Açık Erişim Sistemine Hoş Geldiniz

Bursa Uludağ Üniversitesi, bilimin ve teknolojinin ilerlemesine katkı sağlamayı, açık, tekrarlanabilir ve güvenilir araştırma çıktıları ile uygulamalarını benimseyerek; toplum ve tüm dış paydaşları yararına bilginin geniş yayılımını taahhüt eder.

BUU Açık Erişim Sistemi, öğretim üyelerimiz ve öğrencilerimizin uluslararası standartlara ve fikri mülkiyet haklarına uygun olarak ürettikleri kitap, makale, tez, ansiklopedi, sanat eseri gibi bilimsel ve sanatsal ürünleri sunmaktadır.

Bursa Uludağ Üniversitesi DSpace kullanan lider kurumlardan biridir.

Supported by @SelenSoft Yazılım



 

Son Gönderiler

Placeholder
YayınAçık Erişim
Politik yargı: Zihinsel bir yeti olarak yargılamanın politik doğası
(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2025-07-17) Küçük, Semiha; GÜNSOY TUROWSKI, FUNDA; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Felsefe Ana Bilim Dalı; 0000-0001-8748-8130
Bu çalışma, yargılamayı insanın zihinsel bir yetisi olarak ele almakta ve bu yetinin politik doğasını felsefi açıdan incelemektedir. Günümüz toplumlarında uzmanlaşmanın yarattığı etkiler, ‘yurttaşın politik alanda uzman olmadığı’ görüşüyle birleşerek yurttaşlığı giderek pasif bir hak statüsüne indirgemiştir. Oysa politik yargı, iyi–kötü, haklı–haksız ayrımı yapan ve adaletsizlikleri görünür kılan yargıdır. Bu nedenle politik yargılar, yurttaşların ortak yaşamı anlamlı kılmak için verdiği yargılardır. Felsefe tarihinde varlık/teori/akıl/bilgi ile görünüm/pratik/sağduyu/salt kanaat arasında kurulan dikotomiler, politik yargının da yalnızca bir eylem biçimi olarak tanımlanması gerektiği anlayışını sürdürmektedir. Bu çalışma ise, bu anlayışın ötesine geçerek, birlikte “iyi” yaşamın ufkunu oluşturan politik yargıların hem zihinsel bir etkinliğe hem de eyleme dayandığını, bu iki boyutun yurttaş/bireyde birleştiğini göstermeyi amaçlamıştır. İlk olarak, yurttaşın politik yargıda bulunmasını engelleyen mevcut yaşamındaki kimi problemlere işaret edilerek, konunun neden felsefi olarak araştırılması gerektiğine dair bir kavrayış sunulmuştur. İkinci olarak, politik yargıyı anlamayı zorlaştıran güçlüklere yer verilmiştir. Evrensel bir kural altında değerlendirilemeyen politik yargıların çok boyutlu yapısı nedeniyle farklı felsefi açılardan ele alınması gerektiği savunulmuştur. Bu nedenle üçüncü olarak, politik yargı John Rawls’un adalet anlayışıyla normatif boyutta; Jürgen Habermas’ın kamusal alan, yurttaşlık ve demokrasi görüşleriyle iletişimsel ve katılımcı boyutta; Hannah Arendt’in düşünme, politik sorumluluk, çoğulluk ve temsili düşünme kavramlarıyla yargının düşünmeyle ilişkisi bağlamında; Hans-Georg Gadamer’in felsefi hermeneutik’i üzerinden hermeneutik boyutta değerlendirilmiştir. Tüm filozofların görüşlerinden hareketle, çalışmamız politik yargıyı yalnızca bireysel bir yargılama etkinliği değil, aynı zamanda yurttaşın ortak yaşama katılımının, kamusal sorumluluğunun ve demokratik bilincinin kurucu unsuru olarak kavramsallaştırmaktadır. Politik yargı, edilgen yurttaşlığın ötesine geçerek, katılımcı demokrasiye dayalı bir yurttaşlık anlayışının felsefi temelini oluşturur. Çalışma, politik yargının hem düşünsel hem eylemsel boyutlarını yurttaşta bir araya getirerek, politik yargının tüm yurttaşlar için potansiyel olduğunu ve çağdaş demokrasilerde vazgeçilmez bir kapasite olduğunu savunmaktadır.
Placeholder
YayınAçık Erişim
Blaundos nekropolü freskolu kaya mezarları
(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2025-07-16) Can, Ceyda; ŞAHİN, DERYA; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Arkeoloji Ana Bilim Dalı
Lydia-Phrygia sınırındaki konumuyla stratejik öneme sahip olan Blaundos, üç tarafı derin vadilerle çevrili bir tepe üzerinde ve yamaçlarında kurulmuştur. Kentin kuruluşu çok daha erken dönemlere uzansa da antik kaynaklardan ve arkeolojik verilerden anlaşıldığı kadarıyla Helenistik Dönem’den itibaren bölgenin önemli kentlerinden biri olmuştur. En parlak dönemini MS 1. yüzyılda yaşayan kent Roma Dönemi boyunca önemini korumuş, bu süreçte kentte tapınaklar, tiyatro, hamam, gymnasion, bazilika gibi kamusal yapılar inşa edilmiştir. Kenti çevreleyen derin vadilerin yamaçlarında teraslar halinde sıralanan yüzlerce kayaya oygu oda mezar Blaundos’un öne çıkan yapıları arasındadır. Doğal ve beşerî nedenlerle yoğun tahribata uğramış olan mezarların tespit edilebilen 358 tanesi belgelenmiştir. Farklı plan tiplerine sahip mezarların olasılıkla birçoğunun içi fresklerle kaplanmışsa da ancak 22 mezar içerisindeki freskolar günümüze nispeten sağlam ulaşabilmiştir. 2021, 2022 ve 2023 sezonlarında bu kaya mezarlarının duvarlarını, kemerlerini, tavanlarını ve tonozlarını kaplayan fresko kalıntılarının temizlenmesi, belgelenmesi ve restorasyon-konservasyon çalışmaları tamamlanmıştır. Beyaz sıva üzerine panolar ve bordürler halinde yerleştirilen kızıl, mavi, yeşil, sarı gibi farklı renk tonlarında yapılmış freskolarda geometrik, bitkisel ve figürlü kompozisyonlara yer verilmiştir. Asma dalları ve yaprakları, üzüm salkımları, çiçekler, çelenkler ve girlandlar, bitkisel bezemeler içinde öne çıkan motiflerdir. Bazı freskolarda rastlanan Hermes, Medusa, Eros gibi mitolojik figürlerle kuş, köpek gibi hayvanlar Roma ölü kültü ve ikonografisiyle ilişkilendirilebilir. Nekropolde kısa dönem ve sınırlı alanlarda kazı çalışmaları yapılabilmiştir. Ele geçen az sayıda buluntu ve kemiklerin analiz sonuçlarına göre nekropol Roma Dönemi boyunca kullanım görmüştür. Korunan duvar resimleri ağırlıklı olarak MS 3-4. yüzyıllara tarihlenebilir. Bu doktora tez çalışması kapsamını, Blaundos kaya mezarları ve onların duvar, kemer, tonoz ve tavanlarını kaplayan freskoları oluşturur. Freskoları günümüze nispeten sağlam olarak ulaşabilmiş kaya mezarları özellikle Kuzeydoğu Nekropol alanındaki teraslarda yoğunlaşmaktadır. Bunun yanı sıra, kentin diğer yönlerindeki nekropol alanlarında da freskolu kaya mezarlarına rastlanmıştır. Bunlardan bir kısmı oldukça sağlam ve bütüncül olarak ele geçmiş, bir kısmı ise parçalar halinde ve yoğun tahribata uğramış biçimde günümüze ulaşabilmiştir. 19. yüzyılın başlarındaki seyyahların ziyaretlerine dair notlarda kısaca bahsedilen, gravürlerde belli belirsiz görünen kaya mezarları hakkındaki ilk detaylı çalışma 1999-2002 yılları arasında A. Filges başkanlığında yürütülen Blaundos yüzey araştırmaları kapsamında gerçekleştirilmiştir. O dönem araştırmalarında tespit edilenlerin yanı sıra, 2018-2023 yılları arasında B. Can başkanlığında gerçekleştirilen kazı ve restorasyon çalışmaları sürecinde çok daha fazla kaya mezarına ve freskolara ulaşılmış, onarım ve temizlikleri gerçekleştirilmiş, belgeleme ve çizimleri tamamlanmıştır. Bu tez kapsamında, daha önce tespit edilen ve kısmen yayınlananlarla birlikte yeni tespit edilen, temizlenen ve belgelenen tüm kaya mezarlarının freskoları değerlendirilmiştir. “Blaundos Nekropolü Freskolu Kaya Mezarları” adlı bu çalışmadaki temel amaç, kaya mezarlarının freskolarının teknik ve ikonografik incelenmesi ve bu inceleme sonuçlarına göre yerel özellikler ve bölgesel ilişkilere ışık tutulmasıdır. Aynı zamanda, stilistik değerlendirmelerle tarihleme yapılması ve bu tarihlendirmeye göre kentin ve bölgenin sanatsal ve demografik yapısının hangi dönemlerde yoğun olduğunun anlaşılmaya çalışılması da amaçlanmıştır. Bununla birlikte, Blaundos nekropolündeki v kaya mezarlarının; topografik dağılımına, konumlarına, mimari formlarına, cephe, plan gibi mimari özelliklerine, arcosolium, niş gibi iç düzenlemelerine de değinilmiştir. Diğer yandan, tüm bu veriler ışığında, saptanabilecek özgün unsurlar yardımıyla olası bir kent/bölge atölyesinin veya stilinin varlığı, mezar sahiplerinin statüleri gibi konulara da açıklık getirilmeye çalışılmıştır. Olası statü ve ekonomik düzey farklılıklarının freskolar üzerinde işlenen bitkisel ve figürlü bezemelerle bağlantılı olup olmadığı, mezar içerisinde farklı ustaların çalışıp çalışmadıkları benzer örnekler ve benzer odaklı araştırmaların çıkarımları ve yorumları ışığında incelenmiştir. Mezarların zaman içinde genişletilerek yeniden kullanılması süreçlerinin duvar resimleri üzerinden takip edilmesi ve bu süreçte hangi mezarların hangi dönemlerde kullanımda oldukları ve değişime uğradıklarının saptanmaya çalışılması, tez çalışmasının diğer bir amacıdır.
Placeholder
YayınAçık Erişim
Türkiye’de dış ticaret ve ekolojik ayakizi ilişkisinin analizi
(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2025) YILDIRIM, SALİH; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; İktisat Bölümü; 0000-0003-1237-8214
Küreselleşme süreciyle birlikte dış ticarette yaşanan gelişmeler, ülkelerin üretim, tüketim ve kaynak kullanımı için enerji kullanımlarını artırmasına yol açmıştır. Ticaret akışlarının artışı, özellikle fosil yakıta dayalı ekonomik yapılarda enerji talebini yükselterek çevresel baskıları artırabilmektedir. Bu kapsamda dış ticaret, çevresel sürdürülebilirlik açısından hem doğrudan hem de dolaylı etkilere sahiptir. İhracat, üretim yapısına bağlı olarak çevresel baskı üzerinde pozitif ve negatif etkiler yaratabilirken, ithalat ise tüketim temelli kaynak kullanımını hızlandırarak çevresel baskı üzerinde pozitif bir etki ortaya çıkarabilmektedir. Çevresel baskının değerlendirilmesine ilişkin literatürde kullanılan çevresel göstergelerden biri de Wackernagel ve Rees tarafından önerilen ekolojik ayakizidir. Ekolojik ayak izi, doğal kaynakların tüketimini ve atıkların doğal ortam tarafından emilimini ölçen bir gösterge olarak çevresel yükün kapsamlı bir resmini sunmaktadır. Bu çalışmada, 1990-2022 dönemi için Türkiye’de dış ticaretin ekolojik ayakizi üzerindeki kısa ve uzun dönem etkisi Gecikmesi Dağıtılmış Otoregresif modeli (ARDL) ile incelenmiştir. Uzun döneme ait sonuçlar, dış ticaret ile ekolojik ayakizi arasında anlamlı bir ilişkiyi açıklamaktadır. İhracatın ekolojik ayak izini azalttığı, ithalatın ise artırdığı tespit edilmiştir. Bu sonuç, sağlamlılık testlerinin sonuçlarıyla da uyumludur. Bununla birlikte orman alanları ve endüstriyel üretimin ekolojik ayakizi üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğu bulunmuştur. Kısa dönem sonuçları, ekolojik ayakizinin ihracat, ithalat, orman alanı ve endüstriyel üretim ile düzeltilebileceğini göstermektedir. Bu sonuçlar, çevre duyarlı ticaret politikaları, temiz üretim teknolojilerinin teşviki ve biyokapasitenin güçlendirilmesine yönelik politika önlemlerini desteklemektedir.
Placeholder
YayınAçık Erişim
Toplumsal yapabilirliklerin arttırılmasında fonksiyonel kamu harcamalarının rolü: Türkiye örneği
(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2025-07-18) Kızıl, Gizem Esra; SELEN, UFUK; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Maliye Ana Bilim Dalı; Mali İktisat Bilim Dalı; 0000-0002-7001-4796
Amartya Sen, iktisadın yalnızca matematiksel modellere indirgenmesine karşı çıkmış ve refah iktisadının etik değerlerden ayrı tutulamayacağını savunmuştur. Sen’in ortaya koyduğu yapabilirlik yaklaşımı, geleneksel refah teorilerinin aksiyomatik temeline ilişkin endişelerden doğmuş ve yapabilirlikleri merkeze alan alternatif bir çerçeve sunmuştur. Bu kapsamda yaklaşım, bireylerin değer verdikleri yaşamı seçebilme ve sürdürebilme özgürlüğünü refahın temel ölçütü olarak kabul etmiştir. Gelir ya da kaynakların varlığının tek başına refahı açıklamaya yeterli olmadığını, bunun yerine bireyin yaşamında gerçekleştirdiği “olma ve yapma” (doings and beings) durumlarını ifade eden işlevleri dikkate almaktadır. İşlevler, bireyin fiilen başardıklarını gösterirken, yapabilirlikler bireyin gerçekleştirme imkânına sahip olduğu alternatif işlev bileşimlerini tanımlar. Bireyin sahip olduğu haklar kadar, bu hakları hayata geçirebilme olanaklarına odaklanır. Böylece işlevler mevcut refah düzeyini yansıtırken, yapabilirlikler bireyin yapabileceği ya da olabileceği seçenekler bütünü olarak ifade edilebilir. Bu anlamda işlev, bireyin gerçekleşmiş refahının bir göstergesi iken yapabilirlikler bireyin yapabileceği ya da olabileceği seçenekler bütünü olarak kabul edilir. Yapabilirlik setinin potansiyel olarak çok geniş kapsamlı olması, bir tür sınırlandırmayı gerekli kılar. Martha Nussbaum bu ihtiyacı, insanın insan olmaktan kaynaklanan haklarını tanımlayan merkezi yapabilirlikler listesi ile karşılanmıştır. Nussbaum’a göre, yapabilirliklerin işlevlere dönüşmesi ve güvence altına alınması devletin asli sorumlulukları arasındadır. Teoriden uygulamaya geçişi, kamu harcamaları ve kamu politikaları oluşturur. Dolayısıyla yapabilirliklerin hayata geçirilmesi, kamu harcamaları ve kamu politikaları sayesinde mümkündür. Başka bir ifadeyle, kamu harcamaları yapabilirliklerin somutlaşmasını sağlayan eylem planıdır. Çalışmanın çıkış noktası, merkezi yapabilirliklerin fonksiyonel kamu harcamalarının desteğiyle hayata geçirilebileceğidir. Bu anlamda çalışma, fonksiyonel kamu harcamalarının bireysel yapabilirlikleri nasıl etkilediğini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu amaç çerçevesinde çalışmanın modeli altı değişken üzerine kurulmuştur. “Toplumsal refah” ana bağımlı değişken, toplumsal yapabilirlik düzeyini ölçen “genel yapabilirlik” ise aracı değişken olarak belirlenmiştir. Genel yapabilirlikleri belirleyen fizyolojik, sosyolojik, ekonomik ve psikolojik alt faktörler de bağımsız değişkenler olarak alınmıştır. Modelde yer alan değişkenler yardımıyla Türkiye’de bireylerin yapabilirlik algısı belirlenmeye çalışılmıştır. Bu amaç çerçevesinde açımlayıcı faktör analizi ve farkındalık analizlerinden yararlanılmıştır. Anket yöntemiyle toplanan veriler Stata 19 programında analiz edilerek, sonuçlar değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda Türkiye’de toplumun fonksiyonel kamu harcamalarının bireysel yapabilirlikleri artırmada ve toplumsal refah düzeyini iyileştirmede yetersiz kaldığı algısına sahip olduğu tespit edilmiştir. Katılımcıların, fonksiyonel kamu harcamalarının toplumsal refahı artırdığına ilişkin görüşlerinin “katılmama” ile “kararsızlık” arasında yoğunlaştığı gözlenmiştir.
Placeholder
YayınAçık Erişim
Bursa Arkeoloji Müzesi’ndeki Kios kökenli figürlü mezar stelleri
(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2025-05-20) Kolukırık, Fahriye Ceren; ŞAHİN, MUSTAFA; Sosyal Bilimler Enstitüsü; Arkeoloji Ana Bilim Dalı; 0009-0005-2700-0611
Kios antik kenti günümüzde, Bursa ili Gemlik ilçesine bağlıdır. Yapmış olduğumuz çalışmanın konusu Bursa Arkeoloji Müzesinde bulunan Kios antik kentine ait toplamda 18 adet mezar stelidir. Genellikle MÖ 2. yüzyıl – MÖ 1. yüzyıl arasına tarihlenen stellerin yanı sıra en çok üretim görülen tarih MS 2. yüzyıldır. Elimizde sayısal olarak az da olsa MS 3. yüzyıla tarihlenen mezar stelleri de bulunmaktadır. Bu mezar stelleri tek katlı steller, katlı steller, alınlıklı steller, alınlıksız steller, belirsiz steller olarak 5 grup altında incelenmiştir. Mezar stellerini üzerinde yer alan figürler, 4 farklı Pudicitia tipinde kadınlar ve Palliatus ile oturan erkeklerden oluşmaktadır. Üzerine işlenen konulara göre 11 örnekte symposium (yemek ziyafeti) sahnesi yer almaktadır. Bununla birlikte mesleklere işaret eden steller de mevcuttur.