Die Sprache und der Sprachstil Arno Schmidt's in: "Die Gelehrtenrepublik"

Loading...
Thumbnail Image

Date

1987

Authors

Tuncer, Zihni

Journal Title

Journal ISSN

Volume Title

Publisher

Uludağ Üniversitesi

Abstract

Arno Schmidt 18.1.1914 yılında bir polis komiserin oğlu olarak Hamburg 'ta doğdu. İlk yazarlık denemelerine orta öğrenimi sırasında Hamburg'ta başladı. Liseyi bitirdikten sonra 1933 yılında üniversitede Matematik ve Astronomi öğrenimine başladı, ancak politik nedenlerle ve kız kardeşinin bir yahudi tüccarla evlenmesine kızarak bir yıl sonra üniversiteyi terketti. 1934-1939 yılları arasında geçimini sağlamak üzere tekstil iş kolunda çalıştı. Bu arada 1937 yılında Âlice Murawski ile evlendi. 1940-1945 yılları arasında Fransa ve Norveç'te savaşa katıldı ve İngilizlere esir düştü. Savaş sonrasında tek varlığı ve serveti olan kütüphanesini ve kendi yazdığı teksirlerini yitirdi.Bir süre bir polis okulunda tercümanlık yaptı; daha sonra bu işini de kaybetti ve serbest yazarlığa başladı. İlk yapıtı "Leviathan" 1949'da yayınlandı. 1958 yılında Celle-Bargfeld kasabasına yerleşerek 1979 yılında 65 yaşında iken bir kalb krizi sonucu ölene kadar bu küçük kır kasabasından ayrılmadı. Başlıca eserleri: Leviathan (1949), Brand's Haide (I95l) Aus dem Leben eines Fauns (1953), Das steinerne Herz (l956), Die Gelehrten- republİk (1957), Kaff öder Mare Crisium (l960), Hobodaddy,s Kinder (1963), Trommler beim Zaren (l966),Zettel's Trsum (1970 ), Die Sohulo der Atheisten (1972) ve Abend mit Goldrand (1975). Ödülleri: 1950 yılında dört yazar ile ortaklaşa olarak Leviathan için Mainz Akademisi Büyük Edebiyat Ödülü; 1964'de Berlin Fontane Edebiyat Ödülü, I965 de Alman Federal Endüstri Birliği'nin verdiği Kültür- Yazın Şeref Ödülü ve 1973 yılında da Frankfurt Kenti Goethe Ödülü.Eser: DIE GELEHRTENREPUBLIK (Bilginler Cumhuriyeti) A) İçerik: Büyük Savaş sonrasının sosyal ve toplumsal sorunlarını cesaretle ve yılmadan işlediği 'Das steinerne Herz' (Katı Yürek) romanının ardından; pervasız ve cüretkâr buna karşılık sübjektif yazar Arno Schmidt, bu kez dönemin yazın eğilimine kapılıp,geleceğe yönelik kişisel tasarımlarıyla oluşturduğu ve "Die Gelehrtenrepublik"adını verdiği bir ütopik eser vermekle okuyucu ve edebiyat çevrelerinde hayal kırıklığı yaratmış gibiydi. Romantizm döneminin yazarlarından Hauff 'un 'Kaltes Herz' yapıtına çağrışım yapan 'Das steinerne Herz' romanı gibi, 'Die Gelehrtenrepublik' te adını 'Aydınlanma Dönemi' yazarlarından olan Kloppstook'un bir makalesinden almıştır. Anlaşılması zor ve pek kolay yorumlanamıyan çoğu zaman rasyonalist, bazen de idealist bir yazar olan Arno Schmidt'in bu yapıtı ''Gulliver'in Seyahatleri''ni andırmakta ve hayal ürünü bir adadaki olayları konu almakta ve bunları çarpıcı ve abartmalı bir biçimde sergilemektedir. Yazar bu yapay adasında, 1958 yılından geleceğe bir sıçrama yaparak, bir yandan Savaş sonrasının zor dönemini ve insanların çaresizliğini ima ederken, öte yandan 2009 yılının dünyasını yansıtmaya çalışmıştır. '1990 Atom Savaşında' tarih boyunca kabına sığmayan ve sürekli huzursuzluk kaynağı olan Avrupa Kıtası Ural Dağları'na kadar radioaktiv bir çöle dönüşmüş ve bir bakıma cezalandırılmıştır. Oysa iki süper güç Amerika ve Busya,içinde yaşanması olanaksız bu atom koridoruna uzak,Pasifik Denizi ortasındaki bu yeni dünyaya bilim adamlarını ve sanatçılarını çıkararak,onlara muhtemel yeni bir atom savaşına ve başkaca tehlikelere karşı korumasını bilmiş ve bunu sağlamıştır. Ancak bu iki süper güç'e mensup kişilerin yanısıra hintli,çinli ve afrikalının da yer aldığı; bu modern, enerji kaynakları, ormanları, tarım alanları, spor sahaları, tiyatroları, televizyon vericileri, hava alanı, füze üssü ve geto'ları bulunan bu çelik ve yüzer adada Rusların dışında,yok oldukları veya cezalandırıldıkları için diğer avrupalılar temsil edilmemiştir. Avrupalıya ancak cezalandırılmış ve atomar etki sonucu mutasyona( değişim) uğramış insan başlı dev örümoek, insan başlı büyük kuş ve beygiri andıran (kentaur) yarı insan biçiminde (hominid) olarak rastlamaktayız. Radyoaktiv etki sonucu oluşan bu yaratıklar,bir başka açıdan yazarın kendince yarattığı yeni dünyasındaki kitleleri simgelemektedir denilebilir. Yazarın bu hayal ürünü ve abartmalı kurgusunun ardında aslında gizli ve öfkeli bir yergi, dönemle ilgili sosyal bir eleştiri ve yeni bir dünyaya yönelik tasarımları yatmaktadır. Bu nedenle,yapıtın okuyucu ve toplumda hayal kırıklığı izlenimini yaratması görünüşte kalmış, inceleme ve irdeleme sonrasında,derin düşünce ve sosyal çekirdek nihayet ortaya çıkmıştır. Tüm ibret verici olaylara ve zayiatları çok büyük savaşlara rağmen insanların dolayısı ile güçlülerin sorumsuzlukları, nemelazımcılıkları, benclllikleri, ikiyüzlülükleri ve insanlığın geleceğini etkileyecek olan tehlikeli fikir ve planları sürüp gitmektedir. Sözde inandırıcı gerekçeler ve mazeretler bulunarak silahlanma yarışı sürdürülmekte, geliştirilen yeni ve yokedici silahlar gezegenlerde denenmekte, insanoğlu geleceğe ilişkin bazı deneylerde kendisini kobay yapmakta ve bu kobay insan neslini yoketmek üzere bir araç olarak kullanılmaktadır. İşte, yazar bu gerçeğe duyduğu öfkeyi delice vizyonlarla işliyor bu eserinde. Ama sonuçta birey olarak ne kadar güçsüz olduğunu ve bu büyük sorunların üstesinden her şeye rağmen gelinmediğini görüp,kendi iç dünyasında yarattığı ve özlemini duyduğu dünyasını da yokoluşundan kısa süre önce terketmek zorunda kalıyor. B) Bicimsel Kurgu ve Üslûp: Arno Schmidt bu eserinde içeriği zenginleştiren, okuyucuyu yer yer şaşırtan ve anlam çıkmazlarına neden olan bir dizi biçimsel yenilik yapmaktadır: Yazar anlatım ve sunuşuna,mitolojik bir figür olan insan başlı bir dişi atı(ken- taur)kapak yaparak başlamaktadır. Fiziksel ve ruhsal değişime (mutasyon) uğramış bir insanı temsil eden bu yarı insanın (hominid) elindeki zeytin dalı dikkati çekmektedir.Alışılmış kapaklardan farklı olarak barış bayraktarlığı yapan bu yabancı ve garip figür kompozisyonu okuyucuyu bir süre oyalayıp, hemen ilk sayfayı çevirmesini engellemektedir. Kapak içindeki zeplin biçiminde şema-harita karışımı ve simetrik olarak ikiye bölünmüş bir şekilde anlatıma dahil bir bölüm olarak konulmuş ve okuyucuya ilgi çekici, çarpıcı yeni bir öge sunulmuştur. Yazar yapıtını;Pasifik Okyanusu'nda 25-35 derece kuzey meridyenleri arasında yer alan, rüzgâr almaz tropik bir bölgeye ilişkin 'Kısa Roman' olarak tanımlamakta ve böylelikle yeni ve edebî bir türden sözetmektedir. Aslında olay zinciri ve konusal bütünlüğü zayıf olan bu roman iki ana bölüme ayrılabilmekte ve bölümler genelde fragman olarak kalmaktadır. Bir film jeneriğini andırırcasına romanın giriş kısmında, yapımcı (yazar) ve yönetmen(çevirmen) olarak gösterebileceğimiz olay kahramanlarına ilişkin bazı kişisel bilgileri kapsayan bir tablo;yapım(üretim) lisansının dayandırıldığı yasa maddesiyle ve yapım tekniği ile ilgili bir açıklama bulunmakta ve radyasyon sonucu yaşanmaz hale gelen Avrupa ile birlikte ölü diller arasına giren Almanca'yat eseri çeviren,Chr. M. Stadion'un bir önsözü yer almaktadır. Önsöz de ayrıcalık sağlamakta ve roman türünde çok ender olarak kullanılan bir şekil unsuru olmaktadır. 2008 yılına yapılan bir sıçrama ile başlayan anlatım kısmı, hatırlama veya hatırlatma tekniğine dayanan yeni bir üslûp ve anlatım yöntemi öngörmektedir. Kronolojik bir sıra izlemesine rağmen, yinede aralarında kopukluk ve boşluk bulunan anlatım birimileri-ki bunlar aslında başka hiçbir yazarda görülmeyecek şekilde sayıları 6ll'e ulaşan roman bölümlerini oluşturmaktadır-, aslında bir fotoğraf albümündeki mazi ile ilgili fotoğrafların tek tek açıklanması gibi bir izlenim yaratmaktadırlar veya başka bir deyişle, zamanında tutulan ayrıntıları içermeyen bir günlük defterinin nice zaman sonra okunmasını anımsatmaktadırlar. Yazarın kendine özgü anlatım biçiminde büyük yer tutan ve onun karakteristik üslûp özelliğini oluşturan unsurların en önemlisi kullandığı noktalama işaretleridir. İfade aracı olarak sıklıkla başvurduğu noktalama işaretleri bir yandan okuyucuya zor ve anlaşılmaz görünürken, öte yandan ifade zenginliğine ve orijinalliğine ne katkıda bulunmaktadırlar. Sade vatandaşın bozuk,kırık ve şive unsurlarını kapsayan konuşma dilini edebi bir tür olan romanda baştan sona hakim kılmak istemesi ve bu nedenle uzun tasvir ve gereksiz anlatımlardan kaçınması yazarın bu eserinde geliştirdiği yeniliklerden bir diğeri ve en önde gelen amacıdır. Edebiyatın seçkin bir yansıtım aracı olan roman çerçevesinde bilinçli olarak yazarın birtakım imla hatalarına başvurması, bir yandan dilin, katı kuralcılığına karşı oluşunun, diğer yandan sokaktaki insanın konuşma dilini aslına uygun olarak tüm hatalı, fonetik kusurlu ve canlılığı ile yazı diline resmetmek ve yansıtmak isteğinin sonucudur. 227 sayfalık ve 1957'de yayınlanan Arno Schmidt'in bu yapıtı, bir Ben- Anlatım olarak büyük kuzeni Mr.Winer'in ağzından önce ingilizce olarak kaleme alınmış, sonra almancaya çevrilmiş şeklindeki bir açıklama yardımı ile de, yer yer ve kasıtlı konan dipnotlara ve kitap sonuna eklenen bir düzeltme sayfasına hem bir mazeret bulunmuş oldu hemde kendini bir deha,tüm sorunların çözümünü görev edinmiş biri (Trismegistos) ve düzen kurucu olarak gören yazara bir dayanak ve vesile sağlanmış oldu.Böylece 'Kısa Roman' adını alan,ancak biçisel kurgusu, üslûbu ve sunuş biçimi ile alışılagelmiş yazın geleneği içersinde bir başvuru kitabı veya bir dokümanter kitap görünümü veren yapıt ortaya çıkmış oldu. C) Çalışmanın Amacı: Konusal ve biçimsel olarak çok yönlülük arz- eden eser üzerinde ağırlıklı olarak yazarın kullandığı dili ve üslûbunu, belirleyen özellikleri saptayıp neden ve fonksiyonları ile ortaya koymak ve yaratılmak istenen yeni dilin klasik ve geniş çerçevede geçerli dilden olan sapmalarını bulmak bu çalışmanın esas amacı olmuştur. Normal dil ve üslûptan büyük farklılıkları olan ve yazara özgü tipik bir karakter gösteren bu dil ve yazım biçiminin analizinden sonra da bu eserde işlenmek istenen temanın irdelenmesine ve yeni dil teorisi ile yazarın dünya görüşü ve yaşam biçimi arasında ne gibi bir bağ bulunduğunu ortaya koymak istenmiştir. D) Varılan Sonuç: II. Dünya Savaşından sag çıkmış olmasına rağmen, Arno Schmidt de çağdaşları Nossack,Andersch,Küepen ve Çenetti gibi,birçok bakımdan bu savaşın kurbanları arasına katılmış bir alman yazarıdır. Felaketlere yol açan hatalardan dolayı büyük bir karamsarlığa kapılarak ve çaresizlik içersinde toplumdan uzaklaşarak inzivaya çekilmiş ve kendi sübjektif dünyasında girdiği ı bunalım ve sosyal hayata uyumsuzluğu yüzünden yeni bir dünya kurmak istemiştir. Savaş sonrası 'Uyumsuzluk Tiyatrosu' akımı içinde ifadesini bulan bireyin bedbinliği, umutsuzluğu ve öfkesi Arno Schmidt'te başka bir biçimde kendini göstermiş; o, varolan yaşama ve sosyal değerlere karşı olmanın ötesinde tüm kurum ve yapısı ile eski dünyayı ve dünya görüşünü mahkum etmiş yeni bir dünya kurmak gereğini duymuştur. Yeni bir toplum, insana yaraşır bir ortam ,düşünce ve amaç, yeni kurumlar ve yeni sosyal değerler öngörmektedir yazar bu kendine özgü dünyasında. Bu yenilik zincirinin bir halkasını da yazar tarafından geliştirilen bir yeni dil ve üslup,anlatım ve biçimlendirme teorisi oluşturmaktadır. Öyle ki,yazar geliştirdiği bu teorinin ayrıntılarını ayrı bir klavuz kitapta (Berechnungen I, II, III) açıklayıp yayınlamak gereğini duymuştur. Genelde yüksek ve sanatsal yazın diline de cephe alarak, geleneğe ve normlara aykırı olarak sade insanın sübjektif düşünce ve konuşma biçimini kitleye empoze etme ve egemen kılma eğilimi ve amacı bu eserde ağırlıklı olarak göze çarpmaktadır.Bu amacı noktalama işaretleri, imla hataları,yabancı sözcükk kullanımı ve yeni sözcük türetimi yöntemleri ile gerçekleştirirken, yazar hem sade ve doğal konuşma dilini aslına uygun biçimde edebî dile yansıtmak istemekte hemde uzun ve gereksiz gördüğü anlatımlardan kaçınarak mesajını en kısa yoldan ve en uygun sözcükle anlatım ve aktarım yoluna gitmektedir. Yapısı ve anlatım biçimi açısından bu eser hiçbir şekilde uykuya dalmadan önce okunabilecek bir kitap olarak gösterilemez. Taşıdığı birtakım dilsel ve uslûp özellikleri ile okuyucuyu düşündüren, satır satır, sözcük sözcük irdelemeye yönelten, yoran ve zaman zamanda anlam ve konu çıkmazlarına sokarak öfkelendiren bu suretle de okuyucuyu sürekli uyanık ve dikkatli olmaya zorlayan bu roman, yazarın için de bulunduğu zorluğu ve çözümünü dil bazında ararken yalnız kalmak istemeyişini ve okuyucuyu da birlikte düşünmeye ve ortak eyleme geçirme isteğinin bir sonucu dur. Sistemli ve akılcı bir yöntemle iyileştirici ve yapıcı olmaya uğraşan yazar,bu amacını gerçekleştirme yolunda dili ve biçimlendirme yöntemini araç olarak kullanmaktadır. İçerik bakımından günümüzün en güncel ve evrensel sorunu olan silahlanma yansını ve tam insanlığı tehdit eden nüklear savaşın korkunç sonucunu işlediği "Die Gelehrtenrepublik'' romanı vasıtasıyla, daha 50'li yıllarda hemen tüm yapıtlarında uyguladığı tipik anlatım biçimi ve dili o zamanlar anlaşılamayıp, yadırganırken, Arno Schmidt'in geliştirdiği bu üslup modern edebiyat alanında artık benimsenmeye,yeşermeye ve yerleşmeye başlamıştır.

Description

Keywords

Die Gelehrtenrepublik, Schmidt, Arno Otto

Citation

Tuncer, Z. (1987). Die Sprache und der Sprachstil Arno Schmidt's in: "Die Gelehrtenrepublik". Yayınlanmamış doktora tezi. Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.