Browsing by Author "Yurtkuran, Mustafa"
Now showing 1 - 20 of 87
- Results Per Page
- Sort Options
Item 5 years experience in experimental pyelonephritis(Blackwell Science Inc, 1981) Yücel, Yelda; Öbek, A.; Peynircioğlu, S.; Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.Item 83 nefrotik sendrom olgusunda renal histopatolojik bulgular(Uludağ Üniversitesi, 1992) Tınaztepe, Keriman; Yurtkuran, Mustafa; Güllülü, Mustafa; Yavuz, Mahmut; Dilek, Kamil; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı.Bu çalışmada 1985-1990 yılların arasında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Kliniğine Nefrotik Sendrom ön tanısı ile tetkik edilen 83 olgu klinik, laboratuvar ve histopatolojik olarak incelenmiştir. 0lgularımızın ortalama proteinleri 6.1 + 3.3 gr/gün, serum total proteinleri 5.3 + 1.2 gr/dl serum albuminleri 2.2 + 0.9 gr/dl, serum kolesterol düzeyi de 308 + 75 mg/dl, kreatinin klirensi ise 65.9 + 25.8 ml/dk idi. Olgularımız renal histopatolojik incelemesinde ise; 27 olguda (% 32) Renal amyloidosis, 15 olguda (% 18) Membranöz Glomerulonefrit, 9 olguda (% 10) Membranoproliferative Glomerulonephritis, 7 olguda (% 8) End-Stage Glomerulonefrit, 6 olguda (% 7) Minimal değişiklik hastalığı, 5 olguda (% 6) Focal Segmental Glomerulosclerosis, 5 olguda (% 6) Sistemik Lupus Eritematozus bağlı Proliferatif Glomerulonefrit, 4 olguda (% 4) Mesangial Proliferative Glomerulonefrit, 3 olguda (% 3) Rapidly Progressive Glomerulfrit ve 2 olguda(% 2) Focal Segmental Proliferative Glomerulonephritis saptandı.Item Angiatensin konverting enzim inhibitörü enalapril'in proteinüri ve diğer böbrek fonksiyonlarına etkisi(Uludağ Üniversitesi, 1992) Yavuz, Mahmut; Dilek, Kamil; Güllülü, Mustafa; Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Nefroloji Bilim Dalı.Kliniğimizde "Nefrotik Sendrom" (NS) tanısıyla yatırılan 22 olguda, Angiatensin Konverting Enzim (ACE) inhibitörlerinin proteinüriye etkisi araştırıldı. Olguların 15'i erkek, 7'si kadın ve yaşları 15-58 arasında idi. Perkütan renal iğne biyopsileri yapıldı. Sırasıyla 7 gün plasebo, 7 gün 2 x 5 mg Enalapril p.o. verildi. Sonuçta proteinürinin anlamlı olarak azaldığı gözlendi. Diğer renal fonksiyonlarda ise değişiklik saptanmadı.Item Anjiyotensin II reseptör antagonisti losartanın hipertansif hemodiyaliz olgularında ambulatuar kan basıncı üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2002-07-22) Ersoy, Alparslan; Ersoy, Canan; Dilek, Kamil; Usta, Mehmet; Güllülü, Mustafa; Yavuz, Mahmut; Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nefroloji Bilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Endokrinoloji Bilim Dalı.Bu çalışmada, 28 hipertansif hemodiyaliz olgusunda anjiyotensin reseptör antagonisti losartanın ambulatuar kan basıncı (AKB) üzerine etkisi araştırıldı. Olgular 2 gruba ayrıldılar. Losartan grubundaki 17 olgu 16 hafta boyunca 50-100 mg/gün losartan tedavisi aldı. Kontrol grubundaki 11 olgu ise herhangi bir tedavi almadı. Tüm olgularda hemen tedavi öncesi ve sonrası prediyaliz 24 saatlik AKB takibi yapıldı. Losartan grubunda 24 saatlik, gün boyu ve gece boyu sistolik kan basıncı (SKB) ve diyastolik kan basıncı (DKB) değerlerindeki tedavi sonrası değişiklikler tedavi öncesi ile karşılaştırıldığında, gün boyu SKB dışındakiler anlamlı olarak azaldı. Fakat kontrol grubu ile karşılaştırıldığında sadece gece boyu ortalama SKB ve DKB’ndaki değişiklikler arasında fark vardı (sırasıyla -%6 ± 9’a karşılık %1 ± 4 ve -%8 ± 12’ye karşılık %1 ± 7, p>0.05). Tedavi sonrası losartan grubunda SKB’nı 140 ile 160 mmHg arasında okuma oranı (%20), kontrol grubundan (%70) daha düşüktü. Losartan grubundaki iki olgunun diurnal varyasyonu düzeldi. Losartan grubunda gece boyu SKB’nı >140 mmHg ve 24 saatlik ve gece boyu DKB’nı >90 mmHg okuma yüzdeleri anlamlı azaldı. Losartan tedavisi olgular tarafından iyi tolere edildi. Sonuç olarak, hipertansif hemodiyaliz olgularında losartanın kan basıncını ve basınç yükünü azalttığı ve daha iyi gece boyu kan basıncı kontrolü sağladığı kanaatine vardık.Item Anjiyotensin II reseptör blokeri losartanın hipertansif hemodiyaliz olgularında ambulatuar kan basıncı, homa insülin direnci ve lipid profili üzerine etkisi(Uludağ Üniversitesi, 2000) Ersoy, Alpaslan; Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Nefroloji Bilim Dalı.Bu çalışmada, hipertansif hemodiyaliz olgularında anjiiyotensin reseptör blokeri losartanın ambulatuar kan basıncı, insülin direnci ve lipid profili üzerine etkisini araştırmayı amaçladık. 28 stabil hemodiyaliz olgusu çalışmaya dahil edildi. Olgular 2 gruba ayrıldılar. 1. gruptaki 17 olguya 16 hafta boyunca 50-100 mg/gün losartan tedavisi uygulandı (Losartan grubu). Kalan 11 olguya ise herhangi bir antihipertansif ilaç verilmedi (Kontrol grubu). Tüm olgularda hemen tedavi öncesi ve 16 hafta sonra, hafta başı prediyaliz 24 saatlik ambulatuar kan basıncı takibi (AKBT) yapıldı. Ayrıca tedaviden 2 hafta ve 1 hafta önce, hemen tedavi öncesi ve tedavi süresince 2 hafta aralıklarla diyaliz öncesi ofis sistolik (SKB) ve diyastolik (DKB) kan basıncı ölçümleri, nabız dakika sayıları, diyaliz öncesi ve sonrası vücut ağırlıkları kaydedildi. Hemen tedavi öncesi ve sonrası, 12 saat açlık sonrası serum glikoz, insülin, üre, kreatinin, ürik asid, sodyum, potasyum, klor, kalsiyum, fosfor, total protein, albumin, AST, ALT, total kolesterol, trigliserid, HDL-kolesterol, apoprotein A1 ve B, lipoprotein (a), serum demir ve total demir bağlama kapasitesi, paratiroid hormon (PTH) düzey ölçümleri ve tam kan sayımı yapıldı. İnsülin direnci ve beta hücre fonksiyonu HOMA yöntemi kullanılarak hesaplandı. Diyaliz etkinliği üre kinetik model ile değerlendirildi. İstatistiksel analiz; grup içi karşılaştırmalarda Wilcoxon işaret testi, gruplar arası karşılaştırmalarda ise Mann Whitney U-testi veya eşleştirilmemiş serilerde student's t-testi ve oranların karşılaştırılmasında ise Fisher tam test ile yapıldı. 25 olgu çalışmayı tamamladı. Losartan grubunda diyaliz öncesi kan basınçları tedavinin 2. haftasından itibaren anlamlı azaldı. Çalışma süresince olguların ağırlıkları anlamlı değişmedi. Losartan grubunda 24 saatlik, gün boyu ve gece boyu SKB ve DKB değerleri azaldı. Gün boyu SKB. dışındaki azalmalar istatistiksel olarak anlamlıydı. Ama sadece losartan ve kontrol grubundaki gece boyu ortalama SKB ve DKB'ndaki yüzde değişiklikler arasında anlamlı bir fark vardı (sırasıyla, -%6 ± 9'a karşılık %1 ± 4 ve -%8 ± 12'ye karşılık %1 ± 7, p>0.05). Tedavi sonrası losartan grubunda AKBT ile SKB'nı 140 ile 160 mmHg arasında okuma oranı (%20), kontrol grubundan (%70) daha düşüktü. Losartan grubunda AKBT ile SKB'nı > 160 mmHg okuma oranı (%33.3), ofis ölçümüne göre (%0) daha yüksekti. Losartan grubundaki iki olgunun diurnal varyasyonu düzeldi. Losartan grubunda gece boyu SKB'nı > 140 mmHg ve 24 saatlik ve gece boyu DKB'nı > 90 mmHg okuma yüzdeleri anlamlı azaldı. Kontrol grubunda ise 24 saatlik, gün boyu ve gece boyu DKB'nı ] 90 mmHg okuma yüzdeleri anlamlı arttı. Her iki grubun serum açlık insulin, glikoz ve PTH düzeyleri ve URR, Kt/V, HOMA insülin direnci ve ß hücre fonksiyonu değerleri dikkate alındığında, tedavi öncesi değerler ile karşılaştırıldıklarında anlamlı değişmediler. Lipid parametreleri değerlendirildiğinde sadece kontrol grubunda total kolesterol, trigliserid ve LDL-kolesterol düzeyleri anlamlı arttı. Ayrıca, her iki grupta da çalışma sonrası böbrek fonksiyonlarında, AST, ALT düzeylerinde ve hematalojik parametrelerde anlamlı bir değişiklik olmadı. Losartan tedavisi olgular tarafından iyi tolere edildi. Sonuç olarak, hipertansif hemodiyaliz olgularında losartan tedavisinin glikoz ve lipid metabolizmaları gibi metabolik parametreleri etkilemeden kan basıncını ve kan basıncı yükünü azalttığı, fakat hipertansiyonun hedef organ komplikasyonları yönünden önemli olan gece boyu kan basıncı kontrolü dışında, losartartanın etkinliğinin kontrol grubuna göre ustun olmadığı kanaatine vardık.Item Ankilozan spondilitis ile paratiroid ilişkileri(Bursa Üniversitesi, 1980) Özcan, Orhan; Yurtkuran, Mustafa; Yurtkuran, Merih; Küçükoğlu, Selçuk; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fizik Tedavi Rehabilitasyon ve Hidroklimatoloji Anabilim Dalı.Ankilozan Spondilitisli 26 hastada paratiroid fonksiyonları araştırıldı ve Ankilozan Spondilitis ile Primer Hiperparatiroidizm arasındaki ilişkiler tartışıldı.Item Anti tümör nekroz faktör alfa tedavilere dirençli veya yan etki gelişen romatoid artrit olgularında rituksimabin etkinlik ve güvenilirliği(Uludağ Üniversitesi, 2011-08-12) Çefle, Ayşe; Dalkılıç, Ediz; Alkış, Nihan; Özkaya, Güven; Yavuz, Mahmut; Güllülü, Mustafa; Dilek, Kamil; Ersoy, Alpaslan; Bayındır, Ayşe Nur; Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı/Romatoloji Bilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyoistatistik Ana Bilim Dalı.Bu çalışmada, anti tümör nekroz faktör alfa (antiTNFα) tedavilere yeterli yanıt alınamayan veya yan etki gelişen romatoid artrit (RA) olgularında rituksimab (RIT) kullanımının etkinlik ve güvenilirliği değerlendirilmiştir. Çalışmaya 22 RA’lı olgu alınmıştır. RIT öncesi ve sonrası (3. ay) hastalık aktivitesi (DAS 28 skoru), akut faz reaktanları ile RIT öncesi kullanılan antiTNFα tedavi sayısı ve RIT tedavisine bağlı yan etkiler incelenmiştir. Yirmiiki olgunun 18’i romatoid faktör pozitif idi. Onyedi hastada antiTNFα tedavi yanıtsızlığı, 2 olguda malignite gelişimi ve 3 olguda antiTNFα tedaviye bağlı diğer yan etkiler nedeniyle RIT uygulandı. Ortalama 3. ayda yapılan kesitsel değerlendirmede DAS 28 skorlarında anlamlı düşme saptandı. Birinci kür RIT tedavisi sonrası başlangıca göre DAS 28 skorlarında 5,8 den 4,8’e (n=15, p=0,007), 2. kür RIT tedavisi sonrası başlangıca göre DAS 28 skorlarında 5,9 dan 4,3’e (n=9, p=0,008) gerileme gözlendi. RIT tedavisi süresince hiçbir olguda ciddi, tedaviyi sonlandırmayı gerektiren bir yan etki gözlenmedi. Sonuç olarak, RA’da RIT deneyimimiz, antiTNFα tedavilere dirençli veya yan etki geliştiren olgularda, RIT’ın etkili ve güvenilir olduğunu göstermektedir.Item Anxiety, depression and peritoneal dialysis(Oxford University Press, 2006) Kahvecioğlu, Serdar; Akdağ, İbrahim; Yavuz, Mahmut; Arabul, Mahmut; Dilek, Kamil; Ersoy, Alpaslan; Güllülü, Mustafa; Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi.; 0000-0002-0710-0923; AAH-5054-2021Item Atatürk bilim ve üniversite üzerine(Uludağ Üniversitesi, 2002) Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Nefroloji ve Romatoloji Bilim Dalı.Çağdaş bilimin öngörüsüne göre, gelecek geçmişteki malzemeler kullanılarak bugünün temsilcileri tarafından belirlenmektedir. Eksenine değişimin oturduğu bu yeni anlayışa göre, süreç içerisinde varlık her zaman oluşum halindedir. Akıl ve bilimi tek yol gösterici olarak kabul eden Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, düşünce sistemini oluştururken, demokratik ve pragmatik bir yaklaşım tarzını benimsemiştir. Bu nedenledir ki, Atatürkçü Düşünce Sistemi; akla, bilime ve millî hakimiyete dayalı pragmatik ve demokratik bir “Modernleşme İdeolojisidir.” Aklın, bilimin gözlem ve bulgularına dayanır; her türlü totaliter yaklaşım tarzını reddederek zaman içerisinde değişen gerçekleri peşinen kabul eder. Atatürkçü Düşünce Sistemi, bilimsel doğrular ve gelişmeler ışığında sürekli yenilenmeyi ve iyileşmeyi içerir. Atatürk Devrimciliğinde karamsarlık yoktur, sorunları zamana bırakmak yoktur; bunların yerinde yurtseverlik vardır, çağdaşlaşma yolunda inanç ve kararlılık vardır. Bir ulusun çağdaşlaşmasında öncü rol oynayan kurumların başında, üniversiteler gelir. Türk Ulusu için de bu böyledir. Mustafa Kemal Atatürk, üniversitelerin Türk çağdaşlaşmasında temel faktör olduğuna inanmıştır. O, bu konuda: “Üniversite kurmaya verdiğimiz önemi söylemek isterim. Yarım tedbirlerin kısır olduğuna şüphe yoktur. Bütün işlerimizde olduğu gibi maarifte ve kurulan Üniversitede de (İstanbul Üniversitesi) radikal tedbirlerle yürümek kat’i kararımızdır” demektedir. Ulu Önder, yine aynı konuda: “Memleketi şimdilik üç büyük kültür bölgesi halinde düşünerek; batı bölgesi için, İstanbul Üniversitesinde başlamış olan düzenleme programını daha köklü bir tarzda tatbik ederek Cumhuriyete cidden modern bir üniversite kazandırmak; merkez bölgesi için, Ankara Üniversitesini az zamanda kurmak lâzımdır. Ve doğu bölgesi için Van Gölü sahillerinin en güzel bir yerinde, her şubeden ilkokullarıyla ve nihayet üniversitesiyle modern bir kültür şehri yaratmak yolunda, şimdiden fiiliyata geçilmelidir.” “Bu hayırlı teşebbüsün, doğu vilayetlerimiz gençliğine kazandıracağı verim, Cumhuriyet Hükumeti için ne mutlu bir eser olacaktır.”Item Atatürk ve yurtseverlik üzerine(Uludağ Üniversitesi, 2003) Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Nefroloji ve Romatoloji Bilim Dalı.Mustafa Kemal Atatürk, bütün yaşamını ulusuna adamış bir önder ve büyük bir yurtsever olarak tarihin kaydettiği liderler arasında ön plana çıkmaktadır. O’nda var olan ulus ve yurt sevgisi Emperyalistlere karşı verdiği mücadelenin ve çağdaşlaşma ülküsünün itici gücünü oluşturmuştur. Yurtseverlik, pragmatik bir ideoloji ve bir kalkınma modeli olan “Atatürkçü Düşünce Sistemi”nin zemininde önemli bir yere sahiptir. Çünkü yurtseverlik olmadan Kurtuluş Savaşı kazanılamaz, Türk devrimi gerçekleştirilemez ve cumhuriyet devrimleri bu güne kadar taşınıp, dipdiri ayakta duramazdı. Bu nedenle yurtseverlik, “Atatürkçü Düşünce Sistemi” zeminindeki en önemli öğelerden biridir ve bunun kuvvetle vurgulanması gerekir. Bu bağlamda yurtseverliğin tarifini şu şekilde yapabiliriz: Yurtseverlik: Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin geleceği ve gelişimi için hiçbir karşılık beklemeden koşulsuz ve kısıtlamasız çaba sarf etmek ve bunu yaşam biçimi haline getirmektir. Yurtseverlik bir yaşam biçimidir. Atatürk büyük bir yurtsever olarak ulusuna hizmeti yaşam tarzı olarak kabul etmiş ve bunu en zor koşullarda dahi uygulamakta bir an olsun tereddüt göstermemiştir. Yukarıda da vurgulandığı gibi yurtseverlik, “Atatürkçü Düşünce Sisteminde önemli bir yere sahiptir. “Atatürkçü Düşünce Sistemi”ni, eğer bir bina gibi kabul edersek, temeli de laikliktir; bugünkü güncel deyimiyle radya temeldir. Onun için de günümüze kadar bu sistem, sağdan, soldan, içerden, dışardan gelen her nevi depremlere karşı dayanıklıdır ve dimdik ayakta durmaktadır.Item Atatürkçü düşünce sistemi(Uludağ Üniversitesi, 2003) Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Nefroloji ve Romatoloji Bilim Dalı.Ankara’da yapılan “Hilafetin İlgası ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun 80. Yılı ile Günümüz Türkiye’si” konulu Panel: Atatürkçü Düşünce Derneği’nin, 40’a yakın demokratik kitle örgütü ve üniversitenin desteğiyle Ankara Ticaret Odasında düzenlediği “Hilafetin İlgası ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun 80. Yılı ile Günümüz Türkiye’si” konulu Panel 3 Mart 2004 tarihinde Ankara’da yapıldı. Panelde, Ulu Önder Atatürk’ün gerçekleştirdiği Türk Devriminin tehlikelerle karşı karşıya kala bileceği vurgulanarak ulusal uyanış çağrısı yapıldı. Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Sekreteri Avukat Kutlay ALPUĞAN’ın yönettiği panele, konuşmacı olarak Uludağ Üniversitesi Rek törü Prof. Dr. Mustafa YURTKURAN, İstanbul Üniversitesi Rektör Yar dımcısı Prof. Dr. Nur SERTER, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğre tim Üyesi Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN ve Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çetin YETKİN konuşmacı olarak katıldı. Panele Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç YALMAN ve eşi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden ÖRNEK ve eşi, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener ERUYGUR ve eşi, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral İlker BAŞBUĞ, MGK Genel Sekreteri Orgeneral Şükrü SARIIŞIK, Genelkurmay Harekat Başkanı Korgeneral Metin Yavuz YALÇIN, CHP Grup Başkanvekili Haluk KOÇ, eski TBMM Başkanı Ömer İZGİ, Türk-İş Genel Başkanı Salih KILIÇ, emekli Orgeneraller Tuncer KILINÇ, Tamer AKBAŞ, ATO Başkanı Sinan AYGÜN, katıldı. Panelin açılış konuşmasını yapan Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Ertuğrul KAZANCI, Kemalist aydınlanma devriminin ve Atatürkçü Düşünce Sisteminin “Çok açık ve doğrudan doğruya hedef durumunda” olduğunu belirterek, “Karşı devrim yol, yöntem buldu, mevziler ele geçirdi. Şimdi yeniden toparlanma vaktidir.” dedi. Panelistlerden Uludağ Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Mustafa YURTKURAN,Item Atatürkçü düşünce’nin matematiği(Uludağ Üniversitesi, 2002) Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Nefroloji ve Romatoloji Bilim Dalı.Çağdaş bilimin öngörüsüne göre, gelecek geçmişteki malzemeler kullanılarak bugünün temsilcileri tarafından belirlenmektedir. Eksenine değişimin oturduğu bu yeni anlayışa göre, süreç içerisinde varlık her zaman oluşum halindedir. Günümüzde, kişilerin “Analiz ve çözüm üretme yeteneklerinin önem kazanması” matematik eğitiminin sadece fen ve mühendislik alanlarında değil tüm bilim dallarında yer almasına sebep olmuştur. Matematik kalıcıdır, matematik karmaşık sorunları net ve anlaşılır hale getirir. Matematik çarpıtılamaz, matematik sömürülemez, matematik formülünden çıkar sağlanamaz; çünkü açık, net ve anlaşılırdır. Bu olağanüstü özellikleri nedeniyle bilimin temeli matematiktir. Gerçeklere ve yaşam pratiğine dayalı “Atatürkçü Düşünce” hiçbir tartışmaya müsaade etmeyecek şekilde matematik formüllerle anlatılabilir ve anlatılmalıdır noktasından hareketle Cumhuriyet Kanunlarımızı düzenleyen Atatürkçü Düşüncenin niteliklerine formüler bir bütünlük kazandıracak Matematiksel anlatımı gerçekleştirmeye çalıştım.Item Atipik bir klinik tablo ile kendini belli eden bir alfa ağır zincir hastalığı olgusu(Uludağ Üniversitesi, 1992-11-16) Tunalı, Ahmet; Manavoğlu, Osman; Yurtkuran, Mustafa; Yavuz, Mahmut; Ali, Rıdvan; Özkalemkaş, Fahir; Akdiş, Cezmi; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Nefroloji Bilimi.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Hematoloji Bilimi.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Enfeksiyon Anabilim Dalı.Alfa Ağır Zincir Hastalığı en sık görülen Ağır Zincir Hastalığı şeklidir. Genellikle tipik olarak enterik ve respiratuvar olmak üzere iki klinik şekli vardır. Nadiren klinik tablo atipik olabilir. Bu çalışmada kliniğimizde takip edilen ve enterik ve respiratuar tutulum bulguları olmayan, buna karşılık renal amiloidoz ve buna nefrotik sendrom klinik tablosu ile kendini belli eden bir atipik Alfa ağır Zincir hastalığı olgusu takdim edilerek literatür gözden geçirilmiştir.Item Balık yağının sağlıklarda lipit metabolizmasına etkileri(Uludağ Üniversitesi, 1983) Taga, Yavuz; Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyokimya Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.Bol miktarda eicosapentaenoic asit (EPA) içeren balık yağının, lipit metabolizması üzerine etkileri, sağlıklı gönüllüler üzerinde incelendi. Balık yağı alınmasından önce (BYÖ), lipoprotein elektroforezinde a-lipoproteins % 25.3 ± 8.6 iken, balık ağı yamasından sonra (BYS) % 28.9 ± ll olarak bulundu, (p < 0.01). (3-lipoproteins BYÖ) % 49.1 ± 7.2 iken, BYS % 60.2 ± 10.6 olarak bulundu, (p < 0.01). HDL apoprotein AI BYÖ % 13.15 ± 3.44 iken, BYS % 16.45 ± 4.82 olarak saptandı , (p < 0. 05). HDL-apoprotein-E BYÖ iki sağlıklıda ince bir bant şeklinde iken BYS 5 sağlıklarda ince bir bant şeklinde saptandı. Sonuç olarak HDL-apoprotein Al ve E deki artışların antiaterojenik bir etki olarak yorumlanabileceği düşünüldü.Item Balneotherapy and tap water therapy in the treatment of knee osteoarthritis(Springer Heidelberg, 2006) Yurtkuran, Merih; Yurtkuran, Mustafa; Alp, Alev; Nasırcılar, Aşkın; Bingöl, Ümit; Altan, Lale; Sarpdere, Gülnazik; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Nefroloji Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Romatoloji Anabilim Dalı/Atatürk Rehabilitasyon Merkezi.; ABG-2019-2020; AAH-1652-2021To investigate if spa water is superior to tap water (TW) in relieving the symptoms of pain, joint motion, life quality in knee osteoarthritis (KOA) patients. In this randomized placebo-controlled trial, 52 patients with KOA were followed in two groups. In group I (n = 27), patients were treated in the pool full of spa water at 37 degrees C for 20 min a day, 5 days a week, for a period of 2 weeks. In group II (n = 25), the same protocol was used but spa water was replaced by TW heated to 37 degrees C. Patients in both groups were given a home-based standardized exercise program. Evaluation parameters were pain (pVAS), tenderness score (TS), 50-ft walking duration, quadriceps muscle strength (QMS), active flexion degree (AFD), WOMAC OA index, and Nottingham Health Profile (NHP). The first evaluation was done after the informed consent was obtained. Second and third evaluations were done at the 2nd and 12th week. PVAS, 50-ft walking duration, AFD, TS, WOMAC, and NHP variables improved in group I. Same variables except QMS improved also in group II. Comparison of the groups just after treatment showed that only pVAS (P = 0.015), NHP pain score (P = 0.020), and TS (P = 0.002) differed significantly in favor of group I at the 2nd or 12th week. Both of the thermal treatment modalities were found to be effective in the management of the clinical symptoms and quality of life in KOA patients. However, pain and tenderness improved statistically better with balneotherapy. There were no significant differences between the groups for the other variables.Item Böbrek biyopsisi ile reaktif amiloidoz tanısı alan hastaların retrospektif analizi(Uludağ Üniversitesi, 2012-03-13) Yıldız, Abdülmecit; Tekinalp, Atakan; Hoyrazlı, Ayşe; Gül, Bülent; Aktaş, Nimet; Oruç, Ayşegül; Aytaç, Berna; Ermurat, Selime; Yoğurt, İsmail; Güllülü, Mustafa; Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Nefroloji Bilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Patoloji Anabilim Dalı.Bu çalışmada böbrek biyopsisi sonucu AA amiloidozu tanısı alan 32 hastanın demografik,klinik ve laboratuar özellikleri retrospektif olarak incelendi. Yaş ortalaması 49,3±14,5, Cinsiyet dağılımı (E/K) 22/10, Biyopsi endikasyonu; 29 (%90,6) olguda nefrotik sendrom, 3 (%3,4) olguda açıklanamayan akut böbrek yetmezliği nedeniyle koyuldu. 14 (%43,8) olguda altta yatan hastalık saptanamadı. 11(%34) olguda romatolojik hastalık, 3 (%9,4) olguda malinite ve 3 (%9,4) olguda kronik bakteriyal enfeksiyon saptandı.1 (%3) olguda biyopsi sonrası kanama gelişti. AA amiloidozu düşünülen hastalarda böbrek biyopsisi güvenle tercih edilebilir. İdyopatik olguların oranı yüksek olup malign hastalıklar etyolojide düşünülmelidir.Item Catheterization of the femoral vein for chronic hemodialysis(Sage Publications, 1987) Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Nefroloji Anabilim Dalı.Over the last ten years (1976-1986), 3,041 hemodialyses have been performed with 6,082 femoral vein catheterization in 336 patients with chronic renal failure. In the 3,041 hemodialyses, severe hematoma (0.29%), superficial hematoma (5.55%), and retroperitoneal hematoma (0.06%) have been observed. In 29 patients whose hemodialyses have been performed successively with femoral vein catheterization over a period of three to twelve months, subcutaneous fibrosis was observed in 24 and femoral vein regional narrowing was seen in 2.Item Clinical investigation of methotrexate in the treatment of ankylosing spondylitis(Taylor & Francis, 2001) Altan, Lale; Bingöl, Ümit; Karakoç, Yüksel; Yurtkuran, Merih; Yurtkuran, Mustafa; Aydıner, Saadet; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi.; AAH-1652-2021Objectives: To investigate the efficacy and possible side effects of Methotrexate (MTX) treatment in patients with ankylosing spondylitis. Methods: A total of 51 patients with a diagnosis of AS according to NewYork criteria were randomly distributed into 2 groups. In Group I (n=25) only Naproxen (1000mg/day) and in Group II (n=26) oral MTX (7.5mg/week) combined with Naproxen were given for 12 months. The patients were evaluated at 3, 6, and 12 months after the start of the treatment according to a number of clinical parameters using objective and subjective variables. Data were analysed using ki-square and Mann-Whitney U tests. Results and conclusions: The comparison of the values using the percent changes and difference scores with respect to pretreatment values showed significant improvement in the "global evaluation of the physician" in Group II compared to Group I while no other parameter was found to be significantly different between the two groups. Those results have led us to conclude that a combination of MTX with Naproxen did not prove to be superior to Naproxen-alone treatment in terms of statistical significance. Further trials with MTX employing larger doses and different patient populations, mainly comprised of peripheral arthritis are necessary for delineation of the role of MTX in AS treatmentItem Damar hastalıklarında trombolitik tedavi(Bursa Üniversitesi, 1989) Cengiz, Mete; Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.Çeşitli damar ve by pass greft tıkanmalarında tedavi alternatifi veya yardımcı bir metod olarak, streptokinaz (SK) veya Urokinaz (UK) kullanılarak başarılı bir şekilde trombolitik tedavi uygulanmıştır. Son yıllarda fibrinolitik sistemin daha uygun bir aktivatörü olan rekombinant human-doku tipi plazminojen aktivatörü (rt-PA) bu alana katılmıştır. Bu derleme yazısında, biz bu üç fibrinolitik ajanın etki mekanizmasını ve literatürdeki klinik uygulamalarını ve sonuçlarını sunmaktayız.Item Diyaliz ve erektil disfonksiyon(Uludağ Üniversitesi, 2004-12-20) Kahvecioğlu, Serdar; Akdağ, İbrahim; Arabul, Mahmut; Görgülü, Numan; Ersoy, Alpaslan; Güllülü, Mustafa; Yavuz, Mahmut; Dilek, Kamil; Yurtkuran, Mustafa; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı/Nefroloji Bilim Dalı.; Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/İç Hastalıkları Anabilim Dalı.Kişiler tarafından dile getirilmekten çekinilen ve kronik hastalıklar ile psikiyatrik bozukluğu olanlarda sıklığı artan erektil disfonksiyon (ED) sağlıklı erişkin erkeklerde yaklaşık %50 oranındadır. Çalışmamızda, erkeklerde bu kadar sık görülen bu hastalığın ünitemizdeki renal replasman tedavisi alan hemodiyaliz (HD) ve periton diyalizi (PD) uygulanan olgularımızdaki sıklığını ve psikiyatrik tablo ile ED bağlantısını araştırmayı amaçladık. Bu amaçla çalışmaya 18 HD, 9 PD hastası ve 14 gönüllü sağlıklı kontrol grubu olarak alındı. Tüm olgulardan ED uluslar arası indeks formu, hastane anksiyete ve depresyon formunun cevaplanması istendi. HD’de %50, PD’de %66 ve kontrol grubunda %35 oranında ED’a rastlandı. HD grubunda psikiyatrik bozukluğu olan hastalarda ED sıklığının arttığı diğer gruplarda istatistiksel anlamlılığa ulaşmadığı görüldü.