Erken ve geç dönem medulla spinalis yaralanmalı hastaların anksiyete ve depresyon yönünden karşılaştırılması

Loading...
Thumbnail Image

Date

1996

Authors

Bilgin, Işıl

Journal Title

Journal ISSN

Volume Title

Publisher

Uludağ Üniversitesi

Abstract

Travmatik medulla spinalis yaralanmasına uyum süreci ve ortaya çıkan psikopatolojiler uzun yıllardır liyezon psikiyatrisinin ilgisini çeken bir konu olmuştur. Konuyla ilgili yapılan ilk çalışmalarda genel kanı sakatlanmaya yanıtın yas modeliyle açıklanabileceği şeklindedir. Bu düşünce doğrultusunda depresyonun kaçınılmaz bir aşama olduğu görüşü yaygındır. Son yıllarda yapılandırılmış görüşme formları ve ölçekler yardımı ile yapılan çalışmalar ise medulla spinalis yaralanmalı hasta popülasyonunda depresyonun sanıldığı kadar sık görülmediğini ortaya koymuştur. Biz çalışmamızda medulla spinalis yaralanması (MSY) sonrası uyum için kritik kabul edilen ilk bir yıllık sürenin depresyon ve anksiyete ölçümleri açısından herhangi bir fark yaratıp yaratmadığını saptamayı hedefledik. Bu amaçla Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ve Bursa Askeri Hastanesi’ne başvuran 20 adet MSY’lı hasta çalışma kapsamına alınmıştır. Hastalar, 1 yıldan kısa süreli (n=12), 1 yıldan uzun süreli (n=8) olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Her iki grup hasta PRIME-MD, SCID Kişilik Bozuklukları Tarama Formu ile değerlendirilmiş, yanısıra sosyodemografik özellikler sorgulanmıştır. Kafa travması ve psikiyatrik hastalık öyküsü olanlar çalışma dışı bırakılmıştır. Hastalara yatış süresi boyunca 15 günde bir Hamilton Depresyon Ölçeği (HDÖ), Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ), Spielberger Durumluk ve Sürekli Kaygı Ölçekleri uygulanmıştır. Hastaların tüm ölçeklerden aldıkları puanların ortalama ve standart sapmaları hesaplanmıştır. 1 yıdan kısa ve uzun süreli gruplardan elde edilen değerler “T-Testi” ile değerlendirilmiştir. Sosyodemografik özellikler ve psikopatoloji ilişkisi ise Fisher’in “Ki-Kare Testi” yardımı ile istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Çalışmaya alınan 20 hastadan 6’sı kadın, 14’ü erkekti. Hastalardan 12’si bekar, 8’i evliydi. Hastaların 7’sinin herhangi bir sosyal güvencesi yoktu, 13’ü ise bir kuruma bağlı idi. Hastalardan 13’ü paraplejik, 7’si tetraplejikti. Yapılan istatistiksel incelemede söz edilen sosyodemografik faktörler ve lezyon seviyesi ile psikopataloji arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanılamadı. Duygu durum modülünde tüm hastalardaki psikiyatrik morbidite oranı %45 olarak bulundu. Bu oran 1 yıldan kısa süreli grupta %58.3’e yükselmekte, 1 yıldan uzun süreli grupta ise %33.3’e düşmekte idi. SCID Kişilik Bozuklukları Tarama Formu ile 3 hastada hafif düzeyde kişilik bozukluğu tespit edilmesine karşın bu kişilere PRIME-MD’de herhangi bir eksen 1 tanısı konulamamıştır. HDÖ’de 20 hastanın almış olduğu ortalama puan 6.3±5.18 idi. 1 yıldan kısa süreli grupta puan 8.69±5.3’e yükselmekte, 1 yıldan uzun süreli grupta ise 2.88±2.35’e düşmekte idi. İki grup arasındaki bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.05). BDÖ’de tüm hastaların aldıkları ortalama puan 11.07±6.97 idi. 1 yıldan kısa süreli grupta ortalama 14.27±5.57’ye yükselmekte, 1 yıldan uzun süreli grupta ise 6.58±6.52’ye inmekte idi. Sonuç istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0.05). Ankşiyete ölçeği sonuçlarına baktığımızda, tüm hastaların Sürekli Kaygı Ölçeğinden aldıkları ortalama puan 41.7+8.42 idi. 1 yıldan kısa süreli grupta ortalama 44.4+9.2’ye yükseliyor, 1 yıldan uzun süreli grupta ise 39.47±7.21’e düşüyordu. Ancak bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0.05). Durumluk Kaygı Ölçeğinde tüm hastaların aldıkları ortalama puan 41.8+11.4 idi. 1 yıldan kısa süreli grupta puan 45.13±11.4’e yükselmekte, 1 yıldan uzun süreli grupta 37+10.3’e düşmekte idi. Bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0.05). Çalışmamızın sonuçlarına genel olarak bakarsak, depresyonun ilk bir yılda sonraki dönemlere kıyasla daha fazla görüldüğünü söyleyebiliriz. Saptadığımız depresyon şiddet olarak majör depresyon düzeyine ulaşmamaktadır. Hafif şiddette depresyonun yaygın olmasını göz önüne alarak bu hastalarda ki depresyonun “Depresif Duygu Durum ile Giden Uyum Bozukluğu” kapsamında değerlendirilmesinin uygun olacağı kanısındayız, depresyonun görülme oranı %41’dir ki bu depresyonun MSY’lı hastalarda mutlak olmadığını göstermektedir. Anksiyete yönünden 1 yıldan kısa ve uzun süreli gruplar ele alındığında istatistiksel yönden anlamlı bir fark olmamasına karşın 1 yıldan kısa süreli grupta anksiyete puanlarının yükselme eğiliminde olduğu söylenilebilir. Daha geniş bir hasta grubuyla yapılacak çalışmalarda anlamlı bir farklılık elde edilebileceği kanısındayız.

Description

Keywords

Anksiyete, Anxiety, Depresyon, Depression, Spinal kord yaralanmaları, Spinal cord injuries

Citation

Bilgin, I. (1996). Erken ve geç dönem medulla spinalis yaralanmalı hastaların anksiyete ve depresyon yönünden karşılaştırılması. Yayınlanmamış uzmanlık tezi. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi.