Fen Bilimleri Doktora Tezleri / PhD Dissertations

Permanent URI for this collection

Yasal Uyarı ⚠️ Araştırmacılar, tezlerin tamamı veya bir bölümünü yazarın izni olmadan ticari veya mali kazanç amaçlı kullanamaz, yayınlayamaz, dağıtamaz ve kopyalayamaz. BUU Akademik Açık Erişim Web Sayfasını kullanan araştırmacılar, tezlerden bilimsel etik ve atıf kuralları çerçevesinde yararlanırlar.

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 20 of 880
  • ItemOpen Access
    Farklı plastiklerin lazer kaynağı ile birleştirilmesinde parametre optimizasyonu
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Küçükoğlu, Ayça; Karpat, Fatih; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Makine Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0000-0002-1053-6138
    Günümüzde artan rekabet koşulları ve müşteri gereksinimleri doğrultusunda termoplastik malzemelerin otomotiv parçalarında kullanımı artmaktadır. Sağladığı hafiflik, dayanıklılık ve esneklik sayesinde birçok otomotiv firması termoplastik malzemelerin araca entegrasyonu konusunda çalışma yapmaktadır. Özellikle, termoplastik malzemeler ile farklı malzemelerin bir araya getirilerek oluşturulduğu hibrid yapılarda birleştirilme yöntemi firmalar için önemli bir üretim süreci olmaktadır. Bu kapsamda lazer iletim kaynağı; hızlı, tutarlı ve temassız bir birleştirme sağlaması nedeniyle en çok kullanılan teknolojilerden birisidir. Fakat lazer iletim kaynağı ile yüksek kalitede bir kaynak elde edilebilmesi büyük ölçüde cihaz parametrelerine bağlıdır. Bu nedenle yüksek kalitede parça üretimi için optimize edilmiş bir parametre setine ihtiyaç duyulmaktadır. Yapılan tez çalışmasında, aydınlatma sistemleri üreten bir otomotiv firmasında ABS ve PMMA malzemelerden oluşan parçaların lazer iletim kaynağı ile birleştirilme süreci dikkate alınmıştır. Parçalara ait kaynak mukavemeti, kopma uzamasını ve kaynak genişliğini en iyi hale getirmek amacıyla lazer kaynak cihazına ait çok amaçlı parametre optimizasyonu çalışılmıştır. Cihazın kontrol edilebilir parametreleri olan kaynak gücü, baskı kuvveti ve kaynak hızının en iyi değerini elde edebilmek için çok aşamalı bir çözüm yaklaşımı geliştirilmiştir. Çözüm yaklaşımında, deney ortamı hazırlıklarından sonra parametrelerin çıktılar üzerindeki ana etkileri ilk olarak Taguchi yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Ardından çok kriterli karar verme yöntemlerinden birisi olan TOPSIS yöntemi kullanılarak Taguchi çıktıları değerlendirilmiştir. Bir sonraki aşamada tam faktöriyel deneysel tasarım ile parametrelerin çıktılar üzerindeki etkileri daha detaylı analiz edilmiştir. Çözüm yaklaşımının son aşamasında ise elde edilen regresyon denklemleri çok amaçlı optimizasyon problemi olarak çözülerek lazer iletim kaynağı için en iyi parametre seti belirlenmiştir.
  • ItemOpen Access
    Farklı meyve türlerinde UFO (upright fruiting offshoots) terbiye sisteminin uygulanabilirliği
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Koşar, Mevlüt Batuhan; Ertürk, Ümran; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı.; 0000-0002-6009-0832
    Bu araştırma, erik, kayısı, şeftali, vişne, armut, ayva ve elma türlerinde UFO (Upright Fruiting Offshoots) terbiye sisteminin ülkemiz koşullarında uygulanabilirliğini belirlemek amacıyla Bursa’da 2019-2023 yılları arasında yapılmıştır. Çalışmada UFO terbiye sistemi (3,50 × 1,60 m) erik, kayısı, şeftali ve ayva türlerinde Goble terbiye sistemi (5 × 3 m) ile; armut, elma ve vişne türlerinde Merkezi Lider terbiye sistemi (5 × 3 m) ile karşılaştırılmıştır. Araştırmada materyal olarak ‘Black Diamond’ (erik), ‘Orange Rubis’ (kayısı), ‘Extreme July’ (şeftali), ‘Kütahya’ (vişne), ‘Deveci’ (armut), ‘Eşme’ (ayva), ‘Jeromine’ (elma) ve ‘Scarlet Spur’ (elma) çeşitlerine ait ağaçların kullanıldığı bahçede terbiye sistemlerinin ağaçların fenolojik safhaları, büyüme-gelişme kriterleri, verim, meyve kalite kriterleri, budama için gereksinim duyulan işçilik süreleri ve birim zamanda meyve toplama miktarı üzerine etkileri belirlenmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre terbiye sistemlerinin ağaçların büyüme-gelişme özellikleri üzerine etkilerinin farklı olduğu görülmüştür. UFO terbiye sistemindeki ağaçların vejetatif gelişimlerinin daha düşük olduğu belirlenmiştir. Tüm meyve türlerinde UFO sistemine uygun terbiye edilen ağaçların dekara verim miktarı daha yüksek tespit edilmiştir. Araştırmada terbiye sistemlerinin budama işçilik süreleri ve birim zamanda meyve toplama miktarı üzerine etkisinin farklı olduğu belirlenmiştir. BA 29 bodur ayva anacı üzerine aşılı armut ağaçlarında UFO sisteminde dikey sürgünlerin üst tellere ulaşması gecikmiş ve meyve duvarı formunun oluşmadığı belirlenmiştir. Bu nedenle UFO sistemi ile kurulacak bahçelerde kuvvetli veya orta kuvvetli anaçların tercih edilmesi gerektiği ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak kayısı, erik, ayva, elma, vişne ve armut türlerinde UFO sisteminin uygulanabileceği ancak tek yıllık sürgünlerde meyve veren şeftalide sistemin gerektirdiği prensiplere göre UFO sistemin oluşturulmasının güç olduğu, farklı uygulamalara ihtiyaç duyulduğu belirlenmiştir.
  • ItemOpen Access
    Elektrikli taşıtlarda kullanılan batarya modülünün ısıl performansının sayısal ve deneysel araştırılması
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Dursun, Harun; Sevilgen, Gökhan; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Otomotiv Mühendisliği Anabilim Dalı.
    Geleneksel içten yanmalı motora sahip araçlarla kıyaslandığında, elektrikli araçlarda iyileştirilebilir noktaların en önemlileri aracın menzili ve şarj süresidir. Bu iki ana noktanın iyileştirilmesi ve geliştirilmesi için dünya çapında çok çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Batarya performansını ve araç menzilini etkileyen en önemli parametrelerden biri, bataryanın ısıl performansıdır. Bataryalar, belirli sıcaklık aralıklarında daha verimli çalışmaktadır. Ancak bataryaların çalışma prensibi gereği ohmik dirençler ve entropik ısı değişimlerinden dolayı operasyon sırasında deşarj oranına bağlı olarak ısınma eğilimindedirler. Artan ısı ile beraber bataryaların çalışma sıcaklıklarının artması hem batarya kullanım verimini düşürmektedir hem de hücrelerin zarar görme olasığını ortaya çıkarır. Bu yüzden, batarya sistemlerinde hava ya da sıvı temelli soğutma sistemlerinden faydanılmaktadır. Ayrıca batarya sisteminde, batarya ve soğutma/ısıtma sistemine entegre halde çalışan ve bataryadan maksimum verimi elde etmeyi ve bataryanın zarar görmesini engellemeyi amaçlayan bir batarya ısıl yönetim sistemi kullanılabilmektedir. Bu çalışmada, ilk aşama olarak Ansys – Fluent programında çalışmada kullanılacak olan Toshiba LTO 23 Ah tekil batarya hücresi için batarya hücre modeli oluşturulmuştur. İkinci aşamada ise oluşturulan batarya hücre modeli ile tekil hücrenin farklı de şarjor anlarında (1 C-4 C) ısıl davranışları incelenmiştir. Üçüncü aşamada, bir batarya modülü olarak 2S2P şeklinde bağlanmış dörtlü hücrenin ısıl davranışları hakkında simülasyonlar yürütülmüştür. Dördüncü aşamada, dörtlü hücreye uygulanan klasik bir serpantin soğutucu ve yeni tasarlanan bir soğutucu plakanın ısıl davranışa etkisi sayısal olarak incelenmiştir. Son aşamada ise yapılan sayısal çalışmaların validasyonu için çeşitli deneyler yapılmış ve sayısal sonuçlarla kıyaslanmıştır.
  • ItemOpen Access
    Gemlik tipi sofralık siyah zeytinlerde doğallığın araştırılması
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024-01-29) Demir, Cansu; Gürbüz, Ozan; Bursa Uludağ Üniversitesi::Enstitüler::Fen Bilimleri Enstitüsü / Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı; 0000-0003-3737-3727
    Piyasada satılan Gemlik zeytinlerinin klasik ve kostikli yöntemle üretilip üretilmediği ile ilgili kesin bilgi bulunmamaktadır. Bu sebeple haksız rekabetin önüne geçilmesi, üretici ile tüketicilerin merak ettikleri konuların aydınlatılması, her iki tarafın da haklı olan güvenilir bilginin sağlanması önem taşımaktadır. Çalışmamızda, Gemlik, İznik, Orhangazi Mudanya, Erdek ve Akhisar yörelerinde yetişmiş zeytinler ve bu zeytinlerden klasik (salamura) ve kostikli (alkali) ile acılık giderme yöntemine göre işlenmiş zeytinlerde, bu yörelerdeki yerli üreticilerin işlemiş oldukları ve yine aynı yörelerde piyasada satışta olan Gemlik çeşidi zeytinlerde bazı fenolik bileşik içerikleri ile aroma bileşen profilleri belirlenmiştir. Zeytinlerde, pH, asitlik, tuz, kül ve yağ içerikleri tespit edilmiş, 8 haftalık fermentasyon süresi boyunca pH, asitlik ve tuz takibi yapılmıştır. Ayrıca, zeytin örneklerinde pH, asitlik, tuz, kül ve yağ içerikleri tespit edilmiş, 8 haftalık fermentasyon süresi boyunca pH, asitlik ve tuz takibi yapılmıştır. Zeytin örnekleri, 35 adet aroma bileşeni, 14 adet fenolik bileşen içeriği açısından değerlendirildiğinde; fenolik bileşiklerden 3-hidroksitirosol, aroma bileşenlerinden(-)-α-tujon major bileşen olarak tespit edilmiştir. Fenolik bileşik ve aroma bileşen içerik ve miktarlarının, yöre ve işleme yöntemlerinden etkilendiği belirlenmiştir. Kostikli işleme yönteminde fenolik bileşen miktarındaki düşüşün klasik işleme yöntemine göre daha fazla olduğu, yerli üretici havuzlarında ise fenolik bileşik içerik ve miktarlarının daha fazla bulunmuştur. Nonanal, Akhisar yöresi için, o-simen ise Mudanya ve Akhisar yöreleri için; β-miresen Akhisar, Erdek, İznik ve Mudanya yöreleri için; trans-3-hekzanol, 1-hekzanol, 1-oktan-3-ol, 6-metil-5-hepten-2-ol, (R)-(+)-limonen, (S)-(-)-limonen, linalol aroma bileşenleri ise tüm yörelerde kostikli işleme açısından ayırt edici özellik taşıyabileceği düşünülmektedir. Yerli üretici havuzlarında tespit edilen aroma bileşen içerik ve miktarlarının piyasa ve diğer işleme yöntemlerine göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Gemlik çeşidi zeytinlerde fenolik bileşik ve aroma bileşen profillerinin ortaya konulmasıyla; taze zeytinlerde yöresel farklılığın, işlenmiş zeytinlerde hem yöresel hem de işleme yöntemindeki farklılıkların etkileri ortaya konulmuştur. Aroma bileşenleri ve fenolik bileşikler üzerine yöre ve işleme yöntemlerinin önemli etkisinin olduğu ve buna bağlı olarak farklılıkların oluştuğu tespit edilmiş olup, bazı aroma bileşenlerinin klasik ve kostikli yöntemle işlenmiş zeytinlerde işleme ve yöresel olarak ayırt edici etkisinin olabileceği düşünülmektedir.
  • ItemOpen Access
    Sodyum pentaboratın kanser ve sağlıklı insan akciğer hücreleri üzerindeki in vitro sitotoksik genotoksik ve radyobiyolojik etkilerinin araştırılması
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Huriyet, Huzeyfe; Çavaş, Tolga; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Biyoloji Anabilim Dalı; 0000-0002-9515-3063
    Kanser dünyada ölüm nedenleri arasında ön sırada gelmektedir. Bu bağlamda kanser tedavisinde birçok yöntem kullanılmaktadır. Bu yöntemler kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi yöntemleridir. Her geçen gün kanser tedavisi için yeni bileşikler geliştirilmektedir. Kanser tedavisinde çoğu zaman bu yöntemler birlikte kullanılmaktadır. Yeni tedavi yaklaşımlarında seçilen bileşiklerden biri de bor temelli bileşiklerdir. Bu yüzden bor temelli bileşiklerin biyolojik etkileri giderek daha fazla araştırılmaktadır. Bu tez çalışmasında Sodyum pentaboratın (Na2B5O16 7H2O) sitotoksik, genotoksik, radyobiyolojik etkileri ve ATM, MLH1, BAX ve TP53 genlerinin ekspresyon seviyeleri sağlıklı (BEAS-2B) ve kanser (A549) akciğer hücre hatlarında araştırılmıştır. Sodyum pentaboratın sitotoksik etkisi XTT testi ve Klonojenik test yöntemleri kullanılarak belirlenmiştir. XTT test sonuçlarına göre BEAS-2B hücre hattında IC50 değeri 5333,33µg/mL, A549 hücre hattında 7894,52 µg/mL olarak belirlenmiştir. XTT testinden elde edilen verilerle, elde edilen IC50 değerleri genotoksik etkinin komet test yöntemi kullanılarak araştırılmıştır. Komet test sonuçları incelendiğinde, Sodyum pentaboratın genotoksik etkisi özellikle yüksek konsantrasyonlarda ortaya çıktığı görülmüştür. Bu genotoksik etkinin hücre içi ROS seviyelerinden kaynaklanabileceği DFCDA test yöntemi kullanılarak gösterilmiştir. Sodyum pentaboratın artan konsantrasyonlara bağlı olarak hücreleri programlanmış hücre ölüm yolağı olan apoptoz oranlarını arttırdığı belirlenmiştir. Radyobiyolojik etkileri değerlendirildiğinde, Sodyum pentaboratın 1 Gy ve 2 Gy radyasyonun etkisinin arttırdığı görülmüştür. Sodyum pentaboratın ATM,MLH1, BAX ve TP53 gen ekspresyonlarına etkisi araştırılmıştır. Yapılan RT-PCR analizlerinde gen ekspresyon seviyelerinde değişimlere neden olduğu görülmüştür fakat bu değişimlerin istatistiksel olarak anlamlı düzeyde olmadığı tespit edilmiştir.
  • ItemOpen Access
    Gümüş ile yüklenmiş titanyum dioksit nanotüplerinin çeşitli kanser hücreleri üzerindeki sitotoksik, antikanser ve hücre ölümü etkilerinin araştırılması
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Allounan, Akoua Aurelie Carine; Çinkılıç, Nilüfer; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Biyoloji Anabilim Dalı.; 0000-0003-2355-4703
    Günümüzde nanomateryaller teknolojiden tıp dünyasına birçok platformda kullanım alanı bulmaktadır. Özellikle nanomateryallerin hücre içinde önemli oranda sitotoksik etki oluşturması belirli metallerin nanoboyutta sentezlenerek kanser tedavisinde ilaç taşıyıcı olarak, fototerapi amaçlı ısı ile aktifleşme ve farklı metaller ile yüklenerek kanser hücrelerini öldürme amaçlı kullanımlarını yaygınlaştırmıştır. TiO₂ bazlı nanomateryaller son dönemde medikal amaçlı olarak yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. İn-vitro çalışmalar, nanoyapılı TiO₂'nin bazı hücrelerin nükleer bölgesine erişebildiğini ve genotoksik etkiye neden olduğunu kanıtlamıştır. Gümüş, yüksek biyouyumluluk ve antimikrobiyal özellikleriyle ile tanınmaktadır. Kanser tedavisinde hastalar sıklıkla kemoterapötik ajanlara direnç geliştirmektedir. Ayrıca, bu terapötik ilaçların çoğu hedefe özgü değildir ve etrafındaki sağlıklı vücut dokularına zarar verme ihtimalleri yüksek olmaktadır. Bu doktora tez çalışmasında ilk kez gerçekleştirilen gümüş ile yüklenmiş titanyum nanotüpleri ile insan kolorektal kanser, insan akciger kanser ve insan meme kanser hücre hatlarında olası genotoksik ve antikanser etkileri belirlenmeye çalışılmıştır. 24 saatlik XTT deneyleri, 80 ila 640 μg/mL doz aralığında AgTNT'nin zaman ve doza bağlı sitotoksik etkilerini ortaya koymuştur. AgTNT'ye 24 saat boyunca maruz kalan hücrelerde komet testi ile DNA hasarı parametrelerinde istatistiksel olarak anlamlı bir artış gözlenmiştir. Reaktif oksijen türlerinde de önemli bir artış gözlenmiştir. IC50 dozlarında AgTNT tarafından indüklenmiş hücrelerde tipik apoptotik morfolojik özellik hücre içi TEM ile gözlenmiş ve son olarak annexin-V ve multikaspaz deneyleri ile hücre ölümü etkisi doğrulanmıştır. Test verileri, AgTNT'nin sitotoksisiteyi, önemli DNA hasarını ve HT-29, A549 ve MCF-7 hücrelerinin apoptozunu indükleyebileceğine dair güçlü kanıtlar sağlayarak antikanser potansiyellerini ortaya koymaktadır ve TiO₂ nanotüplerin etkin anti-kanser ajanlar olarak özgünlüğünü ortaya koymaktadır.
  • ItemOpen Access
    Elektrikli otomotiv sektöründe ISO ve WCM çevre & enerji yönetim sistemleri ile entegre sürdürülebilirlik yönetim sisteminin oluşturulması: BuS yönetim sistemi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Yavaş, Özcan; Nalbur, Berrak Erol; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0000-0001-8679-0485
    Sürdürülebilirlik faaliyetleri Avrupa Birliği (AB) Yeşil Mutabakat ve ülkemizin karbon nötr hedefleri doğrultusunda değerlendirildiğinde son yıllarda kurumlar tarafından hızlı bir şekilde benimsenmeye başlamıştır. Kurumlar sürdürülebilirlik faaliyetlerini hızlandırmaya yönelirken, sürdürülebilirlik yönetim modelleri konusunda ise uygulamada önemli bir boşluk bulunmaktadır. Özellikle çevre ve enerji yönetim sistemleri ile entegre sürdürülebilirlik yönetim modelleri hızlıca yaygınlaşmalı ve kurumlara yol göstermelidir. Bu tez çalışması kapsamında ISO 14001 & ISO 50001 ve Dünya Klasında Üretim (WCM) Yönetim sistemleri ile entegre yeni bir Sürdürülebilirlik Yönetim yaklaşımı oluşturulmuş ve üretim sistemleri ile Endüstri 4.0 ile ilişkisi tanımlanmıştır. Ayrıca oluşturulan yönetim sistemi elektrikli ve hidrojen yakıtlı araç üreten bir firmada uygulanmış ve şirketin sürdürülebilirlik stratejilerine etkisi incelenmiştir. Tez çalışmasının entegre edilmesi sürecinde Planla, Uygula, Kontrol Et, Önlem Al (PUKÖ) modeli ile çevresel, sosyal ve yönetişim (ÇSG) faaliyetleri yaklaşımı ile sürdürülebilirlik yaklaşımına entegre edilmiştir. Daha sonra entegre edilen bu parametreler hammadde aşaması, üretim aşaması, ürün aşaması ve ömrünü tamamlamış ürün aşamasında uygulanmıştır. Çalışma sonunda ISO 50001 sertifikasyonu, WCM 3 puan, Sürdürülebilirlik raporunun yayınlanması, ISO 14064 sertifikasyonu, Karbon Saydamlık Beyanı (CDP) B- puanı ve Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik İndeksi (BIST) 62 puan alınarak önemli anahtar performans göstergelerine (KPI) ulaşılmıştır. Ayrıca çalışma kapsamında ham maddetedarik aşamasında oluşan emisyonların %22 oranında azaltılması sağlanmış, üretim ve satın alma aşamasında ise Kapsam 1 emisyonlarında %11, Kapsam 2 emisyonlarında ise%37 oranında bir azaltım çalışması gerçekleştirilmiştir. Ayrıca AB Sınırda Karbon Denetleme Mekanizması (SKDM) ve 2024 yılında ülkemizde devreye alınması planlanan Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kapsamında yıllık 212 k€ karbon vergisinden muafiyet sağlanabileceği öngörülmüştür. Çalışma sonucunda kurumun sürdürülebilirlik göstergelerine bakıldığında ise stratejik gösterelerde %67 uyum elde edilmiştir.
  • ItemOpen Access
    Si ve SiNW alttaşların metal oksit ince filmlerle kaplanması ve kızılötesi bölgede davranışının incelenmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-12-19) Bozdoğan, Ecem; Alper, Mürsel; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Fizik Anabilim Dalı.; 0000-0001-5884-9056
    Bu tez çalışmasında, dikey olarak hizalanmış farklı uzunluk ve çaplara sahip n tipi silisyum (Si) nanoteller (n-SiNWs), metal destekli kimyasal aşındırma yöntemi (MACE) kullanılarak <100> yönelimli ticari n-Si levhadan üretildi. Üretilen nanotel yapıların yapısal, elementel ve optiksel özellikleri araştırıldı. Daha sonra, üretilen n-SiNWs üzerine p tipi bakır I oksit filmler (Cu₂O)/n-SiNWs biçiminde heteroyapıları sentezlemek için elektrodepozisyon yöntemi kullanıldı. Ayrıca, p-Cu₂O ince filmler, termal buharlaştırma yöntemi (PVD) ile elde edilen Au/Cr/Si alttabakalar üzerine aynı depozisyon şartları altında büyütüldüler. İnce filmlerin depozisyon süreçleri dönüşümlü voltmetre tekniği ve akım-zaman grafikleri ile incelendi. X ışınları kırınımı (XRD) tekniği ile p-Cu₂O/n-SiNWs hetero ve Cu₂O/Au/Cr/Si yapıların kristolografik özellikleri araştırıldı. Bütün numunelerin tek fazlı kübik yapıya sahip oldukları gözlendi. Ek olarak, enine kesit alan emisyonlu aramalı elektron mikroskobu (FE-SEM)-enerji dağılımlı x-ışını spektroskopisi (EDX) karakterizasyonu ile p-Cu₂O/n-SiNWs hetero ve Cu₂O/Au/Cr/Si yapıların morfololjik özellikleri araştırıldı ve elementel analizleri yapıldı. Öte yandan, p-Cu₂O/n-SiNWs hetero ve Cu₂O/Au/Cr/Si yapıların yüzey pürüzlülükleri (Rq (nm)) ve tanecik boyutları atomik kuvvet mikroskobu (AFM) ile analiz edilerek hesaplandı. Değişen uzunluk/çap oranı ile birlikte Rq (nm) değerlerinin ve tanecik boyutlarının değiştiği görüldü. Yakın kızılötesi (UV-VIS-NIR) ve kızıl ötesi (FTIR) spektrometresi ile n-Si levha, nanotel yapıların ve p-Cu₂O/n-SiNWs heteroyapıların NIR ve IR bölgedeki optik özellikleri incelendi. Son olarak akım-gerilim (I-V) ölçümleri ile heteroyapıların diyot performansları belirlendi ve idealite faktörlerinin nanotellerin uzunluk/çap oranına bağlı olarak önemli ölçüde değiştiği bulundu.
  • ItemOpen Access
    Atdişi mısır (Zea mays indentata Sturt.) hatlarından geliştirilen bazı melez kombinasyonlarının tarımsal özellikler yönünden uyum yeteneği ve melez gücünün belirlenmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023) Kahraman, Gülçin; Turgut, İlhan; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Tarla Bitkileri Anabilim Dalı.; 0000-0001-9707-1005
    Bu araştırma kendilenmiş atdişi mısır (Zea mays indentata Sturt.) hatlarından geliştirilen bazı melez kombinasyonlarının tarımsal özellikler yönünden uyum yeteneği ve melez gücünün belirlenmesi amacıyla 2018, 2019 ve 2021 yıllarında yürütülmüştür. Araştırma Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkezi deneme alanlarında yapılmıştır. Çalışmada 7 adet kendilenmiş mısır hattı (dişi), 3 adet kendilenmiş mısır hattı (tester-erkek) ebeveyn olarak kullanılmış ve bunlar line x tester yöntemine göre melezlenmiştir. Melezler, ebeveynler ve standart çeşitler tesadüf blokları deneme deseninde 3 tekerrürlü olarak ekilmiştir. Tepe püskülü çıkış süresi, bitki boyu, koçan yüksekliği, 1000 tane ağırlığı, koçan uzunluğu, koçan çapı, koçanda tane sayısı, tane verimi özelliklerinde ebeveynlerin genetik yapısı incelenmiş, genel uyum yeteneği (GUY) ve özel uyum yeteneği (ÖUY) varyans ve etkileri, heterosis, heterobeltiosis ve ticari heterosis değerleri hesaplanarak, uygun anaç ve melez kombinasyonları belirlenmiştir. Yıl ortalaması olarak en yüksek tane verimine A7 x T1 melezi sahip olmuş ve bunu A6 x T2 melezi izlemiştir. Tane verimi için ortalama heterosis değeri %45,13, heterobeltiosis değeri %31,80 olurken ticari heterosis değeri %-24,33 olmuştur. Melez kombinasyonlarındaki yüksek verim ve çok sayıda pozitif ve önemli genel kombinasyon değerleri ile dikkat çeken A7 hattının verimli melezlerin eldesinde kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
  • ItemOpen Access
    İnegöl ilçesindeki özel hava kirleticilerinin belirlenmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023) Çalışkan, Burak; Cindoruk, Sabahattin Sıddık; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0000-0002-8729-9441
    Bu çalışma, Bursa/İnegöl ilçesindeki PAH, ağır metaller ve siloksan konsantrasyonlarının bölgesel ve zamansal değişimlerini inceleyerek mekânsal farklılıkları ve potansiyel kirletici kaynakları belirlemeyi amaçlamıştır. PAH ve ağır metal konsantrasyonlarını ölçmek için ilçenin iki farklı noktasında yüksek hacimli hava örnekleme cihazları kullanılmıştır. PAH örnekleri Aralık 2017 ile Kasım 2018 tarihleri arasında toplanmış, ağır metal örnekleri ise Ocak 2018 ile Kasım 2018 tarihleri arasında alınmıştır. Siloksan konsantrasyonları ise ilçesinin 22 farklı noktasında pasif hava örnekleme cihazları ile yaz (Haziran 2020 ile Temmuz 2020) ve kış aylarında (Aralık 2020 - Ocak 2021) toplanmıştır. Küçük sanayi bölgesi (KSB) ve organize sanayi bölgesini (OSB) temsil eden örnekleme noktalarında elde edilen ortalama toplam PAH konsantrasyonu sırasıyla 1111±1045 ng/m³ ve 772±864 ng/m³ olarak hesaplanmıştır. Bu noktalardaki partikül madde konsantrasyonları ise OSB örnekleme noktasında ortalama 143,33±87,61 µg/m³ (12,57-437,88 µg/m³ ), KSB bölgesinde ise 186,42±126,93 µg/m³ (25,71-839,64 µg/m³ ) olarak bulunmuştur. Bölgedeki biyokütle atıklarının kontrolsüz yakılmasının bu sonuçlara yansıdığı görülmüştür. Moleküler tanı oranları ve PCA analiz sonuçlarının bu durumu desteklemektedir. Her iki analiz sonucuna göre bölgenin ana kirlilik kaynaklarının biyokütle yanması ile araç emisyonları olduğu belirlenmiştir. Ortalama ağır metal konsantrasyonlarında ise OSB örnekleme noktasındaki yıllık ortalama ağır metal konsantrasyonu, KSB bölgesindekinden yaklaşık %30 daha yüksek bulunmuştur. Bu noktalarda hesaplanan ortalama ağır metal konsantrasyonu KSB örnekleme noktasında ∑48 62,42±66,86 µg/m³ , OSB bölgesinde ise ∑48 83,20±114,49 µg/m³ olarak belirlenmiştir. Atmosferdeki yüksek ağır metal seviyeleri, bölgenin ciddi bir şekilde kirlendiğini göstermektedir. Kış aylarında ölçülen atmosferik siloksan konsantrasyonları, yaz aylarına kıyasla %117 daha yüksek bulunmuştur. İlçedeki ortalama siloksan konsantrasyonu yaz aylarında 190,48±122,71 ng/m³ iken kış aylarında 413,37±203,79 ng/m³ idi. Özellikle arıtma tesisi çevresinde yüksek siloksan konsantrasyonları bulunmuştur. PAH kaynaklı kanser riski, KSB örnekleme noktasında OSB bölgesine göre biraz daha yüksek olsa da, her iki bölge de genel olarak düşük risk kategorisindedir. Ağır metal kaynaklı risk ise çocuklarda yüksek, yetişkinlerde ise orta düzeyde olduğu belirlenmiştir.
  • ItemOpen Access
    Güney Marmara bölgesinden toplanan ekşi hamurlardan elde edilen laktobasil izolatları ile düşük fruktan içerikli fonksiyonel ekmek üretimi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023) Sökmen, Özen; Toğay, Sine Özmen; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0000-0002-2126-094X
    İrritabl bağırsak sendromu (İBS), en yaygın görülen gastrointestinal hastalıklardan biridir. Bu hastalıkların en önemli nedeni diyetle alınan fermente edilebilir laktoz, glikoz, fruktooligosakkaritler, galaktooligosakkaritler, sorbitol, mannitol gibi bileşenlerden oluşan oligosakkaritler, disakkaritler, monosakkaritler ve polioller (FODMAPs)’dir. Buğday, çavdar, arpa ve bunların ilavesi ile üretilen ekmeklerde bulunan başlıca FODMAPs karbonhidratları fruktanlardır. Ekşi hamur fermantasyonu, fruktan miktarını azaltarak İBS hastaları için uygun ekmek üretimine olanak sağlar. Bu çalışmada Güney Marmara bölgesinde Çanakkale, Balıkesir, Bursa, Yalova, Bilecik şehirlerinden toplanan ticari maya karıştırılmamış ekşi hamur örneklerinden elde edilen fruktan azaltıcı laktobasil izolatları iledüşük fruktan içerikli fonksiyonel ekmek üretimi ve ekmeklerin fizikokimyasal, mikrobiyolojik, reolojik ve duyusal değerlendirmesi hedeflenmiştir. Hamurlarda yapılan fruktan analizi sonucunda ticari ekmek mayası ile üretilen kontrol örneği en yüksek değeresahip olup, ekşi hamur örnekleri ile arasındaki fark istatistiksel olarak önemli (p<0,05) bulunmuştur. Düşük fruktan içerikli ekşi hamur örneklerinden izole edilen Balıkesir 1-2 ve Bursa 2-2 izolatlarında fruktan degradasyon özelliği tespit edilmiş ancak izolatların ekstraselüler fruktanaz enzimini kodlayan fruA ve fosE genlerini taşımadığı görülmüştür. Çalışma kapsamında fruktan azaltıcı laktobasil izolatları ile üretilen ekmek örnekleri incelendiğinde ise ticari ekmek mayası ile üretilen kontrol ekmeğinin fruktan miktarı 2200ppm, Bursa 2-2 laktobasil izolatı ile üretilen ekmeğin fruktan miktarı 1500 ppm ve Balıkesir1-2 laktobasil izolatı ile üretilen ekmeğinin fruktan miktarı ise 1600 ppm düzeylerinde bulunmuş ve izolatlar kullanılarak üretilen ekmeklerde fruktan değerinde kontrol örneğine göre sırasıyla %31,81 ile %27,83 oranlarında azalma görülmüştür. Duyusal olarak tüm ekmeklerin beğenildiği tespit edilmiştir. Sonuç olarak, çalışma kapsamında değerlendirilen ve ekmek üretiminde kullanım uygunluğu karakterize edilen ekşi hamur kaynaklı laktobasilizolatları ile üretilen ekmeklerde fruktan miktarlarının kontrol ekmeğine göre önemli ölçüde azaldığı belirlenmiş ve bu izolatların kullanılmasıyla İBS hastalarının tüketimine uygun fonksiyonel ekmek üretiminin mümkün olabildiği görülmüştür.
  • ItemOpen Access
    Bazı ekmeklik ve makarnalık buğdayların fenolojik gelişme dönemlerinde azot ve kükürt alım ve kullanım etkinliklerinin verim ve kaliteye etkisi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Özen, Didem; Çelik, Hakan; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Anabilim Dalı.
    Bu çalışmada, Orta Anadolu koşullarında azot ve kükürt uygulamalarının bazı ekmeklik ve makarnalık buğday çeşitlerinin farklı fenolojik gelişme (sapa kalkma, başaklanma sonrası süt olum ve hasat olgunluğu) dönemlerinde bitkinin azot (N) ve kükürt (S) içeriği ile alım ve kullanım etkinliği yanısıra verim ve bazı kalite parametreleri üzerine etkileri incelenmiştir. Denemeler, 2020-2021 yılları arasında, Eskişehir Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü arazisinde kükürt (S) uygulanan (6 kg da-¹) ve uygulanmayan (0 kg da-¹)koşullarda yürütülmüştür. Azot’un (N) beş farklı dozu (0, 4, 8, 12, 16 kg da-¹), iki ekmeklik (Bezostaja-1, Es-26) ve iki makarnalık (Kunduru-1149, Eminbey) buğday çeşidi kullanılmıştır. Tane verimi; en yüksek (506 kg da-¹) Eminbey çeşidinden (16 kgda-¹ N ve 6 kg da-¹ S), en düşük (172 kg da-¹) Kunduru-1149 çeşidinden (0 kg da-¹ N, 0kg da-¹ S) alınmıştır. Zeleny ve Makro-sedimentasyon (SDS) değeri azot dozları ile artmış, en yüksek değer (92,25 mL) Bezostaja-1 çeşidinde (16 kg da-¹ N ve 6 kg da-¹ S)belirlenmiştir. Aynı dozda en yüksek verim (506 kg da-¹); Eminbey çeşidinden, protein(%14,93) Kunduru-1149; tane kükürt içeriği (% 0,16) Kunduru-1149 ve Bezostaja-1 çeşidinden sağlanmıştır. Makarnalık buğdayların ekmekliklerden daha düşük azot alım ve kullanım etkinliğine sahip olduğu, daha fazla azotlu gübre kullanarak aynı verim düzeyine ulaşabildikleri tespit edilmiştir. Ayrıca makarnalık çeşitlerin daha fazla kükürt alım etkinliğine sahip olduğu, uygulanan kükürt (6 kg da-¹) ile alım etkinliğinin arttığı görülmüştür. Ekmeklik çeşitler daha yüksek azot dozlarında daha düşük, makarnalık çeşitler ise düşük azot dozlarında daha yüksek suda çözünebilir karbonhidrat (SÇK) değerine sahip olmuştur. Makarnalık çeşitler ekmeklik çeşitlere göre daha yüksek biyolojik verim ve Normalize edilmiş Vejetasyon Indeksi (NDVI) değerlerine sahip olmuştur. Kükürt’ün verim, kalite ve protein açısından önemli olması sebebiyle ekim zamanında azotla birlikte uygulanması önerilmiştir.
  • ItemOpen Access
    Mihaliç peynirinden izole edilen bazı laktik asit bakterilerinin farklı süt emülsiyon sistemlerinde fermantasyonunun belirlenmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023) Keser, Gökçe; Özcan, Tülay; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0000-0003-1611-7847
    Bu çalışma kapsamında, geleneksel Mihaliç peynirinden izole edilen laktik asit bakterilerinin, farklı emülsiyon sistemi olarak seçilen yağsız fermente süt ve süt yağı esaslı sürülebilir ürünlerde biyolojik aktivite ve teknolojik etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Fermente süt üretiminde, Mihaliç peynirinden izole edilen laktik asit bakterileri (Levilactobacillus brevis, Lacticaseibacillus paracasei ve Lacticaseibacillus rhamnosus) geleneksel yoğurt starter kültürleri (Streptococcus thermophilus ve Lactobacillus delbrueckii subsp. bulgaricus) ile birlikte kullanılmıştır. Örneklerde fermantasyon ve bakteri aktivitesi ile birlikte, fizikokimyasal, tekstürel ve duyusal özellikler belirlenmiştir. Ayrıca amino asit, organik asit ve aroma bileşenleri miktarlarındaki biyokimyasal değişimler de incelenmiştir. Süt yağı esaslı sürülebilir ürünlerin üretiminde, Mihaliç peynirinden izole edilen laktikasit bakterileri (Levilactobacillus brevis, Lacticasei bacillus paracasei ve Lacticaseibacillus rhamnosus) ve tereyağı kültürü (Lactococcus lactis subsp. lactis, Lactococcus lactis subsp. cremoris, Lactococcus lactis subsp. lactis biovar. diacetylactis, Leuconostoc mesenteroides subsp. cremoris) birlikte kullanılmıştır. Örneklerin mikrobiyolojik özellikleri ile asitlik gelişimi, renk, tekstür ve duyusal nitelikleri ve ayrıca depolama boyunca oksidasyon stabilitesi incelenmiştir. Yağ asitleri, organik asit vearoma bileşenlerindeki değişimin tespiti ile metabolomik etkiler araştırılmıştır. Sonuç olarak, bileşim olarak farklı özelliklere sahip süt emülsiyonlarında kullanılan otokton bakteri ve ticari kültür simbiyotik sistemlerinde bakteri canlılıklarının biyoterapötik etki düzeyinde olduğu saptanmıştır. Bu bakteriler fermantasyon ve metabolik özellikleri ile çeşitli biyoaktif ve fonksiyonel bileşiklerin oluşumuna ve teknolojik özelliklerin artmasına katkı sağlamıştır. Ayrıca, peynir matriksi adaptasyonuna sahip otokton kültürlerin farklı süt/gıda sistemlerinde ve karışık kültür içeren ürünlerde değerlendirilmesinin mümkün olacağı sonucuna varılmıştır.
  • ItemOpen Access
    Liman atık kabul tesislerinde sintine suyu arıtma çamuru özelliklerinin iyileştirilmesi için yeni yaklaşımlar
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2024) Özdoğan, Nurullah; Topaç, F. Olcay; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0000-0002-3357-0240
    Günümüzde dünya ticaretinin % 90'ı deniz yoluyla sağlanmaktadır. Ancak gemilerin iç kısımlarının yıkama sularının illegal şekilde denizlere deşarj edilmesiyle ciddi oranda deniz kirliliği meydana gelmektedir. Uluslararası Hukuk düzenlemeleri uyarınca gemiler, ürettikleri atıkları limanlarda belirlenen lisanslı atık kabul tesislerine vermekle yükümlüdür. Bu tesislerdeki en büyük problemlerden biri ise suyun fizikokimyasal arıtımından sonra oluşan yüksek hacimlerde ve tehlikeli madde içeriğine sahip arıtma çamurlarıdır. Bu çalışmadaki temel amaç, Türkiye'nin en büyük liman atık kabul tesislerinden birinde sintine suyu arıtma prosesi sırasında oluşan arıtma çamurunun özelliklerini iyileştirmek için verimli, uygun maliyetli, çevre ve sağlık dostu etkin bir yöntemin araştırılmasıdır. Bu kapsamda, tesis içerisinde bir pilot ölçekli ünite kurularak sintine suyu arıtma çamuruna farklı deney şartları (ultrasonik güç, koagülan dozajı, işletme süresi, altında; (i) filtre pres, (ii) ultrases + filtre pres, (iii) ultrases + koagülan + filtre pres prosesleri uygulanmış ve birbirleri ile mukayese edilmiştir. Çalışma sonuçlarına göre, Ultrases (US) tek başına kullanıldığında, su içeriği, Toplam Organik Karbon (TOK) ve Kızdırma Kaybı (LOI) değerlerini etkilemediği görülmüştür. US, 100W/L ultrasonik güç ve 60 dakika işlem süresi ile çamurun Çözünmüş Organik Karbon (ÇOK) değerini %45 azaltırken, ultrases uygulama süresindeki artış (400 W/L), Toplam Çözünen Katı (TÇK) ve klorür parametrelerinin gideriminde sırasıyla % 10 ve % 22iyileştirme sağlamıştır. Ultrasonik gücün 300 W/L, potasyum metoksit dozajının 500mg/L ve işletme süresinin 60 dakika olduğu şartlarda, ÇOK giderimi % 40 seviyelerine, TÇK konsantrasyonu 4020 mg/L seviyelerine indirilmesi ve yine klorürkonsantrasyonunda da 1. Sınıf limit değerinin karşılandığı görülmüştür. Çamur keki TOK içeriğinin ise, 100-400 W/L arasındaki ultrasonik güç ve 60 dakika işletme süresi ile azaltılsa da 1. Sınıf limit değeri elde edilememiştir. Ultrasonik gücün 300 W/L, koagülandozajının 1000 mg/L ve işletme süresinin 60 dakika olduğu optimum şartlarda, çamur su içeriği % 65,71’e, LOI içeriği ise % 56 seviyesine düşürülmüş olsa da sınır limit değerleri karşılanamamıştır. Çalışmanın umut verici sonuçlarının, daha önce araştırılmamış olansintine suyu çamurunun işlenmesi için yeni bir alternatif ve yol gösterici bir rehber olması öngörülmektedir.
  • ItemOpen Access
    Kestane kabuğu pigmentlerinin ekstraksiyonu, enkapsülasyonu ve bazı özelliklerinin belirlenmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023) Koçer, Serhat; Çopur, Ö. Utku; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0000-0003-1926-5167
    Dünyada her yıl 1,3 milyar tondan fazla gıda, atık ve yan ürün olarak ortaya çıkmaktadır. TUİK verilerine göre ise Türkiye’de 2022 yılında 80200 ton kestane üretimi gerçekleşmiştir. Son yıllarda gıda, kozmetik ve tekstil sanayilerinde zararlı etkilerinden dolayı sentetik boyalar yerine doğal kaynaklı renk maddelerine ilgi artmıştır. Üretim esnasında yan ürün olarak ortaya çıkan kestane kabuğu antioksidan, renk maddeleri ve vitaminler gibi birçok değerli maddeyi içermektedir. Bu tez çalışmasında kestane kabukları özel sektörden sağlanarak bu ürünler üzerine mikrodalga destekli ekstraksiyon (MDE), ultrasonik destekli ekstraksiyon (UDE) ve alkali çözücülü klasik ekstraksiyon (KE) yöntemleri kullanılarak elde edilen kahverengi renk pigmentleri, toplam fenolik madde (TFM) içeriği ve toplam antioksidan kapasite (TAK) (DPPH ve CUPRAC) içeriği bağımlı değişken olarak seçilerek merkezi kompozit deneme tasarımı yanıt yüzey yöntemiyle optimizasyonlar gerçekleştirilmiştir. Ekstraktlar çeşitli analizlerle karakterize edilmiş ve ekstraktlar arasında farklılıklar istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. En yüksek sonuçları veren MDE ile elde edilen ekstrakt, maltodekstrin ve arabik gam ağırlıkça %10-15-20 oranında karıştırılarak sprey kurutulmuş toz elde edilmiştir. Bunun sonucunda kahverengi renkte, suda yüksek çözünürlüğe sahip hem pigment hem de biyoaktif bileşenler içeren sprey kurutulmuş kestane kabuğu tozu elde edilmiştir. Elde edilen kestane kabuğu tozunun yapay renklendirici yerine doğal bir gıda katkı maddesi olarak kullanılabileceği belirlenmiştir.
  • ItemOpen Access
    Konutlarda ısıl ve görsel konfor koşullarının sağlanmasına yönelik enerji optimizasyonu üzerine bir tasarım destek modeli
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023) Kaymaz, Egemen; Sezer, Filiz Şenkal; Manav, Banu; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Mimarlık Anabilim Dalı.; 0000-0002-9435-8411
    Konut sektörü, sanayi ve ulaşımdan sonra fosil yakıt tüketimi ile ilişkili karbon emisyonunun %9‘undan, elektrik tüketiminin %21'inden ve toplam nihai enerji tüketiminin %20‘sinden sorumludur. Bu bakımdan konutlar, iklim değişikliğiyle mücadelede ve karbon nötr hedeflere ulaşmakta önemli bir potansiyele sahiptir. Bu çalışmada Bursa ili Nilüfer ilçesinde yer alan, mevcut üç konut sitesinin ısıtma, soğutma ve aydınlatma enerjisi performansı, çevresel etkileri, ilk yatırım, bakım-onarım, yenileme, hurda, işletme ve kullanım dönemi enerji maliyetlerini içeren global maliyeti ile konut mekanlarının ısıl ve görsel konfor koşulları, kullanıcı tercihleri göz önüne alınarak değerlendirilmiştir. Bununla birlikte Bursa‘nın yanı sıra Türkiye‘nin farklı iklim bölgelerinde de tasarlanacak konut projeleri için enerji ve maliyet odaklı optimal çözümlerin geliştirilmesi hedeflenmiştir. Yaklaşık sıfır enerjili ve maliyet etkin enerji verimli bina performans hedefleri doğrultusunda konutlarda enerji optimizasyonu üzerine bir tasarım destek modeli önerisinde bulunulmuştur. Önerilen model ile konutların ön tasarım kararları bina, mekan ve yapı kabuğu ölçeğindeki mimari (pasif)ve bina alt sistem (aktif) tasarım değişkenleri üzerinden analiz edilmiştir. Önerilen model çerçevesinde binalarda enerji performansını iyileştirmeye yönelik oluşturulan senaryolar; iklim bölgesi, cephe yönlenimi, kat yüksekliği, dış duvar ısı yalıtımı, saydamlık oranı ve cephe kuruluşlu, pencere camının termofiziksel ve optik özellikleri, doğrama türü, güneş kontrol elemanları, yapı kabuğu hava sızdırmazlığı, iç aydınlatma tasarımı ve kontrolü, ısıtma ve soğutma sistemi işletim takvimi, iç ortam ayar sıcaklığı ve güneş panelleri olmak üzere 15 değişken altında toplam 183 farklı seçeneği içermektedir. Tasarım değişkenlerinin ısıtma, soğutma, aydınlatma, birincil enerji tüketimi, CO₂ emisyonu ve uzun dönem maliyetlere olası etk ler b na performans ölçütler arasında k ödünleş m d kkate alınarak simülasyon ve BES tabanlı optimizasyon yöntemi ile değerlendirilmiştir. Yenilenebilir enerji sistemlerinin enerji ve maliyet optimal çözümlerde mimariye entegre edilmesiyle, güneş panellerinin yıllık aydınlatma ve soğutma enerjisi ihtiyacını karşılama oranı hesaplanmıştır.
  • ItemOpen Access
    Nanokompozit yapıların genel elastik sınır koşullarında dinamik ve stabilite analizleri
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023) Uzun, Büşra; Yaylı, M. Özgür; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0000-0002-7636-7170
    Bu tez çalışmasında, çeşitli nanokompozit yapılar için elastik sınır koşullarında serbest titreşim, statik ve burkulma formülasyonları değişik boyut etkili teoriler ile sunulmuştur. Kompozit nanotüplerin burulmalı titreşim analizleri yerel olmayan elastisite teorisi, değiştirilmiş gerilme çifti teorisi, yerel olmayan şekil değiştirme değişimi teorisi ve şekil değiştirme değişimi teorisi ile sunulmuştur. Fonksiyonel derecelendirilmiş kompozit nanokirişlerin burkulma ve serbest titreşim analizleri yerel olmayan elastisite teorisi ve değiştirilmiş gerilme çifti teorisi ile gerçekleştirilmiştir. Karbon nanotüp takviyeli kompozit nanokirişlerin serbest titreşim analizleri yerel olmayan elastisite teorisi ve değiştirilmiş gerilme çifti teorisi ile gerçekleştirilirken, burkulma analizi yerel olmayan elastisite teorisi ile gerçekleştirilmiştir. Bunlara ek olarak, elastik bir ortam içindeki dairesel olmayan nanoçubukların çarpılma fonksiyonlarını içeren ve yerel olmayan şekil değiştirme değişimi teorisine dayanan burulmalı titreşimi incelenmiştir. Problemlerin çözümünde düşey yer değiştirme ve burulma açısı fonksiyonu Fourier sinüs serisi seçilirken, dönme fonksiyonu Fourier kosinüs serisi seçilmiştir. Bu fonksiyonlar yönetici denklemlerde kullanılarak her problem için ayrı Fourier katsayıları hesaplanmıştır. Daha sonra, Stoke dönüşümleri sınır koşullarına dâhil edilerek her problemin lineer denklemleri elde edilmiştir. Elde edilen lineer denklemler kullanılarak her problem için katsayılar matrisi oluşturulmuştur. Burulmalı titreşim ve enine titreşim problemleri için elde edilen katsayılar matrisinin öz değerleri açısal frekansları verirken burkulma problemleri için elde edilen katsayılar matrisinin özdeğerleri burkulma yüklerini vermektedir. Bu tez çalışmasının sonuçları literatürde bulunan diğer akademik çalışmalar ile kıyaslanmıştır ve doğruluğu ispat edilmiştir. Ayrıca, bu tez çalışmasında çeşitli nanokompozit yapılar için bulunan sonuçlar bir dizi şekiller ve tablolar ile sunulmuştur.
  • ItemOpen Access
    Akış geometrisinin yakıt pili performansına etkilerinin deneysel ve numerik olarak incelenmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023) Güreşci, Kumru; Umur, Habib; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Makine Mühendisliği Anabilim Dalı.; 0009-0003-7008-3737
    Bu çalışmada yakıt pili için bir akış tasarımı oluşturulmuştur. Üç boyutlu, dört kanallı serpantin akış alanlı, ara rezervuarlı ve rezervuarsız olmak üzere oluşturulan model ANSYS Fluent yazılımında analiz edilmiş ve karşılaştırılmıştır. Ara rezervuarlı dört kanallı serpantin akış alanlı modeli giriş ve çıkış manifolduna yakın ara rezervuarlardan farklı besleme oranları ile debi takviyesi yapılmış ve güç yoğunlukları incelenmiştir. Ara rezervuarlı dört kanallı serpantin akış alanlı model yüksek güç elde edilen arabesleme oranı ile farklı sıcaklık ve basınç değerlerinde incelenmiştir. Çalışma sonucunda çıkış manifolduna yakın olan ara rezervuar beslemesi girişe yakın olan ara rezervuar beslemesine göre güç çıkışının arttığı gözlenmiştir. Ara rezervuarlı dört kanallı serpantin akış alanlı modelin güç yoğunluğu sıcaklık ve basınçla doğru orantılı olarak arttığı tespit edilmiştir.
  • ItemOpen Access
    Hıyar (Cucumis sativus L.) bitkisinde arıtılmış su kullanılarak yapılan kısıntılı sulama uygulamalarının verim, kalite ve ağır metal içerikleri üzerine olan etkileri
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023) Duran, Ufuk Tan; Akbudak, Nuray; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı.; 0000-0002-1329-5982
    Hıyar (Cucumis sativus L.) gibi su tüketimi fazla olan sebze türlerinin üretiminde çevre dostu sulama yöntemlerinin kullanılması ve alternatif su kaynaklarının kullanım olanaklarının araştırılması büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada, farklı kalitede su kullanılarak farklı seviyelerde yapılan kısıntılı sulama uygulamalarının hıyar bitkilerin deverim ve kalite parametreleri ile ağır metal içerikleri üzerine olan etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada, iki farklı hıyar çeşidinde (Elzem F1 ve MH-102 F1); şebeke suyu (ŞS), arıtılmış atık su (AAS) ve aktif çamur suyu (AÇS) olmak üzere üç farklı su kalitesinde; %100 ETc (S100) , %75 ETc (S75) ve %50 ETc (S50) olmak üzere üç farklı sulama seviyesinde sulama uygulamaları yapılmıştır. Hıyar bitkilerinde kadmiyum (Cd),krom (Cr), nikel (Ni) ve kurşun (Pb) gibi bazı ağır metallerin kalıntı miktarları incelenmiştir. Ayrıca, hıyar meyvelerinin gıda güvenilirliği açısından insan sağlığı üzerine etkilerinin belirlenmesi amacıyla mikrobiyolojik analizler gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, kısıntılı sulama uygulamaları içerisinde en iyi sonuç S75 uygulamalarından elde edilmiştir. AAS uygulamaları ile Elzem F1 ve MH-102 F1 çeşitleri için sırası ile %32,07 ve %39,6 oranlarında verim artışı ile erkencilik sağlanmıştır. AAS ve AÇS uygulamalarının bitki boyu, yaprak oransal su kapsamı, yaprak rengi ve klorofil miktarı açısından bitki gelişimini olumlu yönde etkilediği belirlenmiştir. Ağır metal analizleri sonucunda, AAS uygulamalarına ait hıyar meyvelerindeki ağır metal seviyelerinin ulusal ve uluslararası yönetmeliklere göre belirlenen limitlerin altında olduğu ortaya çıkmıştır. Ancak; AÇS uygulamalarına ait meyvelerde Cd ve Cr içeriklerinin yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bitkilerde ağır metallerin birikim yeri kök>yaprak>meyve olarak sıralanmıştır. Ayrıca, mikrobiyolojik analiz sonuçlarına göre, tüm uygulamalara ait hıyar meyvelerinin insan sağlığı açısından risk oluşturmadığı belirlenmiştir. Tüm parametrelerden elde edilen sonuçlar birlikte değerlendirildiğinde ise; Elzem F1 ve MH 102 F1 hıyar çeşitlerinde, AAS-S75 uygulamasının kullanımı önerilmektedir. Bu çalışmadan elde edilen sonuçlar, arıtılmış atık sular ile sulanan bitkilerde ağır metal ve mikrobiyolojik analizlerin yapılması gerektiğini vurgulamıştır.
  • ItemOpen Access
    Hafif HİGGS bozonlarının iki müona bozunması yoluyla CERN’deki çarpıştırıcılarda incelenmesi
    (Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023-08-21) Çiçi, Ali; Ün, Cem Salih; Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Fizik Anabilim Dalı.; 0000-0001-5217-9290
    İki Higgs Dubletli Model’in özel bir tipi olan Lepton-Spesifik İki Higgs Dubletli Model, hafif Higgs bozonları verebildiği için tezin teorik temellerinin üzerine kurulduğu model olarak ele alındı. ATLAS ve CMS çalışma grupları, müon çifti invaryant kütlesinin yaklaşık 28GeV olduğu bölgede Standart Model’in öngörülerinde sapma olduğunu yayımladığı yeni analizlerde gösterdi. Lepton-Spesifik İki Higgs Dubletli Model yaklaşık 28 GeV kütleye sahip, önerdiği yük-parite tek Higgs ile gözlemlenen bu sapmayı açıklamaya aday olabilir. Modelin kütle spektrumu tarandıktan sonra hafif Higgs bozonları elde edildi. Yük-parite tek Higgs 𝐴’nın (𝐴 → 𝜇±𝜇±) bozunum kanalı aracılığı ile 28 GeV müon çiftinde (𝑚𝜇𝜇 ∼ 28GeV) gözlemlenen bu sapmayı açıklayabilme ihtimali olduğu görüldü. Tezde yapılan analizin sonucunda 𝜎(𝑝 𝑝 → 𝑏𝑏𝐴 → 𝑏𝑏𝜇±𝜇±) olaylarında, tan 𝛽 ∼ 12 ve 𝑚𝐴 ∼ 28 GeV için 8TeV kütle merkezi enerjisinde 1, 5𝜎, 13 TeV kütle merkezi enerjisinde 2𝜎 kadarlık Standart Model öngörülerinden sapma olduğu ve tan 𝛽 arttıkça sapmanın değerinin azaldığı gösterildi. Son olarak, yapılan analizin CMS dedektöründe bırakacağı sinyal özellikleri incelendi. Sinyali baskılayabilecek, üst kuark çifti üretimi ve b jetleriyle birlikte lepton çifti üretimi ard alanları seçilerek CMS raporundaki sınırlandırlamaların sinyal ve ard alan üzerindeki etkisi incelendi. Yük-parite tek Higgs’in kütlesi yaklaşık 28 GeV olduğunda tezde yapılan analizde müon çifti sinyalinin CMS raporunda yapılan analizle benzer özelliklere sahip olduğu ve CMS’nin yayımladığı raporda Standart Model’in öngörülerinden gözlemlenen bu sapmanın Lepton-Spesifik İki Higgs Dubletli Model’in önerdiği yük-parite tek Higgs 𝐴tarafından sağlanabileceği gösterildi. Tez boyunca düşük tan 𝛽 ∼ 12 bölgesi incelenirken, büyük tan 𝛽 bölgesi için güncel dedektör hassasiyetin ve kütle merkezi enerjisinin yeterli olmadığı sonucuna ulaşıldı.