, hipofiz, kohlea, lakrimal glandların konturlamaları radyasyon onkoloğu ve nöroradyolog tarafından yapıldı. Planlarda izodozun hedef hacmin %95’ini sarmasına ve kritik organların korunmasına dikkat edildi. Oluşturulan planlardaki DVH’lar ile doz dağılımları elde edildi ve SPSS programıyla İndependent-Samples T Testi ve Mann Whitney U testleri kullanılarak istatistiksel analiz yapıldı. Bunun sonucunda her iki lens ve lakrimal gland, sağ göz, HI, CI ve MU dozimetrik karşılaştırmalarında anlamlı bir fark bulunurken PTV, beyin-PTV, sol göz, optik sinir, optik kiazma, beyin sapı, hipokampüs, hipofiz ve kohlealar anlamlı bir fark bulunmadı. Çoğu kritik organda anlamlı bir fark bulunmasa da birçoğunun en düşük değerleri CyberKnife planlarından elde edilmiştir. HI, CI, MU ve süre değerlerine bakıldığında ise en düşük değerler VMAT planlama sisteminden elde edilmiştir.Item Carcinoma originating from aberrant breast tissue. A case report and review of the literature(Sage Publications, 2008) Çetintaş, Sibel Kahraman; Turan ÖzdemIr, Senem; Topal, Uğur; Kurt, Meral; Gökgöz, Şehsuvar; Saraydaroǧlu, Özlem; Özkan, Lütfi; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anatomi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Cerrahi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı..; 0000-0003-1637-910X; AAH-9701-2021; AAA-8734-2021; AAA-3961-2020; CWH-4157-2022; EBE-0833-2022; EXK-4525-2022; DJU-4787-2022; 14045309800; 18038353400; 57001254100; 8843050600; 6603238737; 15074395500; 55915679400Carcinoma arising from ectopic breast tissue, either supernumerary breast or aberrant breast tissue, is extremely rare. Carcinoma occurs more frequently in the ectopic breast tissue of the axilla than in extra-axillary ectopic breast tissue. Here we report a case of an invasive lobular carcinoma arising from extra-axillary ectopic breast tissue and presenting as a subcutaneous nodule.Item Comparison of protracted infusion 5-fluorouracil and capecitabine in adjuvant chemoradiotherapy for rectal cancer(H G E Update Medical Publishing, 2008) ,; Kurt, Meral; Özkan, Lütfi; Kurt, Ender; Çetintaş, Sibel Kahraman; Aygün, Sevilcan; Ercan, İlker; Yılmazlar, Tuncay; Memik, Faruk; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyasyon onkolojisi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Tıbbi onkolojisi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyoistatistik Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Cerrahi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Gastroenteroloji Anabilim Dalı.; 0000-0003-1637-910X; 0000-0002-2382-290X; AAA-7047-2020; AAA-3961-2020; 8843050600; 55915679400; 7006207332; 6505881756; 15833990600; 6603789069; 6701800362; 6701813462Background/Aims: 5-Fluorouracil-based chemoradiotherapy is the most widely used treatment modality in the adjuvant treatment of rectal cancer. Capecitabine represents a valuable alternative to 5-Fluorouracil in this situation. Methodology: Patients with stage II and stage III rectal adenocarcinoma, who were included in this analysis, received adjuvant chemoradiotherapy consisting of external-beam radiotherapy (50.4-54Gy) either with 5-Fluorouracil at a median dose of 300mg/m(2)/day by protracted venous infusion for 5 days a week, or capecitabine at a median dose of 1650mg/m(2)/day for 5 days a week after surgery. The data concerning the toxicity and the efficacy of the treatments were compared in patients treated with 5-Fluorouracil- and capecitabine-based chemoradiotherapy. Results: Forty-three patients received 5-Fluorouracil, and 24 patients received capecitabine during adjuvant radiotherapy. Although there were no differences between the groups in terms of toxicity rates, distant metastasis-free survival, disease-free survival, and overall survival rates; a trend for improved loco-regional recurrence-free survival rate was observed in the capecitabine arm (p=0.063). Conclusions: Capecitabine is at least as effective as 5-Fluorouracil in the postoperative treatment of rectal adenocarcinoma. Considering the trend for improved loco-regional recurrence-free survival rate in the capecitabine arm, it seems that the drug exerts better synergy with radiotherapy in this situation.Item Cyberknife radyocerrahi sisteminde beyin metastazlarının tedavi planlamasında IRIS, sabit kolimatör ve çok yapraklı kolimatörler ile elde edilen planların dozimetrik olarak karşılaştırılması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-01-18) Tosun, Mehmet; Çetintaş, Sibel Kahraman; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Enstitüsü/Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı.; 0000-0002-8034-2507Bu çalışmada, CyberKnife radyocerrahi sisteminde meme kanseri tanılı 10 beyin metastazlı olgunun planlama sistemi kullanılarak sanal tedavi planları üç farklı kolimatör (Sabit Kolimatör, IRIS ve MLC) için dozimetrik karşılaştırma ve değerlendirme yapıldı. Çalışmanın amacı meme kanseri tanılı beyin metastazlı olguların tedavi planlama sisteminde farklı yöntemlerle yapılan sanal tedavi planlarını dozimetrik olarak değerlendirilmesidir. Bu amaçla Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı’nda tedaviye alınmış meme kanseri tanılı beyin metastazlı 10 olguya ait arşiv bilgileri retrospektif olarak elde edildi ve planlama sisteminde sanal tedavi planları yapıldı. Yapılan planlarda reçete edilen doz 3 fraksiyonda 18 Gy ve izodoz eğrisi % 80’de tanımlandı. Çalışmanın tamamlanmasıyla elde edilen tedavi planların hedef hacim dozları, kritik organ dozları, homojenite, konformalite, gradiyent indeksi, monitör unit (MU), NOD ve tedavi süre verileri karşılaştırıldı. Elde edilen planlar için izodozun hedef hacimin %95’ini sarmasına ve kritik organların korunmasına dikkat edildi. Oluşturulan planlardaki dose volüme histogram (DVH)’lar ile doz dağılımları elde edildi. Çalışmada elde edilen verilerle statistical package for the social sciences (SPSS) programında üçlü karşılaştırmada Repeated Mesure Anova ve Friedman testleri kullanılarak istatistiksel analiz yapıldı. PTV (Dmax, Dmin, D2), Beyin-PTV (V8, V10, V12), sol göz, sol-sağ hipokampüs, beyin sapı, optik kiazma, hipofiz bezi, sol lakrimal, sol ve sağ kohlea, HI ve GI değerleri birbirlerine yakın değerler elde edilmiş ve anlamlı fark saptanmamıştır. Sol-sağ lens, sağ göz, sol optik sinir ve CI için IRIS kolimatör, sağ optik sinir, sağ lakrimal ve nCI için FIXED kolimatör, MU, NOD ve tedavi süresi için ise MLC’de iyi olduğu görülmüş ve anlamlı fark saptanmıştır.Item CyberKnife sisteminde IRIS ve MLC tabanlı kolimatörler için beyin metastazlı olgularda SRT tedavi planlarının dozimetrik karşılaştırması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-12-02) Tosun, Mehmet; Çetintaş, Sibel Kahraman; Kılıç, Hidayetül Mediha; Zorlutuna, Metin; Kahraman, Arda; Altay, Ali; Kurt, Meral; Abakay, Candan Demiröz; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı.; 0000-0002-8034-2507; 0000-0002-4483-9284; 0000-0002-0022-1140; 0000-0001-9445-2208; 0000-0003-0150-8052; 0000-0003-2224-9248; 0000-0003-1637-910X; 0000-0001-5380-5898Bu çalışmanın amacı; Cyberknife ile gerçekleştirilen intrakranial tedavilerde IRIS kolimatör ve MLC ile yapılan planların kalitelerini değerlendirmek ve karşılaştırmaktır. Değerlendirme yapılırken homojenite, konformalite, gradiyent indeks, Monitör Unit ve tedavi süresi parametreleri kullanıldı. Tedavi planları oluşturulurken kritik organların maksimum derecede korunması sağlanırken reçete edilen dozun %100’ünün, hedef hacmin %95’ini sarmasına dikkat edildi. Beyin metastazlı 10 olgunun, iki farklı kolimatör kullanılarak farklı lokalizasyonlarda bulunan hedef hacimlere yönelik, tedavi planları yapıldı. Planlarda reçete edilen doz 3 fraksiyonda 18 Gy olarak tanımlandı. Doğru bir karşılaştırma yapabilmek için IRIS kolimatör ve MLC için kullanılan planlama parametreleri, her bir olgu için sabit tutuldu. Reçete edilen doz minumum %80’lik izodoz eğrisine tanımlandı. HI, nCI, GI değerleri için iki ayrı planlama arasında istatistiksel anlamlı bir fark bulunmadı (p>0,05). CI, IRIS ile yapılan planlarda MLC’ye göre daha düşük, MU ve tedavi süreleri için ise MLC ile yapılan planlarda IRI S kolimatöre göre oldukça düşük değerler elde edildi ve istatistiksel olarak anlamlı fark vardır (p<0,05). Ortalama MU değerleri sırasıyla IRIS ve MLC için; 10399 ± 3017,3 MU, 3166 MU ± 792,7 MU ve ortalama tedavi süresi sırasıyla IRIS ve MLC için; 25 ± 7,5 dk, 14,5 ± 2,3 idi. İntrakra- nial Cyberknife tedavisinde IRIS kolimatör ve MLC için plan kalitesi karşılaştırıldığında tedavi süresi ve MU için MLC ile yapılan planlarda kalite indekslerinde kayıp olmadan tedaviyi daha az MU değeri ile daha kısa sürede bitirdiği tespit edilmiştir. Bu da olgunun daha az sürede tedavisini tamamlamasına olanak sağlamaktadır.Item The efficacy of gemcitabine-based chemoradiotherapy for the definitive treatment of locally-advanced bladder cancer(Elsevier, 2012-09) Öztürk, Hüseyin; Kurt, Meral; Çetintaş, Sibel Kahraman; Kurt, Ender; Özkan, Lütfi; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi.; 0000-0003-1637-910X; AAA-3961-2020; AAA-7047-2020Item Elektron ışınlarının farklı kaynak - yüzey mesafelerinde dozimetrik olarak incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2011-02-28) Araştırma makalesi; Şengül, Kansu; Çetintaş, Sibel Kahraman; Gözcü, Sema; Şahin, Sevim; Kurt, Meral; Demiröz, Candan; Gürlek, Ümit; Özkan, Lütfi; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı.Elektron demetlerinde yüzey düzensizliği ve farklı kaynak yüzey mesafelerinde (SSD Source to Skin Distance) doz dağılımındaki ve profilindeki değişimi öngören değişik hesaplama algoritmaları tanımlanmıştır. Bu algoritmaların temel önerisi her cihazın doz profil değişiminin ölçülmesi gerektiğidir. Bu çalışmada hesaplama algoritmaları ile elde edilen output değerlerini deneysel olarak ölçerek kontrol etmeyi amaçladık. Çalışmamızda 6,9,12 ve 15 MeV elekron huzmelerinde farklı SSD’lerde farklı alan boyutlarında output değerleri ölçüldü. Bu değerler ile Efektif SSD yöntemine göre hesaplanan kuramsal değerlerle karşılaştırıldı. Output değerleri incelendiğinde küçük alanlarda yüzde farkın fazla olduğu görülmektedir. Enerji ve alan boyutu küçüldükçe etkin SSD değeri küçülmektedir. Yüksek enerjilerde saçılan elektronların fazla olması sebebiyle oluşan doz daha yüksek ölçülür. Sonuç olarak özellikle küçük alan ve düşük enerjilerde etkin SSD bulma yöntemi daha fazla önem kazanmaktadır. Bu nedenle küçük alan ve düşük enerjilerde değişen SSD’ye bağlı olarak her cihaz için ölçümler alınıp düzeltme faktörleri saptanmalı ve Monitör Unit (MU) hesaplamasında düzeltme faktörünün kullanımı gerekmektedir.Item Erken evre meme kanserli hastalarda hızlandırılmış kısmi meme ışınlamasında VMAT-CyberKnife sanal tedavi planlarının incelenmesi(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-11-02) Kılıç, Hidayetül Mediha; Çetintaş, Sibel Kahraman; Tosun, Mehmet; Zorlutuna, Metin; Tunç, Sema Gözcü; Kurt, Meral; Abakay, Candan Demiröz; Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı.; 0000-0002-0022-1140; 0000-0002-4483-9284; 0000-0002-8034-2507; 0000-0001-9445-2208; 0000-0003-4697-8234; 0000-0003-1637-910X; 0000-0001-5380-5898Erken evre meme kanserli hastalarda hızlandırılmış kısmi meme ışınlamasında Volümetrik Ark Terapi (VMAT) ve CyberKnife teknikleri kullanılarak hedef volüm ile kritik organ dozlarının karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bu çalışma için radyoterapi almış 10 erken evre meme kanseri tanılı hasta seçilerek, günlük fraksiyon dozu 6 Gy ve toplam doz 30 Gy olacak şekilde VMAT ve CyberKnife (SBRT) sanal planları oluşturuldu. Homojenite indeksi (HI), konformite indeksi (CI), tedavi süresi (s), görünür hedef volümü (GTV) ve kritik organların aldığı doz değerleri karşılaştırıldı. Tedavi planları arasında GTV’nin D max (p=0,002) değeri VMAT tekniği lehine anlamlı fark bulundu. Aynı taraf memenin 30 Gy (V 30) (p=0,013) ve 15 Gy alan (V 15) volüm değerlerinin (p=0,007) CyberKnife tekniğinde daha az doz aldığı görüldü. Karşı memenin Dmax (p=0,218) değeri açısından anlamlı bir fark bulunmamıştır. Sağ meme yerleşimli olgularda kalbin D max (p=0,282) ve 1,5 Gy alan (V1,5 ) volümü için (p=0,548) anlamlı fark bulunmadı. Sol meme yerleşimli olgularda kalbin Dmax (p=0,095) değerinde anlamlı fark görülmedi; ancak kalbin 1,5 Gy alan (V 1,5 ) volüm değerinin (p=0,008) CyberKnife tekniğinde daha düşük olduğu görüldü. Tedavi süresi (s) (p<0,001) VMAT tekniğinde anlamlı olarak az bulunmuştur. Sonuç olarak iki tedavi tekniğinde de hedef volümün istenilen dozu aldığı; ancak özellikle erken evrede oluşabilecek geç kardiyak yan etkilerin azaltılması açısından riskli hastalarda CyberKnife tekniğinin daha üstün olduğu anlaşılmıştır. Teknolojik gelişmeler ışığında erken evre meme kanserli hastalarda Hızlandırılmış Kısmi Meme Işınlamasında (APBI) güncel tedavi yaklaşımı olarak CyberKnife tekniği uygun olgularda değerlendirilebilir.Item Erken evre meme kanserli olgularda kısmi meme ışınlamasının CyberKnife-VMAT planlarının dozimetrik olarak karşılaştırılması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2021-12-21) Kılıç, Hidayetül Mediha; Çetintaş, Sibel Kahraman; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Enstitüsü/Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı.; 0000-0002-0022-1140Bu çalışmada radyoterapi tedavisi görmüş erken evre meme kanseri tanılı 10 hasta için SBRT tekniği ile Volümetrik Modülasyonlu Ark Tedavi (VMAT) ve CyberKnife (CK) tedavi planlama sistemleri ile sanal tedavi planları yapılarak dozimetrik karşılaştırma yapılmıştır. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı’nda tedaviye alınmış erken evre meme kanserli 10 hastaya ait arşiv materyali retrospektif olarak elde edilmiş ve sanal tedavi planları yapılmıştır. Yapılan planlarda 30 Gy doz 5 fraksiyonda verilecek şekilde belirlenmiştir. Sanal planlar için GTV, aynı taraf meme, karşı meme, aynı taraf akciğer, karşı akciğer, kalp, tiroid, humerus, özafagus, karaciğer, sol ön inen koroner arter, meme başı, cilt ve göğüs duvarının konturlamaları radyasyon onkoloğu tarafından yapıldı. Planlarda izodozun hedef hacmin %95’ini sarmasına ve kritik organların belirlenen limitlerde doz almasına dikkat edildi. Oluşturulan planlardaki DVH’ lar ile doz dağılımları elde edildi. SPSS programıyla Mann Whitney U Testi ve Independent Simples-T Testi kullanılarak istatistiksel analiz yapıldı. Bunun sonucunda cilt, kalp, göğüs duvarı, özafagus, aynı taraf meme, aynı taraf akciğer, GTV, MU, HI ve CI dozimetrik karşılaştırmalarında anlamlı bir fark bulunurken, humerus, sol ön inen koroner arter, karşı meme, karaciğer, meme başı ve karşı akciğer için anlamlı bir fark bulunmamıştır. HI, CI, MU ve süre için en düşük değerler VMAT planlama sisteminden elde edilmiştir. Meme başı ve sol ön koroner arter dozları CyberKnife tekniğinde daha az bulunsada iki farklı tedavi tekniği arasında istatistiksel olarak anlamlılık saptanmamıştır.Item Erken evre sol meme kanserlerinde alan içinde alan konformal radyoterapi (Field in Field-KRT), tanjansiyel yoğunluk ayarlı radyoterapi (tYART), iki tanjansiyel volümetrik ayarlı ark terapi (tVMAT) ve sürekli tanjansiyel volümetrik ayarlı ark terapi (cVMAT) planlama tekniklerinin dozimetrik özelliklerinin karşılaştırılması(Uludağ Üniversitesi, 2016-09-27) İbişoğlu, Gülümser; Çetintaş, Sibel Kahraman; Uludağ Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Enstitüsü/Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı.Erken evre sol meme kanserli hastalarda meme koruyucu cerrahi (MKC) sonrası radyoterapi uygulamalarında Alan içinde Alan Konformal Radyoterapi (FiF - KRT), Tanjansiyel Yoğunluk Ayarlı Radyoterapi (tYART), Tanjansiyel Volümetrik Ayarlı Ark Terapi (tVMAT) ve Sürekli Tanjansiyel Volümetrik Ayarlı Ark Terapi tedavi yöntemlerinin dozimetrik olarak karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bu çalışmada on beş erken evre sol meme kanserli hastaya ait CT görüntüleri alınıp hedef ve kritik yapılar çizilmiştir. Bu hastaların CT görüntüleri üzerine, FiF - KRT (XiO TPS), tYART, tVMAT ve cVMAT (MONACO TPS) olmak üzere 4 farklı tedavi tekniği planlanmıştır. Yapılan simülasyon planlarda CTV (Klinik hedef hacmi), sol akciğer, sağ akciğer, kalp, LAD (sol inen atardamar), karşı meme ve sağlıklı doku dozları ile bunların yanı sıra CN (Konformalite Numarası), HI (Homojenite Katsayısı) ve MU değerleri bu 4 teknik için değerlendirilmiştir. FiF - KRT planları için 3 segmentli karşılıklı tanjansiyel alanlar kullanılmıştır. tYART planları FiF – KRT tekniğinde kullanılan tanjansiyel alanlarla aynı açılarda olup dinamik çok yapraklı kolimatör modu seçilmiştir. tVMAT ve cVMAT tekniklerinde FiF – KRT tekniğindeki iç-dış tanjansiyel alanlara ±15 derece verilerek uygun açılar ile planlanmıştır. tVMAT planlarında 60 derecelik uygun gantry başlangıç açılarında tanjansiyel 2 dual (ters yönlü çakışık) parçalı ark kullanılmıştır. cVMAT tekniğinde ise uygun gantry başlangıç açılarında 230-240 derecelik parçalı dual ark kullanılmıştır. Doz sarması, homojenite gibi hedef hacme ait değerlerde FiF - KRT tekniğine göre ters planlama teknikleri daha başarılıdır. Volümetrik ayarlı ark tedavi teknikleri cVMAT ve tVMAT kritik organlardaki yüksek dozları azaltmış fakat karşı meme ve karşı akc dozlarını arttırmıştır. tYART tekniği; karşı meme, karşı akc ve sağlıklı dokulardaki düşük doz radyasyonunu azaltmada en az FIF kadar, kritik organlarda yüksek doz maruziyetini düşürmede ise en az kadar VMAT teknikleri kadar iyidir. MU değerleri FIF değerlerine yakın ve dolayısıyla ışınlama süresi diğer tekniklere göre daha kısadır.Item The evaluation of bcl-2 expression as a prognostic marker in early Stage laryngeal cancer(Sage Publications, 2013) Gürlek, Ümit; Demiröz, Candan; Özkan, Lütfi; Saraydaroǧlu, Özlem; Kurt, Meral; Çetintaş, Sibel Kahraman; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyasyon Onkolojisi Bölümü.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.; 0000-0001-5380-5898; 0000-0003-1637-910X; AAH-3855-2021; AAA-7047-2020; AAH-9701-2021; AAA-3961-2020; 35113034100; 55915679400; 15074395500; 8843050600; 6505881756Aims and background. To evaluate the effect of bcl-2 expression on the local control and overall survival of patients with early stage laryngeal cancer treated with radiotherapy alone. Methods and study design. We included 53 patients with stage Tis, T1, and T2 laryngeal cancer who were irradiated in our department. Paraffin blocks of all biopsy specimens were subjected to immunohistochemical analysis with a bcl-2 oncoprotein mouse clone 124 Scytek kit. Results. The mean follow-up time was 61 months (range, 7-166). Local-regional recurrence was observed in 10 (19%) patients. Forty-three patients (81%) had negative bcl-2 staining, 5 patients (9%) had + staining, 3 patients (6%) ++ staining, and 2 patients (4%) +++ staining. No relationship was detected between bcl-2 expression and local control or overall survival. The emergence of a recurrence and a younger age (<50 years) were significantly related to poor overall survival (P = 0.000 and P = 0.021, respectively). Patients with hemoglobin levels in the middle of radiotherapy and at the end of radiotherapy higher than 13 g/dl had improved overall survival in multivariate analyses (P = 0.002 and P = 0.001, respectively). Regarding local control, the following were poor prognostic factors: smoking more than 20 cigarettes a day (P = 0.001) and being younger than 50 years of age (P = 0.001). Conclusions. No correlation was observed between bcl-2 expression and local control or overall survival. Whereas hemoglobin level, age and existence of a recurrence had a prognostic impact on overall survival, patient age and smoking status influenced local control rates.Item Evaluation of infections in non-small cell lung cancer patients treated with radiotherapy(Elsevier Sci, 2005) Saran, Aslı; Sarıhan, Süreyya; Ercan, İlker; Çetintaş, Sibel Kahraman; Akalın, Halis; Engin, Kayıhan; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyoistatistik Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı.; 0000-0002-2382-290X; AAU-8952-2020; AAA-7047-2020Purpose: We aim to determine infections occuring in patients with non-small cell lung cancer during radiotherapy (RT). Methods and materials: A total of 181 patients had been treated with thoracic radiotherapy between October 1995 and December 1999. Radiotherapy was given using 1.8-3 Gray (Gy) fraction daily, five fractions a week for a total dose of 59.4 Gy (30-70.2 Gy). A complete history was collected retrospectively for each patient. All microbiological examinations were performed according to the routine procedures of the hospital laboratory. Numeric and categoric variables were employed such as sex, age, performance status, histology, stage, chemotherapy, usage of corticosteroids, neutropenia, surgery, hospitalization, associated diseases, smoking during treatment, package per year of cigarette smoking, dose of radiotherapy, and response rates. Results: Infections developed in 84 patients (46%, 84/181) during thoracic radiotherapy. A 101 episodes of infections developed in these patients. Most patients suffered from sputum production (65%), cough (59%), auscultation findings (31%) and fever (31%). Gram-negative bacteria were the most frequently isolated pathogens in the cultures of specimens (70%, 16/23 samples). Neoadjuvant chemotherapy (OR = 4.81; 95% CI, 1.57-9.12; p = 0.003) and neutropenia (OR = 4.25; 95% CI, 1.44-6.89; p = 0.009) were found as risk factors for influencing infection based on logistic regression analyses. Package per year of cigarette smoking was found statistically significantly higher in patients with infections than patients without infections (p = 0.001). A slight increase in infections, which was of borderline statistical significance (p = 0.07), was observed in patients age over 70. Ciprofloxacin and clarithromycin were the most frequently used agents in treatment. Median survival was 9 months in the patients with infection and 13 months in the 97 patients without infection. Overall survival seemed to be statistically significantly better in patients without infection than patients with infection (p = 0.042) calculated using Kaplan-Meier method. Based on Cox regression analyses; overall survival was not correlated to presence of infection but associated with poor performance status (<= 80) (OR = 2.35; 95% CI, 0.85-8.93; p = 0.03), and usage of corticosteroids (OR=2.68; 95% CI, 0.98-6.72; p = 0.01). The dose of radiation therapy > 5940 cGy (OR = 2.06; 95% CI, 0.72-7.18; p = 0.007) and the absence of response to treatment (OR = 2.45; 95% CI, 0.89-14.23; p < 0.001) were also found to be risk factors for survival. Conclusions: Infections are important causes of morbidity and mortality in lung cancer patients. The control of infection in these patients may improve the survival. Predisposing factors and treatment management approaches in non-small cell lung cancer should be defined carefully.Item Factors influencing axillary node metastasis in breast cancer(Sage Publications, 2006) Çetintaş, Sibel Kahraman; Kurt, Meral; Özkan, Lütfi; Engin, Kayıhan; Gökgöz, Şehsuvar; Taşdelen, İsmet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Genel Cerrahi Anabilim Dalı.; 0000-0003-1637-910X; AAA-7047-2020; AAA-3961-2020Aims and background: The status of the axillary lymph nodes at the time of diagnosis has been accepted as one of the most important prognostic factors for the overall and disease-free survival of patients with breast cancer. The aim of our study was to determine which factors influence axillary node involvement in invasive breast cancer. Methods: The data presented here were obtained from 344 patients who were treated for invasive breast cancer at the Department of Radiation Oncology, Uluda6 University Medical College, Bursa, Turkey. Possible prognostic factors were categorized as patient related and tumor related. The Mann-Whitney U test was used for univariate analysis and logistic regression was used for multivariate analysis. Results: In univariate analysis, a familial cancer history (P 0.0042), age < 40 years (P = 0.0276), higher T stage (P < 0.0000), nipple involvement (P = 0.0345), skin involvement (P = 0.0270), perineural invasion (P = 0.0231), and lymphatic vessel invasion (P < 0.0000) were correlated with increased axillary node involvement. A higher incidence of >= 4 involved lymph nodes was associated with higher T stage (P = 0.0004), nipple involvement (P = 0.0292), presence of an extensive intraductal component (P = 0.0023)i skin involvement (P = 0.0008), perineural invasion (P = 0.0523), and lymphatic vessel invasion (P < 0.0000) in univariate analysis. In multivariate analysis, age < 40 years (P = 0.0454), cancer history within the family (P = 0.0024), higher T stage (P = 0.0339), lymphatic vessel invasion (P = 0.0003), and perineural invasion (P = 0.0408) were found to be independent factors for axillary lymph node positivity. Age < 40 years (P = 0.0221), perineural invasion (P = 0.0408), and an extensive intraductal component (P = 0.0132) were associated with an increased incidence of 4 involved nodes in the logistic regression analysis. In patients with breast cancer, the incidence of axillary lymph node involvement was independently influenced by age < 40 years, presence of cancer history within the family, higher T stage, lymphatic vessel invasion, and perineural invasion. Conclusions: In conclusion, absence of familial cancer history, presence of lymphatic vessel invasion, higher T stage, and age below 40 years independently increased the risk of axillary node involvement. Presence of perineural invasion and lymphatic vessel invasion, age below 40, and an extensive intraductal component of more than 25% independently affected the risk of having A nodes involved. Patients characterized by these factors may be classified into a higher risk group for nodal involvement, but more data are needed to define factors that can help in the decision-making regarding the omission of axillary treatment.Item Factors influencing cosmetic results after breast conserving management (Turkish experience)(Churchill Livingstone, 2002-02) Çetintaş, Sibel Kahraman; Saran, Ankeeta; Korkmazer, Engin; Özkan, L.; Kurt, Meral; Taşdelen, İsmet; Tolunay, Şahsine; Topal, Uğur; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Dahili Tıp Bilimleri Bölümü/Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Dahili Tıp Bilimleri Bölümü/Patoloji Anabilim Dalı.; 0000-0003-1637-910X; AAI-1612-2021; AAA-3961-2020We aimed to determine predictive factors affecting cosmetic results after breast conserving management in breast cancer. Data on 96 patients with 97 breast cancer cases, who had been admitted to Uludag University M.A. Radiotherapy Center between October 1995 and December 1998 and managed with breast-conserving treatment, were analysed to determine the factors affecting cosmetic outcome, Possible factors affecting cosmesis were grouped as patient-related. tumor-related and treatment-related. Mann-Whitney U test was used in univariate analyses whereas logistic regression was used in multivariate analyses. Median follow-up time was 29.5 months ranging between 11 and 53 months and median age at admission was 50 (range 22-84). Cosmetic results were grouped in five categories; excellent; good; fair; poor and, very poor, using criteria, such as presence of fibrosis, telangiectasia. shape of breast, asymmetry, status of areola, pigmentation. Treated breasts were scored by the patients. three radiation oncologists and a breast surgeon independently. In the analysis performed using scores given by the patients, cases with scores 3 and above (unsatisfactory) were compared with cases with scores below 3 (satisfactory). Eighty-two patients (84%) considered cosmetic result as satisfactory (excellent/good) whereas 15 patients (16%) considered unsatisfactory (fair/poor/very poor). In univariate analysis using Mann Whitney U test, type of surgery (P = 0.0655) was the statistically significant factors affecting cosmetic results. In multivariate analysis using logistic regression, tumor quadrant (P = 0.0060) and elapsed radiation therapy days (P = 0.0090) were the most significant factors. Median values were taken into consideration for the scores given by the physicians and cases with scores 3 and above (unsatisfactory) were compared with cases with scores below 3 (satisfactory). Eighty-two cases were evaluated as satisfactory (84%) whereas 15 cases were unsatisfactory (16%). In this set of data, patient age (P=0.0144), menopausal status (P=0.0111), institution which surgery was performed (P=0.0045), type of surgery (P = 0,0044), placement of metallic clips (P = 0.0083) and skin fibrosis (P = 0.038) were found to be significant in univariate analysis using Mann-Whitney U test. In multivariate analysis using logistic regression, institution where surgery took place (P=0.0015), menopausal status (P=0.0087) and telangiectasia (P=0.0657) were the most significant factors.Item Farklı kaynak yüzey mesafelerinde (SSD) elektron ışın demetlerinin dozimetrik olarak incelenmesi(Uludağ Üniversitesi, 2010) Şengül, Kansu; Çetintaş, Sibel Kahraman; Uludağ Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Enstitüsü/Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı.Elektron demetleriyle tedavide yüzey düzensizliği ve farklı SSD'ler sebebi ile doz dağılımındaki ve profilindeki değişimi öngören değişik hesaplama algoritmaları tanımlanmıştır. Bu algoritmaların temel önerisi her cihaz için doz profilinin değişiminin ölçülmesi gerektiğidir. Çalışmanın amacı hesaplama algoritmaları ile elde edilen değerlerin deneysel olarak ölçülerek kotrol edilmesidir.Çalışmamızda Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı'nda bulunan KD2 lineer akseleratöründe elde edilen 6,9,12 ve 15 MeV enerjili elekron huzmelerinde farklı SSD'lerde farklı alan boyutlarında hesaplamada kulanılan algoritmaların deneysel olarak ölçülerek kontrol edildi. Ölçümlerde iki iyon odası, bir diyot, bir elektrometre ve su fantomu kullanıldı. Bu ölçümlerde elde edilen değerler ile Meyer ve Khan (1) tarafından tanımlanmış Sanal Kaynak Mesafesi yöntemi ve Efektif SSD yöntemine göre hesaplanan değerler ölçülen değerlerle karşılaştırıldı.Output değerleri karşılaştırıldığında küçük alanlarda yüzde farkın daha fazla olduğu görülmektedir. 6x6 cm2 dan büyük alanlarda ise fark % 1 altındadır. Tüm enerjiler ve alanlar için SSD artıkça absorbe dozun lineer olarak azaldığı ve 4x4 cm2 ölçülen absorbe dozun diğer alanlara göre daha fazla düştüğü görülmektedir. Enerji ve alan boyutu küçüldükçe etkin SSD değeri küçülmektedir. Küçük alanlar büyük alanlarla karşılaştırıldığında ışının belirgin oranda genişlediği görülmüştür ve efektif SSD'nin etkileri yüksek enerjili fotonlarda daha belirgin olarak gözlenmiştir. Yüksek enerjilerde düz saçılan fotonların fazla olması sebebi ile saçılan elektronlardan dolayı oluşan doz uzatılmış SSD'lerde daha yüksek ölçülür.Özellikle küçük alan ve düşük enerjilerde etkin SSD bulma yöntemi daha fazla önem kazanmaktadır. Verim değişiminde en önemli etken aplikatör genişliği yani alan boyutudur. Bu nedenle küçük alan ve düşük enerjilerde değişen SSD'ye bağlı olarak her cihaz için ölçümler alınıp boşluk düzeltme faktörleri saptanmalıdır. Böylece elektron enerjilerinde tedavi planlama sistemi algoritmasının verim değeri hesaplamasında kullandığı hava gap düzeltme faktörünün kontrolü yapılabilmektedir. Uzatılmış SSD'ye bağlı olarak Monitör Unit (MU) hesaplamasında hava düzeltme faktörünün kullanımı gerekmektedir.Item Gastric metastasis of signet ring cell carcinoma of the breast(Saudi Medical Journal, 2006-02) Çetintaş, Sibel Kahraman; Kurt, Meral; Özkan, Lütfi; Yerci, Ömer; Zorluoğlu, Abdullah; Turan-Özdemir, Senem; Engin, Kayıhan; Gürel, Selim; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Genel Cerrahi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Anatomi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Gastroenteroloji Anabilim Dalı.; 0000-0003-1637-910X; AAA-3961-2020; AAA-7047-2020; AAA-8734-2021; 6505881756; 8843050600; 55915679400; 6603810549; 6602076843; 18038353400; 6701768798; 7003706434Item Hipokampüs korumalı tüm beyin radyoterapisi alan hastaların volümetrik ark terapi (VMAT) ve yoğunluk ayarlı radyoterapi (YART) planlarının retrospektif olarak dozimetrik karşılaştırılması(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2022-07-05) Öznur, Sarıbaş; Çetintaş, Sibel Kahraman; Bursa Uludağ Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Enstitüsü/Tıp Fakültesi/Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı.Bu çalışmada beyin metastazlı 10 olguda hipokampüs korumalı tüm beyin radyoterapisi tekniğiyle VMAT ve YART tedavi planlama sistemleri ile sanal planlar yapılarak dozimetrik karşılaştırma yapılmıştır. Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı’ nda tedavi görmüş beyin metastazlı 10 olguya ait arşiv bilgileri retrospektif olarak elde edildi. Yapılan planlarda 30 Gy doz 10 fraksiyonda verilecek şekilde belirlenmiştir. Sanal planlar için tüm beyin, hipokampüs, lens, orbita, optik sinir, koklea, parotis, lakrimal, optik kiazma, hipofiz, hipotalamus, mandibula, beyin sapının konturlamaları yapıldı. Hipokampüse 5 mm marj verilerek hedef beyin hacmi, tüm beyin hacminden çıkarılarak PTV oluşturulmuştur. Planlarda izodozun hedef hacmin % 95’ ini sarmasına ve kritik organların belirlenen limitlerde doz almasına dikkat edildi. SPSS programı ile Mann Whitney U testi ve Independent Simples T testi kullanılarak istatistiksel analiz yapıldı. Çalışmamızın PTV, hipokampüs, lens, orbita, koklea, parotis, optik sinir, optik kiazma, HI dozimetrik karşılaştırmalarında anlamlı bir fark bulunurken, lakrimal, mandibula, hipofiz, hipotalamus, beyin sapı, CI için anlamlı bir fark bulunmamıştır. HI ve MU için en düşük değerler VMAT planlama sisteminde elde edilmiştir. Lakrimal, beyin sapı, mandibula dozları VMAT tekniğinde daha düşük bulunsa da iki farklı tedavi tekniği arasında istatistiksel olarak anlamlılık saptanmamıştır.